ÇERKESCE NE OLA Kİ?

  İsmet Berkan
Gazeteci, Radikal
 
   
 
Geçen hafta boyunca Türkiye'de tabular, tabularımız yıkıldı. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, önce Boşnakça, ardından Arapça, Kürtçe'nin Kırmanci lehçesi, Kafkas halklarının Adige lehçesi (Çerkesce değil!) ve son olarak Zazaca yayın yaptı. Dünyalar başımıza yıkılmadı. Memleket karpuz gibi ortasından bölünmedi. Yayınlara sevinenler oldu, üzülenler oldu, durumu hiç ama hiç umursamayanlar oldu.

On yıllarca 'imtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitle' yaratmak için öyle uğraşmışız ki, bir kısmımız, bu son derece doğal, son derece kendiliğinden ve son derece normal farklılıkları sadece yok saymakla yetinmemiş, bu konudaki her türlü merakını da törpülemiş anlaşılan.

Oysa görüyorsunuz anadili Kürtçe olanlarımız, Arapça olanlarımız, Boşnakça olanlarımız, Adigece ya da Kabardeyce ya da Abhazca olanlarımız, Zazaca olanlarımız var. Belli ki diller ve kültürler öyle 'Yok ol' deyince yok olmuyorlar.

Ama tabii cehaletimiz diz boyu. Mesela hafta boyunca 'Çerkesce' diye bir dilden söz edildi. Böyle bir dil yok. Kafkas halklarına genel bir isim olarak Çerkesler denmesinden hareketle böyle bir dil olduğunu düşünenler var belki ama maalesef yanılıyorlar.

Kafkas sıradağlarının üzerinde ve güney ve kuzey eteklerinde yaşayan onlarca halk, konuşulan onlarca dil var. Bu diller evet birbirleriyle akraba ama bazıları birbirlerini hiçbir biçimde anlamıyor. Abhazların konuştukları dille Dağıstanlıların konuştukları dil ayrı ayrı mesela. Yine mesela Abhazlarla aşağı yukarı aynı coğrafyayı paylaştıkları, bin yıllardır kâh savaşarak kâh barışarak ama hep belli bir rekabet içinde kaldıkları Gürcülerin dilinin bir akrabalığı bile yok. Aynı şekilde Mingrellerin dili ile yine yakın coğrafyadan Osetlerin dili birbirinden ayrı.

Türkiye'deki Kafkasya kökenlilerin neredeyse tamamı, bizim '93 Harbi' diye adlandırdığımız Osmanlı-Rus savaşından başlayarak ve Kurtuluş Savaşı'nın sonuna kadar olan dönemde Anadolu'ya göçmüş insanlar. Rus orduları önce Kuzey Kafkasya'ya girmiş, yani önce kalabalık kitleler halinde Kabardeyler, Çeçenler, İnguşlar, Dağıstanlılar ve çok az sayıda da Oset göçmüş buralara. Ardından sıra Güney Kafkasya'ya gelmiş, Abhazlar, Mingreller, Gürcüler göçmüş.

Düzce'den başlayarak Sakarya Ovası'na, Balıkesir'de Gönen'e ve Kayseri'ye yerleştirilmişler.

Göçenler hep bu halkların Müslümanlığı kabul etmiş bölümleri olmuş öncelikle. Müslüman Gürcüler, bizim Laz dediğimiz Müslüman Mingreller,
ve bütün öteki Müslüman Kafkas halkları, yani Çerkesler.

Şimdi TRT, başlı başına bir etnik mozaik olan bütün o Kafkasya coğrafyasından kalkıp buraya gelenlere tek başına 'Çerkesce'yi uygun görüyor. Oysa zaten öyle bir dil yok. Yayın yapılan dil Adigece.
Hafta boyunca pek çok kişi söyledi, TRT'nin yayın dili olan Adigece versiyonunu Türkiye'de konuşan ve anlayan insan sayısı pek az. Onun yerine daha yaygın bir dilin tercih edilmesi kuşkusuz amaca daha fazla hizmet edecek. Ama hiçbir Kafkas halkı kendi dili yerine başkasının dilini kabul etmeyeceği için bu alanda bir uzlaşma yakalamak kolay değil. Mesela Abhazlar kendi dillerinde yayın istiyorlar.

Tabii bu arada kimsenin Gürcüce'den söz etmemesi, bu dilde yayının hiç düşünülmemesi de ilginç. Oysa Türk hükümetinde bakanlık yapıp aynı zamanda Gürcistan parlamentosunda Gürcüce konuşma yapacak kadar bu dili iyi konuşan çok sayıda insan yaşıyor Türkiye'de. Tabii bir de Lazca meselesi var, onlar da haklarının yendiğini düşünüyor.