Açıktan açığa düşmanlar, size dost görünüp de en dar
gününüzde sırtınızdan hançerlemeye kalkışan sözde
dostlar yanında, onlarla karşılaştırıldığında,
neredeyse gerçek dostlar gibi kalırlar.
Düşmanınızın kim olduğunu bildiğinizde, tutum ve
davranışlarınızı ona göre düzenlersiniz. Eğer
düşmanınız dürüstse, yiğitse, gün olur ona saygı bile
duyarsınız. Boşuna “Yiğidi öldür ama hakkı ver”
dememişler!
Ne var ki, size sokulup yanaşan, kendini sizlerden
biriymiş gibi gösteren, düşmanlığını gizleyenlerin
“düşman” olmaktan öte bir nitelikleri daha vardır:
“Hain”! Çünkü bu gibi alçaklar, sizin ona
göstermenizi sağladıkları güvene, dostluğa, içtenliğe,
günü geldiğini düşündüklerinde, hıyanet
ederler. Sizi içinizden vururlar, sırtınızdan
hançerlerler. Hıyanetin ölçüsü, o hainin sizin
dostluğunuzu ve güveninizi ne denli çok sağlamayı
başarmışsa, o denli artar. Hatta, hıyanetin en can
alıcı gün ve saati gelinceye değin, Çerkez Ethem
gibi, sizin davanıza eylemli katkılarda da bulunur
bunlar.
Bu tür hainlerin sundukları saygının ve övgünün, bir
soysuzun amacını gizlemek için sırnaşıp
yaltaklanması olduğunu anladığınızda çoğu zaman o
yapacağını yapmıştır.
Ama yine de bu gibi kişilerin neden hain olduklarını
anlamak, güç de olsa, olanaksız değil. Çünkü onlar,
daha size ilk yanaşıp sokulduklarında,
yaltaklandıklarında, hıyanet etmekle görevlidirler.
Son çözümlemede, yaptıkları iş, o onursuz görevlerini
yerine getirmektir. Buna karşılık, başlangıçta
gerçekten de içinizden biri olan kişilerin,
süreç içinde, şu ya da bu nedenle birer haine
dönüşmeleri, tüm insanlık niteliklerinden
yoksunlaşmaları demek olduğundan, biz insanların
onları anlamaları olanaksızdır. Ama sanılmasın ki
böylece hayvanlaşmışlardır. Asla! Çünkü, hiçbir hayvan
hıyanet nedir bilmez!
Pekiyi, başlangıçta sizlerden biri olan bir kişi,
nasıl olur da bir haine dönüşebilir? Tarihte
yaşananlara baktığımızda bu dönüşümün çeşitli
nedenlerle olduğunu görürüz. Para ya da siyasal
tutkular, bir oluşumu bu tutkuları gerçekleştirmek
için ele geçirmek isteği, geçiremezse o oluşumun tüm
birikimlerini yok etmek duygusu, kıskançlık, düşmanın
şantajı, sapıklık... en sık rastlanan nedenlerdendir.
Hainlere acınmaz ama onlarla ilgili olarak bir şeye
üzülmemek de elden gelmez. Onların bu onursuz
davranışları ile hiçbir ilgileri olmamasına
karşın çocukları ve torunları böyle bir kişinin
soyundan olmak ayıbını ister istemez taşırlardır.
Bugün de hainler kol geziyor. Üstelik bir de kendi
aralarında dayanışma içindeler.
Bizlere düşen görev ise, hainlerden ağır darbeler
yemiş olsak da, kendimizi toparlayarak, yaralarımızı
sararak, amacımız doğrultusunda yenilenen bir
kararlılıkla ilerlemek ve bu arada
onların maskelerini indirerek o çirkin mi çirkin
yüzlerini kamuoyuna “teşhir” etmektir
Bizler; cephanemiz tükense süngümüzle, süngümüz
kırılsa yumruğumuzla, elimiz bileğimizden kesilse
dişlerimizle savaşmasını atalarımızdan öğrendik. Yine
ozanın deyişiyle:
Ateşi ve ihaneti gördük. Dayandık, Dayandık her
yanda, Dayandık İzmir’de, Aydın’da, Adana’da
dayandık,
Dayandık, Urfa’da, Maraş’ta, Antep’te.
|