-
Türkiye’de yaşayan Çerkeslerin de
“azınlık” kavramına uluslararası hukuk dikkate
alındığında uyduğunu belirten konuşmacılar, çifte
vatandaşlık hakkının elde edilebilmesi için
Türkiye ve Rusya Federasyonu’nun anlaşması
gerektiğine işaret ettiler.
-
Etyen Mahçupyan ise Fehmi Koru’ya
kesinlikle bu türden bir şey söylemediğini,
anlattıklarının tamamen yanlış anlaşıldığını
belirterek ”Tüm Çerkes camiasından bu yanlış
anlaşılmanın yol açtığı tuhaf durum nedeniyle özür
diliyorum” dedi.
Çerkesler, Türkiye’nin Avrupa
Birliği’ne aday olmasıyla başlayan demokratikleşme
sürecine katılma hazırlıkları içinde. Ülkemizin bu
çerçevede imzaladığı uluslararası anlaşmaların çok
kültürlülüğü tartışmaya açık hale getirmesi bir
başlangıç ve Çerkesler için de bir dönüm noktası
kuşkusuz.
Türkiye’de yaşayan Çerkesler acaba
kendilerini bir etnik kimlik, azınlık ya da göçmen
olarak mı tanımlamalı? Bu tanımlardan hareketle
aidiyet duygusu taşıdıkları Çerkes milliyetinin
kültürel haklarını mı talep etmeli yoksa bireysel
hakları mı gündeme getirmeli? Diğer yandan Rusya
Federasyonu içindeki Çerkes cumhuriyetleri tarafından
vatandaş olma ve ikamet etme hakkını Rusya ile Türkiye
arasında yapılan görüşmeler çerçevesinde “çifte
vatandaşlık” hakkıyla bütünleştirmek mümkün olabilir
mi?
İşte bu soruların yanıtlarını aramak
üzere Demokratik Çerkes Platformu 15 nisan günü Abhaz
Kültür Derneği’nde interaktif bir toplantı düzenledi.
Başlığı Avrupa Birliği, Demokratikleşme, Azınlıklar ve
Çerkesler olan toplantıya konuşmacı olarak Yazar Etyen
Mahçupyan, eski diplomatlardan Arı Hareketi Dış
İlişkiler Komisyonu Üyesi Sinan Ülgen, Avrupa Gençlik
Parlamentosu Başkanı Cem Azak ile Kaf-Der Genel Başkan
Yardımcısı ve Kafkas İşadamları Derneği Genel Başkanı
Cihan Candemir katıldı. Sezai Babakuş’un yönettiği ve
saat 20.00’de başlayıp gece yarısı 01.00’de sona eren
tartışmalı toplantıyı yaklaşık 200 kişi izledi ve
gecenin sonuna kadar ilgi eksilmedi.
Konuşmacılar genellikle Avrupa Birliği
sürecinde azınlıklar konusunun nasıl algılanması
gerektiğini, aslında bu konuyu Avrupa’daki diğer
ülkelerin de tartıştığını belirterek azınlık
kavramıyla elde edilebilecek hakların “Bireysel
Haklar” çerçevesinde de sağlanabileceğine işaret
ettiler. Örnek olarak Fransa’yı veren konuşmacılar, bu
ülkede de azınlık kavramının reddedildiğini ancak bir
Korsikalı ya da Bröton’un “Kendi dilimde eğitim yapmak
istiyorum” diyerek başvurduğunda ona tüm finansal
desteğin verildiğini, ancak devlet yazışmalarında ve
ortak dil olarak kesinlikle Fransızca’nın zorunlu
tutulduğunu belirttiler.
Bu arada Türkiye’de yaşayan Çerkeslerin
de “azınlık” kavramına uluslararası hukuk dikkate
alındığında uyduğunu belirten konuşmacılar, çifte
vatandaşlık hakkının elde edilebilmesi için Türkiye ve
Rusya Federasyonu’nun anlaşması gerektiğine işaret
ettiler.
Toplantıyı Milliyet ve Yenibinyıl
muhabirleri de izledi. Bu arada Yeni Şafak
Gazetesi’nde Taha Kıvanç müstehar adıyla yazı yazan
Fehmi Koru’nun bu toplantıyı ve Çerkesleri konu alan
makalesine Radikal köşe yazarı Hakkı Devrim tarafından
yer verilmesi ilginç bir tartışmayı da başlattı. Çünkü
Fehmi Koru’nun yazdıklarına göre ile Boğaz’da bir
kahvede buluştuğu Etyen Mahçupyan ve Ali Bayramoğlu
arasındaki konuşmada “Anavatana dönmek isteyen
Çerkesler solcu, kalmak isteyenler ise sağcı” şeklinde
ifadeler geçmişti. Fehmi Koru’nun, Etyen Mahçupyan’ın
gözlemlerine dayanarak anlattıkları Hakkı Devrim’in
köşesinde alaycı bir üslupla ele alındı. Devrim “Başka
gitmek isteyenler var mı acaba?” diye sorarak adeta
“Ya sev ya da terket” sloganını hatırlatan ifadeler
kullandı.
Demokratik Çerkes Platformu her iki
yazara da gitmek isteyenlerin solcu, kalmak
isteyenlerin de sağcı olduğunu söylemenin tamamen bir
yanılgı olduğunu ve Çerkeslerin ne yapmak
istediklerini anlatan ayrıntılı açıklamalar gönderdi.
Bu arada konuştuğumuz Etyen Mahçupyan ise Fehmi
Koru’ya kesinlikle bu türden bir şey söylemediğini,
anlattıklarının tamamen yanlış anlaşıldığını
belirterek ”Tüm Çerkes camiasından bu yanlış
anlaşılmanın yol açtığı tuhaf durum nedeniyle özür
diliyorum” dedi.
|