Sayın
Ekselanslar,
Ben
Aslan Maskhadov, Çeçenistan İçkerya Cumhuriyetinin
demokratik seçimlerle seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak,
halkım adına size çok ciddi olarak başvuruyorum.
Halkım, devam etmekte olan bir soykırım savaşının
kurbanlarıdır. Bu soykırımın işlediği günlük
cinayetler, liderliğini yaptığınız dünya'nın
vicdanının uyanmasını beklemektedir. Biz perişan,
kanlar içinde ve esir alındık, siz ise zengin, güçlü
ve özgürsünüz.
Yakında ön plandaki uluslara yakışan gösteri ve
törenlerle Ceneva'da bir araya geleceksiniz. Şeref
kıtaları sizi selamlayacak, saraylarda buluşacaksınız
ve dünya sizden çıkacak her sözcüğü duymaya çalışacak.
Ben ise size mezbaha kokularını andıran ölüm
alanlarından yazıyorum ve vatandaşlarım gibi ben de
kendi ülkemde Rus avcılarınca aranıyorum. Ben de sizin
gibi oy sandığından çıkan yetki ve sorumluluk ile
ulusumun liderliğindeyken Moskova rejimi beni haydut,
terörist ve cani ilan etti. Küçük ülkemin sınırları
dışında sözlerim ne kadar az geçiyorsa, halkımın acı
haykırışları da şaşırtıcı bir şekilde sizleri hala
sağır ve dilsiz buluyor. Ben de bu sessizliği
yırtıncaya dek yazmaya devam edeceğim.
Zirve
toplantınızda, gelişme yolundaki dünyanın yoksul
ülkelerinin borçlarına kolaylık göstermeyi
konuşacaksınız. Bu övgüye değer bir iştir ve
milyonlarca insanın ümidi, güçlü tarafın insani
duygularla, zayıfın yoksulluğuna son vermesidir.
Yoksulluğun sessiz şiddetinin yoksul ve açlar
üzerindeki etkisini kabul ediyorsanız, bize neden
sırtınızı dönüyorsunuz? Kremlin'in bize reva gördüğü
alçakça savaşın alevleri içinde biz ölürken, biz daha
az ilgiye mi muhtacız? Sizin bizi görmenizi ne
engelliyor? Korkarım yanıtı biliyorum. Korkarım ki
reelpolitiğin katı öncelikleri sizi bağlıyor ve
kalbinizi mühürlemiş. Çalkantılı ve kırılgan bir yeni
Rusya ile olan ilişkileriniz zarar görmesin diye,
Çeçen halkının yok edilmesini gözardı etmeye
hazırsınız. Biz sizin gözünüzde daha büyük çıkarlar
için feda edilebilir bir ulusuz. Şimdi masanıza bir
konuk oturtuyorsunuz, Rusya Başkanı Vladimir Putin'in
elini büyük bir demokrasinin lideri olarak sıkacak ve
sizin değerlerinizi paylaşan bir reformist olarak
alkışlayacaksınız.
Rusya'nın işgali altındaki Çeçenistan'ın şiddetli
acılarla kıvranan gerçek yüzünü görmeye tahammül
edebilseydiniz, böyle övgüler düzmeye samimi olarak
devam edebilir miydiniz? Nüfusu bir milyon olan
Çeçenlerden bugün her 7 Çeçen'den biri ölüdür. 250,000
sivil mülteci durumundadır. En temel gereksinimlerden
yoksun durumdadırlar. Hastalık ve gıdasızlıktan çoğu
kırılmıştır. Özelikle yaşlılar ve çocuklar. 20,000'den
fazla sivil halk ve direnenler yeni Gulag'larda
temerküz kamplarında acı çekmektedirler. İnsanların
yaşayamayacağı ve ilkel koşullarda eziyet
çektirilmekte hiçbir tıbbi yardım almamaktadırlar. Bu,
Rus ceza sistemini çok aşan aşırı durumdakiler, sadist
ve sistemli bir işkencehane halinde girişimlerdir.
İnsanların üzerinde kor halindeki sigara
söndürülmekte, sakat bırakıcı şekilde dövülmekte,
boğulmakta ve insan dışkısı içine atılarak
boğulmaktadırlar. İnsanlar bıçak ile doğranmakta,
yüksek elektrik voltajı ile şok verilmektedir. Cinsel
tecavüz de buralarda rutin olarak yapılanlardan ancak
birkaçıdır. Buraya düşenler eninde sonunda ölür. Bu
nasıl bir cehennemdir!
Kadınlarımız rasgele toplanarak toplu halde tecavüz
edilmektedir. Köyler yakılıp yıkılmakta, talan
edilmekte, erkekler ve 15 yaşın altındaki erkek
çocuklar toplanmakta ve kendilerinden bir daha haber
alınamamaktadır. Her Çeçen suçlanmaksızın
tutuklanabilir ve yargılanmaksızın öldürülebilir. Her
yaştaki erkek, kadın ve çocukların infaz edilerek
öldürülmeleri günlük rutin olaylardır. Öldürdükleri
insanları kasıtlı olarak parçalamaktadırlar ve teşhir
etmektedirler, gömülmeleri yasaktır. Ölülerimiz Ruslar
için yeni bir para şeklini almıştır. Rus askerleri
öldürdükleri kişilerin cesetlerini akrabalarına para
karşılığı satmaktadırlar.
Yerle
bir edilmiş ve yanan köylerimizin harabeleri altında
sayısız toplu mezar bulunmaktadır. Ülkemizin alt
yapısı tamamen yok edilmiştir. Yalnız geçen iki hafta
zarfında, Çeçenistan'ın güney doğusunda ve batısında
bir düzine köy yine terörize edilmiş, 300 sivil
katledilmiş, binlerce sivil hapsedilmiş işkence
yapılmış ve tecavüze uğramıştır.
Avrupa
Konseyine bildirdik ama sonuç yok. Bu, reelpolitiğin
karanlık yüzüdür. Uluslar arası siyasetin
pragmatizminin ücretini terör, kasaplık ve çılgınlık
olarak biz ödüyoruz.
1945'de militarizm, faşizm ve nazizm felaketlerini
yendiniz. Savaş makinası canavarını ve dünya savaşının
holokostunu yaşayanlar, böyle ölümcül hatalar
yapmamaya yeminler etmiştiniz ve yeni ruhunuzla
kıdemli demokrasiler durumuna gelmiştiniz. Yarım
yüzyılda uluslar arası toplum için Birleşmiş
Milletleri, NATO'yu, Avrupa Birliğini, AGİT'i kurarak
daha adaletli ve güvenli bir geleceği amaçladınız.
Nükleer bir savaşı önlediniz, Berlin Duvarını yıkıp
komünizm boyunduruğunu kaldırıp, uzun bir soğuk savaşa
son verdiniz. Koloni imparatorluğunuza son verdiniz,
uluslar kimlik kazandı. Ülkelerinizde ve dışında
ırkçılıkla savaştınız, ırk ayrımcılığını sona
erdirdiniz. Demokrasinin erdemlerinin diktatörlüğe
galip gelmesini sağladınız. Bunların en önemlisi,
Nürnberg Mahkemelerinde en asil davranışı sergileyip
yasa egemenliğini ve insan haklarının ihlal edilemez
evrensel prensipler olduğunu tescil ettiniz, barbarca
işlenen suçların hesabının Medeni Hukuk önünde
verilmesini sağladınız.
Slobodan Miloşeviç'in en sonunda Lahey mahkemesine
çıkarılışını övüyorken, Putin'i itibarlı ortağınız
olarak kucaklamak nasıl bir şey? Körfez Savaşında
aşikar saldırganlık karşısında seferber olurken,
Bosna, Kosova, Timor ve Sierra Leone'de etnik temizlik
ve vahşet karşısında müdahalede bulunurken, neden
Çeçenistan sözcüğünü ağzınıza hiç almıyorsunuz?
Myanmar'daki SLORC rejimini, Afganistan'daki Taliban'ı
kınıyor ve tecrit ediyorsunuz. Çin'e Tibet'deki zulmü
için ve muhalif entellektüellere ve dini guruplara
zulmü için baskı yapıyorsunuz, ama sivil Çeçen halkın
toplu halde katledilmelerine hiç sesiniz çıkmıyor.
Orta Doğu'da, Kuzey İrlanda'da, Makedonya'da,
Keşmir'de, Kongo'da ve hatta Sudan'da barış için
yorulmaksızın diplomasi trafiği yürütüyorsunuz, peki
sizin Çeçenistan için barış planınız yok mu?
Ölen
bir millet adına sizden isteğimiz artık bizi
unutmayınız, birlikte hareket ederek barış
görüşmelerinin başlamasını ve tarafsızlarca garanti
edilen ve izlenen bir ateşkesi sağlayınız. Uluslar
arası hukuka uygun olarak sizden isteğimiz, acilen
ihtiyaç duyduğumuz insani yardım, sağlık ve tıbbi
personel göndermenizdir. Diğer bir isteğimiz, sivil
toplum kuruluşu olan insan hakları müfettişlerinin ve
uluslar arası kurumların gözlemcilerinin ve uluslar
arası medya temsilcilerinin hepsinin Çeçenistan'a
girmesini sağlayınız.
Özgür
dünya'nın liderleri olarak size müracat ediyorum,
savunacağınıza yemin ettiğiniz ve temsilcisi olduğunuz
demokrasi gelenekleri için cesaretinizi toplayınız ve
Rusya'ya baskı yaparak ülkemi imha etmesini
durdurunuz, uyguladığı soykırım için hesap vermesini
sağlayınız, yine de vazgeçmiyorsa, Moskova'ya
yaptırımlar uygulayınız.
Tahammül etmek zorunda kaldığımız vahşet bizim için
yeni değildir. Biz Stalin'in tuz madenlerini, dikenli
tellerle çevrili ve gardiyan-kuleli kamplarını,
isimsiz-mezarlarını hatırlıyoruz, biliyoruz.
Vatanımızdan sürülmenin ve soykırımın acılarını biz
tattık. Maruz kaldığımız dehşetlerden dolayı bu
durumlara maruz kalanlarla korkunç bir ortak paydamız
var, biz onları hemen tanırız. Dachau ve Auschwitz'de
fırına atılan iskelet halindeki Yahudileri ve
Romanları, Nanjing'de süngülenenleri, Biafra'daki
gözleri korkudan büyümüş çocukları, My-Lai'da namlunun
ucunda yalvaran anne ve bebeğini, hardal gazıyla
boğulan Irak Araplarını, Interhamwe'nin bıçaklarıyla
Kigali yolunda doğranan Rwanda'lı Tutsileri biz
tanırız, anlamsız cinayetler tarihinde onlar bizim
şehit kardeşlerimizdir.
Ancak,
öldürülüşümüz, ölümümüz, dün'e ait bir olay değildir.
Şu anda canlı olarak yaşadığımız bir kabus'tur. Siz bu
mektubu okurken kaç Çeçen ölüyor? Sizin zirve
toplantınız bitinceye kadar daha kaç Çeçeni toprağa
gömeceğiz? İnsanlık ve adalet için, konuşmaktan geri
durmayınız, sözlerinizi esirgemeyiniz, vicdanınızın
sesini dinleyerek şimdi harekete geçiniz. Yoksa tarih
sizin için bir utanç sayfası açacak. Halkım kan gölü
içinde yok olurken, hiçbir şey yapmadan orada durmaya
devam ederseniz, inançlı bir şekilde harekete
geçmezseniz, Rwanda'daki kararlılığınızı
göstermezseniz, Çeçenlerin ruhları sizin şerefinizin
üzerinde bir leke olacaktır, aynen Rusya'nınki gibi.
Allah
size barış ve adalete hizmet etmeniz için aklı selim
ve feraset versin.
Saygılarımla, Aslan Maskhadov Çeçenistan İçkerya
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
|