|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KAFKASYA'DA İSLAMİ KOMUTANLAR ÖLÜRKEN AÇILAN
FIRSAT PENCERESİ
|
|
|
Enis
Berberoğlu
Radikal, 02 Mayıs 2002
|
|
|
|
|
|
11 Eylül'ü yaratan Afganistan depreminin artçı
şokları kuzeyden ve güneyden Türkiye sınırına
dayandı. Saddam'ı devirme planı
Filistin-İsrail gerginliği nedeniyle gecikti,
ama Kafkasya'da ABD-Rusya ittifakı Türkiye'ye
çok önemli fırsat penceresi açtı.
Yanlış anlaşılmaktan korkmadan adını koyalım:
Büyük Oyun'un satranç tahtasında Rusya'ya
karşı ABD ve Türkiye'nin desteğini yitiren
köktendinci silahlı kadrolar teker teker
önderlerini yitirmeye başladı.
Önce
Usame bin Ladin'in Kafkasya'daki sağ kolu,
Kafkasya Yabancı Mücahidler Kumandanı
Hattab'ın Ruslarca öldürüldüğü haberi
doğrulandı. Bu haftaya ünlü Çeçen Komutan
Şamil Basayev'in de yaşamını yitirdiği
iddiasıyla girdik. Bu çerçevede Kafkasya'da
değişen ve en azından şimdilik Türkiye lehine
gelişen dengelerin iki ana ekseni belirgin
hale geldi: 1) Kafkasya'da silahların
susmasıyla birlikte Azeri ve Orta Asya
petrolü/ doğalgazının güvenli güzergâha
kavuşması umudu artacak. 2) Türkiye'deki
siyasi İslam tabanına gerek kahramanlık
destanları gerekse silahlı mücadele pratiğiyle
hizmet eden insan kaynakları deposu kepenk
indirecek.
Kafkasya'da değişen
dengelerin Ankara'da yakından izlendiğine dair
ilk bariz işaret MGK Genel Sekreteri Orgeneral
Tuncer Kılınç'ın çok kişiye şaşırtıcı gelen,
muhtemelen yanlış anlaşıldığı için tepki
toplayan çıkışıyla geldi: "Rusya da bir
yalnızlık içinde. Dolayısıyla ABD'yi göz ardı
etmeksizin İran'ı da içine alan yeni bir
arayışa girmek gerektiğini düşünüyorum" (Harp
Akademileri Komutanlığı Sempozyumu, 7 Mart
2002) İç kamuoyu ABD ve Rusya'nın
üstelik bir de İran'ın ortak ne çıkarı
olacağını tartışırken, Tuncer Kılınç'ın
Türkiye'de yadırganan öngörüsünün Kafkasya'da
hayata geçmesi fazla uzun sürmedi. Rusya,
dünya kamuoyunu şaşırtan bir kararla
Gürcistan'a ABD askerlerinin gelmesine itiraz
etmedi. ABD askerleri Pankisi Vadisi'sinde El
Kaide'nin peşine düştü.
Gürcistan'da
yakın gelecekte barışı hâkim olursa Azeri
petrolünü taşıyacak Bakü-Ceyhan hattına
güvenlik vizesi verilecek. Çünkü artık petrol
güzergâhı için çatışan taraflar ve Kafkas
coğrafyasında kullandıkları piyonları ortadan
kalkacak. Aksine ABD, Rusya, Türkiye, Kafkas
barışı için ortak hareket edecek. İran'a
gelince... Türkiye, İran'dan aldığı doğalgazı
Yunanistan'a satma, dolayısıyla Avrupa'ya
ulaştırma projesini tamamlamak üzere. Sırada
Türkmen doğalgazının İran üzerinden Türkiye'ye
ve Avrupa'ya taşınması var.
Kafkasya'da savaşan İslami komutanların Çerkez
asıllı Türk gençleri üzerindeki etkisi pek
tartışılmadı. Sovyet rejiminin çöküşünü takip
eden kaotik süreçte Kafkasya'da Ruslara karşı
silahlı mücadelenin Ankara'da örtülü destek
bulduğu iddiası yaygındı. En azından siyasi
İslam'ın sınır ötesi operasyonlarına göz
yumulduğunu söylemek mümkündü.
Oysa
Abhazya'da, Çeçenistan'da, Dağıstan'da silahlı
mücadeleye katılan Çerkez gençlerin bu
coğrafyada karşılaştıkları komutanlar
Türkiye'de tehlikeli sayılan isimleri çırak
çıkartacak nitelikteydi. Örneğin İbn-ul
Hattab... Gerilla kod adıyla Hattab. 1970'te
Körfez ülkelerinden birisinde doğdu, 17
yaşında Afganistan'a gitti. Ruslarla önce
Afganistan'da sonra Tacikistan ve
Çeçenistan'da savaştı. Veya Şamil Baseyev...
1991'de Sovyetlerin Çeçenistan'da olağanüstü
durum ilanını protesto amacıyla kaçırdığı
Lufthansa uçağını Ankara'ya indirdi.
Kafkasya'da Ruslara karşı her cephede savaştı.
Her cephede yanında Türkiye'den gelen
yoldaşları vardı. Avrasya Feribotu'nu kaçıran,
Swissotel'i basan Düzceli Muhammed Tokcan ve
arkadaşları gibi.
Siyasi İslam'la
rekabet Türk'ün Türk'e propagandasıyla
yapılmaz. Her türlü radikal seçenek gibi
siyasi İslam'ı da besleyen ekonomik sorunlar,
siyasi kirlilik tasfiye edilmeden bataklık
kurutulamaz. Ne var ki 11 Eylül'den sonra hiç
değilse dış dinamikler Cumhuriyet rejimi
lehine işlemeye başladı. Kafkasya'da değişen
dengeler bu yeni rüzgârın habercisidir. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|