Ülkemizde toplumsal denetim açısından çok önem
verilmesi gereken dernekleşme, sendikalaşma örgütlü
hareketlerinin çoğu zaman bireysel eğilimler
çerçevesinde biçimlenerek kedisinden beklenen
görevleri gereğince yerine getirmede yetersiz kaldığı
zaman zaman tartışma konusudur. Tartışma boyutu ne
olursa olsun, kimi demokratik hakların bu çerçevede
savunmasız kaldığı da yadsınamaz.
Örneğin son yıllarda yaşanan politik eğilimler ve
çağdaş toplumsal yaşam ilkelerinde yaşanan
erozyonlardan Plastik Sanatlar alanı da nasibini
fazlaca almaya başlamıştır. Bu çağdışı yönelimler ve
çarpıklıklara karşı Müzik Eğitimcileri Derneği gibi
derneklerimiz güçlü tepkiler ortaya koyduğu halde,
Plastik Sanatlar alanında sanat dernekleri, eğitim
kurumları ve eğitim örgütleri gerekli tepkiyi ortaya
koyamamıştır. Özellikle son yıllarda sanat alanına
doğrudan pervasız saldırılar yapılmasına ve
plastik sanatlar alanını ilgilendiren pek çok
toplumsal olaya rağmen güçlü-etkili-örgütlü seslerin
çıktığı görülmemiştir.
Örneğin, çağ dışı özlemcilerden bir milletvekili basın
yoluyla açık açık “Güzel Sanatlar Fakültelerinde genç
kızları çırılçıplak soyuyorlar, buna sanat diyorlar”
diye eğitim kurumlarını doğrudan hedef gösterdiği
halde, bu çirkin saldırıya karşı hiçbir eğitim kurumu,
üniversite ve fakülte gerekli tepkiyi ortaya
koymamıştır. Mersin’deki gibi heykellere saldırılar;
Antep’teki gibi sergilere müdahaleler hep bireysel
olaylarmış gibi ilgisizlikle karşılanmıştır. Oysa
bunlar nabız yoklamalar ve arkasından gelecek yeni
planların ön örnekleridir.
Toplumsal dinamizmi temsil eden örgütler bu tür nabız
yoklama amaçlı olaylara karşı anında gerekli tepkiyi
ortayla koymadıkları takdirde arkasından daha büyük
kayıpların, daha büyük yıkımların geleceği
unutulmamalıdır.
Önümüzdeki yıllar özgürlük adı altında toplumu çağ
dışı özlemlere yöneltmenin pek çok oyunlarına sahne
olacaktır.
Bu
nedenle çağdaş kazanımlardan taviz vermemeye kesin
kararlı tavırlara, daha etkili örgütlenmelere ihtiyaç
bulunmaktadır.
İnönü’nün bir sözü her an aklımızda, gözümüzün önünde
bulunmalıdır: “Bu ülkede namuslular, en az namussuzlar
kadar cesur olmak zorundadır”.
Hatta
namussuzlardan daha çok cesur olmak zorundadır.
Ülkemizde Plastik Sanatlar Eğitimi alanında görev
üstlenen bütün eğitimcileri kapsayacak, çağdaş
eğitime, çağdaş plastik sanatlar eğitimine karşı
yaratılan her türlü sorunun, her türlü saldırının
karşısında duracak; Türkiye’nin sesi soluğu olacak
yeni bir örgütlenmeye ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu
örgütün adı:
PLASTİK SANATLAR EĞİTİMCİLERİ DERNEĞİ / PSANED’dir.
Değerli arkadaşlarımız,
Bu
konuda zihin jimnastiği yapmanızı,
Bu
konuda düşünce üretmenizi,
Önerilerinizi-eleştirilerinizi
En
kısa zamanda somut sonuçlara götürecek girişimlerinizi
bekliyorum.
Bu
iletiyi ulaşabildiğiniz Türkiye’nin her yerindeki her
kademedeki okullarda görevli-emekli bütün plastik
sanatlar eğitimcilerine ulaştırmanızı diliyorum.
Bu
hareket sanat alanındaki diğer hiçbir derneğin
karşıtlığı değildir.
Her
derneğin üyesi PSANED’de görev alabilir.
PSANED’de görev alabilmek-üye olabilmek için eğitimci
olmak yeterlidir.
Sizlerden gelecek öneriler doğrultusunda en kısa
zamanda kuruluş girişiminde bulunulacaktır.
Ülkemiz adına,
Gençlerimiz adına,
Çocuklarımız adına,
Torunlarımız adına gelecekte utanç duymak istemiyorsak
her geçen günün büyük bir kayıp olduğu bilinci içinde
hareket edelim.
Desteklerinizi bekliyorum.
Sevgilerimle.
Prof. Hasan Pekmezci Hacettepe Üniversitesi
|