Kxueşşısokxue Nurhaliy,
Musa oğlu, 1930
yukarı kulkujın köyü doğumlu.
1947 yılında
Nalçik pedagoji enstitüsünde eğitimine başlayan
Nurhaliy, mezun olduğundan bu yana Adige diline hizmet
etmektedir.
1962 yılında KBR eğitim enstitüsü Adige dili ve
edebiyatı bölümünün başına getirilen Nurhaliy,
aralıksız 43 yıl bu görevi sürdürmüştür. Bu gün hala
aynı idarede görevlidir. Bu süre içerisinde metot,
fonetik, dilbilgisi, eğitimciler için program, gramer
vb. dil öğrenim kitapları da hazırlayan eğitimci,
çalışma hayatının 50.yılında Kabardey-Balkar eğitim
bakanlığı tarafından onur ödülü ile
ödüllendirilmiştir.
Bu gün KBR'de Adige dili
öğreten tüm öğretmenlere her dönem bir şekilde
ders vermiş olan Kxueşşısokxue Nurhaliy'e
Öğretmenlerin Öğretmeni
unvanı verilmiştir.
²
²
²
Aşağıda hala görevde olan eğitimci ile bu nedenle
yapılan röportajdan bazı bölümleri bulabilirsiniz.
²
²
²
"Ben büyük bir ailede doğdum, 5 kız ve 2 erkek. Bizler
halkımıza anadilimize olan bağlılığımızı sadakatimizi,
dile olan sevgimizi ailede kazandık.
Akşamları
büyüklerimiz bizi etrafına toplar, geleneklerimizi,
tarihimizi kahramanlarımızı içeren hikayeler
anlatırlardı.
Bu örneğimi küçümsemeyin; bir
çocuk için bu anlattığım şey çok önemlidir, onun ruh
dünyasında halkına bağlılık, diline kültürüne olan
sevgi bu tür şeylerle oluşur başlangıçta.
Ben
temel eğitimi henüz bitirmiştim ki, ikinci dünya
savaşı başladı, okul falan düşünecek durumda değildik.
Doğal olarak, büyüklerimiz cephede, bizler ise ekin ve
tarla işlerindeydik.
Büyüklerin işlerini
üstlenmek zorunda kaldık o sıkıntılı dönemde.
Daha sonra biraz nefes almaya rahata ermeye
başlayınca, ben tekrar eğitimime devam etmek istedim;
fakat annem babam beni okutamayacaklarını söylediler
koşullarımız nedeni ile.
Onlardan
habersiz yeniden kaydımı yaptırdım okula, Adige diline
olan ilgim ve sevgim nedeni ile Pedagoji Enstitüsü,
Adige Dili Bölümü'ne kayıt yaptırarak girdim, böyle
başladı dil ile ilişkim.
Aile de benim bu
şevkimi hevesimi görünce, ses çıkartmadılar yaptığım
şeye.
²
²
²
Anadilin gelişmesi, edebiyatımızın kök salması için
emek veren, var olanı iyileştirebilecek
geliştirebilecek yetenekli eğitimcilerimiz var artık.
Onlar sayılarının artmasından öte, nitelik olarak
vasıflı daha bilgili, kaliteli eğitimciler haline
geldiler günümüzde.
Zaten ortaya konulan
ürünler eğitimcilerimizin kalite açısından
gelişmelerini de yansıtıyor,tabii hala sorunlar yok
demek değil bu söylediğim.
Esasında işin normal
seyrinin de bu olması gerekiyor.
Çocuklarımızın
vatanına milletine ve anadiline duyduğu saygı sevgi,
sadakat, ailede ve temel eğitimde aşılanır. O nedenle
eğitimci bunun bilincinde olarak görev yapar, daha öz
söylersek eğitimci bir halkın başkaları önüne çıkarken
giyeceği kıyafetini hazırlayan kişidir.
En çok
ta temel eğitimde gereklidir bu özen,bizim
edebiyatımızda hiç bir konu yoktur ki içerisinde
halkımızın tarihine,geleneğine,ahlakına,yaşam biçimine
veya bunlar gibi temel bir değerine vurgu yapmasın.
²
²
²
Anadilimizin durumu ve gidişatı hakkında endişelerimi
de belirtmek isterim:
Son zamanlarda halk dillerini ilgilendiren yeni ve
farklı yasalar çıkıyor, fakat pratikte bunların hiç
bir sonucunu göremiyoruz, yaşamımıza yansımıyor hiç
bir şekilde.
Bizim dilimiz, ülkemizin resmi
dili olmasına rağmen, pratikte bunun olumlu etkilerini
hissetmiyoruz, yaşamımıza yansıdığını görmüyoruz.
Bizim anadilimiz Rusça gibi işlerlik kazanamıyor,
toplantılar bu dil ile yapılmıyor, işyerlerinin
tabelaları kendi dilimiz ile yazılmıyor, yani dili
işlevsel hale getirmiyoruz, getiremiyoruz.
Sonrada o dilin kullanım alanı olmadığını söyleyerek
öğrenmememize kullanmamamıza mazeret yaratmaya
çalışıyoruz.
Bu gün hala anadilimiz olması
gereken yerde değil, köylerde, caddelerde meydanlarda
konuşulmuyor gürül gürül. Konuşulduğu zaman da hangi
dil olduğunu ne söylediğini anlamakta zorlanıyorsunuz,
çünkü pek çok başka dilin sözcükleri kullanılıyor.
Öte yandan, Devlet Başkanı'nın üç yıl önce
çıkarttığı yasa gereği konuşma dili ile yazı dili ve
alfabenin birbirine uydurulması, mevcut sorunların
ortadan kaldırılması ile ilgili yasa için Adige dilini
okullarda okutan eğitimcilerin pek çoğu ile görüşmeler
yaptım.
Eğitimcilerin çoğunluğu yasanın
yetersiz olduğunu, bilimsel olmadığını noktalama
konusunda ve alfabenin pratik kullanıma uydurulması
konusunda çalışma gerektiğini ifade ettiler.
Eğer eğitimciler 40 yılda bir böylesi bir iyileştirme
gerekliliğini talep ediyorlarsa onların sesini duymak
önlerini açmak gerekir.
Dil ile alakası olan,
onun önemini kavrayan yaşamımızdaki yerini takdir eden
herkes bu konuda hassas olmalıdır.
Bizim
gelecek nesillerimizin durumu geleceği, doğrudan
doğruya bizim anadilimize göstereceğimiz değer ile onu
sahiplenmemiz ile alakalıdır.
Adige ruhu
taşıyorsak Adige diline sahip çıkmak zorundayız.
|