24 Temmuz 2010

CircassianCenter / Haber Merkezi

 

Dimitriy Ragozin

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Kosova'yı Tanımayacağını Açıkladı

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanının (UAD) kararının Kosova'nın bağımsızlığının meşruiyetini ispatlamadığını ve Kosova'nın uluslararası alanda tanınma çabalarına muhalefet etmeye devam edeceklerini açıkladı.

Bakanlığın açıklamasında, UAD kararında, bağımsızlık ilanının uluslararası hukuku ihlal anlamına gelmediğinin belirtildiği, ancak Kosova'nın bağımsızlığıyla ilgili hüküm içermediği belirtilerek, "Kosova'nın tanınmaması konusundaki pozisyonumuzda değişiklik yok" denildi.

Mahkemenin spesifik olarak Kosova'nın Sırbistan'dan tek taraflı olarak ayrılması konusunu vurgulamadığı ifade edilen açıklamada, "Mahkeme, özellikle Kosova'nın devlet olup olmadığı veya bu bölgenin bazı ülkeler tarafından tanınmasının meşruiyeti konusunda görüş bildirmiyor" denildi.

Kosova'nın geleceğiyle ilgili tartışmaların devam etmesi, ancak bunun için zeminin BM olması gerektiği çağrısında bulunulan açıklamada, "Biz Kosova sorununun çözümünün, UAD'nin de vurguladığı gibi yasal bir çözüm için uluslararası kabulü olan BM Güvenlik Konseyinin 1244 sayılı kararı temelinde, sadece müzakereler yoluyla mümkün olduğuna inanıyoruz" ifadesi kullanıldı.

Rusya'nın NATO özel temsilcisi Dimitriy Ragozin de yaptığı açıklamada, "Kosova'nın bağımsızlığıyla ilgili yasal tartışmalar devam ediyor. BM üyesi olan bir ülkenin bölünmesini kabul etmeyeceğiz. Biz Sırbistan'ın bir bütün olduğu ilkesiyle hareket ediyoruz" dedi.

Gürcistan'dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Abhazya Başkanı Sergey Bagapş ise UAD kararını memnuniyetle karşılayarak, "UAD'nin kararı, Abhazya ve Güney Osetya'nın kaderini tayin etme hakkı bulunduğunu bir kez daha teyit ediyor. Hem tarihi hem de yasal açıdan Abhazya ve Güney Osetya'nın Kosova'dan çok daha fazla bağımsızlık hakkı var" diye konuştu.
 
 
Rusya 'dumansız hava sahası' istiyor

Türkiye sigaraya bağlı hastalıklarda yüzde 20'lere varan azalma yaşanmasını sağlayan 'dumansız hava sahası' uygulamasını Anayasa Mahkemesi'nde iptali için uğraş verirken, Rusya halkı 'dumansız hava sahası' istedi. Levada Araştırma Merkezi'nin yaptığı çalışmaya göre halkın yüzde 82'si ortak kullanım alanlarında sigara içilmesinin yasaklanmasını desteklerken, yüzde 76'sı alkol alımının da yasaklanmasını talep etti.

Yasağa destek verenlerin çoğunluğu kadın ve 55 yaş üzeri olması dikkat çekti. Araştırmaya göre kısmi uygulanan yasaklar sayesinde Rusya'da son dönemde sigara kullanım oranlarında önemli bir artış yaşanmadı. Yaşları 18-39 arasındaki gençlerin yüzde 37'si düzenli olarak sigara kullanıyor. Levada'nın çalışmasına göre alkol alanlarda ise bir miktar gerileme var. 2007'de yüzde 55 olan oran, 2010'da yüzde 51'e düşmüş durumda.

Rusya son olarak Türkiye'de olduğu gibi paketlerin üzerine uyarı yazısının yazılmasını yasalaştırdı. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre Rus erkeklerin yüzde 60'ından fazlası sigara içiyor. Yılda yaklaşık 400 bin Rus sigara ve oluşturduğu zarardan dolayı hayatını kaybediyor. Tüketimin yüksek olmasına Rusya'da sigaranın maliyetinin düşük olması gösteriliyor.
 

Fernandez de la Vega

İspanya ve Rusya Lahey’in Kosova kararına tepkili

Uluslarararası Adalet Divanı, Kosova’nın bağımsızlığının meşru olduğuna kanaat getirse de, bazı ülkeler bu karara karşı çıkıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi ve Sırbistan‘ın müttefiki Rusya, Kosova’yı tanımıyor.

Rusya’nın Avrupa Birliği’ndeki temsilcisi Vladmir Tchijov, konuyu Euronews’e değerlendirdi:

“Aslında her karar, Uluslararası Adalet Divanı‘nın tavsiye niteliğindeki bu karar bile, farklı algılanabilir. Bu durum, tüm dünyadaki birçok insan tarafından emsal olarak kullanılabilir. Toprak bütünlüğü ile ilgili sorunları olan pek çok ülke var. Dünyada, Uluslararası Adalet Divanı‘nın görüşünün dört gözle beklendiği, yüzlerce değil, belki onlarca buna benzer durum var. Umarım Divan‘ın görüşü, bazı hükümetler tarafından yanlış anlaşılmaz. Kosova’nın bağımsızlığını tanımayan Sırbistan ve diğer ülkelere fikirlerini değiştirmeleri yönünde baskı yapmak için bahane olarak kullanılmaz.”

Balkan ülkesinin bağımsızlığını Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’nin de aralarında bulunduğu 69 ülke tanıdı.

Kosova’yı tanımayan diğer bir ülke ise İspanya. Madrid, Divan‘ın kararının fikirlerini değiştirmeyeceğini açıkladı.

İspanya Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Maria Teresa Fernandez de la Vega şöyle konuştu:

“İspanya hükümeti bundan sonra da konumunu koruyacak. İspanya her zaman bu anlaşmazlıkta, diyalogdan yana oldu. Yeterince duyarlılığa sahip olan hiç kimse, bu durumu ülkemizde yaşadığımız refah ile ve tüm İspanyol vatandaşlarına verdiğimiz bir arada yaşama koşullarıyla karşılaştıramaz.”

Bölgenin bağımsızlığının uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Sırbistan, Lahey’in kararının ayrılıkçı hareketleri tetikleyeceğini savundu. Divan‘ın kararının ardından toplanan Sırbistan hükümeti, “Ayrılıkçı hareketler için Pandora’nın kutusu açıldı” dedi.

Kosova ise bağımsızlıklarının daha fazla devlet tarafından tanınmasını bekliyor.
 

Halil Akıncı

Moskova Büyükelçisi Akıncı: Türkiye nükleer santralle hayallerini gerçekleştiriyor

Moskova Büyükelçisi Halil Akıncı, Türkiye ile Rusya arasında son dönemde stratejik ortaklık düzeyine çıkan ikili ilişkileri değerlendirdi.

Temmuz sonunda Rusya görevini tamamlayarak Türkiye'ye dönecek Akıncı, son dönemde baş döndüren bir hızda ikili ilişkilerin geliştiğini, siyasi, ekonomik ve ticari alanda önemli başarılar sağlandığını söyledi. Moskova'da görev yapan Türk basını ile bir araya gelen Akıncı, Ruslar'ın Mersin Akkuyu'ya inşa edecekleri nükleer santrali 1950'lerden bu yana kurulan hayallerin gerçekleşmesi olarak değerlendirdi.

TBMM görüşmelerinde nükleer santral anlaşmasını muhalefetin 'vatana ihanet belgesi' olarak tanımlaması ile ilgili soruyu yanıtlayan Akıncı, "1950'lerden bu yana nükleer santral hayali kuruyoruz. Artık bunun zamanı geçiyor. Fransa enerjisinin yüzde 70'ini nükleerden karşılıyor. Çevreci örgütlerin eleştirisine bakmamak gerekir. En temiz enerji nükleer. Ruslarla imzalanan anlaşmada riskler karşılıklı olarak alınıyor. Ruslar para yatırıyor. Santral yarım kalsa, üretime geçemese kendisi para kaybedecek." dedi.

Anlaşmanın Türkiye açısından büyük bir kazanç olduğunu kaydeden büyükelçi, "Burada modern bir teknoloji kullanılacak. Dünyada binden fazla reaktör var. Bir Çernobilden ve diğer bir kaç küçük kazadan bahsediyoruz." eleştirisi getirdi. Akıncı imzalanan anlaşmanın doğalgaz anlaşmasına göre çok daha dengeli bir yatırım anlaşması olduğuna dikkat çekti.

Anlaşmanın müzakere sürecinde alt kademede ve bakanlar düzeyinde çok zorlu müzakereler yapıldığını hatırlatan Büyükelçi, "Türkiye aleyhine bir durum olduğunu düşünmüyorum. Rusların gelmesi ile birlikte diğer ülkeler de gelmeye başladı. Rekabet şansı elde ettik. Bunu da görmek gerekiyor." dedi.

Akıncı 'vatana ihanet' eleştirisini de "Vaktiyle boğaz köprüsü de vatan hainliği idi" şeklinde cevapladı. Basın mensuplarının Nazım Hikmet'in de vatan haini ilan edildiğini hatırlatması üzerine Büyükelçi, "Evet daha sonra Nazım'ı çok sevdik" karşılığını verdi.
 
 
Belçika’da bu kez de plaka krizi yaşandı

Flaman ve Frankofonlar arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle bölünmenin eşiğine gelen Belçika, Hollanda’dan bağımsızlığının 180.yıldönümünü kutluyor. Gün dolayısıyla ulusa seslenen Kral 2.Albert, birlik ve beraberlik çağrısı yaptı:

“Bölge ve toplumlarımızı, herkesin huzurla yaşayacağı yeni müşterek yaşam şekline hazırlamalıyız. Bizi bölen sorunları çözmeli, federal ve bölgesel oluşumlar arasında denge sağlamalıyız.”

Ülkede 13 haziranda yapılan erken seçimler, Bart De Wever liderliğindeki Yeni Flaman İttifakı‘nın zaferiyle sonuçlandı. Wever’in sandık başarısı kuzeydeki Flanders için ayrılık vakti olarak yorumlandı. Ülkede koalisyon hükümeti arayışları devam ediyor.

Bu arada ülkedeki son kriz, araç plakalarının değiştirilmesi konusunda yaşandı. Flaman ulaştırma bakanının sarı zemin üzerine siyah rakam teklifine, Flaman bayrağını hatırlattığı gerekçesiyle Frankofon bakanlardan itiraz geldi. Çekişmelerin ardından beyaz zemin üzerine 7 siyah karakter üzerinde anlaşıldı. Belçika’da halen beyaz fon üzerinde açık kırmızı 6 karakter taşıyan plakalar kullanılıyor.
 
 
Vergide kaçak dinmiyor

Maliye’nin incelemeleri, vergi kaçağının bazı sektörlerde yüzde 100’ü bulduğunu ortaya koydu. Gelir İdaresi Başkan Vekili Arıoğlu, mükelleflere “Dürüst davranın” uyarısında bulundu.

Maliye Bakanlığı denetim elemanlarının sektör incelemeleri, vergi kaçağının bazı sektör ve mükellef gruplarında ne kadar yüksek boyutlara ulaştığını ortaya koydu. Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan edindiği bilgiye göre, başkanlık bünyesinde görev yapan gelirler kontrolörleri, 2006 yılında çeşitli sektörler ve mükellefler nezdinde sektör incelemelerinde bulundu.

983 mükellefi kapsayan sektör incelemelerinde, Hazine bonosu ve devlet tahvili faiz geliri elde edenler, LPG sektörü, Serbest bölgelerde faaliyet gösteren şirketler, ağaç sektörü, gayrimenkul satışları, bankalar, banka hesap hareketleri, GSM bayileri, market zincirleri, alkollü içki firmaları ve düşük bedelli ithalat yapan şirketler büyüteç altına alındı.

EN DÜRÜSTÜ MARKET ZİNCİRLERİ

İncelemeler sırasında banka ve alkollü içecek sektöründe yüzde 100’lük bir kaçakla karşılaşıldı. 1 mükellefin denetlendiği alkollü içkilerde, bu mükellefin sıfır gelir beyanına karşılık, 77 milyon 839 bin YTL’yi devletten kaçırdığı anlaşıldı. 13 milyon 192 bin YTL vergi istenen
mükellefe, 13,2 milyon YTL de ceza kesildi.

Banka incelemelerinde de, 43 mükellefin sıfır matrahına karşın, 648 milyon 437 bin YTL matrah farkı bulundu. Bankalara da 12 milyon 529 milyon vergi, 12 milyon 439 bin YTL de ceza uygulandı. Yetkililer, banka incelemelerinde daha çok banka ve sigorta muamele vergisi işlemlerinde yüksek kaçak bulunduğunu bildirdi.

Sektör denetimlerinde alışverişlerde düzenli fiş-fatura düzenleyen market zincirleri, en dürüst mükellef grubu olarak belirlendi. 16 incelemede, 99 milyon 619 bin YTL matrah tespit edilirken, sadece 6 milyon 188 bin YTL’nin devletten kaçırıldığı gözlendi. Bu şekilde market zincirlerinde yüzde 5.8’lik bir kaçak rakamına ulaşıldı.

Kaçak oranı, incelemeye alınan diğer sektörlerde de şu şekilde tespit edildi: Hazine bonosu ve Devlet tahvili faiz geliri elde edenler yüzde 98.3, LPG sektörü yüzde 61.4, serbest bölgelerde faaliyet gösteren şirketler yüzde 72.1, ağaç sektörü yüzde 92.9, gayrimenkul satışları yüzde 82.9, banka hesap hareketleri yüzde 66.8, GSM bayileri yüzde 60.1, düşük bedelli ithalat yüzde 68.6.

ARIOĞLU’NDAN “DÜRÜST DAVRANIN” UYARISI

Gelir İdaresi Başkan Vekili Arıoğlu, denetlenecek mükellef seçiminde ne kadar isabetli davrandıklarının inceleme sonuçlarıyla ortaya çıktığını söyledi. Ortaya çıkan verilerin “Vergide kayıp ve kaçak artıyor” şeklinde değerlendirilemeyeceğini ifade eden Arıoğlu, şöyle konuştu:

“Sektör incelemeleri, bundan sonra da yaygınlaşarak devam edecek. Çok daha kapsamlı risk analizlerinde bulunacağız. Artık incelenen mükellef sayısı da eskiden olduğu gibi yüzde 2’lerde kalmayacak. Bu nedenle ben, bütün mükelleflerimize ileride başlarının derde girmemesi için, vergide dürüst davranmaları uyarısında bulunuyorum.” (AA)
 

Ahmet Davutoğlu

AGİT zirvesinde Yukarı Karabağ sorununu

Kazakistan'ın Almatı şehrinde düzenlenecek Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) toplantısında Yukarı Karabağ sorununun çözümü yönünde önemli gelişmeler olması bekleniyor. Toplantı marjında AGİT Minsk Grubu üyeleri (ABD, Rusya, Fransa), Azerbaycan ve Ermenistan ile bir araya gelecek. Türkiye'yi temsil eden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Kırgızistan Eylem Planı'nın yanı sıra, Afganistan'da istikrar ve barışın sağlanması yönünde atılması gereken adımlar da görüşülecek.

Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan'ın da katılacağı toplantıda Yukarı Karabağ meselesinin masaya yatırılması bekleniyor. Madrid prensipleri çerçevesinde Laçin koridoru ile Kelbecer rayonunun statüsünü görüşmeleri planlanıyor.

Azerbaycan işgal altındaki toplam 7 rayondan 5'inin derhal boşaltılması şartıyla, Ermenistan ile Dağlık Karabağ arasında bağlantıyı sağlayan Laçin koridorunun durumunu görüşmeye ve buraya ileride yerleştirilmesi düşünülen uluslararası gücün görev sahası ile ilgili ölçüm yapılmasına sıcak bakıyor. Azeri tarafı, toplantıdan ümitli olduklarını, 5 yıl aradan sonra Yukarı Karabağ'ın Azerbaycan'a iadesi yönünde bir hareketin başlangıcının bu toplantıda atılabileceğini belirtmişti. Öte yandan AGİT zirvesinde İsrail'i Dişişleri Bakanı Lieberman temsil ediyor.
 

TC
Merkez Bankası

Türkiye hızla borçlanıyor

Türkiye'nin artan cari işlemler açığına paralel olarak dış borçlanması da hızlanarak sürüyor.

Bu yılın ilk dokuz aylık döneminde Türkiye dış borçlanmasını yüzde 39 oranında artırarak 38 milyar dolara kadar yükseltirken, borçlanmadaki bu büyüme ağırlıklı olarak özel sektörden kaynaklandı.

Merkez Bankası'nın verilerine göre bu ocak-eylül döneminde kamu sektörü toplam 7 milyar 131 milyon dolarlık orta ve uzun vadeli dış borçlanmaya gitti.

Söz konusu borçlanmanın 3 milyar 221 milyon dolarlık kısmı Hazinenin uluslararası piyasalara yaptığı tahvil ihraçlarından kaynaklanırken, 1 milyar 254 milyon doları Dünya Bankası, 1 milyar 853 milyon doları da IMF'den alınan kredilerden kaynaklandı.

Kamunun toplam borçlanması geçen yılın aynı dönemine göre sadece yüzde 1.6 oranında artış gösterdi.

Bankalar ise bu yıl geçen yıla göre daha az dış borçlanmaya gitti. Geçen yıl ocak-eylül döneminde 6 milyar 507 milyon dolar olan bankaların orta ve uzun vadeli dış borç kullanımı bu yıl 6 milyar 284 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Türkiye'nin dış borçlanmasındaki büyüme tümüyle özel sektörden kaynaklandı. Sektörün yüzde 78.06 oranında artan dış borç kullanımı 24 milyar 369 milyon dolara kadar çıktı. Özel sektör geçen yıl aynı dönemde 13 milyar 686 milyon dolarlık bir dış borçlanma gerçekleştirmişti.

Bu arada beklenin aksine özel sektörün dış borçlanmasında mayıs-haziran dalgalanmasından sonra önemli bir azalma yaşanmadı. Mayısta 2 milyar 821 milyon, haziranda da 2 milyar 466 milyon dolar olan b özel sektörün dış borç kullanımı temmuzda 1 milyar 576 milyon, ağustosta 1 milyar 821 milyon dolar oldu. Eylülde ise yeniden 2 milyar doların üzerine çıkarak 2 milyar 249 milyon dolara yükseldi.

TOPLAM BORÇLANMA

Bu yılın ilk dokuz aylık döneminde kamu sektörü, özel sektör ve bankacılık sektörünün toplam orta ve uzun vadeli dış borç kullanımı 37 milyar 784 milyon dolara kadar çıktı. Geçen yıl aynı dönemde 27 milyar 212 milyon dolarlık bir orta ve uzun vadeli dış borçlanmaya gidilmişti.