24 Eylül 2010

CircassianCenter / Haber Merkezi

 

Mike Hammer

Dimitri Medvedev S-300 satışını yasakladı, ABD'den övgüler aldı

İran’ın nükleer programı nedeni ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde alınan yaptırım kararı çerçevesinde, İran’a S-300 füze savunma sistemleri ve diğer silah satışlarını yasaklayan kararnameyi RF Devlet Başkanı Dimitri Medvedev imzaladı

İsrail ve ABD’nin satışın engellenmesi yönünde harcadığı çabalar sonuç verdi. Tanklar, zırhlı araçlar, savaş uçakları, askeri helikopterler, deniz altı ve savaş gemileri de yasak kapsamına alındı. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada Moskova’nın aldığı RF'nun İran'a S-300 füze sistemleri satmama kararı memnuniyetle karşılandı. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Mike Hammer “1929 nolu BM Güvenlik Konseyi kararına uygun ve güçlü bir uygulama memnuniyetle karşılandı” şeklinde konuştu. Hammer, Kremlin’den alınan kararın ABD ve RF’nun karşılıklı çıkarlar ve uluslar arası güvenlik konularında işbirliğinin devamının bir göstergesi olduğunu belirtti.

İran kendi S-300’lerini üretecek

RF’nun anlaşmayı iptal etmesinin ardından Tahran’ın yanıtı gecikmedi. İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinecat daha önce RF’nu tarihi düşmanları arasına katılmakla suçlarken, İran Savunma Bakanı Ahmed Vahidi, İran’ın kendi S-300’lerini yakın gelecekte üreteceklerini iddia etti.
 
Dünyanın en değerli dağı paylaşılamıyor

Dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin dörtte birine ev sahipliği yapan Lomonosov Sıradağları'nın uzunluğu 1800 km, okyanus tabanından yüksekliği 3700 metreye çıkıyor. RF'nın yeni hamlesi, kelimenin gerçek anlamıyla 'Soğuk Savaş'ı kızıştıracak.

Dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin dörtte birine ev sahipliği yapan Lomonosov Sıradağları'nın uzunluğu 1800 km, okyanus tabanından yüksekliği 3700 metreye çıkıyor. RF'nun yeni hamlesi, kelimenin gerçek anlamıyla 'Soğuk Savaş'ı kızıştıracak.

RF, 2007 ilkbaharında Kuzey Kutbu'nun derinliklerine diktiği bayrakla yeni bir 'Soğuk Savaş'ı da başlatmış oldu. Aslında 2001 yılında RF Birleşmiş Milletler'e (BM) Kuzey Kutbu'nun kendisine verilmesi için başvurmuş, ancak yeterli kanıt sunmadığı gerekçesiyle başvuru reddedilmişti. Aradan 6 yıl geçtikten sonra gelen Moskova'nın hamlesi bir işaret fişeği gibiydi.

2007'de bayrak dikmek için okyanusun 4 kilometre dibine inen aralarında iki milletvekili ve bilimadamlarının bulunduğu RF ekibinin amacı, 1.2 milyon kilometrekarelik Lomonosov Sıradağları'nın denizaltından kayalık silsilesiyle RF'na bağlandığını kanıtlamaktı.

Kuzey Kutbu'nun fethini Putin telefon edip kutlarken, denizin dibinde bulunan 10 milyar tonluk petrol ve doğalgaz yalnızca RF'nun değil ABD, RF, Norveç, Kanada ve Danimarka'nın da iştahını kabartıyordu.

Okyanusun dibine dikilen Rus bayrağına dört ülkeden tepki gecikmedi. ABD bir nükleer denizaltısı ile casus uçaklarını bölgeye gönderdi. Kanada Dışişleri Bakanlığı "Bayraklar dikip 'Burada hak iddia ediyoruz' diyemezsiniz. 15. yüzyılda yaşamıyoruz, Ruslar sadece şov yapıyorlar" açıklamasını yaptı.

Artık yarış başlamıştı. RF'nun hamlesine karşı ABD, Kanada, Norveç ve Grönland üzerinden Danimarka da derhal planlarını devreye soktu. Kanada, derin deniz limanı kuracağını ve 7 milyar dolar harcayıp sekiz yeni buzkıran devriye gemisi inşa edeceğini duyurdu. Hatta Kanada Başbakan'ı Stephen Harper, 2007 Ağustos'unda bölgeye giderek Moskova'ya karşılık verdi.

Yine Ağustos ayında bir ABD gemisi Kuzey Kutbu'nda deniz tabanının haritasını çıkarmak üzere yola koyuldu. Danimarka ise, Lomonosov'un okyanus altından Grönland'a bağlı olduğunu ispat için seferber oldu.

RF, 2008'in yaz aylarında bir adım daha ileri gitti ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra ilk kez Kuzey Kutbu'na bir savaş gemisi gönderdi. 2009 yılına gelindiğinde ise RF kutuptaki çıkarlarını korumak için özel bir askeri güç oluşturacağını açıkladı.
 
 
İthal et, uzun vadede fiyatı düşüremez

Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Tunç, kırmızı et ithalatının uzun vadede fiyatları düşürmeyeceğini söyledi.

Ankara'nın Çubuk ilçesinde bulunan canlı hayvan pazarında incelemelerde bulunan Kırmızı Bülent Tunç, uzun vadede karkas et ithalatının fiyatları düşürmesini beklemediğini ifade ederek, et ithalatının besiciyi üzdüğünü, ancak Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in üreticinin mağdur edilmeyeceği konusunda güvendiklerini söyledi.

Hükümetin et ithalatına şartlı evet dediğini de söyleyen Tunç, veterinerin, kasabın ve sağlık görevlilerin gidip kontrol ederek uygun koşulda ve İslami kurallara uygun şekilde karkas et ithalatını izin verildiğini belirtti.

Ancak bunun da uzun vadede et fiyatını düşürmeyeceğini kaydeden Tunç,"Bu uygulamada kısa vadede et fiyatının tırmanışı engellenir. Ancak uzun vadede bir sonucu olacağına inanmıyoruz. Uzun vadede etkili olabilmesi için canlı besilik ve damızlık hayvan getirilmesi gerekmektedir. Getirilen bu canlı hayvanlar da üreticiye ucuz verilirse ucuz üretim yapılır ve ucuz et üretilmiş olur. Yem fiyatlarının düşürülmesi, meraların besiciye açılması da fiyatları etkileyecektir" diye konuştu.
 
 
Büyüme rakamı yüzde 3,5'a çekildi

RF büyüme rakamını yüzde 3,5'a çekti, toparlanmanın devam etmesi bekleniyor; Petrol fiyatları gelecek yıl artmayacak
RF Ekonomi Bakanlığı yıl sonu büyüme rakamlarının yüzde 4 olarak gerçekleşmesini beklediklerini, ancak kuraklıklar nedeni ile hedefin bir miktar gerisinde, yüzde 3,5-3,7 seviyesinde kalınabileceğini açıkladı.

Bakanlıktan yapılan değerlendirmede önümüzdeki aylarda ekonomik toparlanma sürecinin devam edeceği, tüketici taleplerinin artmasının beklendiği ve yatırım programlarının da yıl sonuna kadar yoğunlaşacağına vurgu yapıldı.

Tarım sektöründe yaz döneminde yaşanan kuraklıklar nedeni ile risk faktörünün olduğuna işaret edilen değerlendirmede, "İnşaat sektörü ve yatırım taleplerinin henüz kırılgan olması 2010'da büyüme rakamlarının yüzde 3,5-3,7 aralığında kalmasına neden olabilir" ifadeleri yer aldı.

139 milyar dolar ticaret fazlası

Bakanlığın revize edilen tahminlerine göre RF'nun ticaret fazlası 2010'da 139 milyar dolara çıkacak. İlk tahminlere göre bu rakam 136 milyar dolar olması bekleniyordu. Bakanlık 2011'de ticaret fazlasının 111 milyar dolara, 2012'de de 109 milyar dolara çıkmasını bekliyor.

2010'da 378 milyar dolara ulaşması beklenen ihracat rakamları, 2011'de 389 milyar dolar, 2012'de 412 milyar dolar ve 2013'de de 432 milyar dolara yükselecek. İthalat rakamları ise 2010'da 239 milyar dolar, 2011'de 278 milyar dolar, 2012'de 303 milyar dolar ve 2013'de de 334 milyar dolar olarak gerçekleşecek.
 
 
RF'nun rezervleri kriz öncesi seviyeye yaklaştı; 481 milyar dolar

RF'nun döviz rezervleri bir hafta içinde 5,6 milyar dolar artış sağlayarak 481,3 milyar dolara ulaştı. Çin ve Japonya'dan sonra dünyanın en büyük üçüncü döviz rezervine sahip olan RF, Ekim 2008'den bu yana en büyük seviyeyi yakaladı.

RF'nun rezervlerindeki artış petrol ve doğalgaz fiyatlarının istikrarlı bir şekilde yükselişinin yanı sıra son haftalarda rublenin değer kaybetmesi ile bağlantılı.

RF Merkez Bankası'nın verilerine göre Mart 2009'da en düşük seviyeye gerilen rezervler 376,1 milyar dolara düşmüştü. Krizden çıkışla birlikte yükselmeye başlayan rezervler 105,2 milyar dolar artış sağladı.

Dünyanın en büyük rezervlerine sahip Çin'in kasasında 2 trilyon 344 milyar dolar ve Japonya'nın kasasında da 1 trilyon 69 milyar dolar bulunuyor. Dünyanın en büyük ekonomisi Amerika'nın kasasında ise 130 milyar dolar var.
 
 
Borsa, kayıpları telafi edemedi

İMKB'de Merkez Bankası'nın müdahalesinin ardından kayıplar yurtdışı satış baskısıyla hız kazandı. Endeks, derinleşen kayıpları telafi etmek çabalasa da, günü 286 puan düşüşle 64.192 puandan tamamladı.

ABD'de beklenenden kötü gelen işsizlik maaşı başvuruları borsanın düşüşle açılmasına neden oldu. Avrupa piyasalarında ise artıda başlayan işlemler, İrlanda CDS'lerinin yükselişi ile satışa dönerken, eksiler ABD cephesinden gelen olumsuz havayla birlikte arttı.

Yurtdışında Euro Bölgesi satın alma endeksi verileri beklenenden kötü gelirken, ABD'de işsizlik maaşı başvuruları da geçen hafta 465 bin ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti.

İMKB'de ise sabahki yükseliş eğilimi yurtiçinde Merkez Bankası'nın piyasalara yapmış olduğu müdahale ile yerini düşüşe bıraktı. Yurtdışından gelen olumsuz havanın etkisiyle kayıpların derinleştiği borsa gün sonunda kayıpları telafi etmeye çalıştı. Endeks gün içerisinde 63.354 – 64.732 aralığında hareket ederken, gün sonunda 2.9 milyar TL işlem hacmi gerçekleşti.

Yurtiçinde Merkez Bankası bugün piyasaya yaptığı müdahale ile TL zorunlu karşılık oranını yüzde 5,5 olarak belirledi. Zorunlu karşılık oranları yabancı para yükümlülüklerde yüzde 11 olarak değiştirildi.

Para piyasalarında Dolar günü 1.4890 TL'den kapatırken, Euro 1.9900 TL'de yer aldı. Öte yandan bugün 1.3305 – 1.3413 sent aralığında hareket eden Euro/Dolar paritesi, şu sıra 1.3347 sent seviyesinde.

Ayrıca serbest piyasada 24 ayar altının gram fiyatı 61.85 TL olurken, cumhuriyet altın 414 TL'den, çeyrek altın ise 102 TL'den satılıyor.

Diğer yandan 25 Nisan 2012 vadeli kıymette bileşik faiz yüzde 8.16 ile dünün üzerinde kapandı. Gösterge faiz dün yüzde 8.05 seviyesinden kapanmıştı. Yarına valörlü işlemler ise yüzde 8.15 bileşik seviyesinden geçildi.
 
 
Merkez Bankası'ndan piyasaya müdahale

Merkez Bankası, Türk parası zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasına son verildiğini açıkladı.

Merkez Bankasından yapılan açıklamada, son dönemde kredilerde görülen artışlar dikkate alınarak, Türk parası zorunlu karşılık oranının 0,5 puan artırılarak yüzde 5'ten yüzde 5,5'e ve yabancı para zorunlu karşılık oranının da 1 puan artırılarak yüzde 10'dan yüzde 11'e yükseltildiği bildirildi.

Açıklamada, piyasanın likiditesinin yabancı para zorunlu karşılık oranında yapılan artışla yaklaşık 1,5 milyar ABD doları, Türk parası zorunlu karşılık oranında yapılan artışla da yaklaşık 2,1 milyar Türk Lirası azaltılmış olacağı belirtildi.

Ayrıca 8 Ağustos 2001 tarihinden itibaren Türk parası zorunlu karşılıklara, 24 Mayıs 2002 tarihinden itibaren yabancı para zorunlu karşılıklara faiz ödendiği anımsatılan açıklamada, yabancı para zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasına 5 Aralık 2008 tarihinde son verildiği hatırlatıldı.

Açıklamada, "gelecekte zorunlu karşılık oranlarının makroekonomik ve finansal riskleri azaltıcı araçlardan biri olarak daha aktif bir şekilde bir şekilde kullanılabilmesini sağlamak amacıyla Türk parası zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasına da son verildiği" duyuruldu.

Dolar 1.4860'a çıktı

Tebliğ 1 Ekim 2010 tarihi yükümlülük döneminden geçerli olmak üzere bugünden itibaren yürürlüğe girdi.

Bu müdahale ile piyasadan 1.5 milyar dolar çekilmesi ve kurların biraz hareketlendirilmesi hedefleniyor.

Müdahalenin ardından dolar yükseldi ve 1.4860 TL'ye çıktı. Ancak kurdaki hareketin sınırlı olması bekleniyor.

Müdahaleyle piyasanın likiditesi yabancı para zorunlu karşılık oranında yapılan artışla yaklaşık 1,5 milyar ABD doları, Türk parası zorunlu karşılık oranında yapılan artışla ise yaklaşık 2,1 milyar Türk lirası azaltılmış olacak.
 
 
Türkiye'nin güçlenmesi ABD'yi rahatsız ediyor

New York Times gazetesinde, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün BM Genel Kurulu çerçevesindeki temasları hakkında çıkan makalede, Türkiye'nin, New York'taki görüşmelerde öne çıkan ve ağırlığını koyan bir ülke olduğu belirtilerek, Türkiye'nin İsrail ile ilişkileri ve İran'a yaptırımları konusundaki tutumu ele alındı.

New York Times'da bugün yayımlanan makalede, Türkiye'nin BM Genel Kurulu çerçevesinde öne çıkan bir ülke olduğu belirtilerek, BM toplantılarının, bazı iddialı ülkelere yeni bir imaj çizmeleri için uygun fırsat yarattığı kaydedildi.

Gazete, Cumhurbaşkanı Gül'ün BM toplantıları çerçevesindeki temaslarında, Türkiye'nin İran ile yakın ilişkilerini savunduğunu, Türkiye'nin Müslüman dünyasının lideri olma arzusu içinde olduğunu ve Gazze filosu baskınından sonra İsrail'le gerilen ilişkileri tamir etmek için çaba gösterildiğini belirttiğini yazdı.

Türkiye-İsrail gerginliğinin barış çabalarını engellemesi

"Türkiye'nin güçlenmesinin ABD'yi rahatsız ettiğinin" ileri sürüldüğü makalede, ABD yönetiminin, "İran'ın nükleer programını Türk bankaları üzerinden finanse ettiği ve Türkiye'nin İsrail'le yaşadığı gerginliğin ABD'nin Ortadoğu'daki barış çabalarına engel olabileceği yönünde endişeli olduğu" ifade edildi.

Makalede, İsrailli yetkililerin, bu hafta içinde Gül'le İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres arasında bir görüşme yapılması için girişimlerde bulunduğu hatırlatılarak, ancak İsrail'in, Türkiye'nin Peres'den filo baskınıyla ilgili özür talep ettiği yönündeki iddiaları ve Türkiye'nin ise Gül'ün vaktinin olmadığı yönündeki açıklamaları nedeniyle, bu girişimin başarısızlıkla sonuçlandığı belirtildi. Gazete, "Bu da İsrail'in iyileşmesini ve kabuk tutmasını umduğu bir yarayı yeniden derinleştirdi" yorumunu yaptı.

Türk liderlerinin "İsrail'le çatışmayı biz başlatmadık" diyerek özür dilemeyi reddettiğini yazan gazete, Türkiye'nin, Müslüman bir demokrasi ve büyüyen bir ekonomi olarak konumunun ve Avrupa ile Asya'nın kavşak noktasında yer alan bir ülke olarak İran'ın nükleer programı ile Ortadoğu sorunlarının çözümünde oynayabileceği rolün öneminin altını çizmek konusunda utangaç davranmadığını kaydetti.