|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
18
Ekim 2010
|
|
|
CircassianCenter
/
Haber Merkezi
|
|
|
|
|
|
|
|
Merkel: Çok Kültürlülük İflas
Etti
Almanya'da Thilo Sarrazin'in
"Türkler ve yabancılar Alman
toplumunu aptallaştırıyor"
tezinden sonra koalisyon ortağı
Hristiyan Sosyal Birlik Partisi
(CSU) Genel Başkanı Horst
Seehofer, "Almanya'da çok
kültürlülük öldü" diyerek uyum
konusunda 7 maddelik bir plan
sundu. Almanya Başbakanı Angela
Merkel de dün yaptığı konuşmada
tarihi bir itirafta bulunarak,
ülkede çok kültürlülüğün başarısız
kaldığına inandığını söyledi.
Başbakan Merkel, Potsdam
kentinde Hıristiyan Birlik
partilerinin (CDU/CSU) gençlik
kolu olan Junge Union'un (JU)
düzenlediği olağan yıllık
toplantısında yaptığı konuşmada,
Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi
(CSU) Genel Başkanı Horst
Seehofer'in “Çok kültürlülük
tümüyle başarısız kaldı”
şeklindeki görüşlerini destekledi.
Göçmenlerin, yasalara uymanın
yanı sıra Almanca'yı da çok iyi
öğrenmesi gerektiğini belirten
Merkel, göçmenlerin teşvik
edilmesi, kendilerinden aynı
zamanda bazı şeylerin talep
edilmesi gerektiğini, göçmenlerden
bazı şeyleri talep etme
politikasının geçmişte yetersiz
kaldığını savundu.
Mesut
Özil'den Övgüyle Söz Etti
Almanya Cumhurbaşkanı
Christian Wulff'un, İslamiyet'in
Almanya'nın bir parçası olduğu
şeklindeki sözlerini ise doğru
bulduğunu ifade eden Merkel, “Bunu
sadece Mesut Özil'de görmüyoruz”
diye konuştu.
Türkler ve
Araplar Ülkeye Kabul Edilmemeli
Hıristiyan Sosyal
Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı
Horst Seehofer, "Almanya Türk ve
Arap göçmenleri artık kabul
etmemeli" diyerek geçtiğimiz hafta
bu konuda yeni bir tartışmanın
fitilini ateşlemişti. Almanya'da
Sosyal Demokrat Başbakan Gerhard
Schröder ve Yeşiller koalisyonu
sırasında övgüyle söz edilen "çok
kültürlülük" tezleri sert bir
şekilde eleştirildi. Seehofer,
Alman haber dergisi Focus'a "çok
kültürlülük öldü" açıklamasını
yaptıktan sonra uyum konusunda 7
maddelik bir plan önerdi.
İşte Seehofer'in 7 Maddelik
Planı
Almanya göçmen
ülkesi değil. Uyum yan yana
yaşamak değil, anayasamızda
belirtilen değerler doğrultusunda
birlikte yaşamak anlamını taşıyor.
Bu değerler köklerini Hıristiyan
ve Yahudilikten aldığı gibi
humanist düşünceden de besleniyor.
Almanya'da iyi eğitim almış
işgücüne olan ihtiyaç, "kontrolden
çıkmış bir göçmen politikası
uygulanır" anlamı taşımamalı.
Almanya'da puanlama ve
kontenjan sistemine dayalı bir
göçmen politikası uygulanmamalı.
Göçmen alırken iyi eğitim
almış olmanın yanı sıra "uyum
göstermeye hazır olma ve uyum
yetenekli olma" kriterleri de
dikkate alınmalı.
Göçmen
çocuklarının kabul edilme yaşı
16'dan 12'ye çekilmeli.
"Çocuklarda yaş düştükçe, topluma
uyum sağlama yetenekleri de
artar."
Uyuma karşı
direniş gösterenlere para cezası
verilebileceği gibi, sosyal
haklarında kesintiye de
gidilebilir. Ayrıca ailesinden bir
üyenin Alman toplumuna uyumunu
engelleyen bireyler de yaptırımla
karşılaşmalı Alman toplumuna uyum
göstermenin önündeki en büyük
engellerden biri Almanca bilmemek.
Dil sorunu gerekirse Almanya'ya
göç etmeden önce kendi ülkesinde
çözülmeli. Bunun için bir
düzenleme yapılmalı.
|
|
, |
|
|
Bagapş: 3 Milyar Ruble’nin tümü
alt yapıya harcanıyor
Abhazya Cumhuriyeti Devlet
Başkanı Sergey Bagapş, Bizler
Ruslara, yeni yapılan evlerden
satın almaları için izin
vermeliyiz dedi. Abhazya
Cumhuriyeti Devlet Başkanı Sergey
Bagapş, Kommersant Gazetesine RF
ile oluşturulan ilişkileri
anlattı. Abhazya’da bu hafta Rus
Yetkililer, iş adamları ve Abhazya
Devleti yöneticilerinin
katıldıkları uluslararası ekonomik
forum düzenlendi. Kommersant
Gazetesi Muhabiri Olga Allenova,
Abhazya Cumhuriyeti Devlet Başkanı
Sergey Bagapş Rusneft’in
Karadeniz’de Abhazya Tarafında ki
petrol arama çalışmalarını
başlatması, Bu yıl tatil sezonunun
başarısız geçmesinin nedenleri,
Abhazya Ekonomisi, yeni yatırım
projeleri vb konular ile ilgili
olarak sorular sordu ve yanıt
aldı.
Röportajın için
tıklayınız >>> |
|
, |
|
|
RF, Fransa ve Almanya'dan ortak
güvenlik zirvesi
Pazartesi günü, RF Devlet
Başkanı Dmitri Medvedev, Almanya
Şansölyesi Angela Merkel ve Fransa
Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy,
akşam yemeğinde bir araya gelecek.
Kremlin Danışmanı Sergey
Prikhodko'nun yaptığı açıklamaya
göre, iki gün sürmesi planlanan
görüşmeler, Avrupa güvenliği,
AB'nin RF'na uyguladığı vize,
enerji ve İran'ın nükleer
programını kapsıyor. Liderler
görüşmelerin ardından ortak basın
toplantısı düzenleyecek.
Prikhodko açıklamasında, RF'nun
güvenlik konusunu öncelikli olarak
ele aldığını, görüşmelerde
Medvedev’in 'Pan-Avrupa güvenlik
anlaşması’ önerisi olarak
tanımlanan yeni güvenlik anlayışı
önerisinin Avrupalı liderlere
sunacağını da söyledi.
2009'da hazırlanan, bu yeni
güvenlik politikası daha önce, BM,
NATO, uluslararası ve bölgesel
örgütlere de gönderildi. Temel
olarak Vancouver’dan Vladivostok’a
kadar güvenli alan yaratmayı
hedefleyen anlaşmaya batılı
ülkelerden henüz olumlu bir
karşılık gelmedi. Yeni bir kararın
alınmasının beklenmediği zirve,
19-20 Kasım’da Lizbon’da yapılacak
RF-NATO zirvesi için bir prova
niteliğinde olacak.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel,
açıklamasında, RF'nun zirvede
sunacağı yeni güvenlik anlayışını
destekleyeceklerini belirtti.
Medvedev’le konuyu daha önce de
görüştüğünü ifade eden Merkel,
“Ortak bir güvenlik yapısını
kurmak için adım adım ilerliyoruz.
Tüm Avrupa ülkelerinin ve RF’nun
ortaklığı söz konusu” dedi.
“Soğuk savaş bir daha
yaşanmamak üzere bitti”
ifadelerini kullanan Merkel, artık
trans-atlantik iş birliğinde bu
doğrultuda bir ortaklık
olamayacağını söyledi.
RF,
soğuk savaş yıllarının söyleminden
giderek uzaklaştı. ABD ile nükleer
silahlarda indirim anlaşmasını
imzalayan Moskova, Afganistan’da
sürdürülen operasyonlara
katılıyor. Nükleer Programı
sebebiyle yaptırım uygulanan
İran'a karşı Batılı ülkelerle
birlikte hareket ediyor. Şimdi Rus
yönetimi, NATO ile ortak güvenlik
stratejileri geliştirmeye
yöneliyor.
George W. Bush
dönemden kalma, füze kalkanı
programı, ikili ilişkiler
açısından güven testi anlamına
gelecek.
Polonya ve Çek
cumhuriyetine tek taraflı olarak
konuşlanacak füze kalkanı
programından vazgeçen Barack Obama
yönetiminin, NATO şemsiyesi
altında güneye çektiği yeni kalkan
projesi, Kremlin tarafından
dikkatle izleniyor.
Başlangıçta RF’nun güvenliği
açısından doğrudan tehdit olarak
görülen proje için şimdi, Rus
hükümeti beklemeyi seçti. NATO’nun
ortak füze kalkanına RF’nu da
çağırması RF'nun endişelerini
gidermiyor.
Konu hakkında
son karar, NATO Lizbon zirvesinde
verilecek. Türkiye’nin de kalkan
projesinin bir parçası olması
öngörülürken, Ankara'nın zor bir
kararı vermesi gerekiyor.
Moskova, görüşmelerde kendisine
sunulacak teklifi detaylı olarak
incelemek istiyor. Rus uzmanlar,
Kremlin'e “eşit ve adil bir rol”
verilmesi durumunda yeni füze
kalkanına onay çıkabileceğini
düşünüyor.
RF'na rağmen
kurulacak bir yeni füze kalkanı
ise, güvensizlik ortamı yaratacak.
Dış politikada, “komşularla
sorunsuzluk” anlayışı
doğrultusunda hareket eden Ankara,
bu gidişattan zararlı çıkabilir.
(RN) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|