13 Kasım 2010

CircassianCenter / Haber Merkezi

 
Yalçın Karadaş’ın yeni kitabı çıktı

Türkiye, dünyayla birlikte hızlı bir değişim süreci içine girdi. Kimse kimseyi dinlemiyor ve herkes karşısındakini suçluyor. Diyalog kurulamıyor. Dünyanın ve ülkemizin bu “yeniden yapılanma süreci”nden en çok etkilenecek halkların başında gelen Çerkeslerin tavrı ise belirsizliğini korumakta.

Genel olarak Çerkes halkları bir izleme durumunda olsalar da bazı aydınlar Çerkeslerin geleceğine ilişkin ortak dili ve yolu bulabilmek adına Yalçın Karadaş’ın yönlendirmesiyle aynı konulara farklı yorumlarla bu kitapta bir araya geldiler.

Yazar, bir önceki kitabında Çerkesler kadar olmasa da yine bir muamma bütünü olan Türkiye’yi aykırı sorular sorarak anlamaya ve anlatmaya çabalamıştı. Aynı şekilde yılmadan Çerkesleri de anlama gayreti içine girdi.

2009 yılında aykırı sorulara cevap verebileceğini düşündüğü onlarca aydına 100 aykırı soruyu çağdaş haberleşme yöntemi olan e-posta yoluyla iletti ve gelen yanıtlar bu kitabı oluşturdu.

Soru ve yorumlardaki tartışmaya açık durumun -ki amaç zaten tartışmaktır- takdiri okura bırakılıyor.

Hermes Yayınları kuruluşu olan İmleç Kitap tarafından piyasaya sürülen ‘’Çerkesleri Anlamak’’ isimli kitabı; Ticarethane Sk. Hakkıbey İşhanı 11/2 Sultanahmet / İst. Tel: 0 212 519 45 14 e-mail: info@hermeskitap.com satın alabilirsiniz. (CC).
,

Aleksandr Rahr

Rahr: Son yüzyılda haritaya bakıldığında yeni ülkelerin doğduğu açıkça görülür

Almanya Berthold Beitz Dışilişkiler Konseyi Başkanı Aleksandr Rahr Nezavisimaya Gazetesi’ne "Независимой газете" yaptığı açıklamada “Dağlık Karabağ sorununun askeri senaryolar ile çözülmesi asla kabul edilemez” dedi.

Aleksandr Rahr “Eğer Kosova olmasa idi, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü geri istemesinin doğruluğu hakkında konuşulabilirdi, bu kesilmiş oldu. Ancak Ermenistan’da Kosova’yı emsal göstererek Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını talep hakkını elde etmiş oldu. Ben Karabağ’ın egemenlik haklarını alma ile ilgili olarak böyle bir çıkışın olacağını kabul ediyorum, şimdi değil, ancak gelecekte olacaktır” dedi.

Aleksandr Rahr “Azerbaycanlı mültecilerinde koşulsuz olarak evlerine dönmelerinin gerektiğini belirtiyorum, bu senaryonun aynı zamanda gürcü mülteciler için Abhazya’da da uygulanması gerektiğinden eminim” dedi.

Aleksandr Rahr “Bugün için uluslar arası toplum Avrupa toprakları içerisinde yeni devletlerin yaratılmasını istemiyor. Ülkelerin doğması ve kaybolması doğal bir süreçtir ve son yüzyıl içerisindeki haritaya bakıldığında bunu görmek oldukça kolaydır” dedi. (Abhazyam.com)
,
Orhan Bartsız "Mister Yardımcısı" ve "Mister Baştan Çıkarıcı Öğrenci" ödüllerini kazandı

Moskova’da bulunan üniversitelerin temsilcilerin katıldığı “Miss ve Mister Öğrenci” Yarışması 10 Kasım’da Moskova "Мир" (Barış) Konser Salonu’nda gerçekleştirildi.

Abhazya Cumhuriyeti’nin Rusya Federasyonu Büyükelçiliği Basın Bürosu tarafından verilen bilgide, Moskova Devlet Üniversitesi İşletme Fakültesi Üçüncü Sınıf Öğrencisi Abhazya Vatandaşı Orhan Bartsız, birçok güçlü yarışmacı arasından kız öğrencilerin ona vermiş olduğu destekle başarıya ulaştı.

Yarışmacılar jüri üyeleri önünde sadece yüz ve vücut güzellikleri ile değil, bireysel yeteneklerinin ortaya çıkarıldığı, aktif vatandaşlık davranışları vb. rekabet koşulları ile de yarıştılar. Yarışmaya hazırlık çalışmaları çok önceden başladı. Kız ve erkek katılımcılar, öğretmenler nezaretinde oyunculuk, dans, sahne hareketleri ve ses çalışmaları yaptılar.

Moskova Bölgesi Merkez Yönetimi Müdürü Aleksandr Mishakov, Moskova Devlet Üniversitesi Rektörü Vasily Glushchenko, Abhazya Cumhuriyeti RF Büyükelçiliği Müsteşarı Tatiana Gulia yarışmada davetli olarak bulundular.

İzleyiciler, vücut güzellik yürüyüşü, yakışıklılık, sportmenlik, şiir okuma, skeç okuma vb yarışma koşullarının bulunduğu sunumu izlediler. Jüri üyesi olan genç kızlar yarışmacılar arasında “Centilmen” seçimini yaptılar.

Orhan Bartsız, yarışma sırasında Beyaz Abhaz Giysisi ile Abhaz dilinde şiirler okudu, ekranda yansıyan Abhazya görüntüleri ile ülkesini tanıttı ve Abhaz Halk Dansları Müziği eşliğinde yaptığı dans ile gösterisini bitirdi. Salon gösteri sonrasında onu uzun süre alkışladı. MGU Öğrencileri yüksek sesle bağırarak Orhan Bartsız’a olan desteklerini gösterdiler.

Sonuç olarak, yarışma jürisi Orhan Bartsız’ı “Mister Yardımcısı” ve ayrıca “Mister Baştan Çıkarıcı” unvanları ile ödüllendirdi. (Abhazyam.com)
,

Selahattin Demirtaş

BDP: Sadece Kürtçe savunma yapacağız

Merkez Yürütme Kurulu (MKY) toplantısını Diyarbakır’ın merkez Bağlar İlçesi’neki parti binasında gerçekleştiren BDP’de toplantıda alınan kararları Genel Başkanı Selahattin Demirtaş açıkladı. Demirtaş, dün KCK/TM davası nedeniyle Diyarbakır’da bulunduklarını ve MYK toplantısında burada yapmayı uygun gördüklerini söyledi. MYK toplantısında özellikle KCK/TM davasına ilişkin alınan bazı kararları paylaşmak istediğini belirten Demirtaş, şöyle dedi:

“Bizim açımızdan bu davada yaklaşık 20 gündür süren duruşmalarda yargılanan Kürt siyasetçiler değil, yargılanan devletin yasakçı zihniyetidir. Dün yasakçı zihniyet mahkum olmuştur. Bundan sonra sürecek duruşmalarda bugüne kadar olduğu gibi bu zihniyeti oradaki arkadaşlarımız yargılamaya devam edecektir. Devletin suçüstü yakalandığı bir durumdur, bunu bir daha tescil edeceklerdir. Kürt siyasetçilerin yargılanması, KCK davası ile kamuoyu gündemine geldi. Yargılanan sadece Diyarbakır’dakiler değil. Sayıları 10 binleri bulan Kürt siyasetçi ya yargılanıyor, ya cezalandırıldı, ya da davaları Yargıtay’dadır. Kürt siyasetçileri yargı eliyle tasfiye sürecine tabi tutulmuşlardır. 1990’lı yıllarda ensesine kurşun sıkarak infaz etme dönemi yerine, yargı eliyle hukuk hiçe sayılarak tasfiye yerine almıştır. Geçmişte kontrgerilla, Başbakan, bakan ve valilerin bilgisi dahilinde yapılan infazlar, şu anda yine Başbakan, bakan, siyasetçiler ve valilerin de içinde bulunduğu oluşumun bilgisi dahilinde siyasi infaza ve soykırıma dönüştürülmüştür. Partimizde bulunup da yargılanmayan, ceza almayan hiçbir arkadaşımız kalmadı. 1-2 yıl içinde bütün BDP’liler ya cezaevine girecek ya da tırnak içinde söylüyorum sicili bozulan siyasetçiler olacaktır. Siyasi bir soykırım ile karşı karşıyayız. Bunun bilinmesi lazımdır.”

"Kürtçe sadece AKP’ye ve devlete serbesttir"

Demirtaş, Ak Parti’nin zihniyetinin Kenan Evren, Tansu Çiller, Mehmet Ağar zihniyeti ile özü itibariyle farklı olmadığını ileri sürüp şöyle dedi:
“Bütün zihniyetler aynı şekilde bize yaklaşmıştır. O günden bu yana muhalif Kürtlere yaklaşım değişmemiştir. Anayasa değişikliği paketi ile bir halk sırf kendi dilini konuşmak istediği için hakarete uğruyor. Anadiliyle savunma yaptıkları için tutuklulukları devam ediyor. 12 Eylül’de Diyarbakır Cezaevinde Esat Oktay Yıldıran da aynı gerekçe ile işkence yapıyordu. ‘Türkçe konuşun’ diyen zihniyet ile bugünkü mahkeme arasındaki zihniyet arasında bir fark yoktur. Referandumdan evet çıkmış olması Kürtlere zulmün sürdürülmesi konusunda sadece pay düşmüştür. Kürtçe, AKP ve devlete serbesttir. Yasal zemini olmasa bile TRT 6 Kürtçe yayın yapıyor, Mardin Artuklu Üniversitesi’nde Kürtçe bölüm açıldı. Muhalif Kürtlere bu ülkede yaşam şansı yoktur. Arkadaşlarımızın sadece ve sadece 30 sayfalık bir savunma yapmasına 20 gün boyunca direnilmiştir. Kürtçe ‘AKP’ye serbest ama Kürt halkına yasaktır’ demiştir.”

"Kürt siyasetçileri tasfiye operasyonu"

Bu krizin çözülmesi için anayasal ve yasal değişikliklerin yapılmasının şart olduğunu söyleyen Demirtaş, şöyle dedi:
“Bu zihniyetin değişmesi lazımdır. TCK’daki bazı maddeler ve TMK değişmedikçe kimse ifade özgürlüğünden söz edemez. Diyarbakır’daki tavır, 3 hakimin tavrı değil. AKP yasalarının uygulanmasından kaynaklanıyor. AKP yargıya talimat vermiştir. Dava Ankara’nın yarattığı siyasi baskı altında yürümektedir. Ankara’nın siyasi otoritesi, duruşma yürütme otoritesi altında olmuştur. Arkadaşlarımızın duruşu devlet zihniyetinin yargılanmasına yol açmıştır. AKP eliyle yürütülen Kürt siyasetçilerini tasfiye etme operasyonudur.”

Polis, savcılık ve mahkemede ana dilde konuşacağız

BDP olarak aldıkları karar gereği bundan sonra hem poliste, hem savcılıkta ve hem de mahkemelerde ana dilde savunma yapacaklarını söyleyen Demirtaş, şöyle konuştu:

“Aldığımız kararla, bundan sonra yargılanan bütün BDP’iler gerek kolluk, gerek savcılık ve gerek mahkemelerde kendi ana dillerini kullanacaklardır. Yargılandığımız her davada bütün aşamalarda kendi ana dilimizi kullanacağız. Bu hakkın kullanılmasını engelleyen bütün yasalar gerici yasalardır. Bu sorun sadece yargılanması devam eden arkadaşlarımızın sorunu değildir. BDP olarak herkese anadiline sahip çıkma ve kullanma çağrısında bulunuyoruz. Asimilasyon bir insanlık suçu ise bu suça kendi elimizle ortak olmayacağız.

Arkadaşlarımızın Kürtçe savunma konusundaki kararı tarihi onurlu bir karardır. Kimse geri bu karardan geri dönüşü beklemesin. Geri dönüş yapması gereken mahkeme ve devletin kendisidir. Biz de tutuklansak 1000 yıl tutuklu kalsak da tavrımız değişmeyecektir. Meclis’te grup toplantıları için Kürtçe konuşmaya yasal sınırlama yoktur. Arkadaşlarımız bundan sonra bu tavırlarını zaman zaman sürdürebilirler.” (DHA)
,

Dominique Strauss-Kahn

G20'nin aşırı iyimserliği işbirliğini zorlaştırıyor

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, G20 üyesi ülkelerin gerek kendi, gerekse global büyüme için gerçekçi olmayan bir iyimserlik içinde bulunduklarını belirterek, bunun finansal krizin tepe noktasında görülen işbirliğine benzer bir işbirliğinin bugün yapılmasını engellediğini vurguladı.

Strauss-Kahn, bu aşırı iyimserliğin dünya liderlerinin global ekonominin yeniden dengelenmesi için işbirliği yapma motivasyonlarını baltaladığını ifade etti.

"İrlanda ile temas kurmadık"

Strauss-Kahn İrlanda ile son dönemde temas kurmadıklarını belirtti.

G20 Liderler Zirvesi'ne katılmak için Seul'de bulunan Strauss-Kahn, gazetecilerin ciddi bir borç kriziyle karşı karşıya bulunan İrlanda'nın durumuna ve IMF'in süreçte nasıl yer alabileceğine ilişkin sorularına, günlük faaliyetlerinin dışında İrlanda ile son zamanlarda herhangi bir temasta bulunmadıklarını söyledi.

Strauss-Kahn, konuya ilişkin daha fazla yorum yapmak istemedi.

Öte yandan İtalya Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi ise G20 liderlerinin İrlanda konusunu görüşmediğini bildirdi.

İrlanda'nın 10 yıllık ülke tahvillerinin getirisi, dün yüzde 9,25'e çıkmış, 10 yıl vadeli İrlanda/Almanya devlet tahvili kar marjının 685 baz puana yükselmişti.

"İrlanda etkilemez"

Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve İspanya Maliye Bakanları G20 toplantısı için bulundukları Seul'de İrlanda'nın finansal ve politik durumuna ilişkin spekülasyonlarla sarsılan piyasaların güvenini sağlamak amacıyla ortak bir deklarasyon yayımladı.

Deklarasyon metninde, Avrupa Birliği'nde (AB) zor durumdaki Euro Bölgesi ülkeleri için yeni bir kriz mekanizması konusunda sürdürülen müzakerelerin, İrlanda'nın cari borç sıkıntılarına etkisi olmayacağı vurgulandı.

AB kriz çözüm mekanizmasının 2013 yılı ortalarında yürürlüğe gireceğine işaret edilen deklarasyon metninde, söz konusu mekanizmanın her hangi bir mevcut borç için uygulanmayacağı belirtildi.

İrlanda Maliye Bakanı Brain Lenihan da yaptığı açıklamada, AB'nin 5 büyük üyesinin tahvil yeniden yapılandırması konusunda yaptıkları ortak açıklamayı memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, açıklamanın, AB'nin yeni kriz mekanizmasının herhangi bir mevcut borca ve cari enstrümanlar çerçevesindeki herhangi bir programa uygulanmayacağını açıkça ortaya koyduğunu ifade etti. (Dünya Gazetesi)
,
 
30 bin öğretmen 6 Aralık'ta atanacak

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğretmen atamalarının 6 Aralık 2010 tarihinde yapılacağını ve atanan öğretmen adaylarının 7 Aralık'ta göreve başlayacağını bildirdi.

Bakanlığın internet sitesinde yapılan açıklamada, ağustos ayında yapılması planlanan 30 bin kadrolu öğretmen alımının, "KPSS'ye ilişkin yürütülen soruşturma nedeniyle, başvuruda bulunan öğretmen adayları açısından telafisi güç hukuki ihtilafların doğmaması adına durum netleşinceye kadar ileri bir tarihe ertelendiği" anımsatıldı.

Tekrarlanan KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı sonuçlarının netleşmesi üzerine, Bakanlık tarafından yeni atama takvimi belirlendiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"5-12 Kasım 2010 tarihleri arasında kontenjanların güncellenmesi işlemi yapılmıştır. 22-24 Kasım'da taban puanlar belirlenerek, kılavuz yayınlanacaktır. 25 Kasım-3 Aralık tarihleri arasında başvurular kabul edilecektir. Öğretmen atamaları 6 Aralık 2010 tarihinde yapılacaktır. Atanan öğretmen adayları 7 Aralık'ta göreve başlayacaktır." (AA)
,

Durmuş Yılmaz

Ekonomi ısınmadı, bugünden tedbir alıyoruz

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, önümüzdeki dönemde dünyayı etkisi altına alacağını düşündükleri yeni konjonktürün bazı önlemlerin alınmasını gerektirdiğine işaret ederek, yeni konjonktürün temel özelliğinin güvenilir ve dinamik yükselen piyasa ekonomilerine yoğun sermaye akışı sonucunda bu ekonomilerde aşırı ısınma, aşırı borçlanma ve varlık balonları oluşması riskinin belirmesi olduğunu bildirdi.

Yılmaz, "Biz şu anda ekonomimizin ısındığını düşünmüyoruz. Ama ileriye yönelik özellikle cari açık tarafından baktığımızda birtakım finansal istikrarla ilgili risklerin ortaya çıkabileceğini düşünüyoruz. O nedenle bugünden tedbir alıyoruz" dedi.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, iç talepteki canlanmanın enflasyon üzerinde olumsuz etkisi olmadığını belirterek, "Dolayısıyla iç talebin bugün geldiği nokta itibarıyla enflasyonun tehdit oluşturduğunu düşünmüyoruz" dedi.

Durmuş Yılmaz, bankacılık sisteminin büyütülmesinin yavaşlatılması diye bir şeyin söz konusu olmadığını kaydederek, "Ölçülü bir büyümenin, kontrol edilebilir bir büyümenin ülkemiz için uygun olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla bankacılık sisteminin büyümesinin engellenmesi gibi bir şey söz konusu değil. Aklımızın ucundan da geçmiyor" değerlendirmesini yaptı.

Öte yandan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, gecelik faiz oranlarının borçlanmada yüzde 5,75'den yüzde 1,75'e düşürülmesine ilişkin, "Şu anda aldığımız bu kararla yabancıların satarak elde ettikleri TL'yi kısa vadeli para piyasasında park etmek yerine daha uzun vadeye gitmelerini, daha uzun vadeli swap yapmalarını ve biraz daha kalıcı olmalarını amaçlıyoruz" dedi.

Zorunlu karşılık düşebilir

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, "Finansal istikrarı güçlendirici bir tedbir olarak yıl sonuna kadar bir yıldan daha uzun vadeli mevduata uygulanan zorunlu karşılık oranlarının bir miktar düşürülmesi gündeme gelebilecektir" dedi.

Durmuş Yılmaz, TÜSİAD-Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu'nun (EAF) düzenlediği, "Kriz Sonrası Yeni Finansal Düzen" başlıklı konferansta yaptığı konuşmada, finansal istikrar hedefleri ile ilgili olarak önem verdikleri bir konunun gerek yurtiçi gerekse yurtdışı borçlanma vadelerinin uzatılması ve mevduat yapısının daha uzun vadeye yayılması olduğunu söyledi.

Yılmaz, "Bu kapsamda özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi borcunun yarısından fazlasının vadesinin 2013 yılından sonra gelecek olması Türkiye firmalarının kısa dönemli şoklara karşı direncini artırmaktadır" dedi.

Öte yandan Türkiye'de mevduatın vade yapısının ise oldukça kısa olmakla birlikte giderek daha da kısaldığının görüldüğünü ifade eden Yılmaz, "Bu doğrultuda finansal istikrarı güçlendirici bir tedbir olarak yıl sonuna kadar bir yıl ve daha uzun vadeli mevduata uygulanan zorunlu karşılık oranlarının bir miktar düşürülmesi gündeme gelebilecektir" şeklinde konuştu. (AP)
,
 
Euro Bölgesi yüzde 1,9 büyüdü

Euro Bölgesi, geçen yılın aynı dönemine göre üçüncü çeyrekte yüzde 1,9 büyüdü. 16 üyeli Euro Bölgesi'nin ortalama büyüme oranı, bir önceki çeyreğe göre ise yüzde 0,4 oldu.

AB istatistik kurumu Eurostat'ın verilerine göre 27 üyeli AB de 2010 üçüncü çeyrekte, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,1 ve bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,4 büyüdü.

Üçüncü çeyrekte Euro Bölgesi'nde en hızlı büyümeyi yüzde 3,9'la Almanya gerçekleştirirken Fransa ve Hollanda yüzde 1,8'de, İtalya yüzde 1'de ve İspanya yüzde 0,2'de kaldı.

2010'un üçüncü çeyreğinde ABD'nin büyüme oranı yüzde 3,1 olarak açıklanmıştı.

Bu arada Eurostat, Euro Bölgesi sanayi üretiminin eylül ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,2 artmasına rağmen bir önceki aya göre yüzde 0,9 gerilediğini duyurdu. (RR)
,
 
AB'ye sokmamak yükselişini engellemez

Financial Times gazetesinde yer alan makalede "Türkiye üye olmasa da yükselişi engellenemez" ifadesi kullanıldı.

Financial Times gazetesi yazarı Philip Stephens, "Türkiye Eski Avrupa'ya meydan okuyor" başlıklı makalesinde Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecini değerlendirdi.

"Türkiye'nin siyasi olarak baskıcı ve ekonomik olarak geri olduğu günlerde, hayatın Paris ve Berlin'deki bazı Avrupalılar için daha kolay" diyen Stephens, Türkiye'ye uyumlu bir NATO üyesi olarak Avrupa'nın doğu cephelerinden birini bekleme görevi biçildiğine dikkat çekiyor.

"AKP kendi otoriter eğilimlerini sergiliyor"
Üyelik müzakerelerinde Türkiye'nin de çeşitli sorunları olduğunu belirten Stephens'a göre, Türkiye'de askeri yönetim devri geride kaldı. Ancak, siyaset ve güvenlik düzeni karanlık bir taraf barındırmaya hala devam ediyor.

Yargı sistemi mükemmel olmaktan çok uzakta olduğunu, AKP'nin kendi otoriter eğilimlerini sergilediğini belirten Stephens makalesinde Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecini şöyle açıklıyor: "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam entegrasyonu onlarca yıl alabilir. Türkiye'yi içeri sokmamak, onun yükselişini engelleyemez. Sadece daha uzağa itilmesine neden olur. Avrupa'nın önünde basit bir seçim var: Ya gücünü paylaşacak, ya da bu gücün elinden kayıp gitmesini izleyecek." (WCR)