Demir madeninin çıkartılıp işlenmesinde oldukça ilerlemiş olan
5000 yıl önceki bu uygarlıktan geldiği sanılan o dönemde el
sanatları ve becerilerine göre alındığı düşünülen bir kısım aile
adları bu güne kadar devam edegelmiştir (Ğuk|ıe, Ğuk|ıel|, Ğuk|ıej|,
Ğuk|ıakue, Ğuk|ıemıkhuı, Ğuk|ıepş, K|ış|, K|ışokue, Foçış|e, L|hepş
vb.).
Aynı biçimde altın ve gümüşü işlemede usta olanlar da bu
sanatları üzere aile isimleri almışlardır (Dışek|, Ğuaplaş|ıe vb).
Adige el sanatçılarının yaptıkları deri giysiler, işlemeli
şapkalar, kemik ve boynuzdan işlenen eşyalar, demir bıçaklar,
kılıçlar ve silahlar Adige yiğitlerinin gözü pekliği ve savaşçı
özellikleri ile birleşince halkımız pek çok ülkede ve pek çok halk
arasında bilinip tanınan bir efsaneye dönüşmüştür. Adigelerin
Mısır’da, Rus Ordusu’nda, Osmanlı Ordusu’nda pek çok üst düzey
askeri görevler üstlenmelerinin en önemli nedeni de bu olsa
gerektir.
20 Mayıs 1660 tarihinde Rus Çarı Aleksey Mihailoviç'in o dönem
Astrahan kalesi yönetimindeki Grigori Çerkasski Sunçaley'e bir
mektup ile ricada bulunarak özellikle demircilik ve silah yapımı
konusunda eğitilmek üzere Rus gençler gönderdiği bilinmektedir. 16
Haziran da ikinci bir gurubun bunlara katıldığı daha sonraki yıl
için ise Moskova’da bu işin eğitimini vermek üzere eğitmenler
gönderilmesi ricasında bulunulur. Gidecek olanlara en iyi ücretin
verileceği ve barınma gereksinmelerinin karşılanacağı; orada
kalacak olanlara ömür boyu maaş bağlanacağı ve benzer detaylar
içeren bir başka mektup gönderilir. Bir kısım insanların bu konuda
Moskova’ya giderek Rus gençleri eğittikleri bilinmektedir.
Seşhue (büyük bıçak) sözcüğü Rusça’ya “şaşka” olarak Adige
dilinden girmiştir. Adige kadınların da özellikle altın işleme
giysiler ve motifler konusunda oldukça yetenekli oldukları
bilinmektedir. Adige kadınının bu yeteneklerine; çalışkanlıkları,
güzellikleri ve asaletleri de eklenerek pek çok yerde övgü ile söz
edilmektedir.. |