|
|
................... |
|
................... |
ADİGE
KÜLTÜRÜ BİLGİLERİ -2 |
Hazırlayan:
ShuZago |
|
|
................... |
|
................... |
ŞI XHABZE
(At
Xhabzesi)
Not: Yazı Kafkas org.dan
alınmıştır.
Adige ve at, kış ve kar
gibi birbirini tamamlayan
iki sözcük. Kaf dağının
bu küçük halkını dünya
tarihine geçiren biraz da
onların atla olan
ilişkileridir.
Yaşamın güç olduğu Kafkas
coğrafyasında at hem yerli
halkların günlük
yaşamının bir parçası, hem
sadık dostu, hem de
koruyucusu olmuştur.
Bölgede bulunan en eski
tarihsel kalıntılar at
figürleridir. El sanatının
ilk ürünlerinde at motifi
görülür. Karadeniz'in
kuzeyinde Dinyeper Nehri
üzerindeki Srednij Stog
adıyla bilinen yerleşim
yerinde yapılan kazılarda
M.Ö. 4 binlerden kalma
terbiye edilmiş atlara ait
kemikler bulunduğuna
göre atın ilk kez bu
bölgelerde
evcilleştirildiği görüşü
daha bilimseldir.
Bu noktada atın Orta
Asya'da evcilleştirildiği
iddiasının gerçeği
yansıtmadığı
düşünülebilir. Çünkü henüz
Asyalı kavimler yaşam
alanları
dışına taşmaya başlamadan
önce Hitit'te, eski
Mısır'da savaş
arabalarında
kullanılmış, Hazar
steplerinden inen atlılar
Ön Asya'da görünür
olmuştu.
Tarih sürecinde özellikle
Mısır ve Osmanlı'da
Adigelerin paralı
askerler
olarak karşımıza
çıkmasının nedenlerinden
biri onların binicilik ve
at
terbiyeciliği konusundaki
ustalığıdır. Bu yönleriyle
Adigeler at ayağının
ulaşabildiği her yere
gitmiş, siyasi veya sosyal
etkiler bırakmıştır.
Onların bu serüvenlerine
çeşitli tarihi kayıtlarda
rastlamak mümkündür.
Evliya Çelebi
seyahatnamesinin Balkanlar
bölümünde Belgrat şehri
içerisinde şehit olan bir
Adige'in atının sahibini
katledenlerle mücadele
etmesi ve onun mezarının
yanında ölmesi çarpıcı bir
şekilde anlatılır.
Yine Urfalı Nabi Hayriye
adlı eserinde haksızlığa
uğrayan her Adige'in
atına atlayıp kılıç
kuşandığı şiirle ifade
edilir. Bunun yanında at
koşumları da
Adigelere
özgü şekillerde karşımıza
çıkar. Gerek farklı at
cinslerinin Togma adı
verilen törensel bazı
ritüellerle
çaprazlaştırılması
sonucu ortaya çıkan savaşa
ve uzun yolculuğa en
elverişli cinsinin elde
edilmesi çalışmaları,
gerek at ve binici
ilişkisindeki özgün
hareketler
bölge insanındaki at
sevdasının yansımalarıdır.
Bu bakımdan at sözcüğü
Adige dilinin en sık
kullanılan harfleriyle
ifade edilir olmuştur. "Ş"
sesi Adige dilinin
iskeletini oluşturan
seslerden biridir ve bu
dile özgü
damak ve dil seslerine
bürünerek karşımıza çıkar.
Atın dilinden en iyi
kendilerinin anladığını
düşündükleri için at
hırsızlığı da bir dereceye
kadar kabul edilir
görülmüştür ki, bunun
nedeni
savaşlarda bu hayvanın
taşıdığı önemden
kaynaklansa gerek.
Sürgünde de
uzun süre üretici olamayan
göçmenler bildikleri en
büyük iyi iş olan
atçılığı burada da
sürdürmek için at
hırsızlığı yapmak zorunda
kalmışlardır. O günlerden
kalan anılar günümüzde
espri nedeni olarak
anlatılmakta.
Adige sözlü anlatım
geleneği ata dair araçlar,
sözler, deyimler, şakalar,
at çeşitleri, at
anlatılarıyla doludur. Dün
olduğu gibi bugün de
anavatandakiler ve
yeryüzünün her bir yanına
dağılmış olanlar için bir
tutkudur, ilgidir at.
Bilinen manada sosyal
hayatı düzenleyen sözlü
kurallar bütünü olmanın
ötesinde anlam ve
fonksiyonları bulunan
Xabze
Adige'in atla olan
ilişkisini de kurallara
bağlamıştır.
Adige ata
nasıl
biner, nasıl iner, attan
düşerse ne olur, eğer
nasıl kullanılır, kamçı ne
şekilde tutulur...?
Bunların hepsi bir takım
kurallarla çerçevesi
çizilmiş
konulardır. Öncelikle
Kafkas at cinsinin ayrımı
üzerinde durmak gerek.
Dünyadaki tüm at ırkları
eski çağlarda sürüler
halinde doğada yaşayan
yabani atların
evcilleştirilmesi yoluyla
elde edilmiştir. Doğal
olarak
farklı coğrafyalarda
mutasyonlar geçirerek
birbirinden ayırt edici
özellikler kazanan at
ırkının ağır kanlılar ve
sıcak kanlılar olarak
ikiye
ayrılması alışılagelmiş
bir sınıflandırmadır.
Kafkasyalılar tarafından
kullanılan atların atası
Tarpan (equus gmelini)
adı verilen ve
Kafkasya'nın kuzeyindeki
düzlüklerde yaşayan at
cinsidir.
Sıcakkanlı doğu atlarının
kanını taşımakla birlikte
dağlar arasındaki
düzlüklerde dolaşan
yılkıların Arap ve Anadolu
atlarına göre daha az
kırma
olduğu taşıdığı ayırt
edici özelliklerden
anlaşılır.
Adige atları
küçük
cüsseleri, ince ayakları,
çeviklikleri ve uzun yola
dayanıklılıklarının
yanında hastalıklara karşı
zayıf olmasıyla da saf
kanlığını ispat eder. Bu
at cinsine Adigeler
Şagdiy veya Huare (saf kan
Kabardey atı) adını verir.
Kafkasya'ya giren işgalci
güçlere karşı verilen
savaşlarda yerli halkın
direnişinin temel
dinamiklerinden biri bu at
cinsinin dayanıklılığıdır.
Adigeler'i sürgün
yıllarında Kafkasya'dan
Mısır'a, Ürdün'e kadar
uzanan
yollarda sırtında taşıyan
da bu attır.
Ata dair xabze
kurallarından bazıları
şunlardır:
Genel olarak Adige ata
sağdan biner sağdan iner.
Binicinin soldan inmesi
kötü bir haber geldiğini
düşündürür. Eğer üzerinde
duruş dik olmalıdır.
Dizgin tay derisindendir
ve iki elle tutulmaz. Sol
elle dizgin hakimiyeti
sağlanır, sağ elde kamçı
bulundurulur. Kamçı gümüş
sap, deri kırbaç ve
manda derisinden
çınttuhempe adı verilen
şaklayıcı parçadan oluşur.
Yüzük
parmağı kamçı bağına
geçirilerek elden
düşmesine izin verilmez.
Veya kamçı sapındaki bağ
bileğe geçirilir.Yaşlılar
kamçıyı sağ elde tutup
kırbaç kısmını atın
boynunun sol tarafına
aşırabilirler. Kamçıyı
sarkıtmak yakışıksız
görülür. Binici atın
yanında kamçıyı toplu
tutmaya, kırbaç kısmını
ata göstermemeye dikkat
eder.
Kamçı ile ata hızlı vurmak
boyun ve kuyruk civarını
kamçılamak hoş
karşılanmaz. Kadınların ve
yaşlıların yanında ata
hızlı vurmak ayıptır.
Ayrıca Adige kamçının
küçük bir hareketiyle atın
binicinin isteğini
anlamasını istediği için
atı kamçı darbesine
alıştırmaz.
Iki atlı karşılaştığında
eğerlerinden hafifçe
doğrularak birbirlerini
selamlarlar. Atlı,
kendisini karşılamak üzere
bekleyenlere direkt
karşıdan
yaklaşamaz, kalabalığın
sol tarafından yaklaşır ve
onları sağa alır.
Topluluğa karşı at
oynatmak, koşturmak,
kamçılamak ayıp görülür.
Hele
kadınlara atla
yaklaşılmaz, yanlarından
hızlı geçilemez. Bir
gencin
yaşlıların yaya olduğu
yerde atla yanlarından
geçmesi de yemux olarak
değerlendirilir.
Atlılardan kendisine saygı
gösterilen kişi sağ
tarafta
durur.
At koşumları da
Adigelerde özgünlük
sergiler. Adige eğerinin
(Uane) ön
ve arkası iki çıkmalıdır
ve bu yönüyle Asya ve
Avrupa eğerlerinden
farklıdır. Bu özellik
binicinin at üzerinde
sabit kalmasını sağlar.
Eğer
iskeleti sağlam olması
açısından dişbudak, çam
gibi sert tahtalardan
yapılır. Ön ve arka
çıkmaları arasına siyah
veya kahverengi sahtiyan
kaplanır. Eğerin içi
keçeleşmemesi için at
yelesi veya geyik kılı ile
doldurulur. Dikiş tay
derisinden sicimle
yapılır. Bağlar da aynı
şekilde
tay derisi sicimleridir.
Eğerin altına mutlaka
Şışetl adı verilen
işlemeli
örtü örtülür ve atın
belini eğerin incitmesi
önlenir. Eğer üzeri metal
işlemelerle kaplı deri
bağlarla atın göğsüne
bağlanır. Eğer kaşları
arasındaki bir başka bağ
da yamçının bağlanması
için kullanılır. Üzengi
(tlerığ) eğerden
sarkıtılır ve sadece ayak
uçları girecek şekilde
küçük
yapılır. Ayağın tamamının
girmesi binicinin hareket
serbestisini azaltır
ve düşmesi durumunda
sürüklenir düşüncesiyle
üzengi küçük yapılır.
Mahmuz çoğunlukla
kullanılmaz. Koşu ve savaş
atlarında Şıhueu adı
verilen gem kullanılır ve
atın damaklarından
geçirilir.
Huare (yağız at), Brul
(kestane rengi), Ptseğopl
(doru) at cinsleri gözde
tutulur, Pehu adı verilen
sakar alacalı at makbul
görülmez. Misafir olarak
gelen atlı konuk olacağı
hanenin girişine kadar
atla gelemez. Kamçıyı evin
giriş kapısının açılma
yönündeki askıya asar.
Şayet kamçının ucu kapıya
yönelik asılırsa bu
misafirin kalıcı olmadığı
anlamına gelir. Kamçının
sapı kapıya yönelikse
misafir kalıcıdır. Ev
sahibi hazırlık
yapmalıdır.
Ayrılırken atın arkasını
ev sahibine çevrilmez. At
bir iki adım geri
hareket ettirilir ve ağır
hareketlerle uzaklaşılır.
Modern çağın insan
yaşamından alıp çıkardığı
önemli güzelliklerden biri
olan at hala Adige halkı
için önemini korumaktadır.
Adige halkının
hareketli ve hüzünlü
tarihinin canlı bir
şahididir at. Hala en çok
Adige'e yakışır at. Onu
sırtına aldığı zaman
taçlanır, hızlanır. Savaş
meydanlarında olmasa da
hipodromlarda birlikteler,
haralarda birlikteler,
at yarışı kuponlarında
birlikteler. Kısacası
Adige ve at ikilisi
birlikteliğini modern
boyutlara taşıyıp
sürdürmektedir. |
|
|
|
|
|
|
|