Yeni doğan bir bebek için yakın çevresinin ve akrabaların tümünün
iyi dileklerde bulunmaları (huahue) Adige töresindendir.
Daha sonra bebeğin ismi sorulur öğrenilir.
Eğer henüz isim verilmemişse ailenin veya cemiyetin en yaşlısı
arar araştırır kendince en güzel ismi çocuğa verir.
Fakat her ne kadar kendilerince en güzel olarak görülse de bebeğe
yakışan, gelecekte onu tam olarak ifade edecek isimlerin
bulunabildiği durumlar çok azdır.
Adige isimlerinin başlangıcı konusunda 15.yüzyılda Kafkasya’da
bulunmuş olan İtalyan gezgin Georgio İnteriano bir yazısında şöyle
söyler :
"Çerkesler
yeni bir bebek doğduğunda doğum ve isim konulması arasında geçen
zaman içinde ilk gelen yabancının ismini verirler."
İsmi alınan kişinin Grek, Latin, Arap veya başka milletten olması
hiç önemli değildir.
Fakat mutlaka bu ismin sonuna oğlu anlamında(K|ue) eki konulurdu.
Mesela verilen isim -Petro ise- Petrıkue, -Pavlo ise- Pavlıkue"
Bu şekilde isim verilmesinin nedeni anlaşılabilmektedir fakat
yinede bu durumu pek hoş karşıladığımı da söyleyemeyeceğim.
Bu yöntem bizim kendi Adige isimlerimizin sonuna eklenerek
kullanılıyor olsa yine bir nebze anlaşılır ve güzel olmaktadır.
İnalıkue, Bezrıkue, Şerelokue, Ağnokue, Anfokue…
Bunlar güzel ve benim de sevdiğim isimlerdir. Fakat bir yabancının
ismini çocuğa vermekten yana olduğumu pek söyleyemeyeceğim. Zaten
zamanla bu gelenek terk edildi.
Eski zamanda Adigeler her tarafta tanınır her halkın arasında
itibar görürlerdi.
Kendileri
misafirperver oldukları kadar, gittikleri yerlerde de itibar
görürlerdi.
Sanırım
ilişkilerini, dostluklarını pekiştirmek gibi bir maksat vardı bu
davranışın altında.
Eski Adige isimleri hakkında Adige dilinde de yazılmış kitaplar ve
bu bahsin geçtiği pek çok değinmeler vardır.
Fakat bütün bunların içerisinde Koko Cemalettin'in 3 ciltlik bir
kitabı en detaylı bilgi içereni olup; Adigece isimler, aile
isimleri, köy isimleri, bölge isimlerini tek tek ele alarak
kökenleri ve tarihçeleri ile anlatmaktadır.
Ayrıca bu konu ile ilgili Moskova’da basılmış bir küçük kitap daha
mevcuttur fakat şu an kitapevlerinde bulunabilmesi mümkün
değildir.
Bence bu
türden bilgiler içeren her eser yeniden basılmalı ve her Adige
ailesinin evinde bulunmalıdır.
İsim verilmesi konusunda bir başka yöntemden ise söylencelerimizde
bahsedilir.
Aşe
Yikue Aşemez, Hımıs Yikue Baterez, Kıanj Yikue Şauey, Hıatxım
Yikue
ya da Mole
Yikue,Dehuı Yikue Jıle Yikue vb.
Bu biçim ise
büyükbabanın veya babanın isminden esinlenerek adlandırmadır.
Adigelerde
dikkat çeken bir başka konu ise her ismi herkesin telaffuz
edememesidir.
Mesela evin
gelini aileden kimseye ismi ile hitap edemezdi. Ailenin en
yaşlısından en küçüğüne kadar hepsine ayrı ayrı isimler verir
onları o isim ile çağırırdı.
Anne baba
çocuklarını isimleri ile hitabetmezler
Kadın eşine
ismi ile hitap etmez.
Bütün bunlar
eski Adige töresinde çok önemsenen şeyler olmakla birlikte bu gün
içerisinde bulunduğum cemiyete baktığımda pek çok kimsenin isminin
yabancı isimler olduğunu ve Adige ismi alanların parmakla
sayılacak kadar az olduğunu üzülerek görüyorum.
Oysa isimlerimiz geleneklerimizin,dolayısıyla tarihimizin bir
parçasıdır.
Şu anda ciddiyetle iş edinip bu durumu düzeltmeğe kalkışsanız
ancak 100 yıl sonra amaca ulaşırsınız.
Bu konu bizim umursamazlık gösterebileceğimiz kadar basit bir
mesele değildir. |