Kafkasya'nın çocukları olan
bizler yüzyıllardan beri karşılıklı ilişkiler içinde,
birbirimizden alıp vererek, komşuluk ediyoruz (Adigeler insan için
pantolon nasıl mutlaka gerekliyse komşu da öyle gereklidir
derler). Doğu'dan başlayarak tüm Dağıstanlılar, Çeçen-İnguşlar,
Asetinler, Kabardeyler (onlar da Adige'dir.
Balkarlar, Karaçaylılar ve Nogaylar iç içe ve el ele yaşıyorlar.
Genelde tamamen aynı olmakla
birlikte bunların her birinin kendine özel bazı gelenekleri de
olabiliyor. Toplumların geçmişten beri edindikleri gelenekler yok
edilemez. Bu yola gidilirse, o toplumun özellikleri ve buna bağlı
olarak da tarihi ortadan kaldırılmış olur. Yaşam, durgun bir su
gibi değildir. O durmadan değişir, bir şeyler biriktirir, artık
yaşama olanağı olmayan şeyleri kaldırıp atar, yararlı olan şeyleri
korur. İnsanlar da sürekli olarak yeni adetler edinirler, bunların
yararlı ve anlamlı olanları kalır, gerekli sayılarak korunur.
Ben, sizlere, komşumuz
Asetinlerde İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki yıllarda oluşmuş ve
bugün de sürüp giden, benim de Osetya'ya gittiğimde gördüğüm güzel
bir geleneği anlatmak istiyorum.
Bir tatil günü olan 12 Ekim
1991'de Vladikavkaz'da bulunuyordum. "Restzined" gazetesinde iri
harflerle dizilmiş ve tüm bir sayfayı kaplayan bir yazı gördüm.
Bunda şöyle deniyordu: "Kaloytıların Bayram Günü". (Kaloylar
Osetin soyudur. Rusça da bunu Kaloyev şeklinde yazıyorlar). Gazete
sayfasının bir yanında Kaloytıların tarihçesi anlatılıyor. Kaloytı
soyundan bir tarihçinin yazmış olduğu bu yazıda Kaloytı soyadının
nereden geldiği ve bu soydan gelen insanların tarihçesi
inceleniyor.
Makalenin sol tarafında çerçeve
içerisinde, Kaloytı soyunun yaşlılarının bu soyun gençlerine
hitaben söyledikleri bazı sözleri görülüyor. Gençlerden insanca
değer yargılarını korumalarını, küçüklere ve yaşlılara değer
vermelerini, tüm insanlarla ve halklarla uyum içinde yaşamalarını,
anadillerini ve Osetin kültürünü yüceltmelerini isteyen sözler
bunlar. Örneğin sözlerinin sonunda şu örnek cümle var: "Tüm
Kaloytı'lar ister Osetya Cumhuriyeti'nde, ister başka bir yerde
bulunsun, Osetçe yayınlanan dergi ve gazetelere abone olsunlar.
Her evimizde Oset dilinde kitaplar bulunsun!"
Bugünkü toplantıya Kaloy
soyundan olan yaşlı ve genç 600 kadar kişi katılmış. Bahsettiğim
gazete sayfasında Gigo Tsagaratı tarafından yazılan "Kaloyların
Şarkısı" ile Kaloy Şamil'in yazdığı ve savaşta ölen Kaloy
Hazbıy'in yararlılıklarını anlatan bir şiir de yer alıyordu. Kaloy
Hazbıy aynı Zamanda yetenekli bir şairdir, onun şiirleri Asetin
edebiyatında özel bir yere sahiptir.
Sayfanın en altına yan yana bazı
fotoğraflar konmuş. Bunlar Kaloy soyundan gelen en ünlü kişilerin
portreleri. Soldan ilki Kaloy Zavurbek. Kendisi 1922'de VTSİK
üyesiydi ve SSCB'ni kuran Sovyetlerin ilk toplantısına katılmıştı.
Daha sonraları da Osetin emekçileri için yararlı bir çok sosyal
çalışmalarda bulundu. Onun yanındaki "Sovyetler Birliği Kahramanı"
Kaloy Georgiy. Daha sonra Kaloy soyundan bir kahraman daha: Kaloy
Aleksandr. Bu ikisinin arasında görünen kişi ise şair Kaloy Hazbıy.
O da İkinci Dünya Savaşı'nda bir tankçı olarak Faşistlerle
savaşırken öldü.
Resimler arasında şu kişilerde
var: Kaloy Batçerıy, tarih bilimleri doktoru. Onun yanındaki
Batçerıy'in kardeşi General Kaloy Saltanbek. Her ikisi de yukarıda
bahsettiğimiz Kaloy Hazbıy'in ağabeyleri. Son resimlerde
görülenler ise teknik bilimler doktoru olan Kaloy Aleksandr ie
RSFSC Bilimler Akademisi'nin muhabir üyeliğine seçilmiş olan Kaloy
Nikolay.
Tüm bu resimler büyük boyda
yapılmış olarak, Kaloytıların bayramının yapıldığı ve onlar
tarafından tutulmuş olan yerdeki bir stantda da göze çarpıyor.
Buraya gelen ve aralarında orta öğretimde okuyan birçok çocuğun da
bulunduğu Kaloy soyunun mensupları bu resimlere bakıyor ve
bloknotlarına bazı notlar alıyorlar.
Yine bu stantdaki ilginç. bir
tabloda, Kaloy soyundan olup da bilim alanında, okullarda,
hastanelerde çalışanların, agronom, mühendis gibi görevlerle halk
ekonomisine katkıda bulunanların sayıları gösteriliyor.
Bunu geçip biraz ilerleyince,
Osetya Cumhuriyeti'nin büyük bir haritasına rastlıyorsunuz. Bunda
da Osetya'da Kaloyların bulunduğu köy, kasaba ve kentler
işaretlenmiş. Haritada bu soydan olan ama halen Osetya dışında
Moskova, Rostov-Don, Tshinvali, Tiflis gibi yerlerde oturan
kişiler de gösterilmiş. Organizasyon komitesi yabancı ülkelerde
yaşamak zorunda kalan Kaloyları bile saptayarak onlara da
elinden geldiğince haber
göndermiş.
Örneğin Bulgaristan'daki iki
kasabada Kaloyların yaşamakta olduğu anlaşılıyor. Asetinlerin
komşusu İnguşların arasında da Kaloy soyadını taşıyan 123 hane
yaşıyormuş. Organizasyon komitesi onlara da ulaşmış.
Son yıllarda başka Asetin
soylarının da bu gibi toplantıları ve bayram günleri yapılmış.
Bunlar; Baskaylar, Hategkatılar, Gagloylar, Tsokhrebatılar vd. dir.
Gelenek ilk olarak İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlamış, bunun
nedeni de ortada. Bugün bile bir araya gelenler savaşlarda ölmüş
olanlarını unutmuyor, onları da anıyorlar. Bu gibi toplantılar
daha çok Vladikavkaz yakınındaki dinlenme merkezlerinde yapılıyor.
Kapının üzerine asılmış olan büyük pankartta Osetçe ve Rusça
olarak şunlar yazılı: "Bugün Kaloyların günüdür. Buraya gelen
herkes davetlidir". Toplantıda Kaloyların bizzat davet ettikleri
kişilerde var. Sadece yemek masalarında 500 kadar insan
oturuyordu. Toplantıyı yöneten kişi sürekli olarak temiz bir
Osetçe ile konuştu. Sofrada konuşmak üzere söz alanların hepsi de
aynı şekilde Osetçe konuştular.
Bana söz verdiklerinde de -Osetçe
bilmediğim için- Rusça değil Adıgece konuşmamı rica ettiler:"Senin
dilini bilmesek de anlarız. Bu mutlu günümüzü paylaştığın için
teşekkür ederiz. Adigey'e döndüğünde herkese bizlerin Adigeleri
kardeşlerimiz olarak bildiğimizi anlat" dediler. Orada bana
yükledikleri tek görev de bu oldu.
Asetin ulusal halk şarkıları ve
oyun havaları durmak bilmiyordu. Toplantıya gelenler arasında yedi
yaşında olanlar, yüz yaşını geçmiş bulunanlar ve o güne kadar
birbirini hiç görmemiş olanlar vardı. Tanışıyorlar, adresler
veriyorlar, birbirilerini davet ediyorlardı.
Sofrada bol ve çeşitli yemekler
vardı. Ayağa kalkıp konuşan herkes şu çağrıyı
tekrarlıyordu:"Aramızdan soyumuza leke sürecek kişiler çıkmasın.
Gücümüzle, aklımızla, tüm birikimimiz ve yeteneklerimizle toplum
için çalışalım ve cumhuriyetimizi yüceltelim!"
Bayram günü çok güzel bir
şekilde sürüp gidiyor. Yetim çocuklara ve dul kadınlara ne şekilde
yardımcı olacaklarını görüşüyor, aralarında para topluyorlar.
Birisinin evinin tamire ihtiyacı varmış, bir diğerine ise inek
alınması gerekiyor, yetim olan ve halen okumakta olan çocukların
gereksinmelerinin de sağlanması gerek...
Eski halk şarkıları, yeni
besteler birbirini izliyor, güneş batmak üzere, Kaloylar bir araya
geldikleri gibi güzel bir şekilde birbirinden ayrılıyorlar.
Birbirilerinden kopmayacakları, birbirlerini kaybetmeyecekleri
konusunda karşılıklı sözler veriyorlar.
Birkaç yıl sonra yine bir araya
gelecekler. Bu tür toplantılar onlarda güzel ve bozulmaz bir
gelenek haline gelmiş. Bir odada, bir masanın başında düşünülüp
ortaya atılmış bir şey değil bu. Bu gelenek bizzat Asetin halkının
kendi içinden çıkıp gelmiş. |