Yıllar önce
çekilmiş fotograflara bakmayı çok severim. O resimlerdeki
insanların çok iyi maddi imkanlara sahip olmadıkları giyim
kuşamlarından anlaşılıyorsa da onların manevi değerlerinin ve
insanlıklarının büyüklüğü açıkça belli oluyor. Görünümleri ile
bu resimdekiler bizden tamamen ayrılar.Resimlerde belirli bir yaşa
gelmiş Adige erkeklerinin hepsi ulusal kültürlerine ve
geleneklerine saygının bir nişanesi olarak Adige kalpağı
giyiyorlar. Kalpak burada sadece kıyafeti tamamlayan bir nesne
değildir, asırlar içerisinde ulusun oluşturmuş olduğu yaşam
biçiminin de bir sembolü durumunda.
Günümüzde
atalarımızın bize bırakmış oldukları zengin kültür mirasından
çoklarını kaybetmekte olduğumuz herkesçe biliniyor. Ulusumuzu
başkalarından ayırt etmeye yarayan ve bizi yücelten değerlerimizi
kendimiz azar azar yok ediyoruz. Anadilimizin ve geleneklerimizin
durumu, uzağında kaldığımız ulusal bilinç ve bizi yok oluşa
götüren tüm davranışlar bunlara örnektir.
Birçoğumuz
içinde bulunduğumuz kötü durumun farkındayız ama bu gidişe karşı
durabilenlerimiz azınlıkta kalıyor. Adigelerin yiğitliğinin,
ulusal gururunun ve kendilerine duydukları saygının sembolu olan
güzel Adige kalpağı da bu gelişmelerden nasibini aldı. Kalpak
artık insanlarımıza ağır gelmeye başladı ve taşınamaz oldu.
Zamanın
getirdiği yaşam tarzı ve yeniliklerden kaçınmanın mümkün
olmadığını biliyorum ama sorun bu değil. Ulusal kültürümüzü
önemsemeyişimiz bizim suçumuz. Geçmişimizi çok çabuk unutuyoruz.
Bugün üzerimizde Adige ulusal kıyafetinden bir parça olsun dahi
kalmadı. Onun yerini ne olduğu belirsiz başka giysiler aldı.
Shalaho Abu bir yazısında, Lenin’in Avrupalı uşak kıyafetinin
şiirsel dağlı kıyafetinin yerini almasından üzüntü duyduğunu
belirtmektedir.
Mahmut Esembayev
bu konuda herkesin örnek alması gereken bir kişidir. O şaka ile
karışık olarak kendisinin kalpaklı doğmus olduğunu söylerdi ve
nerede olursa olsun ulusal kıyafetinin en önemli parçası olan
kalpağı hiçbir zaman başından çıkarmazdı. O ulusunun kültürüne
bağlı olarak yaşadı ve herkesinde bu kültürü tanımasını sağladı.
Bu yüzden Rusya’da yalnız ona nüfus cüzdanındaki fotografın
kalpaklı olması izni verilmiştir.
İnanılması zorda
olsa kalpak giyme konusunda en çok zaafiyet gösterenlerde
yaşlılarımızdır. Kıyı boyu Shapsugh’da etrafımıza bakındığımızda
kalpaklı kaç kişi görebiliriz? Her on kişiden bir ya da ikisi
ancak kalpaklıdır. Kalpağı hiç göremeyeceğiniz durumlarla da
karşılaşabilirsiniz. Gençler arasında ise hiç kalpak göremezsiniz.
Müftü Yemij
Nurbi kalpağın ulusal kültürün direklerinden biri olduğunu söyler.
Bazı atasözlerimizde kalpağın önemi üzerinedir. “Danışacak birini
bulamazsan kalpağına danış”, “Korkuyorsan kalpağımı giy” gibi.
Dağlı erkek için en büyük onursuzluk kalpağını kaybetmiş ve
giymemiş durumda olmaktı.
Ulusal
geleneklerimizi diriltmek için herkesin önce işe kendisinden
başlaması gerektiğini düşünüyorum. Atılan her bir adım peşinden
bir başkasını getirir. Günümüzde kalpağın başımıza ağır gelmeye
başlamasının nedeni onu taşıyacak olan kişinin hal ve
tavırlarındaki değişmedir. Bu nedenle önce Adige'ye yakışır şekilde
yaşamak, onun hal ve tavırlarını bilmek gerekir. Davranışlarından
vazgeçemeyenler, onun yerine kalpaktan vazgeçmeyi tercih
ediyorlar.
Peki bu durum
nasıl açıklanabilir?
Kalpağın
ağırlığımı arttı, yoksa biz onu taşıyamayacak kadar mı
güçsüzleştik. |