Tarihini,
edebiyatını ve kültürünü bilmeyen ulusların bu değerlerini
geliştirme olanakları da kısıtlıysa ayakta durmaları mümkün
değildir.
İşte, Kuzey
Kafkasya'nın diğer mazlum ulusları gibi, Alanlarda (Osetler)
yakın tarihlere kadar kısıtlı şartlar altında yaşamaları, onların
kendilerine özgü olan kültürlerini alabildiğine zayıflattı. 1917
Ekim Devrimi'nden sonra ve özellikle çok yakın tarihlerden
itibaren Rusya'da başlayan demokratikleşme hareketi, Alanlara da (Osetler)
bu konuda geniş ufuklar açmış, dillerini ve kültürlerini
geliştirme imkanı vermiştir. 1990'lı yıllardan itibaren merkezi
yönetimin desteğini, çeşitli boyutlarıyla cumhuriyetten çekmesi
bir kargaşa ve belirsizliğe yol açmış gibi görünse de çabucak
toparlanacakları izlenimi her zaman vardır.
Atalarımız
geçmiş kültürleriyle ilgili pek çok töreyi bizlere kadar
aktardılar. bunların bir bölümü gelişen dünya ile birlikte doğa
olarak kendiliğinden yok olurken bazıları hala önemini
yitirmemiştir. Geçmiş kültürünü bilmeyen ve ona herhangi bir gözle
bakanlar geçmişten nasıl ders alabilirler. Atalarımızdan öyle
güzel adetler kaldı ki, zaman zaman bazılarına geri dönülmesi
gerektiğine inanıyorum. İçinde yaşadığımız çağın gereği olarak
yeni nesillerde kaybetmeye başladığımız bazı değerleri ve
nedenlerini irdelemek gerekiyor.
Aydın
yaşlılarımızın tecrübe ve bilgileriyle gençlere nasıl kılavuzluk
ettiklerini bilmemiz gerekir. Gençlerimizin birer bilge olarak
tanıdıkları yaşlılarına nasıl saygı duyduklarını ve onları
yücelttiklerini unutabilir miyiz? Atalarımızın çok ünlü bir
sözleri vardır; FIDVEDEY EVED HUJDER - "Başıbozuk, asi nesil
olacağına, hiç olmaması daha iyidir" anlamında.
1893-1937
yılları arasında yaşamış olan ve çok çeşitli yönetim kademelerinde
aktif bir şekilde görev yapan KARCİYAT BEKİJE'nin çok titiz ve
uzun derleme çalışmaları sonucu oluşturulan bilgilerin 1988
yılında (İRON EGDEVTTE) "Alan (Oset) Adetleri" adıyla kitap olarak
yayınlanması, bizlere bu bilgilere yeniden ulaşma imkanı verdi.
Kitap Alan (Oset) kültürünü tüm detaylarıyla yansıtmadığı gibi
Alanya'nın (Osetya) tamamını da içine almamaktadır.
Takdir
edileceği gibi eski zor yaşam şartları içinde yöreden yöreye,
köyden köye dahi töreler değişebiliyordu. Çünkü iletişim imkanları
günümüzde olduğu gibi yaygın değildi. Haliyle ilişkilerin kısıtlı
olması böyle sonuçlara neden olabiliyordu. Konularla ilgili, "KURTTATI
KOM" denilen vadideki köylerde derlemeler yapılırken, değişik
yörelerdeki yaşlı insanların da bilgilerinden istifade edilmiştir.
40-50 yaşın üzerindeki insanlar, anlatılan bölümlerin bir kısmını
yaşamış veya duymuş, bazı bölümlerini de yadırgamış olabilirler.
Bu son derece doğaldır. Yazılanları, özellikle bu kültürü
yaşayamayan genç nesillerin okuması gerekir.
Okuyucular,
atalarımızın geçmişte nasıl yaşadıklarını, düzeni nasıl
sağladıklarını öğrenirken, insanların yaş, cinsiyet itibariyle
toplum içindeki konum ve değerlerini de göreceklerdir.
Yeni nesil
bu yazıyı okurken kültürlerini öğrenecek, günümüz yaşam biçimiyle
kıyaslamalar yapacak, geçmişin işe yarar bölümlerini alıp, işe
yaramayan bölümlerini atarak hayata geçireceklerdir. Yayınlanmış
bir kitaptan çeviriler yaparken konuları, zaman zaman yaşadığım ve
duyduğum tecrübelerimi de ekleyerek zenginleştirmeye çalıştım.
Konuları
inceleyecek olan Alan'lar (Osetler) dışındaki diğer Kafkas
uluslarına mensup insanlar da kendilerinden çok şeyler
bulacaklardır. Alan (Oset) kültürünün dikkat çekici en önemli yönü
bütün olayların güzel bir sofra adabıyla yemek ziyafetlerinde
pekiştirilmesiydi. Bu sofralarda disiplin, saygı, hürmet, edep,
nefse hakimiyet ve toplumsal değerler ön plana çıkardı. Yaşlılar
sofraların değişmez güzelliğidir.
Hangi dinden veya inançtan olurlarsa olsunlar,
sofrada bir araya gelen bu insanlar büyük hoşgörü örneği
sergilerlerdi. Yalnız kendileri için değil tüm insanlığın iyiliği
ve mutluluğu için dualar bu sofralardan eksik olmazdı. |