KAFKASYA KABİLELERİNDE ARMA ve DAMGALARA İLİŞKİN HİKAYELER, OLAYLAR  
 

Tl'ap'  El Hac Mustafa Mahir Efendi

Osmanlıca'dan Çeviri: BİDANIKO Mahmut Fidan
Yayına Hazırlayanlar: Dr. Batıray Özbek Yedic, İrfan Genel 14 Ocak 2004
Mısır, 1865 Bulak Matbaası Ethnographie der Tscherkessen, 10 Edingen, 2004

 
   
     
 
.....................................................................................................................................

Önsöz

Bjedughlu Tl’ap El hac Mustafa Mahir Efendi’nin seyahatnamesini  sadeleştirmeye çalışarak sizlere sunmaktayım. Kitabın orijinalini damga sayfalarında bir iki sayfa eksiğiyle Antalya/Korkuteli/Yeleme köyünden Kaseyko Aziz Uzun bana gösterince şaşırıp kalmıştım. İlgi ve dikkatle dinlediğim, Adigeler hakkında verdiği bilgilerin kaynağı bu yolla açıklığa kavuşmuş oldu.

Rahmetli Aziz Uzun, "sen bu kitabın değerini bilirsin" diyerek hediye ettikten sonra eksik sayfalarını aramaya başladım. Rahmetli olan T`eşu Yasin Çelikkıran’a kitaptan söz edince, Karamürsel’de oturan saygıdeğer hemşehrimiz Cemalettin Özbay’da bir nüshasının olduğunu söyleyerek fotokopisini gönderdi. Yapıtın eksik sayfalarını ekleyerek tamamladıktan sonra, kitabın fotokopisini yaparak, bir örneğini Aziz Uzun’a geri gönderdim.

Rahmetli Bidanıko Mahmut Fidan eski Türkçe’den sadeleştirerek çevirisini yapmıştır. Bidanıko Adige diline vakıf bir kişi olarak Adige kökenli kelimeleri doğruya yakın telaffuz ettiğine inanıyorum. Latince yazım kuralı olarak Fahri Huaj’ın hazırladığı alfabeyi kullandım. Köln’de yaşayan Kenet İrfan Genel, bilgisayarla son şeklini vererek yayına hazırlamıştır. Görüldüğü gibi bu yapıtta bir çok hemşehrimizin emeği ve yardımları olmuştur. Vefat edenlere rahmet, yaşayanlara da uzun yaşamlarla; Adigece, ‘’tha şöğepsew!’’ diyorum.

Bjedughlu yaşam hikayesini okuyunca, masa başı teorisyeni değil pratik bir araştırmacı olduğunu görüyoruz. Araştırmacılığı kitabına daha çok değer kazandırmaktadır. Kendisini minnet ve rahmetle anıyorum. Onun araştırmacı yolunu takip edenlerimiz olsaydı, diasporada Adige sözlü edebiyatı; Nart destanları, hikayeler, masallar, ağıtlar ve benzeri belgeler diri diri mezarlara gömülmezdi.

Bjedughlu efendinin kitabının daha bir çok hemşehrimizin kütüphanesinde bulunduğuna inanıyorum. Her nedense, yapıt araştırma özelliği veren tekstleriyle birlikte yayınlama gereği görülmemiştir. Acaba neden? İstanbul’da yayınlanan Yeni Kafkas dergisinde sadece ‘’Damgalar’’ yayınlanmıştır. Yayınlayıcı  Vasfi Güsar bey damgaları nereden aldığını ve kendisinin de bazı eklemeler  yaptığını yazmaktadır. Hangi damgaları eklediği ve bilgileri nereden bulduğu gibi önemli bilgileri ise vermemektedir. Benim yaptığım karşılaştırmada Bjedughlu, 242 damga tespit etmiş ve bunların içinde 212’sinin sahiplerini yazmış, gerisini ise bulamamıştır. Vasfi Güsar ise 215 damgayı,  alfabetik sıralama yaparak sahipleriyle vermektedir.

Bildiğim kadarıyla Adige "sülale" adları üzerinde sosyolojik ve etnolojik anlamda bilimsel araştırmalar yapılmamıştır. Hemen hemen herkesin hemfikir olduğu, bir damganın bir "sülaleyi" temsil ettiği şeklindeydi. Bjedughlu’nun araştırmalarını okuyunca bu anlayış ve bilginin yanlış olduğunu görebiliyoruz. Çünkü bir "ailede" kardeşlerin ayrı ayrı damgaları olduğu, gereğinde ekleme ve çıkarmalarla yeni damgaların geliştirilerek diğer kullanıldığını  görmekteyiz.

Zafer Süren (İstanbul 2001) de değerli bir derleme yaptı "Çipxe Kafkas ‘Aile’ Adları" isimli kitabı yayınlandı. Güzel bir yapıt. Kendisini kutlarım. Zeki Süren "aile" sözcüğünü tırnak işaretleri içine alarak kullanması yerinde bir kullanım.

Ayrıca Dr. Otger Wedekind’in (Hannover;1975, Brandzeichen bei Pferden) At Damgaları adlı yapıtının 67-71 sayfalarında yayınladığı Çerkes damgalarını da ekleyerek ilgi duyanların yararına sunmayı yerinde buldum.

Dr. YEDİC Batıray Özbek

.

.

  001- Kırım hanlarının damgasıdır. Sıkke üzerinde kullandıkları budur.
  002- Alışılmış Çerkes ve Bjedugh'lu hanların damgasıdır.
  003- Tloko Muhamkeriy adlı kişinin süt beslemesi tanınmış Han'ın damgasıdır.
  004- Şecray  Han’ın damgasıdır. Besleney’dir.  
  005- Hacmuk Cankılıç adlı kişinin süt beslemesi Azimçeri Han’ın damgasıdır. Tüm Çerkeslerin ittifakı ile bunların her birinin diyeti (kan bedeli) bin insan canıdır.
  006- Abazaların birinci Han’ın damgasıdır. 
  007- Abazaların ikinci Han’ın damgasıdır.
  008- Canbot'un damgasıdır. Kabardey’in birinci beyi ve soyludur. Ve bu kabilenin en ünlü kişisi Kaytuk Aslanbi'dir. Ancak Kabardey, Karaçay ve Balkar gibi çevrede yaşayan kabile ahalisinden vergi almıştır. Kabardey’in bayrağı beyaz kaş (= haç) ortasında ay yıldız resminde kırmızı işarettir.
  009 - Musost, Kabardey’in ikinci bey ve asilidir. Lakin şimdi düşkündür.
 
 

.....................................................................................................................................

http://www.circassiancenter.com/cc-turkiye/kultur/arma/010.gif

 

010 - Hatığujukok, Kabardey’in üçüncü bey ve asilidir. Kabileden sonraları şöhret sahibi olan Hatığujuko Muhammed Paku'dur. Paku bir gün ava gider. Balkar sınırına girdiğini oradaki halk ve beyler haber alınca, başına toplanır ve ikramiye olmak üzere bir kaç bin hayvan toplayarak armağan ederler. Paku ise yalnız av için gezdiğini ve ancak bir kaç ahbabının hatırlarını sormaya o taraftan geçmekte olduğunu ve hiç bir şeye ihtiyacı olmadığını ve onlardan ziyadesiyle memnun olduğunu söyler. Paku kendisine verilen armağanı oradaki halka vermek ister. Ancak halk; ‘’biz artık Hatığujuko gibi ünlü bir kişi kamil Balkar memleketine girdi de eli boş çıktı diye, alem bizi ayıplar, olmaz‘‘ diye armağanı Paku’ya vermede ısrar ederler. Bunun üzerine Paku Çaresiz armağan edilen hayvanları alır ve döner.

Yol boyunca karşılaştığı yoksullara vererek bu hayvanları bitirir. İstememişken böyle itibar edilen zata, mal toplamak için bir tarafa gidip de bir şey isteyecek olsa şöhretine layık olarak pek çok malı fazlasıyla verecekleri bir gerçektir. Ancak halkın sevdiği gerçek bir beye, böyle mal gerekmemektedir. Bu kabileden Hatiğujukok Kuğuruk Doletmirze adında bir kişi yetim kalınca kaçıp Rusya'ya gider. Ruslar bunun prenslerden olduğunu anlayıp çok ikram ederler ve bir kaç sene Fununi -Harbiye ve Kanuniye vs. eğitirler ve rütbesini kaymakamlığa kadar yükseltirler.

Vatanına döneceği zaman, Çar tarafından gümüşten yapılmış yaldızlı sofra ve çay takımları da hediye edilir. Memleketine vardığında, kıymetini bildiği takımları amcasına hediye eder. Amcası da Bahsan nehrinin üzerinde yaptırmış olduğu köprünün yanına herkesi çağırarak hediye edilen eşyayı, merhumeyi göstererek, ‘‘bunları aziz oğlum bana Rusya’dan getirdi ‘‘ der. Herkes kendisini kutladıktan sonra, ayağa kalkarak; ‘‘ey aziz dostlarım! Ey din kardeşlerim! Bu sizin güzel dediğiniz şeyler benim gözüme pek çirkin ve bulaşık gözüküyor. Belki de leke ve mundar şeyler gibi anlıyorum. Benim için kabulü bir türlü ihtimal değildir. Zira bunların ardından ülkemizde neler ortaya çıkacak ve olacak? Bir memleketin yok olması, böyle hile ile ithal olunan şeylerden başlar. Ben bunları istemem, ’‘diye köprünün ortasında durup tümünü suya atar. Gerçektende bunun kardeşi gibi, sonradan Rusya'ya eğitim için gidip gelenlerin yüzünden çok zaman geçmeden Kabardey vatanı elden gitti, desek hiçte yanılmış olmayız.

Kabardey’de peri misali bir kız ortaya çıkar. İzini gören, yüzünü görmeden aşık olur derecesinden nazik bir yaratıkmış. Görenler, ‘’acaba bu kız yüzünden, köyde ne çok fitneler olacak, ne kadar anlaşmazlıklar büyüyecek?’‘ diye düşünüyorlardı. Bu nazik ve güzel kız Biberd köyünde yaşamaktadır. Bir akşam komşularının evinden yalnız gelirken, atlı  bir baba dostuna rastlar. Kızcağızla biraz konuştuktan sonra, ‘‘gel kızım seni evinize kadar götüreyim‘‘ der. Çocukta hem bu kişiyi tanıdığından, hem de böyle şeyler adet olduğundan çekinmeyerek kabul eder. Ata biner binmez ç’ak'o (*) ile yüzünü örterek doğru kendi evine götürür ve annesine teslim eder. Annesine ‘‘bu kızı canın gibi sev. İyi bak ve eğit! Günü gelir hem sana, hem bana yarar‘‘ diyerek iyice tembihler ve kalkarak kızın babasına gider. Bakar ki, orada bir kıyamet. Kız kaybolduğu için herkes bir tarafa koşuşturmaktadır. Ancak boşuna. Neticede kızın babasıyla kızı çalan, o gece sabaha kadar uyku uyumadan otururlar. Sabah erken geceden hazırlanmış atlara binerek, Timurkapı ile Anapa'nın arasında sormadık adam, gezmedik yer bırakmazlar. Bulmak mümkün mü? Sonuç olarak, ‘‘bu kız periye benzer bir şeydi, şimdi başka aleme karışmış olsa gerektir‘‘ diyerek, babasını güç hal kandırarak dönerler.

Çok geçmeden bir düşmana karşı savaşırken kızı kaçıran adam ölür. Cenazesi evine götürülüp annesi tören yemeği hazırlanırken, cenazyi getirenlerden bazıları kızı tanır. Hemen köye dönüp babasına bilgi verirler. Adam;  ‘‘eyvah dostumun niyeti fena değildi ama ne Çare ömrü yetmedi. Yas bitinceye kadar kız orada kalsın’‘ der. Ancak, Kaberdey büyükleri‚ ’’bu olmaz. Evladını kendi korumalısın ki, o çektiğin mihnete bir daha uğramayasın’‘, diyerek kandırırlar.

Kızı besleyen kadın karardan haber alınca, vefat eden oğlunun derdini unutarak, kızın ayrılığına yanmaya başlar. Topluluk kız çocuğu alarak, ağlaya ağlaya, babasının evine getirirler. Çocuk yine ağlar. Bir ağlamak ki, susturmak mümkün değil. O zamanlarda kızın eski adını değiştirip, hanım ağlatan anlamında '’Guaşeğeğı’' adını vermişler. Meskür kadına da bir takım güzel sözler ve pek çok hediyeler verilerek, istediği zaman yine görmek koşuluyla evine geri gönderirler. Guaşeğeğ şimdi babasının evinde başka memede (sütannede) iken bile yine oradadır. Gençliğini görenler gördükçe yine görmek isterler.

Hatta Kanşavş'u namında bir beyzade, kızı bir defa beşikte görüp, gözü kalmıştır. Bu çocuk kaybolduğu zaman, ondan haber alabilmek için gece gündüz durmadan gizli gizli aramıştır. Bu sefer çocuğun bulunduğunu işittiğinde, kılık kıyafet değiştirerek köye gelir. Kızın babasına hizmetkar olur. Memleketi uzak, kılık kıyafetini de değiştirdiğinden herkes onu gerçek bir hizmetkar olarak bilir.

Silah ve eyer takımı dahil her şeyi kendisi yapar, çamaşır vs. gereksinimini Çerkes adeti olarak Guaşeğeğı’ya  diktirir. Hem hizmetkar hem silahşor süvari olur ve en sonunda da beyinin önemli işlerine karışmaya başlar.

Şöyle ki; efendisi bir düşman için tedarikte bulunduğunu görünce, gece Şhaloch atına binip işini bitirir döner. Efendi sabah olunca at, silah gibi hazırlık istediğinde, yavaşça yanaşarak, “yorulmayınız onun işi bitti”, der. Bey de adı geçenin adi hizmetçi olmayıp bey durumunda olduğunu bilirse de yine belli etmez. Ancak nereye giderse beraber alır ve saygı gösterir.

Bir gün bey odasında oturmaktadır. Pencerenin karşısında ise Kanşavuş'u atıyla uğraşır. Guaşeğeğı'da kapının bir kanadını açıp delikanlıya bakmakta iken, kendi işleriyle uğraşan delikanlıya,  Şoloch cinsi atına binerek bir iki dizgin almasını ister. Oğlan zırhına varıncaya kadar her şeyini mükemmel bir şekilde giyinerek at biner ve kızın istediklerini yerine getirir. Bir dizgin eder. Bir daha artık ejder mi aslan mı desek caiz. Efendi beğendi ve bir de kamçı vurarak gitmesini ister.

Olaylara seyirci kalan Guaşeğeğ’ının beni önünde hazır bulacaksın, diye işaret verdiğini anlar. Beye hitaben; ‘‘kamçı vurursam bir kusur etmiş olurum. Belki de bir daha hizmetinde bulunamam‘‘, dediyse de efendinin zorlaması üzerine bir kamçı vurur. Amir ; ‘‘bir vuruş maşallah kurşun gibi, bir dönüş tebarekallah, yıldırım gibi der‘‘. Üçüncü defa kamçısını vurunca daha öncelerden beri güzelliğiyle bilinen 15 yaşında ki genç kızı, atının üzerine attığı gibi memleketine götürür. Bey de ardından bakarak güler. Çünkü bu olay işine gelir. Sonra ‘’bu nasıl şey, hali meçhul adi bir hizmetçi kıymetli kızını kaçırsın da, bu adam yine rıza göstersin’’ diyenler olduysa da ‘’Hey arkadaşlar o sizin adi dediğiniz kişi, merhum falan beyin oğludur. Yetim kalınca edep ve terbiye öğrenmek için yanıma geldi. Keşke onun gibi bir yiğit daha bulsam da büyük kızımı versem‘‘ diye karşılık verir.

Gelelim Kanşavuş'a. Gelini ile beraber salimen memleketine vardığında İslam adetlerine göre evlenerek, otuz cariye ve güzel at ve eğer takımları, kıymetli şeyleri nikah adeti olarak kayın babasına göndererek muhabbetleri artar.

Yine bey münasip bir zat bulup büyük kızını da evlendirmiş ise de Guaşeğeğ sırası gelmeden evlendiğinden ve kocası da yakışıklı olduğundan, küçük kız kardeşini kıskanır. Bir birinden ayırmak için bin türlü hileler düşünmeğe başlar. Uzun müddet uğraşır. Sonunda fırsatını bulup, bir gece küçük kız kardeşinin yatağına yatar. Gece yarısı olunca Kanşavuş işin farkına varır. Kanşavuş sabahleyin, olan işi anlayınca, silahlanarak oradan geçmekte olan bir Tatar kervanını, “haydutlardan muhafaza ederek, Karadeniz iskelesine kadar götüreceğim,” bahanesiyle evden çıkıp gider ve bir daha da geri dönmez.

Guaşeğeğ o günden sonra ne yer ne içer, dokuz gün ve gece durmadan ağlar. Hain kadın “gayeme ulaştım bu bana yeter“ diyerek o da kaybolur gider. Bir daha da yüzünü gören olmaz. Guaşeğeğ için bestelenen ağıtı duyan kızlar, muhakkak ağlayacaklardır.

A Biberdi kuace guşeme sira pşaşe ğeş'üağ
A cır sipace yi dişe pxevu pşehuce sepxiğ
A xedziğe seç'ı pşıtl'ıpxum sırı neçıha se,
A çıpxu hade-sade guşem  sişhağuse guşeri yiğek'odiy
Se sivunej guşeri çiğeğupşiy se.
A sıtl'emi sı kumışhe hajıxer yemıptlınev sıkenaği se.
A se kısexul'ağem kınevij, şı'açer guğek'od kısfexuğa se..

“Biberd ahalisinin birinci nazlı kızı idim.
Şimdi odamın altın direğine esaret zinciri ile bağlandım.
Seçme otuz adet cariye nikahım iken, sihirbaz cadı ve hain kancık, aziz kocamı zayi etti. Evimi yıktı. Ölsem köpekler kemiklerime bakmaz bir halde beni bıraktı.Vay başıma gelenler haller.Şimdiden sonra yaşamak benim için haram demektir“ diyerek göçüp gitti


 

http://www.circassiancenter.com/cc-turkiye/kultur/arma/011.gif

 

011 - Bolotuk. Çemguy kabilesinin beyi ve büyüğüdür. Kırım hanı Çerkes’e gittiğinde beraber vekil bıraktığı kabiledendir. Bu damganın sahibi Bolotuk Mısost, gayet zalim ve merhametsizdir. İçlerinden burada üç hikaye yazacağız:

1. Bolotuk kabilesini zulme adet ettiği üzere beşikten ayrılıp ilk at bindiği gün cesur bir kaç kişiyle bir köye hücum ederek,  Çüpeşiş ismiyle bir oğlan çocuğu kaçırır. Köy ahalisi gelip çocuğu istemelerine rağmen geri vermez. İstediğinde üç kat daha fazla ödeyeceğini söylediyse de, kabul etmez.

2. Kabardey beylerinden birisi Mısost'a  gelir: ‘’Altmış beş hane kölem var. Her bir hanede şu kadar nüfus var. Bu köleler yavaş yavaş benden kaçıp gidiyorlar. Hizmetimden kaçıyorlar. Bunları birden def etmek isterim ama Kabardey beyleri haber alırsa, beni kıskandıklarından kölelerimin hepsini ayağa kaldıracaklar veya birer ikişer firar ettirecekler. Artık bunun çaresini siz bulursunuz‘’ düşüncesiyle ricaya geldim der. ‘’Olur Mısost, çok güzel. Sen git rahat et’’ yanıtını alır. ‘’Ben bu işi hatırınız için yaparım. Bu zorluğunuz hallederim’’, diyerek söz vermesi üzerine bey ona inanıp memleketine geri döner. Bolotuk ise ‘’kendiliğinden rızkımız ayağımıza geldi’’ diyerek uygun bulduğu karanlık bir gece Petaksı köyüne cesur 300 kişi ile gider. Habersiz köleleri basar, birbirine bağlar ve beş günlük mesafe olan Wubıh memleketine götürüp satar. Geri döndüğünde, ‘’paralarımızı alacağız’’ diye bey de sevinerek geldiyse de, bu baş belası, alır amma vermez adamlardan olduğundan bir akçesine bile alamaz. Zor kullandıysa da başaramaz, kendini yedi bitirir.

3. Tatar kabilesinden Kupçak köyü derler, hayvanatça zengin köy varır. Köy yeşillikler üzerinde kurulmuş geniş topraklara sahiptir. İlkbaharın ikinci ayında askerleriyle köyü basıp köyün bütün hayvanını sürüp götürür. Arkasına sözü geçen adamlar giderek hayvanlarını geri çevirmesi için yalvarırlar. Ne kadar kadın varsa küçük çocuklarını omuzlarına alarak Bolotuk'unun evine gelirler: “Bey biz hayvanattan vazgeçtik. Fakat hayvanatın yavruları elimizde kaldı, bağırıyorlar, açlıktan ölecekler. Bazımızda sütü olmadığından işte bu çocukların çoğunluğunu inek sütü ile besliyoruz. Yeni doğurmuş yavrulu inekleri ver diyerek”, ağlayarak yalvararak rica etseler de yine kabul edilmez. “Her şeyden vazgeçtik her üç hanenin çocukları için bir yavrulu inek tertip ederek bizi memnun ederek geri çevir”, diyerek, yine yakarırlar ancak yine kabul edilmez. “Evet hakkınız var ama benimde hakkım vardır. Halkımı korumaya mecburum. Zira benim elime geçen şeyi bir daha geri vermemeyi kendi nefsime kanun tutmuşum. Nafile hiç yorulmayınız”. diyerek ricalarını red edince adı geçen köyün tüm ahalisi çocuklarını omuz ve kucaklarına alıp bir nehrin kenarına toplanarak, zalim beye beddua ve lanet ederler. Bu bedduaları tutar ki, çok zaman geçmeden helak olur. Bunun hısım akrabasından bir kaç kişi kalmıştır. Onlardan kim bey olursa elinden geldiği kadar halka zulüm eder. Meşhur Şeyh Şamilin zamanında bu zalimler yok edilir.


 

http://www.circassiancenter.com/cc-turkiye/kultur/arma/012.gif

 

012 - Şeceruk . Hatukuay kabilesinin bey ailesindendir. İsmi Kekanuk Cangeri’dir. Cinsi güzel seçme kısrak attan olmak üzere 1700 kadar hayvanı vardır. Çerkes beyleri kıskanıp uzakta olan Abzegh düşmanlarına katılarak yağma derler. İntikam alamadan vefat eder.

Bu beyin Femiye han isminde bir kızı kalmıştır. Göçte Anadolu’da Uzunyayla’ya yerleşmiştir. Zengin ve asil güzelliği nadir olup, nasipleri çoktur. Önce Hatukjukok Musa adlı zata kısmet olur. Sonra Kekanuk Talustan'la evlenir. Sonra Bolotuk kabilesinden ünlü Aytekok Karbeç adlı kişiye, sonra Pedıs Hüseyin, sonra Pşımaf adlı biriyle, sonra Zanoğlu Seferzade Paşaoğlu olup daha sonra Dersaadet’te bulunan, Kara Batır ve diğer ismi Leva İbrahim Paşa’nın  nikahlısı iken vefat etmiştir. Kız için bu kişilerin hiçbiri bir türlü münazaa edip öylece tehl etmiştir. Femiye hanımın bir tek çocuğu olup, (sene 1301) 20 yaşında olduğu halde Sultaniye askeri okuluna girer.

 

http://www.circassiancenter.com/cc-turkiye/kultur/arma/013.gif

 

013 - Kırımzok Adelgeri, bey ve aslidir. Ancak Nogay’dır. Besleneylere yakın, Dombai Berk denen, Kuban nehrine yakın bir ovada oturur. Çok hayvanat sahibidir.

 

http://www.circassiancenter.com/cc-turkiye/kultur/arma/014.gif

 

014 - Kanıko Bekmerz, Besleney kabilesinin beyi ve asilidir. Bu kabileden, bir erkek zorla atından aşağı atılamamıştır, diye şöhretleri vardır. At dizgin kullanmakta usta olduklarından, damgaları dizgin şeklinde yapılmıştır.

 

http://www.circassiancenter.com/cc-turkiye/kultur/arma/015.gif

 

015 - Hacmuk Alkas; arka çıkan, koruyucu olanlardandır. Bjedugh’dur. On iki köyün beyi ve asilidir. Nüfuz sahibi bir kişiliktir. Sultan Mahmud'tan bereat fermanı vardı. Anapa Ç'emguy hasılatından 5000 kuruş ücreti vardı. Çok ünlüydü. Tehu Temirkuay köyü civarında, Satruk yolu kenarında bir tepecikte gömülüdür. Vefatından beş sene sonra eski düşmanlarından biri o yoldan geçerken, "al böylesine bir kurşun!" diyerek mezara kurşun sıkarak mezar taşını kanatmıştır. Şehittir diye herkes mezarını ziyaret eder. Bayrağı; yeşil atlas, ortasında ay yıldız alemeti vardır. Kabardeylerden başka, diğer tüm Çerkeslere bu bayrak mal edilir. Bjedugh kabilesi her ne kadar sayı bakımından az iseler de, yine önemli şeylerde, içtenlikle ve doğrulukları bilindiğinden kendi meraları üzerinde namusluca iş görürlerdi.

Büyük kişiliklerden biri Bjedugh hakkında; "bir taraftan deniz, diğer tarafında domuz ne yapsın Bjedugh’umuz" demiş. Yani bir taraftan Moskof, bir taraftan İbrah, Shapsugh ve Hatukuay ve Çemguy'dan, diğer yönü ise Abzegh olmak üzere dört tarafı düşman ile çevrili iken yine neşeleri sayesinde bunların ara yerinde iyi yaşıyorlar. Bir zamanlar onların Bjedugh aleyhinde olan niyetleri fenadır. Ancak elbirliği ile çalıştıklarında vakai kurlara gelmemişlerdir ve burada bir savaşı parlak surette kazanarak şerefleri artmıştır. Şöyle ki; Kabardey’de Baksan adlı büyük nehrin üzerinde kudretten çekilmiş bir kara kayanın üstüne yapılmış, kız burunla çetin ve korunmalı kalenin fethine Kırım hanı yürümüştür. Giderken yolunda bulunan kabilenin meşhur ahalisinden bir miktar asker alarak çokça asker tedarik etmişti. Ancak kalenin pek sağlam olduğunu görünce ‘’birden hücum ederse çok asker kırar’’ diyerek, nöbetle askerlerini o kaleye hücum ettirir. Bütün Bjedugh kabilesi de nöbeti bekler, kırılan kabileleri gördükçe, usul bilmediklerindendir diye canları sıkılırdı. O derece savaşa alışkınlardı ki; bir gün atları çayırda otlar iken, bir atın kaçtığını gören nöbetçi delikanlı bunu yakalayınca, ‘’atlarımız bile bıkmışlar ve kaçıyorlar’’ dediğini Han işitince, haydi yarın nöbet Bjedughların olsun diye sırayı onlara vermiştir. Bjedughlar sevinerek o gece hazırlıklarını yaparlar. Önce baltacı, kazmacı, piyade daha sonra ok, tüfek nişancıları iki kolda silahşor süvari askere başka kabile karışmamak ve kaleye kimse girip çıkmamak için, etrafta da karakollar tertip ederek sabaha karşı hücum ederler. Doğruca kalenin duvarına kadar dayanıp temel kapılarını söktükten sonra içeri girerler. Düşmanı perişan ve malını yağma ederek bulunan pek çok ganimeti Han’ın huzuruna yığarlar. Han'da sebat ve yeteneklerini takdirle onlara üç kez ‘’aferin’’ demiş, ganimetten çokça mal vermiştir. Bu savaşta Bjedugh kabilesi için söylenen bir uzun destan şu iki sözle belirtilmektedir: "Ya pşaşexer xerdışe blerıps, ya şavexer  yıpse yemıblej. (Kızları altın gerdanlı, erkeleri canlarını çekinmeden feda eden yiğit kişiler)" 

Bjedughların cesaret ve tedbir sahibi olduklarına kanıt; bey aşırı derecede zulüm ve taadide başladıklarından senei 1266’da tümünü Buntşukuay köyüne davet ederek, güzel ile adaleti icra etmelerini söylemişler ve çok nasihat etmişler ise de bu tür emirleri ve nasihati hakaret gördüklerinden, "sizde kim oluyorsunuz, efendilerimize akıl öğretiyorsunuz?" diye bulundukları konağın kapısından, pencerelerinden halka kurşun atmaya başlayınca, akıllıca düşünerek ve ilimleri irşadiyle konağı ateşe verirler. Verkler yanacaklarını anlayınca, birer birer kapıdan fırlamağa başlarlar. Halk da, "fırsat elde iken işlerini bitirmeli" diyerek kim kapıdan önce çıktıysa onu vurur. Sonra kafasını kesip işlerini bitirirler. Bu olay bütün Çerkesler için çok faydalı olur. Çünkü emirleri dinleyerek bundan sonra şeriatı kabul ettiler ve bu tür zulümden uzak oldular. 

Bjedugh kızlarından ve bilhassa Hacmuk kabilesinden, daha beşikteki bir kızı alacağını bilse on beş yaşında olan delikanlı onu beklemek işten değildir. Oldukça makbuldür. Kızlar kendilerine çok dikkat ederler ki, bir kızın namusundan zerre kadar şüphe edilmez, etselerdi hemen yok ederlerdi. Zikri sebahat eden kayaya Kızburun denmesi yine bu kabileden gayet güzel bir kıza bir töhmet altında kalınca, ‘’bizi lekedar edecek, kurtulmaktan başka çare yoktur’’ diyerek, başına siyah bir çarşaf örtüp kayanın tepesinden aşağı suya atmalarından gelmiştir. Sözü edilen kayanın biraz uzakça, Çetığujkokuay  ve ikinci Hatğujkuay  isminde iki köy vardır.

Bu kabilenin kızları akıllıdırlar, bağlıdırlar. Hacmuk Alkas'ın büyük biraderi Hacmuk Batgeri'nin güçlü bir düşmanı ortaya çıkar. Askeri az olup karşı duramayacağından Petersburg'a azimetle meşhur kraliçe Katerina'ya iltica eder, yardım ister. Kraliçe -deneme amaçlı- domuz başı ile beraber domuzdan yapılmış yemek takdim ettirir. Batgeri sofrayı görünce bunu büyük bir ihanet sayarak ve rezil olduğundan, sefalete dayanamayarak ağlar. Sonra "ya Allah, İslam dininde yasak olan, bana sırf haram olan şeyi yemeye mecbur ettiren düşmanım hakkında uğursuz, benim için uğurlu, düşmanım rezil ve rüsfan ve beni onun üzerine başarılı ve hükümran et" diye elini yemeğe uzatınca, kraliçeden verilen talim ve emre göre sofracılar domuzdan yapılma yemeklerini alıp çekerler. Kendi arkadaşlarının marifeti ile koyun etinden mamul yemekler ile ağırlanır. Rütbe ve ihsanlar alır. İstediği zaman gereği kadar yardım verilmesine Çerkes havalisi komutanlığına emir yazarak ülkesine geri gönderir.

Düşmanı olan Shapsugh kabileleri 600 köyden ibarettir. Batgeri'nin Rusya’daki görüşmelerinden haber alarak ve olayın önünü alıp daha yardım yetişmeden işini bitirmek için harbe hazırlanırlar. Batgeri daha az askeri ile koşarak geçidi tutar. Nişancıları yerleştirerek 5000 düşmanını kırar. Kurtulan bazı neferler memleketlerine giderken iki oğlu askerde bulunan bir hatuna rastlarlar. Hatun durumu sorar. Askerler;
- İyi savaştılar, çok ölü verdik.
- Ben ‘’Batgeri’yi soruyorum. Nasıl bıraktınız?
- Vuruldu...
- İşte şimdi rahat oldum. Biz Shapsugh kadınları asker yerine asker yetiştiririz ama Bjedugh kadınları bir daha Batgeri gibi adam yetiştiremezler, diye teselli olur. Vefat eden iki oğlunu dahi sormaz.


 

http://www.circassiancenter.com/cc-turkiye/kultur/arma/016.gif

 

016 - Kırımkeri Yenceldir,  Bjedugh’dur. Ancak Tuma Nevf’da derler. Bolotuk kabilesinden, babası aşağı beylerden olmakla beraber (Ata ve bey) onlar gibi sayılmamaktadır. Her hali ile Bjedugh beylerindendir.

 

http://www.circassiancenter.com/cc-turkiye/kultur/arma/017.gif

 

017 - Ançokok Talustan'ın  damgasıdır. Bjedugh’dur. Büyük kişidir ve asildir.



 

http://www.circassiancenter.com/cc-turkiye/kultur/arma/018.gif

 

018 - Aşcakopşıko Pşık'uy, Bjedugh’dur. Meşhur ve cesudur. Merhum Talustan'ın babasıdır. Xarixan kızdır.



 

http://www.circassiancenter.com/cc-turkiye/kultur/arma/019.gif

 

019 - Pşıj Gosşım. Bu dahi Boltok'un kardeşidir. Ancak kardeşi ile anlaşamayarak dağa kaçmış ve elli seneye yakın dağda yaşamıştır. Daha sonra barışıp eve dönmüş gelmiş ve eski beylik unvanını Pşij olarak değiştirerek  damgasına da bir kuyruk ilave edilmiştir.

Bu kabileden Pşij Musa namında zat Petersburg'da dil, okuma ve yazma öğrenip Çar’dan rütbe aldıktan sonra vatanına geri dönerek meşhur Abdulgerij Han’ın kız kardeşi ile evlenmiştir. Bu kadın Musa ile evlenmeden önce Yedic namında bir kişiyle, ondan sonra Nakparıchu  Noğay'la evlenmiş, iki kocası da vefat etmiş bir duldur. Hanımın üçüncü eşi Musa vasıtasıyla, kardeşlerini dava ederek, merhum babasının ve general kardeşinin miraslarından 20 pike baliğ moskof karbulu, bir çok eşyayı alarak, hanzadeleri biraz kocasına düşman etmiştir.

Musa gezmek için 1306’da İstanbul’a gelerek kendisine göre bir yer hazırlatmakta iken, "aniden vefat etti" diye hanımını başka bir zatla evlendirdiklerini işitince, intikam niyetiyle memleketine geriye döner. "Kendisinden sakınınız. Düşmanınız geliyor" diye telgraf verilmiş ve orada da hükümete haber vererek çok dikkatli davranmışlardır. Moskof rençperi kıyafetine girip, kolayca memleketine varır ve hanımını alan adamı öldürür. Hükümetin o kadar dikkatli tedbirler almasına rağmen yinede yakayı kurtararak İstanbul’a geri gelir. Şimdi Anadolu’ya geçmiş muhacirlerin arasında yaşamaktadır. İntikam almakta niyet ettiklerini yerine getirmekte her biri, her tehlikeyi göze alabilen cesur beylerdendir.

 
 
.....................................................................................................................................
  020 - Abazaların birinci bey (=Maan) ve asillerindendir.
 
  021 - Kırım Sukal. Karaçayların bey ve asilidir. Çağatay’dır. Para ve sayısız hayvan sahibidir.
 
 

022 - Kankok Karbeç bey, asil cömert bir kişidir. Bjedugh’dur. Kardeşi Kankok Pşımaf, onu kıskançlığından bir gece karanlıkta boğdurur. Cenazesini bir derede saklar. Ertesi yıl cenazeyi bir çoban bulup tanır. Elbisesine varıncaya kadar temiz vücuduna bir şey olmamıştır. Halk toplanıp kendi mezarlığına nakil ettirmiş, diye her yerde anlatılır. Bu kabileden ve aileden Pşekok isminde bir pehlivan yetişmiş ve Kırım Han’ının pehlivanını yenmiştir.

 
  023 - Yelbızıko Yendar  Bjedugh bey ve asilidir.
 
 

024 - Hacı Kazıyıko Bjedugh bey ve asilidir. Bir vakit
Kırım hanlarına yaverlik etmiş ve bazı aralıklarla onlarla
müşaverede bulunmuştur.

 
  025 - Lok Machgerij  Kabardey’dir. İsmi Pusatış'tır.  Basxiğ, Mıdacov, Cerakhi de derler. Ğalebe, Lakli ve Cebaği  üç kabile vardır. Bunun kabilesi Basxığ'dır ve en büyüklerindendir.
 
  026 - Pşıpş Katavıl oğlu Timurkan Kabardey bey ve asilidir. General rütbesi vardır.
 
  027 - Kateznarıç Kabardey cesur ve cömert ve maldardır. Sibirya’da doğmuştur.
 
  028 - Eski Sukuluk damgasıdır. Kabardey’dir.
 
  029 - Yeni Sukuluk damgasıdır, generaldir.
 
  030 - Tığenıko, damgasıdır, zengindir. Tatar’dır şimdi Besleney’dir.
 
  031 - Tığenıko  Musa, adıyla yukarıdaki Hacı’nın oğludur. Pek akıllı ve güzel  atlar sahibidir.
 
 

032 - Ağın, Besleney’dir.

 
  033 - Katğan  Besleney’dir.
 
  034 - Altıyak, aslı Tatar ve şimdi Besleney’dir.
 
  035 - Hamğaşoko Musa, Kabardey’dir.
 
 

036 - Gorşoloh. Kabardey’in 4. bey ve asilidir. En iyi birinci atlar bunun at sürülerinden çıkar. Çerkesler için en makbul at Şoloh'tur

Sözünü ettiğimiz Şoloh'un oğlu küçük iken, bir gün dayısı gelerek; "oğlum hazır ol! Seni uzakça bir yere götüreyim de hem sefere alışır hem de adam olursun" diye babasının izniyle çocuğu beraber alır ve Kalmuk Han’ın memleketine doğru gider. Adı geçen Han’ın bir kaç bin at kısraktan ibaret olan yılkısını bir arada ve bir dağın eteğinde bulur. Sözü edilen çocuktan başka kırk-elli yaşlarındaki bahsi geçen kişide beraberinde olduğu halde, asıl maksadı yılkıyı sürüp getirmek olduğundan, atların etrafını çevirerek, bir kerede hepsini sürdüyse de, yılkıda öyle aygırlar olur ki, çobandan daha çok işe yarar ve yılkıyı korurlar. Nitekim bu aygırlar bazen saklanır bazen ısırır ve tekme atar yani neticede süvarilere hücum ederler ve kısraklarını müdafa etmeğe başlarlar. Neyse güç olsa da yılkıdan binden fazla hayvan bölerler ve geriye dönerler.

İçlerinde bir aygır kalmıştı ki; o kadar kurşun ve kılıç yarası almışken, yine ejder gibi. Yılkısını koruyarak mücadelesini bırakmaz. Onlar bir iki güne kadar bir mesafe alırlar. Kalmık Han’ın memleketinin sınırlarından dışarı çıkarak bir vadide yorgun hayvanları dinlendirirlerken her nasılsa bir iki kısrak ile sözünü ettiğimiz azgın aygır kaçarlar. Bu aygır hergeleye dönmeden, ağasının kapısının önüne gelip durur. Han bu hayvanın halini ve karakterini bildiğinden "Vay düşmanlar!" diye çabucak atına biner aygır kılavuzluk yaparak tam kaçtığı vadiye Hanı getirir. Ne yazık ki, düşman çoktan oradan ayrılmıştır, Han’da çaresiz köyüne döner.

Gelelim oğlanın dayısına. Kendi hududuna girmiştir. Aygırın kaçtığına ne kadar üzüldüklerini yazmaya gerek yok. Yine hayvanatı rahat ettirmek ve otlatmak için bir otlakta mola verirler. Çocuk atların durumlarına dikkat etmektedir. Bir gece baktı ki bir tay; ne yatar ne de uyur. Daima etrafına koşar, yatan atların üzerinden atlar, devamlı bu tür hareketlerde bulunur. Oğlan kendi kendine: "eğer kaçan aygırın bir yavrusu tarafımızda kaldıysa mutlaka bu olacaktır" diye gözünü ona diker. Bir kaç gün sonra daha evlerine varmadan, ganimet taksime başlanıp çocuğa hangi cinsten ve hangi soydan isterse vereceğini, dayısı söyleyince, oğlan göz koyduğu tayı gösterir. Dayısı bunu görünce güler. "Utanma payını tamamıyla iste!" dediyse de çocuk yine tayda ısrar eder. Sonunda tayı alır ve evine gider. Ona bakar, besler iyi bir at haline getirir. Daha dört yaşında iken yapılan bir yarışta güzel bir cariye kazanır. İkinci defa bir savaşta adeta insan gibi acayip hallerde bulunarak, savaşı kazanmaya ve pek çok esir almağa sebep olur. Üçüncü defa Kabardey beylerinden (…) adlı kabilenin uçar derecesinde hızlı olan ve o tüm ülkede onun gibisi bulunmayan Ferman atıyla yarışa çıkarılarak bir haftalık mesafeyi altı saatte alarak geride bırakır. Bu derece ünlü atı bir saatlik yolda geride bırakır. Bu başarıları onun iyi cinsli ve birinci olduğunu ispat eder.


Çok geçmeden o tarafa kuvvetli bir düşman dadanır. Bu durumlarda adet olduğu gibi köy ahalisi ailelerini dağlara çıkarırlar. Yalnız baba Şoloh buna razı olmaz. Evinde kalır. Oğlu ise sözünü ettiğimiz at ile gündüz savaşa gider, geceleri döner. Cepheden de babasına haber verir. Böylece bir kaç gün geçer derken düşman yaklaşmağa başlar. Oğlanın atı aç, susuz, terli ve yaralı olduğu halde süratle geri gelir, babasını bindirdiği gibi kendiside terkine binerek ailelerinin bulunduğu dağa kadar kaçarlar. Ne yazık ki bu yorgunluk ve çektiği zahmetlerle gücünü yitirdiğinden bir daha ayağa kalkamaz. Hane halkı da etrafına toplanarak, bahtımız döndü, diyerek çok ağlarlar, çok üzülürler. Ancak hergelelerinde en güzel kısraklar o attan gebe olduğunu oğlan haber verdiğinde herkes teselli bulur. Şoloh’un emriyle ölen atın derisini yüzerler, yenisi eskisi yüze yakın yara sayarlar. Ciğerini daha sıcak iken ister ve koklar; "dokuz yaşına girmişti," der. "Dünyada bunun bir eşi daha olmaz" diye tekrar üzülür. İşte Şoloh atının çok aranması ve beğenilmesi bunun cinsinin en iyi olmasındandır.

 
 

037 - Beçhan Bıtmağt. Jane adında muteber ve asil bir kabiledendir. Bütün Çerkesya’da bilinir ve tanınırlar. Düşman geliyor diye tellal çağrıldığı zaman, herkesten önce bu kabileden çokça ve süratle asker çıkarır. Bir gün bunların başlarını traş ettirirlerken muharebe sesleri işittiklerinde yarı traşla koşarak savaşarak öldükleri söylenir. Bu kabileden ancak 7-8 kişi Shapsugh tarafında kalmıştır. Asıl ortaya çıkışları ve büyümeleri de oradan olsa gerek.

Beçhan atı Çerkes’te ikinci cins attır. Rengi yeşil, boyun, bacak yele ve kuyrukları uzun, yakışıklı ve heybetli uğurlu, yorulmaz bir cins hayvandır.

 
  038 - Tambi.  Kaberdey hanedanıdır. İlk defa Kabardey arzında temel atarak sakin olan budur. Tambiyko Tarçkan namı meşhur zat yakında Memaliki Osmaniye’ye göç etmiştir.
 
  039 - Şermet Kılınç, Kabardey’dir. Karıştırıcılığıyla ünlüdür.
 
 
.....................................................................................................................................
  040 - Anzor, Kabardey’in ikinci beyidir. Anzor Kutayıs hayattadır, köy reisidir.
 

041 - Anzor Kuhatıy, diğer köy reisidir. Kabardey’dir, zengindir.

 

     
    042 - Dochuğuko Ç'emguy’dur ve Boltokuğ kabilesinin beyi ve vekilidir. Gayet cesur ve hilekardır. Boltokuğ diyeti yüz can insandır. Boltokuğ'un zürriyetinden hiç bir işe yaramaz bir adam zuhur ederek, bu ailenin şeref ve namuslarını lekedar etmeğe az kalmıştır. Mumaili Dokujuk Boltokuğ ile aralarında düşmanlık ortaya çıkar. Kıssas istediler. Dokujuk ise diyet olmak üzere elli kişiyi gösterir. Boltok bir kere oldu. Sonra yaramaz adamları def olduğuna memnuniyet badiresi olmayla az buçuk usul yerini bulsun diye, yarısını diyet olarak kabul eder ve barışırlar. Fakat Dokujuko yine çok geçmeden Boltokuğların en büyük zalimini öldürür. Artık haddi aştık diye Boltokuğ ayağa kalkar. "Ya kısas ya tamamen diyet", başka yok der. Dokujuko yine elli can vermek ister. Kabul etmezler. Dokujuko "bekleyiniz, kıssası elinizden gelirse zorla alınız. Ben size yine  evvelki gibi diyet vereceğim" der. Maldan yana korkusu yoktur. Zira anlatıldığına göre, bir gün bir ejderi mağarasına girişte öldürmüş ve mağarasına girerek define bulup zengin olmuştur. Neyse hem zengin hem de cesur, cömert olduğundan ve nüfuzda Boltokuğları geçmiş olduğundan, Boltukuğlar bir şey yapamayacaklarını anlayarak yine az diyeti kabul edip, anlaşırlar. Dokujuko'nun Batmerze isminde bir biraderleri daha vardır. Sırtları acayip insanlardır.
     
 

043 - Hachuşuko Velekuk bu iki kardeş, Ç'emguy’dur. Bolotuk'un beylerinden bu iki zat dahi imtiyazlı idiler. Yani çerakesten birisi bir fenalık işleyip de bunların himayesine girse usul üzere mahkemesi bitinceye kadar onlara kimse dokunamazdı.

  044 - Sarı Kudanet. Kabardey birinci beyidir. İki biraderdir. İsimleri Murzabij ve Mahmut’tur.
 

045 - Kara Kudanet, Kabardey’dir, şeriata uymaktadır. İsmi Kudanteko Dolet Geri'dır. Sarı Kudant'ten bir iki derece aşağı ise de ünlü Şeyh Şamil'e itaat eden budur.

 

046 - Pedis Chusen Yedic Hatukuay’dır. Meşhur beylerindendir. Cömert derler. Bu sülaleden bir zat altmış sene gurbette gezmiş akrabası hayatından ümit kestikten sonra avdet etmiş olmasıyla Pedis Mık'odıjıko adı verilmiştir. Kayıp olmaz anlamına gelir.

 

047 - Mefeşuko,  Hatukuay beylerindendir.

 

048 - Açmuko Şertliko, Abzegh’tir. Sülalesi beydir. Meşhur Pedis Yedic'in yeğenidir.

 

049 - Yedic Kaj. Bu kabile Abzegh kabilelerinin en büyüklerindendir. İlk defa olarak Çerkes sahrasına sakin olan budur. Daha iki kardeşi vardır. Birisi, Kejen  öbürü Leysesudin‘dir. Şhaguaşe adındaki nehrin yanındaki bir vadide otururlar. Bu kabileden Selkeri oğlu sağır Mehmet bey ** meşhur, cesur akıllı, dindar ve cömert bir kişidir. Her zaman düşmana galip gelir. Altmış hane aile halkı ve kölesi, koyun vs. hayvanattan sürü ve hergeleleri vardır. Sultan Mahmut’tan madalya ve aylık sahibidir.

 

050 - Ançok, Abzegh’tir. Bu kabile Abzegh 'in en nazik beylerindendir. Kızları dahi gayet dilber, makbul, alim ve namdar kişilerdir.

 

051 - Yenemık, Abzegh’tir. Yedic kabilesine yakın ve itibarlıdır.

 

052 - Tram, Kabardey’dir. Bu zatın kısraklarından yetişen atlar şiddetli, derin ve azgın sulara dayanır, yüzer ve çok güzel hayvanlardır.

 

053 - Şemlıko, Kabardey’dir, çok hayvan ve hergele sahibi, sayılan sevilen bir kişidir.

 

054 - Hapsuku  Kabardey beyidir. Şoloh'un hikayesinde adı geçen güzel olan meşhur Far atı bunun kısraklarından doğmuştur.

 

055 - Chutat  Kabardey’dir, çok at sahibidir.

 

056 - Aypıku Veşucuk Kabardey ikinci kabilesi olan Anzor kabilesindendir. Poyra'kuay köyünün reisi ve beyidir.

 

057- Abat, Kabardey beyidir. Shapsugh'da olan Abatlar dahi bu damgayı kullanırlar.

 

058 - Meger Ömer efendi nahiye kadısıdır, aslı Baschıgh’dır.

 

059 - Kubi Muhammed  efendi zengin idi.

 
 
.....................................................................................................................................
 

060 - Levko Hacı Ç'emguy'dır, hergele sahibidir.

 

061 - Kazangi Abzegh’tir, halktandır (az bulunur).

 

062- Dase hacı Abzegh’tir. Halktandır. Koyun yaylası, büyük ve çok hayvan sahibi sayılan sevilen bir kişidir.

 

063 - Hağunduk Ömer efendi, Kabardey beylerinden cömert ve beş bin koyunu vardır. Gayet büyük ve seçmedir ve yabani gibi insandan kaçarlar.

 

064 – Dask, Kabardey beylerinden iyi bir kişidir. (Dışek)

 

065 - Tochşuko  Kabardey’in eski beylerinden, baytarlıkla, eğer yapmak bunlara mahsus gibi bir şeydir.

 

066 - Hazret Kuçoko Kabardey’in iyi beylerindendir.

 

067 - Abuko. Kabardey beyidir. Atları büyük ve kuvvetli olurlar.

 

068 - Şermet, Ali bey Kabardey’dir, aslı ise Ceraki’dir.

 

069 - Yuvan Abaze'dir. Beydir, hilekarlıkla meşhurdur.

 

070 - Hesiv  Kabardey’dir. Eski damgadır.

 

071 - Aldoko İsmail, Kabardey beyidir. Bilgili güzel huyludur.

 

072 - Aleskir  zengin ve açgözlüdürler. Kabardey beyleri kıskandıklarından, iftira atmışlar ve Moskova hapsine attırmışlar ise de çok para vererek kurtulmuştur.

 

073 - Batıkh, Kabardey zengindir.

 

074 - Ahmet, Kabardey beylerindendir.

 

075 - Dirun Aslan Geri çok hayvan sahibidir. Çok açgözlüdür.

 

076 - Şalbar, Kabardey eski meşhur beylerindendir.

 

077 - Sunaşık, Kabardey beylerindendir. Şunaficho?

 

078 - Şuçuk, Kabardey beyidir. Şecuckha ?

 

079 - Tuğh Hacı Mirzabek  Abzegh’tir, halktandır.

 

 
 
.....................................................................................................................................
 

080 - Leş Lavistenıko Habuch,  Abzegh’tir, hayvanat sahibi itibarlıdır.

 

081 - K'oeş Abzegh’tir, usta cerrahtır. (kuvas)

 

082 - Semah, Kabardey’dir, cimridir.

 

083 - Saldak, Şudak, Kabardey beyidir.

 

084 - Cansetko Ahmed  Kabardey’dir.

 

085 - Hajıko   Abzegh’tir. Han atalığıdır. Bir müddet  (Hatuj?) Han atlarına çobanlık eder. Tecrübe ettiği güzel hayvanları ücretine bedel olarak satın aldı ve güzel hayvan sahibi olur.

 

086 - Mezan Kabardey’dir, orta halli bir kişidir.

 

087 -  Koltıko Yelırmez (Yelmez)   Abzegh’tir Kabilesi Canket’tir, beydir. Mısır’da Hüseyin Fahri paşanın babası merhum Cafer paşanın kabilesidir.

 

088 - Kumuk  Kabardey’dir. Atları güzel ve pahalı olur.

 

089 - Ademey Kabardey’dir, muteberdir.

 

090 - Kevzır  Kabardey’dir. (Kuzur?okunaksız)

 

091 - Şame Kabardey’dir, beydir.

 

092 - Koğuku Kabardey beyidir. (Fevuk ? okunaksız)

 

093 - Bidanıku Arslançeri, Bjedugh’dur, köy reisidir.

 

094 - Ğuç'epsıko Issa Kabardey sözü geçenlerindendir.

 

095 - Chuç'erın (Hak'urun) Tığuj  Abzegh beyidir, köy reisidir. Rusya’dan rütbesi vardır.

 

096 - Karachuk,  Abzegh’tir. Büyük rütbe sahibidir.

 

097 - Tuğ Bjedığu, beyidir. Aslı Laz’dır. Zalidir. Hatta bulunduğu köyde birisi evlenecek olursa "ilk gece benimdir" diye başladığından kendisini kesmişlerdir.

 

098 - Nestrıp'e Verzemec  Abzegh beylerinden muteber bir zat idi. 1287’de vefat ederek kardeşi Batgeri köy reisi olunca, ilk işi köylüyü çağırarak hane başı bir çeki odun ve dört kuruş isteyerek toplatmıştır. Bir gün köyde ne kadar nüfus varsa dışarıya çıkartmış. Bunlar cadıdır, yaşamaları memlekete zarardır diye kadın erkek içlerinden beş kişi tutturup bir direğe bağlatmış, etrafına ateş yakarak diri diri pişirmeye başlayınca, içlerinden biri kılıcıyla zinciri kesip ikisini kurtarmış, kalanlar ise yanmıştır. Vahşi zat kovulmuş hali hazırda bir çınarlık ormanında bekçilik yapmaktadır.

 

099 - Berzec Ali  efendi Kabardey’dir. Gayet zengin, muteberdir. (Bırc?)

 
 
.....................................................................................................................................
 

100 - Bac Haleşık  Abzegh halkındandır.

 

101 - Leğun Savık Bjedugh halkındandır.

 

102 - Şamık Ahmet efendi  aslı Baschığ, rütbe sahibidir. Rus ile çerkes arasında tercümanlık ederdi.

 

103 - Mamchığ Abzegh, hayvanatı gayet koşucu olur.

 

104 - Habeko  Ç'emguy, mütehir ve hergele sahibidir. (Habkir?)

 

105 - Berzec tüm Berzec'ler bu damgayı kullanırlar.

 

106 - Kesbi, Bjedugh. Bjedugh'da Çeçenay'ın önde gelen beyidir. 

 

107 - Pçıhaluk  Bjedugh beylerindendir. Pçıhaluk Canver'dir.

 

108 - Bjıhakok, Bjedugh beyidir, zengindir, müstakil bir köydedir.

 

109 - Psığub, Bjedugh- Çeçenay'ın ikinci beyidir.

 

110 - Teşuku, Bjedugh beylerindendir. (Neöukh?)

 

111 - Kezanıko Panıt  Bjedugh beylerindendir.

 

112 - Şumnıku Ivander  bir köy reisidir, Bjedugh’dur. Xımışey'in önde gelen beyidir.

 

113 - Belğuj  Bjedugh halktandır.

 

114 - Hatığuy Salımgeri  Bjedugh’dur, pek cesurdur. Bir muharebede yirmiden fazla kurşun yarası almıştır.

 

115 - T'uğruğ, Bjedugh beylerindendir. Bir kaç köy reisidir.

 

116 - Şep'an Hatuğ Ismail. Bjedugh'un muteber beylerindendir.

 

117 - Kavsuku  Kazbolet. Bjedugh beylerindendir. (Kuşuk?)

 

118 - Chunce Mahmut paşa Abhazlıdır. Alan prensesi Fatma hanımın beyidir.

 

119 - Yutoch Ismail. Hatukuay'dır. Meşhur İnce hanımın pederidir.

 

120 - Konı İsmail, Kaberdey şat'ırlarındandır . Bir vakit Hanbekri (Cangeri) Handan yaverleriyle beraber 100 adet inek bahşiş almıştır.

 

121 - Berzec Haşbıyıko Zekeriye bey Abzegh'dir.

 

122 - Dudarıko. Kabardey beylerindendir.

 

123 - Yılarıko Bekmırz Besleney beylerindendir.

 

124 - Tıvuz Nesep  Kabardey'dir, hergele sahibidir. Kabardeylerden Şenibelere aittir. (Özbay Cemalettin)

 

125 - Kurede Pşımaf, sevilen Besleney beylerindendir.

 

126 - Pşızmığe Wubıh’tır. (Pşizmafe)

 

127 - Astemir, Kabardey bey ve asilidir. Kabardey ile Dağıstan arasında yaşarlar.

 

128 - Tarkhanun Şumaf Bjedugh bey ve asilidir.

 

129 - Kuni İsmail'in yeni damgasıdır.

 
 
.....................................................................................................................................
 

130 - Batıko Pşık'uy Bjedugh'da Çeçenay'ın ikinci beylerinden.

 

131 - K'eref, Kabardey muteberdir.

 

132 - Hamırzeko Beslan, Bjedugh'dur, kabilesi ise Tochutemur'dır.

 

133 - Suvamıko Abzegh. Akıllı, muteber, cesur ve yılkı sahibidir.

 

134 - Şerichunako Bekmirz Kabardey’dir.

 

 

135 - Cerışte, Kabardey beyidir.

 

136 - Canıko Hacı Mirza, çok defa hacca gitmiştir.

 

137 - T'ajıko, Kabardey’dir.

 

138 - Ğomleşx, Abzegh'dir.

 

139 - Janıko, Kabardey beyidir.

 

140 - Bzıb Ahecıko Sulman sayılan Abzeghlerdendir.

 

141 - Mekuk, Shapsugh bey ve generaldir.

 

142 - Kuşruku Beslan  Shapsugh, generaldir.

 

143 - Tlechşuko Alches  sayılan Bjedugh beylerindendir. Aranan kişi, meşhur Kırat'ına sığınırsa düşmandan kurtulurdu.

 

144 - Berzec Levistan Ali. Hatukuay bir hanenin atalığıdır. Kendisi halktandır.

 

145 - Ermeni Nachubej Han Geri namında Hamuz`un atalığıdır ve muteber sahibidir.  (Tehupö?)

 

146 - Tavrıs Mısost Ermeni'dir, zengin tacirdir, beş milyonu vardır.

 

147 - Hakuk, Can ve Bekmirz adında iki kardeşi vardır. Sayılan Ermenilerdendir.

 

148 - Babuk, Kabardey’dir. Sene 1285 Rusya bunun salahiyetini almak ister, vermez. Tehdit eder, teslim olmaz. Nihayeti kadın, erkek, çocuk, büyük küçük 500 kişi hepsini siperek ederek sahrada karşı durur. Ne kadar nasihat edildiysede kabul etmediğinden, Rus askeri cümlesini topa tutar.

 

149 - Aslan oğlu topal Ermeni, Kafkasya’nın zenginlerindendir.

 

150 - Ermeni Çurklara aittir. Tacir sayılan bir kişidir. Sözü edilen Ermeniler usul ve kıyafet lisanlarıyla Çerkesten fark olunmazlardı.

 

151 - Cigit Kabardey beylerinden cesur bir kişidir. (Ceğit?)

 

152 - Sıyeko Pşımaf, Baschıg’dır

 

153 - T'akuruk Hamos Abzegh halktandır, büyük hırsızdır.

 

154 - Jane Vesmenıko Bendetlakuk Şovmaf  halktandır

 

155 - Tlepserıha Cangeri Bjedugh beylerindendir. (Tlepşeriha)

 

156 - Aaşebuko, Kabardey beylerindendir.

 

157 - Tavıs Aslan'ınındar ve halktandır.

 

158 - Beşe Hacı Mirzabek, Kabardey’dir, at eyeri yapmakta birincidir.

 

159 - Hases Hacı Haşoko  Bjedugh Kemzık Hamzat'ın  atalığıdır.

 
 
.....................................................................................................................................
 

160 - Şıhalıko Ali, Beseney’dir, Kanıko'nun atalığıdır.

 

161 - Harıko, Kabardey beyidir. (Narıko ?)

 

162 - Hatko . Abzegh, sayılan ve halktandır. Yedic Hatkok Pırekok atalığıdır.

 

163 - T'ecıv  Muhammed oğlu Receb'dir. Bjedugh halkındandır.

 

164 - Nepsıko Musa, Bjedugh'dur. Demircidir, Nachöukuay  köyü halkındandır.

 

165 - Temzeku Navrız  efendi, Bjedughların kadısıydı. Mal ve rütbe sahibidir. (Temintlokh?)

 

166 - Yemsel  lakabıyla Şomaf  oğlu hacı Hasan ağanın damgasıdır. Bjedugh halkındandır. (Tehutl'ı ?)

 

167 - Kuşuk, Kabardey beyidir.

 

168 - Kutaş Kabardey  beyidir gazavat sahibidir.

 

169 - Davır Mustafa Abzegh beyidir.

 

170. Eski Davır damgasıdır.

 

171 - Huşt  Hasan efendi, Shapsugh ileri gelenlerindendir. Sevastopol savaşından sonra elçi sıfatıyla Londra'ya, Çerkes komiseri  olarak gitmiş idi.

 

172 - Neğaptl'e Kesey  efendi, Kabardey Kudantı köyünün imamıdır.

 

173 - Şekhaluk yeni damgasıdır.

 

174 - Kavış Kabardey beyidir, yılkı sahibidir. (Kuş ?)

 

175 - Koşmezıko Kabardey beyidir. Bunun köyünde yanar tepe vardır. Hazır kireç çukurda imal edilir.

 

176 - Maan Abaze beylerinden, asillerdendir.

 

177 - Heşç'ekav  bu kişi M. Ali Paşa, Mısır kalesinde kölemenleri kestiği gün, kale duvarından aşağı düştüğünde atı helak olup Çerkes’e kaçmıştır. Besleney'dir.

 

178 - Nartıj  Hüseyin Kabardey beyi, edep, namus sahibidir.

 

179 - Kuşruk Hacı Kabardey halktandır ve sevilen birisidir.

 

180 - Hapşet Veteğec Abzegh maldar cesurdur. Mal ve yılkı sahibidir. ( Hapıbşıt?)

 

181 - Kavınej Abdülkadir, Kabardey açgözlü bir hocadır. (Kunj)

 

182 - Aku'ay topal Kambot Kabardey unvanındandır.

 

183 - Haç'mez Haşav  Abzegh beylerindendir.

 

184 - Kechuşuko Mahmud  Kabardey’dir. Pşımaf namıyla iki köyün imamıdır. (Khujukh ?)

 

185 - Şocen  Idris, Kabardey’dir.

 

186 - Ç'enıb İbrahim, Bjedugh halktandır..

 

187 - Ç'emguylardan Çurmüt ve Asteriyikhlerdendir.

 

188 - Tlı'ap'. Bu kitabede ders edilen damgaları toplayan Hacı Mustafa Mafe efendinin amcası hacı Tezğuse adlı kişinin damgasıdır. Bjedugh, itibarlıdır. Yılkısı, sığır, köle cariye para vahileden yetecek kadarı vardır. Tuz ve ekmek sahibidir. 1283’de meskut olan Nechşukay köyünün reisi olur. Sonra intihabda karası isabet ederek meclis azası olarak yirmi lira aylık ile üç sene kalır. İkinci intihabda yine istemişler ise de kendisi kabul etmez, hacca gider. Bir vakit elçi sıfatıyla İstanbul’a gelerek Çerkes’e davet etti. Rusya’dan altın madalya nişan ve arazi alır. Zamana uyar herkes ile geçinir bir kişidir. Şimdi terk dail etmişte, mizaç ve sanata bakmaktadır. 101 yaşında olmasına rağmen hayattadır.

 

189 - Lupake  Bjedugh halktandır.

 
 
.....................................................................................................................................
 

190 - Abezk Zekeriye  Bjedugh halktandır.

 

191 - Wubıh unvanında Tahaslardandır. (Tihas)

 

192 - Yelbeztoko Çetığujuko, atalığıdır.

 

193 - Mepteku Abzegh muteberlerinden emin bir zattır. Çerkesya defterdarlarıdır.

 

194 - Şevcen Hasan efendi. Yılkı ve nüfus sahibidir. Bir nahiyenin kadısıdır.

 

195 – Harısıjıko al Abzegh muteber, mal ve akli sahiptir.

 

196 - Bekizıko Mahammetgeri  Bjedugh beyi muharibidir.

 

197 - Zikri ermeni Nechupeşek yeni damgasıdır. (Neşupşın?)

 

198 - Tuğu  Hacı sebekat etti.

 

199 - Vec  Hacı Islam Nasıv  ile Hacı Yakup’tur  Kaberdey avamındandırlar.

 

200 - Vettzıy Yedıc Besleney ve meşhurdur.

 

201 - Kedpanıtok Bjedugh beyidir. Askelej isimli köyün reisidir, aslı Noğay'dır.

Arması yoktur. (CircassianCanada)

 

202 - Şurdum Kabardey’dir.

 

203 - Kubantıko  Kabardey beyidir. (Kubankıko?)

 

204 - Şedzıkuko  Kabardey unvanındandır. (Şedrukoko?)

 

205 - Jey damgasıdır. Wubıh beyidir.

 

206 - Yelmeşıko İsmail adında zatın damgası Şartlok kabilesinden zalim diye iddia ediliyor.

 

207 - Hatşuko Talustan Shapsugh’dur ve Şeretlıko kabilesindendir.

 

208 - Kadırıko Karımkeri  bey Shapsugh’dur. Şeretlıko kabilesindenim, diyor lakin, Zan oğlu Karabatır’ın kölesidir.

 

209 - Besni. Besleney’dir.

 

210 - Nechoş emrai Mısıriye’den Sabit Paşa'nın kabilesindendir.

 

211 - Berzec Babyk Alımkeri  Wubıhların birinci beylerinden idi.

 

212 - Berzec Şhanıko Hacı Mustafa Wubıh beylerindendir.

Bu 212 ad sahipleri tarif edilemeyen damgaların kimi yıkık evlerinin kapısında, kimi mezar taşlarında bulunup alınmıştır. Nüfus göçmüş; ya ölmüş ya Osmanlı'ya göç etmiş olmakla; onların hepsi Kabardey’dir demekten başka malumatı sahibe verecek adam bulunmadığından böylece tarifsiz bırakılmıştır.


DİPNOTLAR
(*) Tüm Kafkas halklarınca manto olarak kullanılan, yünden yapılma soğuğa ve yağışa dayanıklı giysi. (YEDİC Batıray Özbek)
(**)
Dr. Batırbi Bırsır 1992 yılında onunla ilgili şu olayları anlatmıştı. Selkeri ufak tefek yapılı, cesaretli, akılllı, ünü ise her tarafa yayılmış sevilen ve sayılan bir kişi idi. Bir gün Ruslarla yapılacak bir görüşme için Rus askeri kampına giderler. Rus General Petersburg’a kadar duyulan Selkeri'nin bu kafilenin başkanı olduğunu duyunca onunla tanışacağı için sevinir.  Seleskeri’nin atının üstünde küçücük kişinin olduğu söylenince general kahkahalarla gülmeye başlamış. Selkeri tercümana General’in neden bu kadar güldüğünü sorunca, tercüman‚ ’’senin ufak tefek yapınla, ününü bir birine yakıştırmadı da ondan gülüyor’’ diye cevap vermiş. Selkeri: "Sayın Generale söyler misin benimle at üstünde güreş tutar mı?" diye. General yine kahkaha atar ve hemen atına atlar birbirlerine ters giderek mesafeyi açarlar ve karşı karşıya dikilirler.. Son süratle atlar bir birine yaklaşırken Selkeri birden bire uzanarak koca gövdeli generali atından alarak tek eliyle ileriye doğru götürerek Rus subayların içine atıverir. Ne olduğunu anlayamayan general ve Rus subayları hemen gülmelerini keserler ve görüşmelere otururlar.

Çerkes adetlerine göre, hemen hemen her üç senede bir kere gereğinde ise daha evvelde Çerkesya’nın ileri gelenleri toplanarak toplumsal konularda, örf adetlerde değişiklikler yani reformlar yaparlardı. İşte bu toplantıların en sonu Selker'inin başkanlığında 1828 senelerinde yapılmıştır. Çerkes adetlerine göre başlık olarak kızın dayısına tam eğerli bir at hediye edilirdi. Bu ata ise binmek yasaktı. Yılkıya katılır ve ölünceye kadar da yılkıda kalırdı. Bu durum savaş nedeniyle ekonomik yönden zor durumda kalan Çerkesler için -herhalde Çerkes Rus savaşlarının en yoğun olduğu zamanlar- bu atlar ailelere yük olmaya başlar. Selkeri bu serzenişleri duymaktadır. Bir gün evine geldiğinde, avluda bir at bağlı görür. Atın o yokken evlenen kızın dayısı olduğundan başlık değeri olarak kendisine getirildiğini öğrenince, hemen getirilen ata biner ve köyünde herkesin göreceği şekilde bir baştan öbür başa bir kez gider gelir. Zeleskeri'nin yaptığı ve dediği Chabze olarak kabul edildiğinden o günden bu yana da en azından Batı Çerkeslerinde bu halka yük olan eski adet böylece kalkarak yerini yeni adete bırakmış olur. (YEDİC Batıray Özbek)
(***) Bjedugh toprakları iki eyalettir: Çeçenay ve Xımışey

 
 

.***

.***

 
  ***  
 

.***

***
 
  ***  
 

Бгырыс Адыгэмэ анахь ц1эры1оу я1э шы льэпкъхэр
Dağlı Adigelerin en aranan ünlü at soyları
 

***

Bjeduğlu El  Hacı Mustafa Mahir Efendi
(Diaspora’da ilk etnolog ve araştırmacı)

Bjeduğ bölgesinin Laehşokuay köyünden L'iap soyundan İsmail efendinin oğludur. Mısır'da bulunan, zamanın ünlü kişilerinden merhum Kavala'lı Büyük Mehmet Şerif Paşa'nın gözetiminde tahsilini 1263'te (1847) tamamlamıştır. Daha sonra ailesi ile görüşerek müsade aldıktan sonra, anavatanında yaşanan olayları yerinde incelemek ve soydaşlarının durumunu yerinde görmek üzere 1281'te (1865) Kafkasya'ya gitmiştir.

Çerkesya'daki tüm köyleri dolaşarak incelemiş, soydaşları ile görüştükten sonra tekrar Mısır'a dönerek, Ali
Şerif Paşa'nın idaresinde görev aldıktan sonra, Seyehatname adı ile kaleme aldığı yazıları beğeni kazanmıştır ve genel arzu üzerine 29 cemadi 1309'te (1893) bu eserini ilk defa olarak Mısır'da, Bulak matbaasında bastırılarak yayınlamıştır.

Bu kitabın yayına hazır hale gelmesinde katkıları ol
an Antalya Yeleme köyden Kaseyko Aziz Uzun, İstanbul'dan T'eşu Yasin Çelikkıran ve Karamürsel'den  Ğunak'o Cemalettin Özbay'a teşekkür eder, saygılarımızı sunarız.


Ayrıca Dr. Otger Wedekind'in (Brandzeichen bei Pferden. Pferdebrände
einst und jetzt. Hannover, 1975)  (59-66 sayfalar) ''At Damgaları'' adlı yapıtta yayınladığı damgalarda kayıp olmaması için ve ilgilenenlerin yararına sunulmuştur.