Asetince’de Ocak ayının bir
diğer adı da “Tenci Mey”dir. Kışın ortancı ayı olan bu ayda
havalar çok soğuduğu için Osetler bu aya çatırdayan, çatlayan
anlamında “Tenci Mey” de derler.
Hıristiyan Osetlerin bu ayda devam ettirdikleri bazı inanış ve
alışkanlıklar yakın zamanlara kadar devam etmiştir. Ocak ayı özellikle kutsaldı. Bu
aydaki dört Pazar’ı Osetler daha fazla dua ederek geçirirlerdi.
Ocak ayında sekiz ayrı inanış şekli ve kutlama, yerine
getirilirdi.
Bunlar;
ERTGENENTE (Ateş Yakmak)
SIPPURŞ (İsa Mesih’in Doğum Günü)
BINATI EĞŞEF (Yer, Kişilik Gecesi)
HEYRECITI EĞŞEF (Şeytanların Gecesi)
NOGBON (Yeni Gün)
BADENTE (Oturmacılık-Misafir Gitmek)
DONIŞKEFENTE (Su Taşıma)
FASBADEN (İstenmeyen, Zorba)
ERTGENENTE:
Yeni ölmüş olanlar için 5 Ocak'ta yapılırdı. Ölü sahipleri
evlerinin önüne sabahtan ateş yakar, yanına üç ayaklı sofra
kurarlardı. Sofranın üzerine iki tane ÇİRİ "Velibeğh" tuz ve Yeşil
İçki dedikleri bir içki türünü koyarlardı. Komşu ve akrabalar
gelerek ateşte ısındıktan sonra yiyeceklerden alıp sonrada dua
ederlerdi. Bu tip adetlerde ölülerin anısına kurban kesenlerde
olurdu.
SIPPURŞ:
İsa Mesih'in doğum günü olan 7 Ocak'ta yapılırdı. Bu gün üç
Velibeğh yapılır, yenilir, içilir ve Allah'a dua edilirdi. Yeni
doğmuş çocukları cinlerden ve kışın soğuklarından korumak
anlamında ateşler yakılırdı. Mallarını ve canlarını koruması için
Allah'a dualar edilirdi.
BINATI EĞŞEF:
1 Ocak gecesi yapılan bu törende insanlar toplum içindeki yer ve
kişilikleri için kurban keserlerdi. Kesilen hayvanlar koyun veya
keçi olurdu. Zamanla Hindi ve Tavuk kesilmeye başlandı. Bu gece
için yapılan yemekler aile içinde tüketilir, başkaları davet
edilmezdi.
HEYRECITI EĞŞEF:
Ocak ayının 14'üncü gecesi yapılırdı. Bu gece için zenginler keçi,
fakirler oğlak keserdi. Eski inanışa göre keçi insanlara şeytan
tarafından verilmiştir. Bu yüzden gece için sadece keçi veya oğlak
kesilirdi. Keçiyi karanlıkta keser, boynuzlarını, dışkı, bağırsak
ve kanlarını gömerlerdi. Etleri kulpsuz kazanda kaynatılır,
sofraya iki Velibeğh ile beraber getirilirdi.
Yemekler sofraya konduktan sonra
aile fertleri bir müddet şeytanın gelip payını yemesi için
ışıkları söndürerek odayı terk ederlerdi. Daha sonra aile reisi
odaya girerek yemekleri kontrol ederlerdi. Eğer yemeklere
dokunulmadıysa evin kadını evdekiler yattıktan sonra yerlere un
serperek şeytanın ayak izlerini tespit etmeye çalışırdı. Bu gece
herhangi bir iş yapmak günahtı.
NOGBON:
Yeni yıl hazırlıklarının yapıldığı dönemdir. Osetler yeni yılda
JAD adı verilen ve özel içkileri olan KUMEL'in hammaddesini
oluşturan karışımı hazırlarlardı. JAD buğdayın yıkandıktan,
çimlendirilip kurutulduktan sonra öğütülmesiyle elde edilir.
Genelde her zaman yapılmasına rağmen yeni yıl için özellikle
hazırlanırdı. Her türlü eğlence ve kederli günler için hazır
bulundurulan bu içki türü mayalı türdendir. İyi yapıldığı zaman
içeni sarhoş edebilmektedir. Yakın zamana kadar Türkiye'deki
Osetler tarafından düğünler için yapılmıştır. Yeni yıl yaklaşırken
her türlü hazırlıklar yapılır, hayvan yemlerine kadar her şey
tamamlanırdı.
Yeni yıl kutlamaları için
tarlalardan toplanmış tahıl samanları balyalar haline getirilip
saklanırdı. Bu saman balyaları kutlama gecelerinde yakılarak her
tarafın aydınlanması sağlanırdı. Bu gün için en yeni elbiseler
giyilir, adeta bayram havası yaşanırdı. Ev kadınları o gece sabaha
kadar hamurdan çeşitli hayvan figürleri yaparak pişirirlerdi.
Bunlar raflara dizilir çoğu zaman bunlara yünden örülmüş elbiseler
giydirilerek çocuklara hediye edilirdi. İnsanlar bu gece geç
vakitlere kadar ayakta olur, yeni gelin ve genç kızların
getirdikleri sulara değişikmiş gibi bakılır, senenin bu ilk suları
ile yeniden ekmekler pişirilirdi.
Yiyecek ve içeceklerle süslenmiş
üç ayaklı sofralar evlerin bütün bölümlerine taşınarak yenilip
içilir, bölmelere özgü dualar edilirdi. Örneğin KEBİTS denilen
yiyecek ve içeceklerin saklandığı kilerlerin bereketli olması,
yiyecek ve içeceklerle dolup taşması için dua edilirdi. Yine
atların barındırıldığı yerlerde Hızır'a dua edilirdi. Amaç daha
kaliteli atların olması ve bu atlarla uğurlu yollarda seyahat
etmek arzusuydu. Beraberlerinde getirdikleri yiyeceklerden
hayvanlara da tattırırlardı. Bunlara benzer bütün bölme ve
bölümler için özelliklerine göre ayrı ayrı dua edilirdi.
Yeni yıl için her bölmeye mahsus
üç tane ekmek pişirilirdi. (Osetler'de Ekmek, Velibeğh türü tane
olarak pişirilen yiyecekler mutlu günler için tek, kederli günler
için ise çift sayıda pişirilirdi). Gecenin ilerlemiş saatlerinde
tebrikler ve dua faslı başlardı. Sofralar yeniden düzenlenir
mümkün mertebe zenginleştirilirdi. Dua için herkes ayağa kalkar,
erkeklerin başları açıktır. Eller, sağ el sol elin üstüne gelecek
şekilde yukarıya açılarak uzatılırdı.
En yaşlı erkek dua eder
diğerleri de amin derler. Duanın genel kaidesi yeni yılın bolluk,
bereket, barış ve mutluluk getirmesidir. Konuşmasını bitiren
yaşlı, elindeki tastan içmeden masanın en küçüğü olan delikanlıya
ikram ederdi. Daha sonra bu sofra için özel olarak pişirilmiş
ekmek, hane sayısı kadar eşit parçaya bölünür. (Ekmek kesilirken
eşit kesilmesine ve ufalanmamasına dikkat edilirdi.) Yine bu gece
en yaşlı için üç ekmek pişirilir, ekmeklerin sahibi bunlardan
ikram etmeden kimse yemeğe başlamazdı.
Genellikle içki içmeyen Oset
kadın ve kızlarının bu gece içmeleri normal karşılanırdı. Gecenin
geç saatlerinde eğlence sokaklara taşmaya başlar, ateşler yakılır,
silahlar atılırdı. Ertesi sabah ev ziyaretlerine başlanır,
insanlar her gittikleri eve arpa taneleri götürüp yerlere
serperlerdi. Amaç her arpa tanesinin iyilik, refah ve mutluluk
getirmesidir.
Asıl eğlenceler bundan sonra
başlardı. Komşularla sofralar kurulur eğlenceler genişleyerek
birkaç gün sürerdi. Hıristiyanlık öncesine dayanan bu töreler,
Hıristiyanlık sonrasında ise bu dinin getirdiği bir takım kurallar
ile birleştirilmiş ve günümüzde de zaman zaman yapılmaktadır.
Temelde Kafkasya'daki din anlayışı Türkiye'deki din anlayışına
benzememektedir. Hiç bir din yeterince bilinip, uygulanmadığı için
problem yaratmamaktadır. Bu nedenle dini olsun veya olmasın
insanlar bir şeyleri kutlarken birlikteliği sayabilmekte, ayrım
yapmamaktadır.
BADENTE:
Ölü evinde gece oturmak anlamındadır. Yeni yılın ilk hafta başında
yapılmaktadır. Yeni cenazesi olan bu evlerde sofralar hazırlanır,
komşular gelerek sabahlara kadar yer, içer ev sahiplerine eşlik
ederler. Bu gece sofralarda ağaçtan yapılmış bol ışıklı çok güzel
şamdanlar olurdu. Bu şamdanlara iplikten yapılmış süsler ve
çeşitli meyveler asılırdı. Sofrada oturanlar ölüye tekrar tekrar
haklarını helal eder, kalanlara başsağlığı dilerlerdi. Bu gece
için komşular davet edilmeden kendileri gelirlerdi.
DONIŞKEFENTE:
Yeni yıl kutlamalarından bir hafta sonra yapılırdı. Ailelerde
bayram havası yaşanırdı. Sabah erken getirilen sular o gün
misafirlere ikram edilir, bu gün çeşmelerden alınan ilk sular
kabul edilirdi. Bu sulardan içenler Denizler ve Suların hakimine
dua eder, su perilerine dileklerde bulunurlardı. Oset dilinde
suların hakimi DONBETTIR diye adlandırılır.
Osetlerde günümüzde de devam
eden törelerin bir çoğu çok eskilere dayanmaktadır. Zamanla birçok
gelenek uygulandıkları ortama göre şekil değiştirmiştir. Bu gün
aynı insanların töreleri Osetya'da farklı Türkiye'de farklı
uygulanmaktadır. (...)
FASBADEN:
Yaklaşık Türkçe'si "Zorba, İstenmeyen" şeklindedir. Bu ananenin
doğuşu ile ilgili önce bir masal anlatmamız gerekecek.
Günün birinde YEMMİNE Digoron
köylerinden birine doğru yola koyulur. (YEMMİNE'nin Yaklaşık
Türkçe'si 'Elinin Körü' dür.) Kendisini görüp tanıyan GAYMANTI
sülalesinden CİMİ adında biri nereye gittiğini sorar. YEMMİNE,
GAYMANTI CİMİ'nin evine gittiğini söyler. Bunu anlayan CİMİ
kestirme yoldan koşarak evine gelir, bütün kapı cam ve baca
deliklerini kapatır. Evdekileri de YEMMİNE geldiğinde eve
sokmamaları konusunda uyarır. Ancak töre gereği CİMİ'nin yanına
çıkmayan evin yeni gelini olaydan habersiz kalır. YEMMİNE gelince
de bilmeyerek kendisini içeriye alır. YEMMİNE bulaşıcı hastalık
halini alarak aileye musallat olur. CİMİ felaketten köy halkını
haberdar eder. Köylüler kendilerini koruması için iyilik meleği
ZUVARİ DAVEG'in yanına sığınırlar. DAVEG onları özel sandığında
saklar. YEMMİNE onlara ulaşmak için duman şekline bürünürse de
DAVEG onu üfleyerek uzaklaştırır.
YEMMİNE çıra kütüğü şeklini
alarak insanların üzerine yuvarlanır. DAVEG kütüğü okuyla üç
parçaya böler, parçaların ikisi uzaklara fırlar üçüncüsü orada
kalır. Sandıkta saklanan köylüler çıkarak YEMMİNE'yi aynı sandığa
kilitlerler. Köylüler YEMMİNE'den kurtuldukları için o gün bu
gündür bu olayı Ocak ayında anarlar, ziyafetler düzenlerler. |