...................
...................
ADİGE HALKININ ETNOPEDAGOJİSİ   -1

ŞORE İbrahim
Çeviri: AKHENATON (Perenıko)

                         
...................
...................

Adigeler için sağlıklı ve başarılı çocuklar yetiştirmek için verilen uğraşın sağladığı mutluluk sözlerle anlatılamaz. Onlar uzun zaman öncesinden öğrendikleri yöntemlerle çocukların sağlıklı erişkinler olarak topluma kazandırılmasına özen gösteriyor ve önem veriyorlar.

Aile oluşumu öncesinde; özellikle yeni doğan çocukların sağlıklı olmaları için gerekli tüm unsurların yerine getirilmesine ayrıcalıklı olarak önem verilmekteydi. Evlilik öncesinde erkeğin kendisine eş olarak seçeceği kişinin seçiminde de gerekli özen ve sorumluluklar yerine getirilir. Erkek tarafından eş olarak seçilecek kızın fiziksel özellikleri bu anlamda özel bir yere sahipti.

Profesör F.Y. LEVONTEVİÇ‘in izlenimlerine göre “Kafkas Dağlılarının gelinlerinin seçiminde ilk önem verdikleri unsurun onun güzel olmasını, sağlıklı olmasını ve fiziksel görünümü” olduğunu belirtmektedir.

NISEŞE VORED’lerinde evliliğe hazırlanan tarafların taşıması gereken özellikler sıralanmaktadır. Bunların içinde fiziksel özellikler ön plana çıkmaktaydı. Sözgelimi gelin için söylenen “Huohu” içeriğinde “Ceylan gibi endamı olduğu”  ve “işlerin yoğunluğunun onu gücendirmediği” anlatımları yer almaktadır.

Genç erkek ve kızın evlilik öncesinde aralarında kan bağı olmadığının araştırılarak öğrenilmesi gerektiği bilinmekteydi. Aralarında akrabalık derecesinde yakınlıkları olanların evlilik yapmaları olası değildi. Bunu gösteren eski sözlerden “akrabalarıyla evlenmeyi istemeyen genç kızın şarkısı” örneğini sayabiliriz. Burada anne ve babanın kızlarını yakın akrabalarıyla evlendirmeleri isteğine, karşı duran genç kızın kararlılığını görmekteyiz.

Bu çok çok eski zaman şarkısının sözleri içeriğinde, kız ve erkek kardeşlerin o dönemde evlilik yaptıklarını gösteren izler taşıdığına tanıklık etmektedir.

Ancak yine bu eski şarkının kimi yerlerinde kardeşlik derecesinde birbirlerine yakın olanların karı-koca olmalarının sakıncalarına dikkat çekilerek, evliliğin bu ön adımlarının gerçekleştirilmesinde bu günkü anlayışın ön plana çıkarıldığını görmekteyiz.

Annesinin kendisine, “SİGUAŞE” diyerek seslenmesi istemine genç kızın;

“Sipse teku pıtov
Sıdevuştov kıvos-one”

(“Taşıdığım bu az bir can ile ben sana nasıl kaynanam diyerek seslenebilirim” diye çağrıştırılıyor.)

Evlilik esnasında doğan çocukların sağlıklı olmaları, fiziksel görünümlerinin muntazam oluşu ve eşlerin birbirlerini aşk derecesinde sevmeleri istenilen ve arzu edilendi.

Adige Halk Pedagojisi'nde birbirlerini seven ve bundan mutluluk duyan eşlerin, evliliklerinin yaşamın en güzel oluşumlarından olduğuna özellikle dikkat çekilir. Bu ideali eski Adige söylencelerinde fazlasıyla görmekteyiz.

“Hımsad Yikhebar”,  “Guaşeğeğım Yikhebar”,  “Camboletim Yikhebar”,  “Hımsad Yivored”,  “Guaşeğeğım Yiğıbze”,  “Khesey” ve benzeri materyallerde, isteyerek yapılmayan evliliğin olumsuzluğuna işaret edilmektedir. “Khesey” denilen Gıbze’de aşağıda yer alan örneğine benzer anlatımlar yer almaktadır.

“Kalbimde sevgi olmasızın kollarında olduğum,
Ecelim oldun sen bana”

Yine benzer materyallerde görülen odur ki, karşılıklı sevgi ve aşkla bezenmiş evliliğin tarafları arasında, yaşamları süresince meydana gelen dargınlıkların, anlaşmazlıkların taraflardan birinin sorunun çözümü için olumlu gayret sarf etmesi neticesinde son bulduğudur. Bu tür yaklaşımların daha çok kadının hamileliği döneminde sergilenmesi gerektiği düşünülmekte ve doğacak çocuğun sağlıklı bir bedene sahip olması açısından önem arz ettiği bilinmektedir.

Çocuğun doğmasıyla ailenin oluşumunu tamamladığı söz konusudur. Bu dönemde yine ebeveynlerin birbirlerine sevgi ve saygılarını esirgemeksizin göstermeleri gerekiyordu.

İdeal evliliğin temelinde aşkın, sevginin ve saygının yattığını söyleyebiliriz.  Adigelerin sosyal yaşamlarında kendilerin ideal olarak gördükleri evliliğin, yukarıda anlatılanlarla örtüştüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir çok etnografik belge gösteriyor ki, Adige genç kızları eşlerini seçmede rahat ve özgürdüler. Tüm bu bilgi ve gelişmeler doğrultusunda Adigelerin aile kurumuna verdikleri önemi kavrayabilir ve uygulamaların yöntemlerinin doğruluğunu tastiklediğini görebilirsiniz.

Ancak süreç içerisinde var olan sınıfsal katmanların temsilcilerinin benzeri bakış açıları olmadığını da bilmekteyiz. Zira Pşı-Vork egemenlerinin yaşam sürdüğü zamanlarda “Adige Xhabze”sine uygun düşmeyen bir çok olumsuz uygulamanın olduğunu bilmekteyiz. Ama Adige halkı bunları olağanlaştırmadı ve zamanla doğru olan uygulamalar yaşam bularak hükmünü sürdürdü.

Bütün bunlardan ayrı olarak evliliğe adım atan erkeğin ve kızın mevcut yaşlarının, doğacak çocuğun sağlıklı olmasıyla ilişkili olduğuna dikkat çekilmektedir.

Rus bilim adamı E.A. POKROVSKİ geçmiş eski dönemde bir çok halkın, aralarında Kafkasya'da yaşayan halklar da olmak üzere, evlilik gerçekleştiren kız ve erkeklerin 8-10 gibi yaş ortalaması taşıdıklarını belirtmektedir. Ancak Adigelerin benzer uygulamaları olmadığını bilmekteyiz.

F.Y. LEVONTOVİÇ’in anlatımlarına göre, Adige erkek çocukları evliliklerini 22 yaşında gerçekleştirmekteydi. Karl KOH’ da bunu doğrulayarak “Adigelerde yaşını tamamlamayan gençlerin evlilik gerçekleştirdiğini görmüyorsunuz. Onlar daha çok 22-24 yaşlarında evlilik yapmaktalar”

A.N. DYAÇKOV diğer Kafkas topluluklarına ilişkin olarak, “Abdzaheler kızlarını 18-20 yaşlarında evlendirmektedir ve bu nedenle evlenen genç kızlar güzelliklerini uzun süre muhafaza etmektedirler. Erkeklerin de evlilik yaş ortalamaları 20-25 yaşlarını oluşturmaktadır.