Adigeler için sağlıklı
ve başarılı çocuklar yetiştirmek için verilen uğraşın sağladığı
mutluluk sözlerle anlatılamaz. Onlar uzun zaman öncesinden
öğrendikleri yöntemlerle çocukların sağlıklı erişkinler olarak
topluma kazandırılmasına özen gösteriyor ve önem veriyorlar.
Aile oluşumu öncesinde; özellikle yeni doğan çocukların sağlıklı
olmaları için gerekli tüm unsurların yerine getirilmesine
ayrıcalıklı olarak önem verilmekteydi. Evlilik öncesinde erkeğin
kendisine eş olarak seçeceği kişinin seçiminde de gerekli özen ve
sorumluluklar yerine getirilir. Erkek tarafından eş olarak
seçilecek kızın fiziksel özellikleri bu anlamda özel bir yere
sahipti.
Profesör F.Y. LEVONTEVİÇ‘in izlenimlerine göre “Kafkas
Dağlılarının gelinlerinin seçiminde ilk önem verdikleri unsurun
onun güzel olmasını, sağlıklı olmasını ve fiziksel görünümü”
olduğunu belirtmektedir.
NISEŞE VORED’lerinde evliliğe hazırlanan tarafların taşıması
gereken özellikler sıralanmaktadır. Bunların içinde fiziksel
özellikler ön plana çıkmaktaydı. Sözgelimi gelin için söylenen
“Huohu” içeriğinde “Ceylan gibi endamı olduğu” ve “işlerin
yoğunluğunun onu gücendirmediği” anlatımları yer almaktadır.
Genç erkek ve kızın evlilik öncesinde aralarında kan bağı
olmadığının araştırılarak öğrenilmesi gerektiği bilinmekteydi.
Aralarında akrabalık derecesinde yakınlıkları olanların evlilik
yapmaları olası değildi. Bunu gösteren eski sözlerden
“akrabalarıyla evlenmeyi istemeyen genç kızın şarkısı” örneğini
sayabiliriz. Burada anne ve babanın kızlarını yakın akrabalarıyla
evlendirmeleri isteğine, karşı duran genç kızın kararlılığını
görmekteyiz.
Bu çok çok eski zaman şarkısının sözleri içeriğinde, kız ve erkek
kardeşlerin o dönemde evlilik yaptıklarını gösteren izler
taşıdığına tanıklık etmektedir.
Ancak yine bu eski şarkının kimi yerlerinde kardeşlik derecesinde
birbirlerine yakın olanların karı-koca olmalarının sakıncalarına
dikkat çekilerek, evliliğin bu ön adımlarının
gerçekleştirilmesinde bu günkü anlayışın ön plana çıkarıldığını
görmekteyiz.
Annesinin kendisine, “SİGUAŞE” diyerek seslenmesi istemine genç
kızın;
“Sipse teku pıtov
Sıdevuştov kıvos-one”
(“Taşıdığım bu az bir can ile ben sana nasıl kaynanam diyerek
seslenebilirim” diye çağrıştırılıyor.)
Evlilik esnasında doğan çocukların sağlıklı olmaları, fiziksel
görünümlerinin muntazam oluşu ve eşlerin birbirlerini aşk
derecesinde sevmeleri istenilen ve arzu edilendi.
Adige Halk Pedagojisi'nde birbirlerini seven ve bundan mutluluk
duyan eşlerin, evliliklerinin yaşamın en güzel oluşumlarından
olduğuna özellikle dikkat çekilir. Bu ideali eski Adige
söylencelerinde fazlasıyla görmekteyiz.
“Hımsad Yikhebar”, “Guaşeğeğım Yikhebar”, “Camboletim
Yikhebar”, “Hımsad Yivored”, “Guaşeğeğım Yiğıbze”,
“Khesey” ve benzeri materyallerde, isteyerek yapılmayan evliliğin
olumsuzluğuna işaret edilmektedir. “Khesey” denilen Gıbze’de
aşağıda yer alan örneğine benzer anlatımlar yer almaktadır.
“Kalbimde sevgi olmasızın kollarında olduğum,
Ecelim oldun sen bana”
Yine benzer materyallerde görülen odur ki, karşılıklı sevgi ve
aşkla bezenmiş evliliğin tarafları arasında, yaşamları süresince
meydana gelen dargınlıkların, anlaşmazlıkların taraflardan birinin
sorunun çözümü için olumlu gayret sarf etmesi neticesinde son
bulduğudur. Bu tür yaklaşımların daha çok kadının hamileliği
döneminde sergilenmesi gerektiği düşünülmekte ve doğacak çocuğun
sağlıklı bir bedene sahip olması açısından önem arz ettiği
bilinmektedir.
Çocuğun doğmasıyla ailenin oluşumunu tamamladığı söz konusudur. Bu
dönemde yine ebeveynlerin birbirlerine sevgi ve saygılarını
esirgemeksizin göstermeleri gerekiyordu.
İdeal evliliğin temelinde aşkın, sevginin ve saygının yattığını
söyleyebiliriz. Adigelerin sosyal yaşamlarında kendilerin
ideal olarak gördükleri evliliğin, yukarıda anlatılanlarla
örtüştüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir çok etnografik belge
gösteriyor ki, Adige genç kızları eşlerini seçmede rahat ve
özgürdüler. Tüm bu bilgi ve gelişmeler doğrultusunda Adigelerin
aile kurumuna verdikleri önemi kavrayabilir ve uygulamaların
yöntemlerinin doğruluğunu tastiklediğini görebilirsiniz.
Ancak süreç içerisinde var olan sınıfsal katmanların
temsilcilerinin benzeri bakış açıları olmadığını da bilmekteyiz.
Zira Pşı-Vork egemenlerinin yaşam sürdüğü zamanlarda “Adige
Xhabze”sine uygun düşmeyen bir çok olumsuz uygulamanın olduğunu
bilmekteyiz. Ama Adige halkı bunları olağanlaştırmadı ve zamanla
doğru olan uygulamalar yaşam bularak hükmünü sürdürdü.
Bütün bunlardan ayrı olarak evliliğe adım atan erkeğin ve kızın
mevcut yaşlarının, doğacak çocuğun sağlıklı olmasıyla ilişkili
olduğuna dikkat çekilmektedir.
Rus bilim adamı E.A. POKROVSKİ geçmiş eski dönemde bir çok halkın,
aralarında Kafkasya'da yaşayan halklar da olmak üzere, evlilik
gerçekleştiren kız ve erkeklerin 8-10 gibi yaş ortalaması
taşıdıklarını belirtmektedir. Ancak Adigelerin benzer uygulamaları
olmadığını bilmekteyiz.
F.Y. LEVONTOVİÇ’in anlatımlarına göre, Adige erkek çocukları
evliliklerini 22 yaşında gerçekleştirmekteydi. Karl KOH’ da bunu
doğrulayarak “Adigelerde yaşını tamamlamayan gençlerin evlilik
gerçekleştirdiğini görmüyorsunuz. Onlar daha çok 22-24 yaşlarında
evlilik yapmaktalar”
A.N. DYAÇKOV diğer Kafkas topluluklarına ilişkin olarak,
“Abdzaheler kızlarını 18-20 yaşlarında evlendirmektedir ve bu
nedenle evlenen genç kızlar güzelliklerini uzun süre muhafaza
etmektedirler. Erkeklerin de evlilik yaş ortalamaları 20-25
yaşlarını oluşturmaktadır.
|