|
|
................... |
|
................... |
POPÜLER KÜLTÜR,
POPÜLİZM VE POLİTİKA |
Kemal Gökcan |
|
|
................... |
|
................... |
Popüler kültür, popülizm ve politika;
bu üç kavramın bir biri ile direk olmasa bile dolaylı olarak
ilişkisi, birbirini tamamlama gibi özellikleri olduğu
bilinmektedir. Bu yazımızda ki değerlendirmede kavramsal
tanımlamaların yanı sıra farklı bir algılama getirmeyi amaçladım. Popüler Kültür, toplum
içerisindeki egemen sınıfların, kültürel değerleri kendi
görüşleri doğrultusunda yaşam biçimi olarak dayattıkları ve
bağımlı bireyler oluşturdukları bir kültür diye biliriz.
“Popüler kültür, gündelik yaşamın kültürüdür. Dar anlamıyla,
emeğin gündelik olarak yeniden üretilmesinin bir girdisi
olarak eğlenceyi içerir. Geniş anlamıyla, belirli bir yaşam
tarzını ideolojik olarak yeniden üretilmesinin ön koşullarını
sağlar.” (1)
Popüler kültür,egemen toplumsal ve ekonomik ilişkileri
destekler. Kendisine bağımlı toplumlar oluşturmak temeldir.
Özellikle ülkemizde, 1990 yıllarından itibaren hızlı gelişen
kitle iletiştim araçları aracılığı ile tüketimi artırarak
bireylerin kısa süreli mutluluklar elde edebileceği,
bireylerin gerçek yaşamlarının yerine başka türlü bir yaşam
olabileceğini göstererek kitle iletişim araçları aracılığıyla
bu yaşam biçimi kitlelere benimsetilmiştir.
Popüler kültürün, bu uygulaması politikacıların popülist
uygulamaları ile desteklenmiştir. Son 20 yılda ürettiğinden
çok tüketen, değer yargıları farklılaşan, daha çok kazanmak,
daha çok kazandıkça sömürmek, bu kazancı elde etmek için tüm
değerleri yok etmek isteyen güçler oluşmuştur. 1994, 2001 ve
2008 yıllarında yaşanılan ekonomik krizlerde sermayenin,bu
krizleri fırsata çevirmeyi amaçladığını deklere etmişler ve
karşılığında faturayı emek sınıfına kesmişlerdir. İşsizlik
ülkede bir numaralı sorun olmuştur. Ne yazık ki, bu güçlere
karşı olması gereken bir toplumsal muhalefet oluşmamıştır. Bu
açmaz bir tartışma ortamı oluşturamamıştır.
Popülizm, Fransızca bir kelime olup, halkçılık anlamına
gelmektedir. En çok politikacılar kullanmıştır. Bu kavramı en
güzel TDK tanımı özetlemektedir. “Politik durumu dramatize
ederek, halkın ilgisini uyandırmak amacıyla yapılan politika”
diye tanımlanmaktadır.
Gelişmiş kapitalist ülkelerin, teknolojik gücü kitle iletişim
araçlarını, danışmanlık şirketlerini, reklam, halkla ilişkiler
sektörünü kullanarak dünya üzerindeki egemenliklerini,
kültürel anlayışlarını ülkemiz dahil bir çok ülkeye ihraç
etmektedirler. Bu ülkelerin dünyadaki sermaye ve şirketleri
ela alındığında başta ABD olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri
kendi kültür ve yaşam biçimlerini yayarak, kendi
alışkanlıklarını dünyaya benzetme çabası hızla
sürdürmektedirler. Örneğin, ABD en çok izlenen bir program
diğer ülkeler tarafından patenti satın alınarak, kendi
kültürel değerlerine adapte edilmektedir. Ülkemizdeki yarışma
programları ve bazı TV dizilerini örnek olarak gösterebiliriz.
Politika, Yunanca 'poli' çok, 'tika' yüz anlamına gelen eski
yunanca köklerden oluşur. Bu kavramı Aristoteles, toplumun
halka dair yaptığı tüm etkinliklerdir diyerek tanımlamıştır.
Ülkemizde politika ve siyaset kavramları içice geçmiştir.
Hatta toplum her ikisini de aynı algılanmaktadır. Siyaset,
Arapça kökenli bir kelimedir. Her şeyden önce bir yönetme
sanatı veya bilimidir. Politika ve Siyasetin aynı algılanması
çok da yanlış değildir. Temelde Politik bakış birazda Batı
bakışı olarak da düşünülebilir.
Ülkemizde, kalkınma ve sosyal sorunlara yönelik politikaları
siyasetçilerimiz üretmemiştir. Örneklersek, kırsalda kente
göçlerde ülkemizde çitti göç politikaları oluşturulmamıştır.
Politikaları yönetecek ve uygulayacak olan siyasetçilerdir.
Politika üretilmeyince, siyasetçi de bu döngüde en kolay yolu
seçmektedir. Buda popülist politikalardır. 1950 yılından
itibaren hızla kırsaldan kentlerimize göç almaktadır.
Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya’da
gecekondular ıslah edilerek buradaki yurttaşlarımızın insan
onuruna yakışır yerleşim alanları oluşturulması gerekirken,
her yerel ve genel secim öncesi siyasetçilerin popülist
yaklaşımları sonucu, gecekondulaşma artmış ve bu illerimiz
çarpık kentleşme örneği olmuştur.
Politika, popüler kültürden ve popülizmden ayrışmalıdır.
Toplumsal sorunlara çözümü politikalar belirleyecektir.
Politika üretmek için siyaset koşuldur. Siyasetçi politikayı
bilmelidir ki yönetsin. Bu temelde politikacı bir liderin
koşullarını taşımalıdır. Siyasetçi toplumun sorunlarını bilen,
toplumun sorunlarını içinde hisseden, bilgiyi en yüce değer
olarak alan, toplumu tanıyan, çoğunluğa karşı azınlığın
haklarını koruyan olmalıdır.
Özetlersek, popüler kültür, popülizm ve politika farklı
kavramlar olmasına rağmen günümüzde içice geçmiş kavramlardır.
Toplumun bilinçlenmesi, sorunlarına karşı duyarlı olması
durumunda bu kavramları ayrıştıracaktır. Bu ayrıştırmayı
gerçekleştiremediği zaman sorunlara çözüm noktasında politika
üretemeyen siyasetçilerin kullanacağı araçlar olarak
kalacaktır.
DİPNOT:
1) Ahmet Oktay, Popüler Kültür, İletişim Yayınları,s.17 |
|
|
|
|
|
|
|