|
|
................... |
|
................... |
POPÜLER TÜRK
KÜLTÜRÜNÜN DÜNYA KÜLTÜRLERİNE ETKİSİ VE KATKISI |
Prof. Dr. Erman Artun
Çukurova
Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi |
|
|
................... |
|
................... |
Kültür, insanlığın ortak
mirasıdır. Her millet; dil, kültür, tarih mirasıyla
dünyada yerini alır. Bireylerin kökleşmesini ve
toplumsallaşmasını sağlayan kültür mirasları geçmişin
tanıklarıdır. Bu yönleriyle geleceğin şekillenmesinde
etkindirler. Sosyal yapı, ait olduğu toplumun kültür
ögeleriyle şekillenir. Sosyal yapı, bir değerler ve kurumlar
bütününün meydana getirdiği, gelişme özelliği gösteren,
kişileri ortak noktalarda birleştiren bir sosyal yaşam
biçimidir (Tural, 1994: 14).
Kültür; yaşanan, yaşatan ve yaşayan varlık olarak geçmişten
geleceğe sürekliliktir (Güvenç,1993: 231). Her kültür olgusu
kültürün bütünü gibi doğar, gelişir, kaybolur veya yeni
fonksiyonlarla genişler, gençleşir (Yılmaz, 1994: 2). Kültür
toplumsaldır. Kişi içinde yaşadığı toplumun kültüründen
soyutlanamaz. Kültür tarihseldir, uzun bir yaşam dilimi içinde
olgunlaşır. Kültür bir yaşam biçimi, bir toplumsal
davranıştır. Bu olgu da bir süreç içinde bir tarih çanağında
oluşur. Türk kültürü, belirli bir coğrafyayla
sınırlandırılamayacağı için göçüp yerleştikleri, devlet kurup
egemen oldukları ülkelerin tümünü kapsamaktadır (Artun, 1996:
12).
Kültür, bir toplumda meydana gelen değerler bütünüdür. İnsan
yaşamının her yönünde beliren değerler zamanla farklı yönlerde
bütünleşerek bir sistem olarak kültürü yansıtmaktadır.
Kültürel yapılar genel olarak gelişmişliğin göstergesidir ve
ilerlemenin ölçütü olan kültür ciddi olarak ele alınırsa aynı
zamanda gelişme olanağı da sağlanmış olur. Bilinçsiz ve kendi
kültürünü tanımayan bireylerin yaşadığı toplumlarda kültür
düşmanlığı, bunalımlar yaşanmaktadır (Balıkçı, 1998: 106).
Kültürleşme adı verilen evrensel süreçte kültür varlıkları
yeniyi alarak değişir, gelişir (Güvenç, 1993: 38).
Kültürleşme, iki ya da daha çok kültürün karşılıklı etkileşme
sonucu benzeşme yönünde değişmeye uğramaları olarak
tanımlanır. Bir başka ifadeyle; bireyler, gruplar, alt
kültürler arasında yaratı, yenilik veya en önemlisi de göç
sonucu oluşan etkileşme şeklindeki kültürel iç devinimdir.
Kültürleşme sürecinde, iki ya da daha fazla kültür karşılıklı
etkileşimle değişime uğrar, yeni sentezler, dinamik bileşkeler
yaratırlar. Çağımızdaki küreselleşme kavramı budur.
Kültürden kültüre, ülkeden ülkeye "blok" halinde kültürel
aktarımların yaşandığı günümüzde, kültürün sürekliliğinin
"korunarak" değil "yayılarak" sağlanabileceği, aksi durumunda
yerel kültürlerin yok olma sürecine gireceği olgusu
karşısında, halkbilimcilerin araştırma yöntem ve
stratejilerini yeniden gözden geçirmeleri ve halkbiliminin
inceleme alanına giren Türk kültür ürünlerini insanlığın
evriminin basamaklarını oluşturmaya çalışan bilimlere ham
malzeme veren ilkel kültürler kategorisinde çalışmak yerine,
kültür verimlerini yerelden ulusala ulusaldan küresele
kazandırma süreçlerine hizmet edecek biçimde araştırmaları
gerekmektedir. Kent geleneğinin bilimsel derinlik ve stratejik
gereklilik çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi ve yerelin
ulusala ulusalın küresele kazandırılması bakımından kentsel
verimlerin kırsal ve köysel verimlere göre daha
"küreselleşebilir" nitelikte olma özelliklerinden
yararlanılmalıdır (Oğuz, 2001:46-49).
Kültürleşmede dengeli bir durum, genelde kurgusal bir
beklentidir. Etkiler çoğu zaman çift yönlü olmaktan çok, tek
yönlüdür. Bu anlamda kültürleşme, kültürel özümsenme sürecinin
belli bir evresi, bir biçimidir.
Tarihsel süreçte, her kültürde olduğu gibi Türk kültürünü
belirleyen değer, norm, sosyal kontrol öğeleri ve formlar
değişikliğe uğramıştır. Kültür, statik değildir. Zemindeki
değerler aynı kalmak koşuluyla değişen ve gelişen ilişkiler
ağıdır. Kültür her toplumsal olgu ve değer gibi dinamik
karakterle değişerek yenilenir.
Günümüz dünyası, bir bilim ve teknoloji dünyası olarak kabul
edilmektedir. Bilgi patlaması, bilimsel ve teknolojik alanda
kaydedilen hızlı değişme ve gelişmeler nedeniyle günümüz,
bilişim çağı olarak kabul edilmektedir. Ekonomik ve teknik
olguların belirlenmesi sonucunda neredeyse uluslar arasındaki
sınırlar kaybolmuş, bilgiye ulaşmanın yanı sıra halk kültürünü
etkileyebilecek olumsuz olgulara ulaşmak kolay hale gelmiştir.
Bireylerin iletişim ve etkileşim gereksinmeleri boyut
değiştirmiş, geleneksel değerler hızla kaybolmaya başlamıştır.
Bilişim düşüncesinin yaygınlaşması ve bilgisayar kullanımının
artması beraberinde anlayış değişimini de getirmektedir. Bilgi
teknolojilerindeki hızlı değişime ayak uydurmak gerektiği
düşüncesi değişimi bir kültür olgusu olarak bilişim bilincinin
merkezine yerleştirmiştir.
Bir toplum hangi uygarlık düzeyinde bulunursa bulunsun,
çevresindeki gündelik yaşantıyı ve sıradanlıkları değiştiren,
kendi dünyasına farklı bir pencere açan popüler kültürden
kendinden bir parça bulmaktadır. Tarihi mirasımız,
çiçeklenerek büyüyen, can bulan bize ait tüm zenginlikler,
güzellikler hepimizindir. Bunlar aynı zamanda insanlığın da
ortak malıdır. Halk kültürü ürünlerinin uluslararası
ilişkilerde kullanılması kültürel mirasın yaşatılıp evrensel
kültüre kazandırılmasına katkı sağlayacaktır.
Kültürel değişim ve gelişimle yok olma veya marjinalleşme
tehlikesiyle karşı karşıya olan halk kültürü geleneği kültürel
mirasının, korunması ve aktarılması için yoğun çabalar
gerekmektedir. Kuşkusuz korunacak geleneğin, en azından,
''çağdaş evrensel değerlere, insan haklarına saygılı olması'',
bunlarla çatışmaması gerekiyor.
Kültürel mirasın çok boyutlu ifadesi bir yandan insanların ve
insan topluluklarının kültürel kimliklerinin ana
kaynaklarından bir bölümünü oluştururken, öte yandan da tüm
insanlığın paylaştığı ortak bir servettir. Bu mirasın kökleri
yerel tarihlerin ve doğal çevrelerin derinliklerine uzanır ve
diğer ögelerin yanı sıra, bir o kadar çeşitli dünya görüşünü
yansıtan çok sayıda dilde ifade bulur.
Çağımızın sanayi-kent toplumu koşullarında toplumlar
arasındaki iletişim, büyük ölçüde basın, radyo, televizyon,
internet, sinema, tiyatro, v.b. kitle iletişim araçlarıyla
sağlanmaktadır. Günümüzün gelişen toplumlarında modern
teknolojinin de getirdiği olanaklarla kitle iletişim
araçlarını üst düzeyde kullanan medyanın toplumu istediği gibi
yönlendirme olanaklarına sahip bulunduğunu söylemek mümkündür.
Televizyon sadece teknolojik bir araç değil, toplumu
değiştirme sürecinde yaygın olarak kullanılması sebebiyle,
diğer iletişim araçlarından daha etkili bir araçtır.
Televizyon, sosyal kimliğin şekillenmesinde önemli bir rol
oynar. Bugün televizyon aracılığı ile yayılan popüler kültür,
bir yandan geleneksel kültürü unuttururken, sanayileşmiş
toplumların ürettiği kültürü, evrensellik adına
güncelleştirerek, kültürel yapısı zayıf toplumların kültürü
haline getiriyor. Oysa kültür, bir toplumun dil, eğitim, âdet
ve sanat gibi değerlerinden doğmuş, sonra da işlene işlene o
toplumun hayat tarzı haline gelmiştir.
Yüzlerce yabancı televizyon yayınının seyredildiği,
küreselleşmenin yaygınlaştığı günümüzde kendi değerlerini ve
güzelliklerini koruyan, geliştiren bir toplum olmanın önemi
çok büyüktür. Bu konuda Türk televizyonlarının ciddi bir
strateji geliştirerek, bu alanda uluslararası rekabete
dayanabilir hale gelmesi gerekmektedir. Türk toplumunun
kimliğini koruyabilmesi, kendi kültür, sanat, tarih ve diline
sahip çıkması, ancak bu şekilde mümkün olabilir.
Dünyanın sınırlarının küçüldüğü ve tek pazar haline geldiği
bir ortamda pazarlama çabalarının halk kültürü ve değerleri
ile yakından ilişkili bir hale geldiği söylenebilir. Pazar
alanının bir mal/hizmet ve bilgi için alışveriş alanı olduğu
kadar, kültürel etkileşim ve değişim yeri olduğu gerçeğinin
farkına varılmıştır.
Bütün dünyada farklı kültürler cazibe merkezidir. Halk kültürü
ürünlerini tanıtarak uluslar arası platformlara taşıyan
devletler uluslar arası ilişkilerde başarılı olmuşlardır.
Dünyanın her toplumundaki bireyler kendi özgün kültürlerinde
bulamadıkları ve göremediklerini dünya kültüründe bulmakta ve
kendilerini bu kültürle özdeşleştirmektedir. Küreselleşme, en
küçük bir kültürel farklılığı bile vurgulayarak, elektronik
medya aracılığı ile bunu tüm dünya kamuoyunun dikkatine
sunarak, kültürel farklılıkların korunması ilkesi anlayışını
yaygınlaştırmaktadır. Küreselleşmenin kültürel ayağının ikinci
sonucu, özellikle tüketici davranışını etkileyerek, dünya
çapında kültürel bir örnekliğin önünü açmış olmasıdır (Kongar,1997:3).
Küreselleşme kavramının Batı dillerindeki karşılığı; bir şeyi
dünya ölçeğinde kılma, dünyaya mal etme düşüncesidir.
Küreselleşme; bizde olanı dünyaya vermek, başkasında olanı
almaktır. Dünyanın kültürel değişim ve küreselleşme sürecinde
bazı ülkelerin kültür değerleri yoğun bir biçimde
küreselleşirken bazı ülkelerin kültür değerleri daha az
küreselleşeceği için değişeceği, yok olacağı söylenebilir.
Dünyada küreselleşmenin kültürel "tek-tipleşme" biçiminde
gerçekleşip gerçekleşmeyeceği varsayımı tartışılmaktadır
(Oğuz, 2001:5-8).
Kültürümüzde küreselleşmenin bugün ekonomi, teknoloji, her tür
iletişim, yönetim, hukuk, üretim, tüketim, sosyal yapı, sosyal
ilişkiler, kültürel kimlik gibi kısacası kültürün kapsadığı
hemen hemen her alanda yoğun bir biçimde hissedildiği
görülüyor. Küreselleşmenin, ekonomik açıdan dış ticaret ve iç
ticaret hukukunda, taşımacılıkta, malın üretimiyle başlayıp
talebinden arzına kadar uzanan boyutta, teknolojik yönüyle
yaşamın hemen hemen her alanında, iletişim yönüyle basın,
yayın, radyo, televizyon, faks ve cep telefonundan internete,
wapa uzanan her alanda birtakım kalıpları zorladığı ve hatta
yıktığı göz ardı edilemez. Küreselleşme; sahip olunan kültürün
her tür direnişini kırabilecek, engel tanımaz bir güçle
kendisine yön veren ülkelerin güdümünde olan çok hızlı, bu
nedenle de şaşırtıcı ve gelenekseli alt üst eden kültür
değişmesi sürecidir (Erginer, 2002: 132).
Küreselleşme süreci, kültürel mirası tek düzeleştirirken yeni
bilgi ve iletişim teknolojileri aracılığı ile bu mirasın
yayılmasını sağlayarak korunmaya değer bir dijital miras da
yaratabilir. Bu nedenle küreselleşme tüm insanlar için ortak
bir referans dizisinin ortaya çıkmasını olanaklı kılarak,
başkalarının daha iyi anlaşılmasına ve çeşitliliğe saygı
duyulmasına yol açacak dayanışma değerlerini ve hoş görüyü
teşvik edecektir.
Küreselleşme etkisine giren toplumlar kendi kültürlerini çağa
uygun bir biçimde geliştirip geleneksel kaynaklardan
aldıklarını çağdaş sentezlerle geliştirmek zorundadır.
Kültürler arası özümsemenin ve alışverişin geleceği, bireyler
ve toplumlar arasındaki yakınlaşmada ve birlikteliktedir;
ortak düşüncelerle birbirini anlayıştadır. Bu ortaklaşmada
elbette birçok kültürel farklar ortaya çıkacaktır; ama işte bu
farklar kültürler arası sentezleri ortaya çıkartacaktır. Kendi
geleneksel kaynaklarımız çıkış noktasıysa, diğer kültürlerle
olan alışverişimiz de geleceğimizdir. Kültürel değişimde,
evrenselliğini göstermek adına o kültürün sınırlarını aşma
düşüncesi yatar.
Küreselleşmenin en çok hissedildiği alanlardan birisi kültür
alanı iken, iletişim ve ulaşım kaynaklarını elinde tutan
devletlerin kültürleri baskın duruma geçebilmektedir.
Küreselleşme her kültürden bir çok değeri ortadan
kaldırmaktadır; ancak kültürel erozyon, küresel dinamikleri
ellerinde bulunduramayan ülkelerin kültürlerinde olmaktadır.
Hızlı küreselleşme olgusu gelecekte bir çok kültürü yok
edecektir. Yerelin ulusala ulusalın küresele kazandırılması ve
bilimsel bilginin kitleselleştirilmesi süreçlerine dikkat
çekilmelidir. Küreselleşmenin ortaya çıkardığı bir sonuç
olarak, yerelleştirilerek korunan değil, genelleştirilerek
yayılan kültür değerlerinin yaşamaya devam ettiği görülmüştür.
Kültürün küreselleştirilmesi, ulusal kalıt olarak adlandırılan
seçilmiş yerel kültür değerlerinin bütün insanlığın ortak
değerleri haline getirilmesidir. Kültür, ulusları birbirlerine
yakınlaştırmakta, insanların barış ve hoşgörü içinde
yaşamalarının temelini oluşturmaktadır.
Çağımızda teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, kitle
iletişim araçlarının, bireysel ve sosyal hayatımızdaki yeri ve
önemi artmıştır. Bu durum, gelişmiş ülkelerin, kitle iletişim
araçlarını ele geçirme isteğini kamçılamıştır; çünkü kitle
iletişim araçları, bir yandan geleneksel kültürlerde
değişikliklere neden olurken, bir yandan da medya kültürünün,
egemen bir kültür haline gelmesinde önemli bir rol
üstlenmiştir. Bu yeni kültürün adı, popüler kültürdür. Kitle
iletişim araçlarının hızla gelişmesi sayesinde, her yerde ve
herkes için hazır olan bu kültür, sınır tanımayan küresel
dünya kültürüne dönüşmektedir. Bu bakımdan televizyon
aracılığı ile yayılan kültür, popüler kültürün en yaygın
türüdür.
"Folklor" terimi gibi "popüler kültür" terimi de bilimsel bir
çalışma alanının adı olarak kullanılmaktadır. Popüler kültür
çalışmaları toplumda çok geniş bir yayılıma sahip anlamlı
biçimlerin bilimsel açıdan araştırılmasıdır. Söz konusu
materyal televizyon, film, basın ve kayıt gibi kitle iletişim
araçlarının ürünlerini içerir; ama bunlarla sınırlandırılamaz.
Popüler materyal; materyalin yaratıldığı, yayınlandığı ve
kullanıldığı toplumsal ve kültürel bağlam içinde estetik
açıdan da bütüncül bir yaklaşımla araştırılmalıdır. Popüler
kültür, dinamik toplumsal ilişkilerin parçası olarak da
yorumlanmalıdır. Bu çaba sırasında da insan ve toplum
bilimlerinin yöntemleri kullanılmaktadır (Santino, 1997:
S.12:21-26).
Folk kültür, endüstri dönemi öncesindeki, toplumsal tabakalar
arasında önemli farklılıkların olmadığı ve bu yüzden
üreticilerle tüketiciler arasında yakın ilişkilerin söz konusu
olduğu toplumlara aittir. Endüstriyel kapitalizmin
gelişmesiyle folk kültürüne dayalı yaşam yapılarının
yıkılmasıyla, toplumsal farklılıklar ortaya çıkmıştır. Folk
kültür, kültürel yapıda günlük yaşamda ve dinsel-büyüsel
inançlarda çok etkilidir. Üretim üreticilerin öz kaynaklarıyla
yapılmasıyla birlikte, daha çok anonim üretimlere
rastlanılmaktadır. Türkiye'de dışa kapalı yerleşim merkezleri
bulunduğu için, folk kültürü kısmen de olsa devam etmektedir;
ancak dışa yarı açık ya da açık yerleşim birimlerinde gelişim
çabalarının etkileri görülmektedir (Kara, 1997: 87- 90).
Kültürel değerlerin aktarımındaki popüler kültür, genelde
varoşların ya da folk kültüründen kopmuş halkın kültürü olarak
görülmektedir. Popüler kültür yalnızca varoşlarla sınırlanan
bir kültürel yapı değil, aynı zamanda belli davranış
kalıplarına da addır. Popüler kültür aslında onu hazırlayıp
sunanları da etkiler. Rolü günden güne artan kitle iletişim
araçları, yüksek ve aşağı tabakalar arasındaki kültürel
ilişkileri, etkili bir şekilde değiştirerek popüler grupların
oluşmasına neden olmaktadır. Bu kültür yüksek kültürden izler
taşımakla birlikte; folk inançlarını, yöresel geleneklerdeki
pratikleri ve nesneleri, politik ve ticari merkezlerde ortaya
çıkmış pratikleri ve nesneleri de içermektedir. Kitle
kültürüyle de etkileşimde olduğu için, aktarımında dolaylı
olarak teknolojiden de faydalanılmaktadır. Hatta, folk ve
yüksek kültürleri yıprattığına inanılan endüstri, popüler
kültürün ön koşulu olarak kabul edilmektedir (Kara, 1997: 87-
90).
Köylülüğün yavaş yavaş ortadan kalkmasıyla bir bilim dalı
olarak folklorun da sonunun geldiği düşünülürken, önce köyden
kente taşınan ve varoşlarda yaşayan geleneksel kültür, sonra
da doğrudan kent kültürü folklorcularının dikkatini çekmiştir.
Böylece halkbilimciler için kentlerde, fabrika folkloru,
medya-halk kültürü ilişkisi, kitle kültürü gibi bir çok yeni
çalışma alanının doğduğu fark edilerek yepyeni ufuklar
keşfedilmiştir. (Cengiz, 1996:158). Bu ufuklar, folk kültürü
yanında, popüler, arabesk ve kitle kültürlerini de
halkbilimcilerin çalışma alanları içine sokmuştur.
Folk kültürünün kaynaklık ettiği, zaman içersinde ise kent
yaşamının etkisiyle popüler kültürle biçimlenmeye başlayan
arabesk kültür, geleneklerin değişiminde kent yaşamının,
ekonominin, toplumsal ilişkilerin etkilerini incelemeye olanak
tanıyacak bir yapısının olmasından dolayı, ayrıca halkın
yaratıcı, kültürü biçimleyici, yönlendirici gücünün bir
göstergesi olması açısından, halkbilimi araştırmalarında
önemdir. Kitle kültürlerine ve popüler kültüre rağmen arabesk
kültür, Türkiye'ye özgü olup, popüler kültürün aslında, ait
olduğu toplum bireylerince biçimlenebileceğini göstermektedir.
Popüler kültür kimi zaman bir başkaldırı, kimi zaman da
yazgıya boyun eğmeye dönüşebiliyor. Popüler kültür hayatın
içinde sınırları marjinal bir alan olmaktan çıkarak
yaygınlaşarak merkezileşti. Popüler kültürün öne çıkışı
hayatın değişmesiyle ilgilidir. Popüler kültür şehirden
endüstrileşmeden ileri teknolojiden, elektronikten
beslenmektedir. Popüler kültür ve onu var eden bu
dinamiklerden bağımsız olamayan hayatımız da ona kayıtsız
kalamıyor. Popüler kültür değişen hayat değerleriyle kimi
zaman bayağılaşıyor. Artık popüler kültür aşağılanmıyor.
Burada insanların bastırılmış duygularını, örtük özlemlerini,
arzularını, öfkelerini görüyoruz. Popüler kültürde bayağılık,
sıradanlıkla yaşanan kültür arasındaki ince çizgiye dikkat
etmek gerekir (Kara, 1997: 87- 90).
Hızla yaygınlaşıp benimsenen popüler ve arabesk kültür bir
taban hareketidir. Arabesk kültür, seçkinci olmayan, aşağıdan
yukarıya bir kültür hareketlenmesidir. 1950'lerden sonraki
kentsel gelişmelerin bir ürünü olan arabesk kültürün
temsilcisi olan müziğin kitlelerce dinlenip kasetlerinin
alınmasıyla kitlesel kültürel biçimlenme oluşmuştur (Özbek,
1994:25).
Popüler ve arabesk kültürler, kaynaklarından biri olan folk
kültürüne ait bireyleri olduğu kadar, biçimlenmelerine neden
olan kentte yaşayan bireyleri de etkilemektedir (Kara,
1997:41-45). Popüler kültürü en iyi vurgulayan arabesk kültür,
kente taşınmış köy kültürü değildir. Kent kültürünün
bireylerinin sosyo-psikolojik özelliklerinin bir göstergesi
olarak oluşmuş bir kültürel yapıdır. Popüler kültür ortamının
bireyleri benzer yaşam biçimini paylaşmalarıyla bir kitle
oluşturmaktadırlar.
Popüler kültür bir ulusun ulus olarak tanımlanması sağlayan
kültür ögelerinden biridir. Popüler kültürün diğer kültür
ögeleri gibi küreselleştirilmesi hedeflenmediği takdirde
Batıya yönelen, küreselleşmenin etkisiyle kültürün tek
tipleşmesi etkisiyle tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Türk
kültürü her geçen gün planlı bir şekilde işlenip empoze edilen
Batı kültürü karşısında kendi kültürünü korumakta
zorlanacaktır.
Halk oldukça popüler kültür yeni boyutuyla sürecektir. Bu
kültürlerin, net sınırları çizilemez. Birbirlerinden belirgin
ayrılmış özellikleri yoktur. Kent yaşamının, endüstriyel
gelişimin hızla toplumun her kesiminde etkili olmaya
başlaması, insanlar arasında benzer kültürel özelliklerin
görülmesine neden olmaktadır. Seçilmiş popüler kültür
değerleri bütün insanlığın ortak malı haline getirilebilir mi?
Böyle bir popüler kültürün bölgesel kültür duvarlarını aşarak
küreselleşmesi, bu mitin yapısından kaynaklanması kadar iyi
kurgulanmış çağdaşlaştırma stratejisinin eseridir.
Değişen ve ilerleyen teknolojiye rağmen, değişmeyen birçok
şeyin varlığını görürüz. Bunlardan biri de popüler kültürdür.
Popüler kültür ulus olarak kimliğimizi oluşturan ve tanımlayan
temellerden biridir. Popüler kültürü karşı çıkma reddetme
yerine bir ulusal kültür ögesi olarak ulusaldan küresele doğru
yayma çabası içinde olmalıyız. Yıllarca arabesk popüler
kültüne konan tavır günümüzde yumuşamıştır. Hatta geniş
kitleler içinde kendine yer bulmaya başlamıştır. Popüler
kültürün toplumları bir araya getiren en belirgin kültürlerden
biri olduğu gözlenmiştir. Popüler kültür halkın ihtiyacından
kaynaklanmıştır.
Arabesk farklı bir çevrede kimlik ve statü edinme isteğidir.
Arabesk hayatın her alanına sokulmaya başlamıştır. Arabesk
büyük şehirlerin kenar mahallelerinde tutunma savaşı veren
insanların yaşama biçimlerinden kesitler sunar. Arabesk, çağa
ayak uyduramamış eski şehir yaşama biçimiyle, günümüz
geleneklerini temsil eder. Arabesk yalnızca bir kültüre değil,
aynı zamanda toplumun her tabakasında görülebilen bazı
davranış kalıplarına da ad olmuştur. Arabesk yaşamımızın her
noktasına yerleşmiştir. Günümüzde otantik halk geleneklerinin
metropollere veya seçkin kültüre taşınması ya da kitle
kültürünün köy insanlarının gündelik yaşamlarında da etkili
olmaktadır.
Yeni uygarlık anlayışı toplumda ciddi bir sinerjiye yol
açmıştır. Uygarlık herhangi bir topluma ait değildir. Aksine
insanlığın ortak malıdır. Uygarlığın gelmiş olduğu şu anki
durum Avrupa'nın insanlık tarihinde çok küçük bir süre olan
birkaç yüzyıllık katkısıyla açıklanamaz. Uygarlık, Türklerin
ve diğer gelişmekte olan ülkelerin de yapımına katıldığı ortak
bir süreçtir.
Ülkenin dışa açılımında önemli bir rol oynayan turizm
sektöründe de büyük bir atılım yaşanmıştır: Tüm bu gelişme
şehirleşme ve demokratikleşmeye de yansımış ve Türkiye'de
toplumsal yapıda da ciddi değişiklikler yaşanmıştır. Ekonomik
kalkınmanın en önemli etkilerinden biri de dış dünyaya açılım
olmuştur. İhracat-ithalat ve turizm sayesinde dünya ile
karşılıklı kültürel, ekonomik ve siyasi alış-veriş artmış, bu
durum da kaçınılmaz olarak dış politikaya yansımıştır.
Dış tanıtım turizm açısından önemlidir. İnsanların ilgilerini
bir ülkenin, bölgenin mal ve hizmetleri üzerine çekmek, onlara
bu konuda bilgi vermek, eğitmek, bazı telkinlerde bulunarak
hafızada bir imaj yaratmak, zihinlerde bir inanç meydana
getirmek suretiyle turistik mal ve hizmetleri satın almaya
yöneltmek, böylece, kısmen sosyal fakat sonuçta ekonomik
çıkara ulaşmak için yararlanılan teknikler bütünüdür (Oral
1994:12). Dış tanıtım sayesinde insanların dikkatini turistik
mal ve hizmetlerin üzerine çekme, onlara bu mal ve hizmetlerin
fiyatları, özellikleri, kaliteleri gibi konularda bilgi verme,
telkinde bulunma ve bunun sonucunda da hedef kitle veya
kitlelerin nezdinde olumlu bir imaj yaratma şansına sahip
olunabilmektedir.
Küreselleşmeyle dünyaya sunulan kültür ögeleri çağdaş insanın
yaşamı ve gereksinimleri göz önüne alınarak adeta
pazarlanmaktadır. Bu tüketim toplumu yaratmak çabasıyla
yapılsa da baş döndürücü bir hızla yayılmaktadır. Bu süreçte
Türk kültürünü dünyaya nasıl sunarız sorusunun yanıtları
aranmalı, çağın sanat, üretim tüketim alışkanlıkları
incelenmelidir. Küreselleşme olgusuyla yaşadığımız çağın
gerçeği olarak ortaya çıkan popüler Türk kültürünün dünya
kültürlerine nasıl etki edeceği ve ne tür katkılar
yapabileceğini tartışarak çözüm önerileri getirmeliyiz.
Tanıtma, bir ülkenin kamuoyunda olumlu bir imaj yaratmak
amacıyla çeşitli iletişim tekniklerinden yararlanarak açık,
sürekli ve yoğun şekilde yürütülen bilgilendirme
faaliyetleridir (Hacıoğlu, 1992 : 125 ). Dış tanıtım ülke
hakkında olumlu bir imaj oluşturmak, varsa yanlış düşünce ve
ön yargıları ortadan kaldırmak, bütün bunların sonucunda da
bir ölçüde de olsa ekonomik kazanç sağlamak amacıyla reklam,
halkla ilişkiler, propaganda ve enformasyon gibi yöntemler
kullanarak, hedef kitlelere yöneltilen aydınlatıcı faaliyetler
olarak tanımlanmaktadır.
Türk kültür hayatında yer tutmuş ve toplumca benimsenmiş
kültür ögelerini yaşatarak, çağdaşlaştırarak,
küreselleştirerek küresel dünyada yer alması için çaba
göstermek zorundayız. Marka yaratma stratejileri geliştirmek
durumundayız.
Kültürler arası etkileşim düzleminde, kavramsal etkileşimin
sınırlı bir entelektüel grup içinde gerçekleştiği, buna
karşılık, sözel kültürel dokuda ulusal kalıt aktarmalarının
imgeler, motifler, kalıplar aracılığı ile yapıldığı, kültürden
kültüre bakışı yansıtan "yaratılmış imajlar" dikkate
alındığında daha iyi değerlendirilecektir (Öztürk,1999:21). Bu
nedenle, sunulacak üründe, ticari işlevsellik ve imgesellik
vurgusunu dikkate alan planlamalar yapılmalıdır. Ulusal kalıtı
küresele olduğu gibi sunmak, hiçbir şeyi sunamamak demektir.
Halk kültürü ürünleri hayatın bütününde yer alan ulusal kültür
ögeleri olarak her an karşımıza çıkmaktadır. 20. yüzyılda
sanayileşme sonucunda ürünlerin pazarlanabilmesi için reklam
olgusu bütün dünyada insanların hayatına girmiştir. İnsanları
pazarlanan ürünleri almaya ikna etmek için hedef kitlenin
değerleri ve kabulleri daima öncelikle tespit edilmekte ve
reklam kampanyası buna göre düzenlenmektedir.
Halkla ilişkiler, ürünler, insanlar, mekanlar, fikirler,
faaliyetler, organizasyonlar ve hatta toplumlar ile ilgili
olarak kullanılabilir. Ülkeler halkla ilişkileri daha fazla
turist ve yabancı yatırımcı çekmek, uluslararası destek
sağlamak amacı ile kullanılabilirler.
Modern toplumlarda tüketimi zorunluluk haline getirilen
popüler kültür, uyandırılmış taleplere göre biçimlendirilir.
Popüler kültür, bu yönü ile medyatiktir. Bütün bunların
nedeni, televizyonların popüler kültür öğelerinin en büyük
pazarlayıcısı olmasıdır.
Popüler kültür, kitle kültürü, arabeski, dolmuş müziği,
gazetesi, dergisi, radyosu, televizyonu, sineması, oyunu,
oyuncağı, özlemleri, sevgileri, nefretleri, umutları,
hırsları, heyecanları, neyi sevip neyi sevmedikleri (modası),
kitle halinde ticari amaçlarla ve statükoyu koruma ve arzu
edilen şekilde yön verme çabaları çerçevesi içinde döner
durur. Popüler kültür sadece belli malları, kullanışları,
etkinlikleri popüler yapmaz, bunlarla birlikte gelen, bunlarla
iç içe olan belli dünya görüşleri ve düşünü biçimlerini da
popülerleştirmeye çalışır.
Sonuç:
Popüler kültürün dünya kültürlerine etki edip katkı sağlaması
için yapılması gerekenleri şöylece sıralayabiliriz.
Popüler kültür ait olduğu toplumda biçimlenir ve
endüstrileşme, teknoloji ve elektronikten beslenir. Bu nedenle
dünya kültürüne katkı sağlaması için kitle iletişim
araçlarından yararlanılmalıdır. Popüler kültür, dinamik
toplumsal iletişim ilişkilerinin bir parçası alttan üste
kültür hareketlenmesidir. Bu nedenle etkisi göz ardı
edilmemelidir. Bu kültüre yozlaşma olarak yaklaşmamalıdır.
Öncelikte ülke kamuoyuna bu anlatılmalıdır. Medya,
stratejileri yanlış anlattığı gibi çarpık oluşumları
körüklemektedir.
Bilişim ve bilgisayar teknolojileri geliştikçe kültürel
değişim hızlanmaktadır. Küreselleşmeden yakınma yerine onun
yayılma yöntemleri kullanılarak şeçilmiş popüler kültür
ögeleri önce yurt içinde yaygınlaştırılıp küreselleşmenin
kültürü etkilemesinden korumalıdır.
Küreselleşmenin dünya kültürünü tek tip haline getirmesi
olgusuna karşı seçilmiş popüler kültür ögelerinin işlenip önce
yurt içinde sonra da dünya kültürüne sunulması gerekir.
Kültüre yabancılaşmayı önlemenin tek yolu ulusal halk kültürü
değerlerine sahip çıkmaktır. Markalaşmada ticari kaygılarla
yabancılaşma yerine yerli ögelere yer verilmelidir. İçte ve
dışta hedef kitle halk olduğu zaman ona ulaşma onu etkileme
yolu popüler kültürden geçer.
Geleneksel popüler kültür çoğunlukla egemenliğe karşı
direnenlerin direniş kültürüydü; ezilenlerin daha iyi dünya
umutlarının, bu yönde direnişlerinin ve mücadelelerinin
ifadesiydi. Köroğlu Destanı, Çakırcalı Mehmet Efe hikayesi,
Yunus Emre, Anadolu ağıtları, ağalara ve paşalara karşı
direnen efelerin, çobanların, yoksulların dağa çıkış ve
sevgililerini kaçırış öyküleri gibi. Popüler kültür muhalefet
karakterini büyük ölçüde kaybetti. Popüler kültür, kitle
iletişim araçlarıyla yöneltilen kitle kültürü içine
çökertildi.
Türkiye’de popüler kültürle ilgili inceleme alanı epey
zengindir. Dünya ekonomik düzeninin baskısı altında hızla
gelişmektedir. Özellikle iletişim teknolojisi, ürünleri,
onların getirdiği popüler kültür ve ülkemizin her köşesinde
süregelen her yörenin popüler kültürleri incelemeye değerdir.
Örneğin en eski, sürekli ve yaygın olan halk kültürü
ögelerinden hanlar, kervansaraylar, kahvehaneler \
kıraathaneler, şehirlerde bir zamanlar yaygın olan fakat
gittikçe yok olmaya yüz tutan mahalle, komşuluk, Tanrı
misafirliği, türküler, ağıtlar, gazeller, destanlar, dolmuş
müzikleri, arabeskler, davullu zurnalı köy düğünleri, başlık,
görücülük; külhanbeylik, meyhaneler, piknikler, oyunlar,
türbeler, mum yakmalar, muska yazmalar, şeytan taşlamalar,
hamam, köy ve köylü ve buna benzer seçilmiş popüler kültür
değerlerini ele alıp işleyerek bütün insanlığın ortak malı
yapma çabası içinde olmalıyız.
KAYNAKÇA
ARTUN, Erman (1996), Günümüzde Adana Âşıklık Geleneği
(1966-1996) ve Âşık Feymani, Adana Valiliği İl Kültür
Müdürlüğü Yayınları, Adana.
BALIKÇI, Gülsen (1998), Seçim Propagandalarında ve
Toplumsal Kalkınmada Halk Kültürünün Önemi, Folklor/Edebiyat,
S.16, Yeni Doğuş Matbaası, Ankara.
CENGİZ, Serpil (1997), Alan, Zaman, Kurallar ve Amaç
Çerçevesinde Oyunun Niteliği Üzerine, Folklor/Edebiyat, S.2,
İstanbul.
ERGİNER, Gürbüz (2002), Küreselleşme ve Geleneksel
Kültür (Bilimsel Bulguların Anlamsızlaşması), VI.
Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Küreselleşme ve
Geleneksel Kültür Seksiyon Bildirileri, Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara.
GÜVENÇ, Bozkurt (1993), Türk Kimliği, Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara.
KARA, Çiğdem (1997), Halk Bilimi ve Folk Popüler Kitle
Seçkin Kültürleri, Folklor/Edebiyat, S.9, İstanbul.
KONGAR, Emre (1997), Küreselleşme ve Kültürel
Farklılıklar Çerçevesinde Ulusal Kültür, www.kongar.org/makaleler.
OĞUZ, M. Öcal (2001), Küreselleşme ve Ulusal Kalıt
Kavramları Arasında Türk Halkbilimi, Milli Folklor, S.50,
Feryal Matbaacılık, Ankara.
ORAL, Ünver (1994), Karagöz Perde Gazelleri, Kültür
Bakanlığı, Ankara.
ÖZBEK, M. (1994), Popüler Kültür ve Orhan Gencebay
Arabeski, Şefik Matbaası, İstanbul.
ÖZTÜRK, İsmail (1999), Türkiye’de El Halıcılığının
Araştırılmasında Değerlendirme Ölçütleri ve Halkbilimsel
Bilgilerin Önemi, Y.A.Y. 2000’li Yıllarda Türkiye’de
Geleneksel El Sanatlarının Sanatsal, Tasarımsal ve Ekonomik
Boyutu Sempozyumu Bildirileri, Kültür Bakanlığı yayınları,
Ankara.
SANTINO, Jack (1997), Popüler Kültür ve Folklor,
Folklor/Edebiyat, S.12, İstanbul.
TURAL, Sadık Kemal (1994), Kültürel Kimlik Üzerine
Düşünceler, Ankara.
YILMAZ, Şirin (1994), Prof. Dr. Umay Günay, İlk
Halkbilim Çalışmaları Üzerine Bir Konuşma, Milli Folklor,
S.22, Feryal Matbaası, Ankara. |
|
|
|
|
|
|
|