Kültür, bilindiği gibi toplumların yaşam biçiminin dışa
yansımasıdır. Bizde kültürün daha da gelişmiş haline xabze
deniliyor. Dünya
üzerinde xabzenin geçerli yaşam şekli olarak kısmen de
uygulandığı ülkeler,
Adigey, Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkess.
Amerika ve Türkiye’de ise karma kültürlerin oluşturduğu bir
kültürden söz etmek olası. Yani toplumun yaşadığına sadece
Türk kültürü denemez. Amerika’da aynı şekilde.
Türkiye'de İslamiyet’in etkisi altında gelişmiş olan
kültürden, Amerika’da ise bir Hıristiyanlık’ın etkisi altında
gelişmiş olan kültüründen söz edilebilir.
Bunun
politikadaki etkisi de seçimlerde iktidara halkın kendi
kültürünü yansıtan kişiyi seçmesi ve kendisine benzeyenin
yönetmesi ile görülebilir.
İşte bu sosyal psikolojik durumu anlatan harika bir ‘’Okuyucu
Yorumu’’nu aktarıyoruz size.
Sözcü gazetesinin eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
hakkında yaptığı bir haberin altına yorum yapan Selma K.
İsimli okuyucunun yorumunu, redakte yapmadan aynen
aktarıyoruz.
Selma.K
1981'de
yemin ederek göreve başlayan Ronald ve Nancy Reagan çifti,
Beyaz Saray'da baş başa akşam yemeğindedirler.
Yemek
bittiğinde şef garson Başkan'ın önüne bir hesap faturası
koyar. Sarayın başkâhyası tarafından gönderilen faturada
sadece o akşamın değil, bütün ayın yemekleri yer almaktadır.
Sadece yemek olsa yine iyi, Beyaz Saray'da ağırlanan özel
misafirler dahil "diş macunundan, kullanılan tuvalet kâğıdına
kadar" herkesin kişisel giderleri faturada yer almaktadır,
sonra yazdığı hatıralarında "Kimse bize yemek paralarını ve
günlük harcamaları ödemek zorunda olduğumuzdan bahsetmemişti"
diye anlatır.
Aynı duyguları Clinton çifti de yaşar.
Beyaz Saray'ın eski "First Lady'si" ve şimdiki Obama
yönetiminin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton bu yıl yayınlanan
"Hard Choices" adlı hatıratında anlattıklarıyla kamuoyunu
şaşırtır.
HER DURUMDA O PARA ÖDENİR
Beyaz Saray'da sekiz yıl yaşayan Clinton ailesi, evlerine
döndüklerinde beş parasızdır ayrıca gırtlağa kadar borç
içindedirler.
Bu borçlar eski başkanın tanesini en az
25 bin dolardan verdiği konferans paraları ve yazdığı
kitapların gelirleri ile ödenmiştir.
Şimdi akıllara
"Koskoca dünya liderinin maaşı buna nasıl yetmiyor?" sorusu
gelecektir.
En son 16 yıl önce zamlanan Başkan'ın
çıplak maaşı yıllık 400 bin dolar civarındadır. Buna 50 bin
dolar da görev tazminatı eklenir. Bu iki ödeme vergiye
dahildir. Başkan'ın gezileri için ayrıca bir 100 bin dolar
daha ödenir ki bu vergiden muaftır.
Harcamalara beş
yıldızlı ultra lüks otel faturası kesen Beyaz Saray bu maaşı
son kuruşuna kadar yutar.
Başkan sadece kira ödemez.
Ailesinin ve misafirlerinin masraflarını cepten karşılar.
Ayakkabısının cilasından tutun, kopan düğmesine kadar her
şeyin parası Başkan'dan çatır çatır kesilir.
Sadece
Beyaz Saray'da ağırlanan resmi devlet konuklarının masrafını
devlet öder.
Beyaz Saray'da bir de Başkan ve ailesinin
yaşadığı kesimde çalışan hizmetlilerin durumu var. Bunlar da
Başkan'a yüktür. Başkan ve ailesine verdikleri hizmetin
karşılığını "saat hesabıyla" çatır çatır Başkan'dan alırlar.
***
Başkan, kendisine tahsis edilen uçağa, devlet
delegasyonundan olmayan tek bir kişi bile bindirecekse
(çocukları dahil) cepten bilet parası öder. O seyahatin bedeli
Başkan'dan 'first class' uçak bileti miktarı olarak kesilir.
"Ülkenin First Lady'si" eşinin görevi gereği ahalinin
önüne çıkmadan önce saçını yaptırmışsa, kuaför ücreti
Başkan'dan çıkar.
BİZİM İTİBAR KAÇ
METREKARE?
Baba Bush'un karısı Laura Bush
anılarında "O faturalardan birine ne zaman baksam ağzım açık
kalırdı" diye sızlanıyor.
Şirketler, içinde Başkan
yaşıyor diye Beyaz Saray'a indirim yapamaz. Başkan 200 doları
aşan pahalı hediye kabul edemez.
Çocuğu 500 bin dolar
peşinat ve banka kredisi ile 114 metrelik gemi aldığında, bunu
soran gazetecilerle "Gemi var gemicik var" diye kafa bulamaz.
"Kendime öyle bir saray yaptırayım ki âlemin dibi düşsün"
de diyemez.
Amerika Başkanı'na hem çalışma ofisi hem
sosyal konutu hem de müze olarak hizmet veren Beyaz Saray
1700'lerde yapılmış.
O zaman on üç eyaletten oluşan
Amerika için tasarlanmış olup, büyük devletler içinde en küçük
başkanlık konutudur.
Bizim Ak Saray'ın neredeyse onda
biri kadardır.
Kimsenin aklına "Artık elli bir eyalet
olduk, dünya lideriyiz, ona göre bir saray yapalım" demek
gelmez...
İlgili haber linki:
http://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/abdullah-gulden-kosk-aciklamasi-740457/
|