|
|
................... |
|
................... |
SEZAİ BABAKUŞ
(ABHAZLARIN MUHALİF
SESİ)
|
KUBE Nurhan Fidan
25 Ekim 2008 |
|
|
................... |
|
|
Kendisini on üç sene
önce bizi davet ettiği (kalabalık bir müzik grubu
olarak) Emirgan’daki evinde, Abhaz sanatçılarla bir
araya getirmiş olarak hatırlıyorum. Abhazya’da sevilen ve
profesyonel başarıları olan bu değerli sanatçıları
İstanbul Çerkes camiasıyla buluşturmuş, prestijli
yerlerde konserler vermelerini sağlamıştı. Hevesle ve
heyecanla onları Çerkesler dünyası ile tanıştıran Sezai
bey bir yana, bu başarılı sanatçıların, o günlerde hak
ettikleri kadar ilgi gördüklerini pek de zannetmiyorum.
O akşam, güzel evindeki piyanonun başına, bilen bilmeyen
hepimiz oturmuş, bağıra çağıra şarkılar söylemiştik.
Dernek çevresinden bir grubu (en az yirmi beş-otuz
kişiyi) zarif eşiyle beraber tahammül ve nezaketle
ağırlamış bu ‘Abhaz muhalifle’ daha sonraları İstanbul
Çerkes camiasında sık sık karşılaşacaktık.
Yeteri kadar Abhaz, yeteri kadar vatansever, yeteri
kadar Türkiyeli ve yeteri kadar zarif bir Apsuwa
olduğunu bazı kimselere bir türlü anlatamadı. Kendiside
kurum kimlikleriyle anlaşamayan, sıradan standartlara
sığmayan türlü fikirlerini sivil inisiyatiflere kanalize
etti.
İstanbul Çerkes dünyasının on beş senedir yakından
tanıdığı bu entelektüel sima, hangi platformda olursa
olsun kamuflaj savaş muhabiri kıyafetleriyle Kafkas
dünyası ve Abhazya’yla ilgili her daim fikir beyan etti.
Entelektüel yoksulluklar içinde olan Çerkes dünyasında,
kimi zaman şimşekleri üzerine çekse de bildiğini okudu.
Bizlerin bilmediği ‘sabıkaları’ nerden kaynaklanıyor bir
türlü öğrenemeden, o her seferinde ne yapacaksa onu
yaptı.
Özellikle son dönemlerde, Abhazya’nın Dostları
Platformu'nun sözcüsü sıfatıyla ‘Hiçbir kurumla
geçinemeyip, rol çalar’ ve ‘eyyamcılık’ suçlamasıyla
yerden yere vuruldu. Bu aşamada, birazda rol
çaldıranlara atıfta bulunmak gerekir sanırım. Rolünü ve
görevlerini yerine getirebilen kurum ve şahısların
genelde böyle durumlarla karşılaşmaları çok da olanaklı
değildir. Zira bugün için hasbelkader, söz konusu
kurumları temsil eden kişilerin (kendileri pek farkında
olmasa bile) hiçbiri vazgeçilmez değildir. Kaldı ki, bir
kurumda vazgeçilmez olmak, sanırım başarılı bir durumu
değil, kolektife kapalı arızalı bir şekli işaret eder.
Televizyona yakışan, gazetecilikten gelen hali tavrı bir
yana, birikimi ve Abhazya konusundaki bilgisiyle,
Çerkesler dışındaki üçüncü şahısların çok da bilmediği
bu konunun, son dönemde, medyadaki başvuru figürlerinin
en kalitelisi kendisiydi.
Bir süre önce, Show TV'deki Abhazya-Gürcistan-Osetya
konulu siyaset meydanında, Ali Krca’nın, tecrübesi ile
profesyonelliğine çok da yakışmayan ‘etnik kimlikleri
kapıştırabilme’ tercihini, son derece ironik ve
ustalıkla geçiştirip, kolayca gerginleşebilecek bir
programı esprili ve seyredilir hale getirmiştir. Ayrıca
programa ‘konuşmacı’ olarak gelip de ‘konuşamayan’ kimi
konukların cümlelerini, zarif bir şekilde toparlayıp
sonlandırması da ayrı bir performanstı doğrusu.
CC’da ‘Özgürlüğü Hatırlamak’ başlığı altındaki yazıları
bize o dönemleri tekrar hatırlattı. Abhazya'nın on beş
sene önceki bağımsızlık mücadelesinin Türkiye ayağındaki
STK'larını oluşturan kanaat önderlerindendi. Abhaz-Gürcü
savaşının en sıcak günlerinde, böyle zamanlarda ne
yapılır pek de bilmeyen heyecanlı ve duygusal bir
kitleyi zamanın ruhuna uygun olarak örgütleyebilmek
oldukça zordu.
Bu karmaşık günlerde, başta Atay Ceyişakar ve Kafkas
-Abhaz dayanışma komitesini oluşturan bir kaç değerli
insan, o dönemi, arızaya meydan vermeden disiplinle ve
başarıyla yönetmişti. O günlerde, sirkülasyonu yoğun
olan, Selimiye’deki Kafkas-Abhaz Kültür Derneği'nin
muhaberat odası haline getirilen bölümünde, görüşmeler,
yazışmalar ve basın bildirileri arasında bunalmış
haliyle bile esprili ve rahatlatıcıydı. Bu özellikleri
dolayısıyla, o heyecanlı günlerde, en çok da gençler
onun etrafında olmaktan son derece mutluydu.
Şimdiki Abhazya Devlet başkanı Sergey Bagapş’ın, kimi
özellikleri nedeniyle yanından bile geçemeyeceği,
karizma ve yakışıklılıkta sınır tanımayan, eski devlet
başkanı Vladislav Ardzınba’nın danışmanı olarak
Abhazya'da kaldığı dönemi anlattığı yazıları, tarihe
tanıklık etmenin alçakgönüllü satırlarıdır. O yazılarda,
kökleriyle hasret gideren bir Apsuwa'nın şefkatli
halini, bir ülkenin dirilişine gazeteci gözüyle tanıklık
etmeyi ve Ardzınba’nın danışmanı sıfatıyla, o dönemler
bağımsız Abhazya'yı oluşturan gerçek kodların hepsini
bulabilirsiniz. Bu sahici satırlar, aynı zamanda
profesyonel bir gazeteci olan kendisinin, zevkli ve
sıcak kalemi sayesinde, birçok kişi tarafından, merak ve
heyecanla okunuyor.
Yüreğinize ve kaleminize sağlık Sezai Babakuş |
|
|
|
|
|
|
|