Dünyada Adige dilinden başka kaç
dil için sadece alfabesinin anlatılmaya çalışıldığı kitaplar
basılıp yayımlanmıştır acaba? Diasporada açtığımız dil kursları
alfabeyi öğrettikten sonra bir adım öteye geçememektedir.. Yani
Adige dili için alfabe başlı başına bir sorundur. Çünkü bize göre
Adige dili, dilbilimin alt bilim dallarında yeterince bilimsel
çerçevede ele alınıp üzerinde çalışılmamıştır. Anavatanda basılıp
yayınlanan Adige diline dair kimi kitaplar lehçeler arası
karşılaştırmalı dilbilim, morfoloji, etimoloji, okul ders
kitapları, Rusca-Adigece, Adigece-Rusca
sözlükler, pratik konuşma kitapları vb alanlarda yoğunlaşırken,
batılı dilciler genelde Adige dilinin gramer ve fiil yapısıyla
ilgili araştırmaları yayınlanmaktadırlar.
Benim tespit edebildiğim temel eksiklik ve en çok ihtiyacımız olan
ses bilim dalında eğitim almış uzmanlar başta olmak üzere
dilbilimin alt alanlarında bilim adamlarımızın olmayışıdır. İlk
ihtiyacımız olan şey ise Adige diline tek bir “resmi dil”dir. Bunu
yapacak olan bilim adamlarının ilk yapacağı 12 Adige lehçesinin
dil köklerine, dil seslerine göre ortak ve tek bir alfabe ile
Adige dilinin bütün gramerinin, söz varlığının ve imla kılavuzunun
hazırlaması olmalıdır.
Adige dili alfabesi Adige ve Kabardey lehçelerinde adeta birer
faciadır. Adige dilinin var olan 12 diyalektinde fonetik olarak
aynı seslere (fonem) sahip iken 2 ayrı alfabe olması başlı başına
çelişkidir. Bu, dilbilim açısından anlaşılır değildir. Mutlaka en
kısa süre içinde Adige dili için tek ve ortak bir alfabede karar
kılınmalıdır ve yazın dilinde tüm dünyada tek bir Adige alfabesi
kullanılmalıdır. Mevcut durum devam ettiği taktirde Adige dili
UNESCO’nun da raporunda yer aldığı gibi yaklaşık 100 yıl içinde
yok olmaya mahkumdur.
Rusya Federasyonu üyesi Adige cumhuriyetlerinde, DÇB içinde
oluşturulan Muhaddin Kumakhe başkanlığındaki komisyonun sunduğu
(2003) ortak alfabenin üzerinde anlaşma sağlanıp parlamentolara
sunulduğu halde, birinin ortak alfabeyi kabul edip diğerinin
anlamsız şekilde kayıtsız görünmesi akla sadece Adige halkı
üzerindeki Ruslaştırma politikalarının bir sonucu olduğu görüşünü
güçlendirmektedir.
Dünyada yaşayan tüm Adige halkı kendi diline ve dili üzerindeki
asimilasyoncu politika ve uygulamaları mutlaka bertaraf etme
iradesini sağlamak zorundadır.Bu açıdan başta Anavatan
Cumhuriyetleri devlet politikalarıyla, diaspora STK’larının destek
ve katkılarıyla “Adige Dili Politikası” oluşturulması zarurettir.
Adige cumhuriyetlerinin tek bir ortak
“Adige Dil ve Tarih Kurumu” kurarak çok kapsamlı araştırma,
geliştirme reformlarıyla Adige dilini ana okulundan üniversiteye
kadar resmi eğitim-öğretim dili haline gelmesi, sanat, edebiyat,
basım, yayın alanlarında tek bir “Resmi Adige Dili” oluşturma
yolunda çalışmalıdır.
1864’de Çarlık Rusya’nın Kafkasya’yı istilasıyla ve toplumsal
yaşantının kesintiye uğramasıyla Adige dili modern çağda kendini
bilim dallarında geliştirme imkanı bulamamış, bu nedenle dilin
ihtiyaç duyduğu yeni teknolojik ve bilimsel kavramları başka
dillerden almak durumunda kalmıştır. Ancak bu durum Adige dilinin
zayıf ve fakir bir dil olduğunu belgelemez. Adige dili “eklemli”
bir dildir ve oldukça zengin yeni kavram, kelime türetme gücüne
sahiptir.Yeter ki üzerinde yeterince bilimsel araştırma ve çalışma
yapılsın.
Türk Dili, Atatürk’ün “dil inkılabıyla” yabancı dillerin
etkisinden kısmen kurtarılıp bugünkü haline gelene değin öz Türkçe
kavramlarla zenginleştirildi ise de, hala Türk dilinin % 48’i
yabancı kelimelerden oluşmaktadır. Artık günümüzde baş döndürücü
bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yaşandığı ve bir günde
yüzlerce yeni kavramın üretildiği bir dünyada ana iskelet dışında
dili sürekli öz kavramlarla beslemek imkansız hale gelmiştir.
Zaten bu yeni kavramların, dünyanın gelişmiş 5 uluslar arası
kültür diline ve diğer dillere de aynı şekilde kendi fonetik
kurallarına göre söylenip yazılarak girdiğini görmekteyiz.
Dünya tarihinde 6000-7000 kadar çok dili konuşan halk içinde
sadece 10 kadar halkın diliyle söylenmiş ve yazılmış destanlar,
“epos” vardır. Bu mitolojik destanlardan biri ve Yunan Mitolojisi
kadar eski ve zengin olanı Adige Halk Destanları
“ Nartlar”dır. Böylesine zengin bir “epos” yaratan halkın
dili nasıl fakir olabilir! Tam tersine Adige dili, dünyanın başka
dillerinde olmayan, dilin kendi yapı özellikleri itibariyle “söz
söyleme” güçü oldukça kuvvetli bir dildir. Özellikle fonetik
zenginlik, anlamlı morfemlerden karmaşık yapıda ancak güçlü ifade
olanağı sunan biçim birim yapısıyla (kelime türetme ekleriyle)
dilbilimcilerde hayranlık uyandırmaktadır. Hatta rahmetli
yazarımız Kuyeko Nalbiy bir röportajında “Adige dilini tanrı
yarattı” demiyor muyuz, tanrı yarattığına göre hata yapar mı?”
diyerek Adige dilinin özellikle 1500 kadar bitki ve ağaca ad
verecek kadar zengin kavramlara sahip olduğunu dile getirmiştir.
Tanrı, Adige dilini yaratıp Adige halkına armağan etmiş ama gramer
kitabını yollamayı unutmuş herhalde, biz de iş edinip yazamadık
hala.
(Not: Bir sonraki yazımız Adige Alfabesi ve temel
özellikleri üzerine olacaktır.) |