Roma Uygarlığında Dans
Eski Romalıların dansları, sahne üzerinde çalınıp
söylenen ünlü şiirlere eşlik etmek, bu şiirlerdeki
kişileri ya da olayları taklit etmeye dayanan
hareketlerdi. Ancak bu hareketlere pek dans denemezdi.
Çünkü Romalılar için dans etmek soysuzluğun bir
simgesiydi. Dansı esirlere yaptırırlardı .(ATAM AN, 1947
,s .64)
Romalılar, İmparatorluğun yıkılış dönemlerine doğru
sahne ve seyirlik oyunlarında büyük ilerlemeler
kaydettiler. Danslar eski inceliğini yitirdi ise de,
dansın toplumsal önemini kavrayan Romalılar, soyluların
kızlarına dans dersi dahi aldırdılar.
Mısır Uygarlığında Dans
Eski Mısır'ın müzik ve dans yaşamı ile ilgili bilgileri
arkeolojik bulgulardan alıyoruz. Mısır uygarlığının,
döneminin en muhteşem ve büyük uygarlığı olduğunu
günümüze kadar ulaşan anıtlardan, rölyef ve resimlerden
öğrendiğimiz bu ulusun oldukça ileri düzeyde müzik ve
dans sanatına sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Eski Mısırlılar dansı diğer birçok uygarlıkta olduğu
gibi dinsel amaçlı törenlerde, hasat ve bolluk için
düzenlenen şenliklerde yaparlardı. Cenaze törenlerinde
ise maskeler takarak yaptıkları dansa ölüm dansı
denirdi.
"...Mısırda tek, çift veya grup halinde yapılan
dansların dramatik, lirik ve grotesk şekillerini din,
kültür, taklit, ifade ve savaş temeline dayanan
şekillerini resimlerden izlemek kabil olmaktadır.
"(ATAMAN, 1947 ,s .22)
Mısırlılar gibi diğer eskiçağ uygarlıklarının birçoğunda
da değişik dans türleri gelişmişti. Babil, Asur, Pers
gibi Ortadoğu ve Mezopotamya, İnka, Aztek ve Maya gibi
Amerika uygarlıklarında da dinsel, dindışı ve savaş
dansları bulunduğunu ve bu uygarlıklarca oldukça önem
verildiğim arkeolojik bulgulardan anlayabiliyoruz.
Hint Uygarlığında Dans
Hindistan'da tiyatronun yaratıcısı sayılan Brahma, Budha
dininin ilkelerini anlatan dört Veda'ya "Natya-Veda"
denilen ve konusu tiyatro olan beşinci Veda'yı ekledi.
İ.Ö. 200 yılında da Hindistan'ın en eski müzik kuramcısı
Bharata Muni, "Natya-Şastra" adını verdiği dünyanın en
eski dramaturji çalışmasını yaptı. Natya-Şastra dans,
oyunculuk ve dram sanatlarını ele alan bir yapıttı. Bu
yapıtla birlikte oyunlu dans ve şarkılar, efsaneleri ve
dinsel konulan işliyordu. (NUTKU, 1985, s.26)
Sonraları çok gelişme gösteren Hint dansı "Kathakali"yi
ortaya çıkardı. Kathakali doğunun en gizemli anlatım
dansıdır. Yalnızca "Mudra"nın (elin duruş biçimi) dört
binden fazla türü olduğu saptanmıştır. Bu tür geleneksel
Hint dansları, Budha öğretisini ve evrensel epikleri
içeren "Ramayana" ("Ram",dans anlamına gelir) ve
"Mahabharata" masallarını anlatır.
Çin Uygarlığında Dans
Çin'de İ.Ö.2200 yıllarında dahi çok düzenli dinsel
törenlerin yapıldığı ve savaş başarılarının danslı
anlatımla sahneye aktarıldığı belgelenmiştir. Şang
Hanedanı'nın tahtta olduğu sürede (İ.Ö.1766-1122)
danslar yağmur yağdırma, ekin biçme gibi sosyal içerikli
olarak, kurulan bir sahne üzerinde yapılırdı. Dinsel
ezgilerle desteklenen bu dansların izleyicileri ise
diğer uygarlıklarda olduğu gibi halk değil imparator,
saraylılar ve din adamlarıydı.
Japon Uygarlığında Dans
Japonya'da dans sanatı yine dinsel kökenlidir. Japon
tiyatrosunun temeli olan "Kagura"lar, Japon danslarının
da atası sayılır. Şinto'ya tapınmak için düzenlenen bu
dansın sanatçıları da Şinto tapınağının kadın dansçıları
idi. Kagura'nın kapsamı içinde avcılık törenlerinden
kalan "Şişi" dansı da vardı. Kagura tanrının varlığını,
her an her yerde olduğunu anlatmak için yapılırdı.
|
Hintli bir BHARATANATYAM dançı. |
|
|
|
|
|
"No gösterisi" |
|
|
|
KABUKİ'de Kadın rolünde bir aktör |
|
Japon danslı tiyatro sanatında oldukça önemli yer tutan
danslar da "Gigaku", "Bugaku", "Kyogen", günümüze dek
varlığını sürdürerek önemini yitirmeyen "No" ve "Kabuki"
danslarıdır. (NUTKU, 1985, ss. 122-127)
No, geleneksel biçimiyle bir yüksek zümre tiyatrosudur.
Başrolü yüzü maskeli bir dansçı oynar. Maskeler
dansçının ait olduğu sosyal sınıfı, kişiliğini, yaşını
ya da içinde bulunduğu ruhsal durumu belirtir. Simgesel
anlatımı oldukça fazla olan No'da dansçının elindeki
yelpaze bazen bir bıçağı, bazen bir saç fırçasını, bir
içki kadehini, bir kelebeği, ok ve yayı, uzaktaki bir
dağı ya da yere düşen bir kar tanesini simgeler. Eşlik
müziği de geleneksel Japon 5'li sistemine göre
düzenlenmiştir. Orkestra ise bir tahta flüt ve üç
vurmalı çalgıdan oluşur.
Kabuki, No'nun daha bir genelleştirilip,
basitleştirilmişidir ve alt tabaka yani burjuva
kökenlidir. Koyu bir makyaj ve makyajlarda stilizasyon
ön plandadır. Kabuki dansında jest ve mimiklerin önemi
büyüktür. Çalgıların ve müziğin de No'ya oranla önemi
daha fazladır. Müzik Kabuki'de ruhsal bir güdüleme
sağlamaktadır. Birkaç nota ile izleyici uyarılır,
yumuşak parçalarla aşk ve üzüntü anlatılır ya da birkaç
sert davul vuruşuyla azgın duygular dile getirilir.
Temel çalgılar flüt ve davuldur. Konuları No'ya göre
daha gerçekçidir. Çoğunlukla aşktan kaynaklanan
kıskançlık duyguları, ölümcül kavgalar ve Samurai
düelloları konu edilir. (ÇOLPAN, 1964,s. 3)
|