BİREYSEL KAHRAMANLIK ÜZERİNE ŞARKILAR VE GELENEK
(Л1ызэкъо Орэдхэмрэ Хабзэрэ)
Ülkesi için canını dişine takarak çarpışan
yiğitlerin adlarını ve sergilemiş oldukları
kahramanlıkları koruma altına almak ve ölümsüzleştirmek,
onları birer gurur anıtı olarak halkın kalbinde yaşatmak
için, Adigeler, o gibi kişiler için övgü dolu şarkılar
düzerlerdi.
Bu bir gelenekti. Adige sözlü edebiyatında (1оры1уатэ)
çok sayıda kahramanlık şarkısı bulunuyor.
Kahramanlık şarkıları iki gruba ayrılır. Birinde birden
çok yiğidin adı geçer. Bunlara çok kişilik şarkı
(л1ыбэ орэд) ya da çok kişi üzerine söylenmiş şarkı
denir. Diğeri ise tek bir kişi, tek bir kahraman
üzerinedir. Bunlara da tek kişi üzerine şarkı
(л1ызэкъо орэд) denir.
Yiğitlik örneği olan olaylar üzerine söylenmiş
şarkıların hepsi, geguak'olar (джэгуак1о; halk
sanatçıları) tarafından, yiğitlerin adları belirtilerek
düzenlenirdi. Ancak değişik dönemlere göre, yiğitlik
ölçütleri de
değişebilirdi. Sözgelişi, Aydemirkan’ın yiğitliği,
gelenek dışına çıkan beylere (пщы-оркъ) karşı verilen
uğraşlar kapsamındadır. Haklının, gerçeğin yanındaydı
Aydemirkan. Bir başka kahraman, TIĞUJIKO Kızbeç'in
yiğitliği ise, XIX. yüzyılda Rus İmparatorluk
ordularının acımasız saldırılarına karşı verilen savaşta
kendini gösterir. Kızbeç ulusunun/Adige ulusunun
özgürlüğü ve bağımsızlığı için, canını dişine takıp 30
yıl boyunca savaşmış bir kahramandır.
Adigeler her ikisinin de adını ve anılarını yaşatmak
için destan ve şarkılar düzdüler, böylece her ikisini
de ölümsüzleştirmiş oldular.
AYDEMİRKAN ŞARKISI'NIN ÖYÜSÜ (Айдэмыркъан иорэд икъэбар)
Aydemirkan Kabardey derebeylerinden Pşı İdar'ın oğlu
olarak 1509 yılında doğdu. Bahçesaray (Бахъчысэрай/Kırım
başkenti) ve Astrahan (Астырхъан) seferleri (зек1о)
sırasında yiğitliğiyle parlayıp tanındı. Er meydanında
diğer beylerin hepsini gölgede bırakıyordu.
O sıralar ülkeyi BİSLAN Pts'aps'e Kurış (Бислъан
Пц1апц1э Курыщ) (1) yönetiyordu. Kurış’ın yanına varıp:
“Aydemirkan bizi hep gölgede bırakıyor, atının bir
benzeri yok, kendi de tehlikeli biri, onu öldürtmezsen,
bilesin ki beyliğin elinden gider, ülke de elden gider”
dediler.
“Olur, öldürtürüm” dedi BİSLAN Pts’apts’e. Bir kaleyi
zaptetmek için köylere sefere katılma haberi saldı
(чылэгъаджэ ыш1ыгъ).
“Bir ordu oluşturmam gerekiyor, bildireceğim tarihte
herkes ok ve yayı ile birlikte dediğim yere gelsin”
diyerek.
Atlı haberci Aydemirkan’ın yanına da vardı:
“BİSLAN Pts’apts’e ordu topluyorum, Aydemirkan’a da
söyleyin, bildirdiğim yere günü ve saatinde gelsin
dedi” diyerek.
“Gelebilirsem gelirim” dedi Aydemirkan da.
“Gelebilirim de ne demek oluyor? ”Gelirim” demiyorsan,
dediğini aynen iletirim” diyerek, iğneleyici bir
biçimde konuştu haberci.
“Aynen ilet” dedi Aydemirkan da. Haberci dönüp söyleneni
bildirdi.
“Onun güvendiği dağlara kar yağdırmasını bilirim ben”
(Ар зыгъэгушхорэ гур сэ язгъэуп1эн/Ona o cesareti veren
yüreğini paspas ettiririm) dedi BİSLAN Pts’apts’e. Gün
geldi ve herkes söylenen yerde toplandı, BİSLAN
Pts’apts’e sırayla herkesin ok ve yayını denetlemeye,
kusurlu bulduklarını alıp okçu ustasına (щаш1э) verip
nişangah (бзэпс) koydurarak ilerlemeye başladı. Derken
sıra Aydemirkan’a geldi.
“Ver okunu” dedi Aydemirkan’a. Vermedi.
“Ver hadi köpeğin dölü” dedi Aydemirkan’a.
“Kusuru varsa, öldürülecek olan benim (Мыхъумэ,
аук1ыщтыр сэры)”, diyerek okunu vermedi Aydemirkan.
Ordu hazırlandı, sabah erkenden kaleye saldırıldı
(щамбул). BİSLAN Pts’apts’e Kurış geriden ve uzaktan
savaşı izliyordu. Atlı haberciler/ulaklar
gönderdi, ulaklar “alamadılar, güçleri yetmiyor” diye
haber getiriyorlardı, sonunda, öğle üzeri/kuşluk
vakti beklenen haber bir haberciden geldi:
“Kale alındı, kaleye ilk giren Aydemirkan oldu. Kapıyı
kırıp kale içine girdi, bayrağımızı kale burcuna dikti”
.
“Öylesine, kale alacağımıza, bütün bir ordu yok
olsaydı da, o köpeğin dölü keşke kaleye ilk giren kişi
olmasaydı” dedi BİSLAN Pts’apts’e Kurış. Kaleyi
yağmalayıp dönerlerken yolda, ormanda üç dişi geyik (blane/бланэ)
görüp kovalamaya başladılar. Grubun yarısı geyiklerin
peşine düştü ama yetişmediler, geyikleri kaçırdılar.
BİSLAN Pts’apts’e, yayıldığı arabasından doğrulup bir
iki kez ileriye doğru baktı, ”Vay anasını! ” dedi.
BİSLAN’ın “Vay, anasını” demesi üzerine, Aydemirkan, atı
Ceman-Şarık’a (Джэман-щарыкъ) üç kamçı vurup fırladı.
Geyiğe yetişti, kamçısıyla vurup geri çevirdi, BİSLAN’ın
arabasına doğru sürdü, yayına bir ok takıp fırlattı,
geyiği arabanın tekerine çaktı, arabayı yere mıhladı
(2).
“Koca Kurış (Курыщэшхо)! Okumu nasıl buldun? ” diye
sordu.
“Senin o böbürlenen ciğerini/yüreğini ezip geçmezsem,
BİSLANların evine alınan kızlardan biri sayılayım! ”
diye yanıt verdi derebeyi.
“Sen bilirsin (Сыолъэ1урэп)” karşılığını verdi
Aydemirkan da.
Kamboletıpş ile Aydemirkan çocukluktan kan kardeşi olmuş
iki yakın arkadaş idiler. Pşı Kambolet, BİSLAN
Pts’ats’e Kurış’ın damadı idi. Kambolet’i çağırttı:
“Aydemirkan ülkeyi mahvedecek, öldürülmesi gerekiyor”
dedi.
“Öyle biri öldürülmez, o ülkenin temel direğidir (хэкум
ик1ылъэныкъу)” dedi Kambolet.
“Bütün bir ülke/ileri gelenler yanıma gelip
öldürülmesini istediler, onu öldürmezsen, akrabalığın
burada biter” dedi Kurış.
“Öyle olsun, öldürürüm” diyerek geri döndü, bir kuzu
kestirip Aydemirkan’ı çağırttı. Yeme içmeden sonra:
“Hadi yüzmeye gidelim, ırmağa” dedi Aydemirkan’a.
“Gidelim ama atlarımız sinekten rahatsız olurlar”.
“Kendi atlarımızla değil, sıradan atlarla gideriz” dedi
Kambolet.
Atlara silahsız bindiler. Ancak Kambolet dönüp tüfeğini
aldı.
“Kargalara ateş etmek için” dedi Kambolet. Aydemir
kuşkulanır gibi oldu. Irmağa varmak üzereyken, Kambolet
kendisini Aydemirkan’ın biraz gerisine attı, geriye
baktığında, Kambolet’in gözlerinden yaşlar döküldüğünü
gördü.
“Hiç ağlama, budala olan benim, sen değilsin ki” dedi
Kambolet’e. Kambolet vurup Aydemirkan’ı öldürdü.
Aydemirkan’ın atı Ceman-Şarık, ağaç sürgülü bir at
ahırındaydı, kapıyı kırıp dışarı çıktı ve Aydemirkan’ın
yanına koştu, etrafında dolandı, onu birkaç kez evirip
çevirdi. Aydemirkan’ın öldüğünü anlayınca da, gelmiş
olduğu denize doğru koşup gitti (3). Aydemirkan’ın ölüsü
Kabardey toprağına defnedildi.
Aydemirkan’ın bizzat Kambolet tarafından öldürülmediği,
onu pusu yerine götürerek öldürttüğü biçiminde
anlatılar da vardır. Aydemirkan’ın kabri/höyük mezarı
(1уашъхьэ) Kabardey-Balkarya Cumhuriyeti’nin Avşecer
(Аущэджэр) köyü yakınındadır.
Aydemirkan öldürüldüğünde 30 yaşındaydı. Onun adı çok
sayıda şarkıya konu oldu. Şarkılardan birinde şöyle
deniyor:
Kılıç tutan bileklerine o gücü veren, Koruyucu Tlepş’
tir,
Ok ve yayına güç/hız katan da Koruyucu Avşec’dir,
Atlar şaha kalktığında-saldırıyı başlattıklarında ilk
yetişen Aydemirkan’dır.
Yetişir yetişmez bir kara bulut gibi er meydanında
belirir,
Güçlü bir boğa gibi orta yere dikilir,
Keskin kılıcını bir çekti mi, yolu düşmanın kalbinin
üzerinden geçer,
Issız bir yere ulaştığında, kartal gözü gibi ortalığı
bir süzer,
Bir gördüğü de atı Ceman-Şarık’ın elinden kurtulmaz,
Bir haykırdığında düşmanının ödünü patlatır.
Aydemirkan’ın kılıcı usta bir demircinin elinden
çıkmıştı. Bu demirci Koruyucu Tlepş’ (Лъэпшъэу
тикъан) denilen Demirciler Tanrısı’nın
yetiştirmesiydi/öğrencilerindendi. Yayı, Hıristiyan din
azizlerinden/tanrılarından Koruyucu Avşec’in
(Aziz Georgi/Святой Георгий) denetiminde gerilmişti. Atı
Ceman-Şarık da onu, istediği her yere, en kısa
bir sürede, bir şimşek hızıyla (лъэрытемытэу)
yetiştiriyordu. En güçlü, yaban dağ sığırı (к1оч1эцу;
bizon) gibi olan düşmanlarını bile korkuturdu.
Aydemirkan böylesine eşsiz bir yiğit olarak, şarkısında
anlatılıyor. Atı, silahı ve kendi görünümüyle, o, tam
bir yiğitlik örneğidir.
Kahramanın ardından, ölümünden sonra, şairler, onu
konuşturarak, sanki ölen kişinin kendi konuşuyormuş
gibi şarkılar da düzerlerdi. Aydemirkan da, başına
geleni kendi şarkısında şöyle anlatır:
Benimle arkadaşlık yemini etmiş olan Pşı Kambolet bana
ihanet etti/kardeşlik yeminini çiğnedi,
Kambolet beni ıssız bir yere,
Hıv ç’etıku (Хъыу к1этыку) denen yere götürdü,
Ön tarafıma bir baktığımda, babasını öldürdüğüm kişiyi
görüyorum.
Arkaya dönmek istediğimde küfürlerle karşılaşıyorum,
Solumdan tetikçi/cani grubu üstüme geliyor,
Çemberi yarayım desem iğdiş atım yürümüyor, bir yük,
Üstlerine yürüyeyim desem Ceman-Şarık’ım uzakta,
Karşı koyayım desem çelikten kılıcım belimde değil,
Beni engellemek için çukur kazmışlar, atlayamıyorum…
Aydemirkan acımasız beylerin elinden böyle can verdi.
Çocukluk arkadaşı Pşı Kambolet tarafından kandırılarak
Hıv ç’etıku denilen ıssız yere götürüldü. Onu pusu
kurmuş bekleyen düşmanlarına yem etti. Güvendiğin
arkadaşının ihanetinden daha adi, daha alçakça bir eylem
olamayacağı Aydemirkan şarkısında şöyle dile getirilir:
«Bunu bana yapan arkadaş, belasını Allah’ından
bulsun (Мыр къысэзыш1агъэм шъэогъум итхьэр ерэу)»
*
Binicisiyle üç düşman atlısını ya da binicisiz ama
eğerli yedi düşman atını er meydanından/savaştan alıp
getirene, Adigeler adam olmuş derler (Пый шыуищ
зэрэтэсэу, е шибл онэгу нэк1эу заом къыхэзщырэр л1ы
икъугъэк1э адыгэмэ алъытэ).
* Korkusuz olanın ünü yok olmaz (Зыпсэ емыблэжьрэм
ищытхъу к1одырэп).
*
Arkadaş yeminine ihanet etme/Dostluk Tanrısı’nı
aldatma/Dostluk Tanrısı’na ihanet etme (Ныбджэгъум итхьэ
умыгъапц1э).
* Ölümden değil, onursuzluktan kork/kaçın (Л1эныгъэм
нахьи, емык1ум нахь ш1ол1ык1).
(Eski Adige deyişleri)
Bilgi notu:
(1) Bu ad “Besleney Pts’apts’e Kurış” biçiminde
de yazılır. Türkiye’deki anlatlara göre bu obur
Kabardey beyi çok şişman olduğundan ata binemiyor, iki
tekerli arabasıyla ava ya da gideceği yerlere
götürülüyormuş. -HCY
(2) Türkiye’de dinlediğim anlatılarda olayın avda
geçtiği, azgın bir erkek yaban domuzunun (къохъуцэжъ)
Besleney Pts’apts’e Kurış’ın üzerine yürüdüğü, domuzu
öldürmek için Aydemirkan’ın yayını gerdiği ama Besleney
Pts’apts’e Kurış’ın Aydemirkan’a “Adi herif, vurayım
deme, o benim hakkım” (Томэжъц1ык1у, уеокъон, ар сэ
си1ахь) dediği, ama attığı okun domuzu ıskaladığı,
beyin/pşı’nın mutlak bir ölümle burun buruna geldiği,
bunun üzerine Aydemirkan’ın domuzu vurup arabanın
tekerine çaktığı, beyi ölümden kurtardığı biçimindedir.
-HCY
(3)-Türkiye’deki anlatılara göre, suyu (ırmağı ya da
denizi) geçip gelen bir at sürüsü içinden Ceman-Şarık’ı,
birkaç denemeden sonra, Aydemirkan, çocuk yaşta iken
tayı yakaladı. Tayın asıl sahibi ise kendi öz babası
idi. Tay, yelelerine sıkı sıkıya yapışmış olan çocuğu,
henüz tanışmadığı babasına götürdü. Çocuk kundağa bağlı
iken bir kartal tarafından götürülmüş, çocuksuz bir aile
de onu kurtarıp büyütmüştü. Tanrı izin verirse, duyduğum
Aydemirkan anlatılarını daha sonra yazmaya çalışacağım.
-HCY
TIĞUJIKO KIZBEÇ ŞARKISI (Тыгъужъыкъо Къызбэч иодэд)
TIĞUJIKO Kızbeç (1), 1777 yılında Shapsughya’da,
At’ek’um (Ат1эк1ум) ırmağı kıyısındaki Naşha (Нашъхьэ)
köyünde doğdu. Adige Süvari birlikleri komutanıydı. 30
yıl boyunca Adige ülkesini kasıp kavuran Rus
İmparatorluk ordularına karşı koydu. Ona “Çerkeslerin
Aslanı” (Черкесмэ яаслъан) da deniyordu.
Kızbeç’in atlı birlikleri 40 kez düşman ordugahlarını
bastı. Onun yiğitçe sürdürdüğü çarpışmalar ve başarıları
tarihsel belgelere de geçmiştir. Başarıları içinde en
önemlilerinden biri de şudur: 1834 yılında 700 atlı ile
birlikte Abın Irmağı kıyısında koca bir düşman ordusunu
yendi (2), aynı yıl , yanındaki 90 atlı ile
birlikte, düşman ordusunun baskınına uğrayan dokuz köyün
yağmalanan mallarını ve alınan tutsakları kurtardı.
1839 yılında 9 yerinden yaralanmış olarak bu dünyadan
ayrıldı.
“…Çocukları Kazaklar tarafından öldürülmüş biri, çok
sayıda yarası olmasına , yaşlanmış olmasına karşın,
düşmana karşı direnişlerini aralıksız sürdürdü.
Anapa’daki Osmanlı komutanı Hasan Paşa’nın ricası
üzerine Mekke’ye gitti, ancak hacı olmak bile onu
sakinleştiremedi, eskiden olduğu gibi, o yine bir
Sahpsugh olarak kaldı. İri cüsseli, gür sesli, eli,
adımları ve davranışlarıyla tanımlamak gerekirse, o,
görünüş ve hareketleriyle tam bir Shapsugh kahramanını
tanımlıyordu. Kendisini kıyamet günü (Дунэе къутэжь)
için doğurulmuş biriymiş gibi görüyordu.
…Birisinin, ”Böyle danslara katılman (уджым
ухэтыныр)/bütün eğlencelerde boy göstermen/dans etmen
yaşına uygun düşmüyor” diye eleştirmesi üzerine,
”Ölünceye değin oynayacağım/dans edeceğim (сыкъэшъощт),
eğer dans etmek yoksa, Cennet’i bile istemem”, demişti.
Adige geleneğine aykırı düşüyor olsa da, sağlığında,
Kızbeç ve başarıları üzerine bir şarkı düzmüşlerdi.
Kızbeç, şarkısını dinlemeyi çok severmiş.
“…Kızbeç artık yaşamıyor ama o Shapsugh düşünce
dünyasındaki yaşamını sürdürüyor. Rus kalelerine her bir
baskın verildiğinde, Kızbeç, beyazlar giyinmi kır atının
üzerinde görünüyormuş”. (Hangerıy/Хъанджэрый.
«Беслъний Абат» adlı yazısından alıntı) (3).
TIĞUJIKO Kızbeç, örnek bir savaşçı, örnek bir yiğit
olarak ulusumuzun benimsemiş olduğu en iyi bir ordu
komutanı, örnek bir kahramandır (л1ыблан). Şarkısında
Kızbeç’in soyu/sülalesi (l’ako/л1акъо) ve gösterdiği
yiğitlikler anlatılır.
Büyükbabası Yemlışıko,
Onun oğlu Tığuj,
TIĞUJIKO Kızbeç/Tığuj oğlu Kızbeç’tir…
Kardeşi Batmıze,
Zeçeriyaların (4) kızının oğludur…
Karanlıkları yaran (мэзахэр еугъозы) biri,
Dolunaylar ise tacıdır,
Okunun ucu bağışlamasızdır (Ибзашъхьэ щымыут). . .
Kızbeç, kılıç sallamasını sever,
Subayları atlarından alaşağı eder,
Saldırları karşısında Kazaklar kaçarlar,
Düşmanlarını kovalar (Ипыйхэр отэк1ы1у ирефых).
Koca orduların karşısında irkilmez:
Zor korkutulur biridir o,
Dişli, çok güçlü,
Aceleci olmayan, sağlıklı/yakışıklı (шъуаш1у) biridir
o,
Kızbeç yetişir yetişmez
Ateşten bir top gibi (чэтэку маш1оу),
Her yere ışıltısını saçar,
Er meydanı ortasına dalar (Корэныгум аш1уепк1э). . .
Ra, Kızbeç'in birlikleri
Sayıca azdır, ama her bir eri ateşten sınav vermiş (дзэ
лыгъох),
Feleğin çemberinden geçmiştir (Ик1ыгъо пэпчъых),
Mızrak ucunda bile ilerlemeyi bilirler
(пчыпэшъхьэрык1ох)…
Yiğitlerinin içinde bir aslandır o,
Aslanı ipte oynatır,
Kazakların canına okur…
Sakalı sanki bir aslan yelesi,
Savaşta kendisinden uzak durulan biridir o…
O, karanlıkta at biner, diyor şarkı, başındaki ordunun
erleri de kendisi gibi seçme yiğitlerden oluşmuştur.
Savaşta Kızbeç’ten titrerler, yanına yaklaşmaktan
korkarlar. Geleneğe bağlıdır, huy ve davranışlarıyla
savaşmak üzerine ayarlanmış bir makine gibidir ama
çağının koşullarına ayak uydurmasını da bilen biridir
o. Yaşamını, ülkesini ve ulusunu korumaya adamıştır.
TIĞUJIKO Kızbeç’in örnek yiğitliği şarkıda işte böyle
anlatılır.
Bilgi notu:
(1) “Kızbeç”, Shapsughca’da “Kızbek” olarak
okunur, ancak Adige ve Kabardey edebiyat dillerinde
Shapsughca’da olduğu gibi “k-к” (ke) ince sesi
bulunmaz, ’k’ (ke) ince sesi karşılığı olarak “ç-ч” (çe)
sesi kullanılır ve bu ses (“ç-ч” ), normal “ç-чъ”
sesinden farklıdır; ancak, bir biçimde Shapsughca’nın ya
da Kabardeyce’nin farklı lehçe ve türevlerinin baskın
olduğu Türkiye’de bu farklılık algılanamıyor. Bu nedenle
Kızbek adı, birçok yerde, doğru söylenişi/telaffuzu
bilinmediğinden, yakıştırma olarak “Huzbek”, ”Guzbek”
biçimlerinde de yazılıyor. Adın aslı “Kazbek” ya da
“Kızbek”tir, edebi dilde, bunun karşılığı “Kızbeç” ya da
“Kazbeç”tir, Rusça’da ise “Kazbiç” biçiminde yazıldığı
görülebilir. -HCY
(2) Kızbeç’in söylenen yerde 14 bin kişilik bir
düşman ordusunu yendiği ve düşmana 6 bin zayiat
verdirdiği de yazılır (Bkz. General İsmail Berkok,
”Tarihte Kafkasya”, s. 421-422; Kadircan Kaflı, ”Şimali
Kafkasya”)-HCY
(3) Hangerıy/Hancerıy (Хъанджэрый)-19. yüzyılın
ilk yarısında yaşamış Adige aydını. Rus subayı idi.
Burada da ismin aslı “Hangerıy”dır, Adige edebiyat
dillerinde, Türkçe, Rusça ve Shapsughca’da olan “g” (ge)
sesi bulunmadığından, bu ad “Hancerıy” biçiminde yazılır
ve okunur-HCY
(4) “Zeçeriya” adı da, aynı biçimde “Zekeriya”
adının edebiyat diline aktarılmış yazılı biçimidir. -HCY
ÇOK KİŞİ ÜZERİNE SÖYLENMİŞ ŞARKILAR (Л1ыбэ орэдхэр)
“Bir Adige için özgür, yiğit ve doğru/düzgün davranışlı
biri olmak, ölümle yaşamı ayıran ince bir çizgide
yürümek gibi bir şeydir”
(K’eş’ Adılcerıy/К1эшъ Адылджэрый)
Şarkıda birden çok kişinin adı geçiyor, bunların
gösterdikleri yiğitlikler ve söyledikleri sözler yer
alıyorsa, bu tür şarkılara çoğul kişili şarkı
(л1ыбэ орэд) denir. Çoğul kişili şarkılar, daha
çok savaşta yiğitlik göstermiş kişiler üzerine
düzülürdü. Bir iki geguak’o-vısak’o (şarkı bestecisi)
bir araya gelir, kimlerin adlarını şarkıya
katacaklarına karar verirlerdi. Gelenek gereği, şarkı,
başta gelen/başat yiğidin adıyla başlatılırdı.
Nartların Hamırze’si
Atlı olarak tek başına kalmıştı (къали),
Yerğujıye Hazako guşe
Bir kılıç darbesi indirdi.
Bu sözler çoğul kişili olan Vestığeye Savaşı (Остыгъэе
зао) üzerine söylenen şarkıda yer alır. Bir başına
kalmış olsan bile sağlam bir kale gibi kaçmadan yerinde
durmasını bilmelisin, düşmanın karşısında tek bir
kılıçla kalsan bile, geri çekilmemen, çarpışmanı
sürdürmen gerekir, işte o zaman sen bir kahramansın,
diyor şarkı.
“Shapsughya Kahramanlarının Şarkısı”nda (Шапсыгъэ
л1ыхъужъмэ яорэд) savaş ve savaşçılar şöyle
yansıtılıyor:
Düşmanın üzerine göğüsleri önde yürüyorlar,
Düşmanı kılıç elde darmadağın ediyorlar,
Direnen düşman atlılarını tepe taklak ediyorlar,
Er meydanı onlara bir oyun/dans yeri gibi geliyor,
Uçurulmuş/parçalanmış kelleler,
Abın Irmağı boyunda kan seli içinde yüzüyorlar.
Her bir savaşçının kendine özgü çarpışma biçimi
şarkılara yansıtılmıştır, bu şarkılar günümüze ulaşmayı
başarmışlardır. Biri “savaşın omuzu, başı, temel
direğidir” (заом ыблыпкъ). O olmadan savaşı sürdürmek
olanaksızdır. Ordunun en gerisinde görevlendirilen
atlılar da, ”atlı artçılar”dır (шыук1э къал).
Aproçin’in Kazaklarını
İp gibi peşine takmış getiriyor.
-diyor şarkı.
Şarkı, Karteneko Beçmız’ın atının o denli yaman bir at
olduğunu vurguluyor, kendine de o denli güveniyor Beçmız.
Düşmana bir görünüyor ve onları peşine takıyor. Atı en
zayıf olanı geriye düşürecek biçimde, Kazakları peşine
takıyor, onları birbirlerinden uzak ama bir ip gibi
dizilmiş olarak gerisinde bırakıyor. Beçmız, ansızın
geri dönüyor ve her birini teker teker öldürüyor.
“Ferzepe Savaşı Şarkısı” (Фэрзэпэ зао иорэд) da, çoğul
kişili şarkılardan. Şarkı özgürlüğün ve yiğitliğin
gerçek bir Marşı'dır.
Kır atlı, beklenmedik bir manevra/dönüş yapıyor,
Ferzepe Savaşı’na (1) katılıyor, -
Davırların kör Hapaç’e’si (Даурк1э хьапэк1э нэшъу).
Yeşil at da mükemmel bir dönüş yapıyor
Naşı ormana alınan kişi-
Şevgenlerin Tahir pak’ıdır (Шэуджэнк1э Т1ахьирэ пакъ).
Pç’enıpe Savaşı (Пк1эныпэ зао) verildiğinde
Yiğit atı (Шы бланэр) yaralanmıştı,
Ferzape’de yaralandığında
Hiçbir atın terkisine binmedin (2).
Mühürlü kılıcını çalıştırıyor,
Başka bir yöntemle savaşıyor-
Hatığuç’e Salımçerıy.
Bjenıko Savaşı (Бжъэныкъо заор) verildiğinde
Degujıyeko’nun ölüsünü
Topun ağzından alıp getiren-
Boletıkoların Şerel’ıko’sudur (Болэтыкъо Шэрэл1ыкъу).
Kır tayı boş eğerli olarak
İki kız kardeşine götürülen-
Degujıyeko Hacal (Дэгужъыекъо Хьаджал).
Lebaş’ha Savaşı (Лэбашъхьэ заор) (3) verildiğinde
Topu ateşleyeni öldüren kişi
Kanekoların Ayteç’idir (Къанэкъок1э шъуи Айтэч).
Bilgi notu:
(1) Ferzape ya da Farzape, Farz ırmağının Kuban
ırmağına döküldüğü yer. Adigece’de sesler hareketli
olduğundan “e” sesi “a” ya dönüşebilir, tersi de olur.
Buradaki “pe” ön, ırmağın aşağı bölümü anlamındadır:
”Farz”+”pe” =”Farz önü”; ”Mıyeko”+”pe”=Mıyeko ırmağı
önü, vadi bitimi=Mıyeko vadisinin önü, ovaya açıldığı
yer=Mıyekuape=Maykop gibi. -HCY
(2) Bir başkasının/düşman atlısının terkisine
binmeyi kabul etmek demek, Adige geleneğinde,
tutsaklığı, köleliği kabul etmek, korkaklaşmak/en
aşağılık bir düzeye düşmeyi kabul etmek anlamına gelir.
-HCY
(3) Lebaş’ha-Yukarı Laba anlamına gelir. Irmak
tarifinde “ş’ha (шъхьэ), ırmağın yukarı, kaynak
bölümünü, ”pe”, ırmağın aşağı, denize ya da başka bir
ırmak, göl ya da bataklığa döküldüğü yeri belirtir.
Burada Laba Irmağının yukarı, dağlık bölümünde bir savaş
olduğu anlatılıyor. -HCY |