İstanbul Kafkas Kültür Derneği Yıldızlar ve
Küçükler Dans Topluluğu Mafe, uzun zamandır istediği
bir rüyayı gerçekleştirdi.
Mafe 25 Haziran’da başlayan ve bir hafta süren
programla Adigey Cumhuriyeti’ne gitti. Tam bir
mutluluk sarhoşluğu ile dönen minikler, anılarını
bizimle paylaşırken, organizasyonda emeği geçenlere
de defalarca teşekkür ettiler.
Hayalden Gerçeğe Doğru
Büyük bir hayal ve harika anılarla geçen dolu bir hafta…
Bizler için ulaşılması güç, yıldızlar kadar uzak
görünüyordu Kafkasya. Havaalanında bizi “NEF” ekibi
karşıladı..
Enem’de üç gün boyunca Nef ekibiyle beraber köy
gezileri, ‘ceug’lar ve ortak gösteriler yaptık. Tarihi
yerleri gördük ve geçmişimizle ilgili bilgiler öğrendik.
Enem’den ayrılacağımız gün çoğumuz gözyaşlarımızı
tutamadık. Oradaki kardeşlerimizle yediklerimiz,
içtiklerimiz, kahkahalarımız ortak olmuştu. Bizim için
ellerinden geleni yapmışlar, hep güler yüzlü olmuşlardı.
Otobüste geçen saatlerin ardından Maykop’a vardık.
Gittiğimiz köylerden birinde dinlediğimiz konferansta
otuz Adige köyünden savaş sonrasında geriye yalnızca bir
Adige köyünün kaldığının anlatılması bizi çok etkiledi.
Bir gün Nalmes ekibinin tesislerine gittik. Zori Maykop
ekibiyle dans provaları yaptık ve orada da çok eğlendik.
Türkiye’ye döneceğimiz gün ise Kafkasya’nın nehirlerini,
şelalelerini ve ormanlarını gezdik. Sanki bir masalın
içindeydik. Çünkü çevremiz muhteşem manzaralarla
kaplıydı. Şelalelerden gelen melodi, yeşilin tüm tonları
ve büyük kayaların geniş çatlaklarından süzülen berrak
sular… Ormanlarda ağaçlar gökyüzüne doğru uzanıyor.
Gözlerimiz dalıp gidiyor. Rüya gibi bir yer Kafkasya.
Uçağımız gökyüzüne süzülmeden önce son bir kez bakıyoruz
cennet vatanımıza.
Deniz Güler (12)
Kafkasya Anıları
Büyük bir hayal gerçekleşti. Bizim için imkansızdı.
Bütün bir yıl bunu konuştuk. Acaba orası düşlerimizdeki
kadar güzel mi? Gerçekten rüya gibi mi? Tüm bu soruların
cevabını fazlasıyla aldık. Düşlerin de ötesi.
Rüyalarımızda bile göremeyeceğimiz, zihinleri zorlayan
bir mükemmellikti. İnsanları, hele ki o insanları. Bizim
kardeşlerimiz. İnsan hiç yabancılık çekmez mi? Sonuçta
ne onları tanıyorsun, ne de daha önce oralara gittin.
Evimizde gibiydik. Güler yüzlülükleri,
misafirperverlikleri ve sıcakkanlılıklarıyla hiç
yadırgamadık onları. Nef ekibinden kardeşlerimiz
karşılamaya gelmişlerdi. Saat sabahın dördüydü. İlk üç
günümüzü onlarla gezerek, eğlenerek, sohbet etmeye
çalışarak, ortak gösteriler yaparak, çok ama çok
muhteşem bir şekilde geçirdik. Bu arada Bjedugh
ailelerin yanında kaldık. Bir rüyanın içinde gibiydik.
Hiçbirimiz bitmesini istemedik. Maykop’ta da Enem’de
olduğu gibi birçok yer gezdik. Şunu da söylemeliyim ki
Maykop’taki tüm gezilerimizde Maykop’un Kültür Bakanı
bize eşlik etti. Nef’le olduğu gibi Zori Maykop’la
birlikte de ortak gösteriler yaptık. Nalmes’in
tesislerine gittik. O sahnede Zori Maykop ile prova
yaptık. O kadar eğlenceliydi ki anlatmakta kelimeler
kifayetsiz kalıyor. Oradaki kardeşlerimizle de bayağı
bir kaynaşmıştık. Gezilerimizin birinde lunaparka
gittik. Dev gibi şişme bir kaydırak çıktı karşımıza.
Hocalarımızın da izniyle tüm çılgın Mafe üyeleri şişme
kaydırağın içine girdik. Çok ama çok eğlendik. Bu
kültürel gezinin içerisinde turistik bir eğlenceye de
yer vermiş olduk. Sözün özü her şey mükemmelin de
ötesindeydi. Bu gezinin her sene yapılmasını ümit
ediyorum tüm kalbimle.
Esma Güler (16)
Kafkasya Günlerimiz
Bizim için bir hayaldi… Bizi NEF dans ekibi çok güzel
bir şekilde karşıladı. Enem’de herkes kalacağı ailenin
evine gitti. Biz de Fatima teyzenin evine. Bizim
yaşımızda bir kızı vardı, ismi Sabina’ydı. Onlarla daha
çok beden dili ile anlaşmaya çalıştık ve açıkçası her ne
kadar komik olsak da anlaşabildik. Kuban nehrinde bir
tekne gezisi yaptık. Hem çok eğlendik ve hem de suyun
önemini çok iyi anladık. Su çok pahalı olduğu için hep
mineralli su veriyorlardı. O günün akşamı NEF ekibiyle
şehir meydanında çok güzel ve uzun bir düğün yaptık.
Diğer gün köyleri ziyaret ettik. Döndüğümüzde Nef
ekibiyle birlikte gösteri yaptık. Gösteri sonrası çok
yorgunduk, Sabina da çok yorgundu, çünkü o da Nef
ekibindendi. Sabah saat çaldı ama biz kalkamadık. Fatima
Teyze bizi gıdıklayarak uyandırdı. Köy ziyaretlerinden
sonra Aqua Parka gittik, sadece ayaklarımızı nehire
sokmakla yetindik. Akşam eve döndüğümüzde o evde son
gecemiz olduğunu düşündük ve biraz hüzünlendik.
Maykop’ta bizi Zori Maykop dans ekibi çok iyi bir
şekilde karşıladı. Sabah, saat kurmamıza rağmen yine
kalkamadık. Kahvaltıya yarım saat kala Özlem abla gelip
uyandırdı. O gün için bir köyde sürpriz gösteri
yapacağımızı öğrendik. Ertesi sabah Maykop müzesine
sonra da lunaparka gittik. Döneceğimiz gün önce bir dağ
gezisi yaptık, sonra da akşama doğru gösteri yapacağımız
yere gittik. Gösteri bitiminde moralimiz biraz bozuktu.
Hocalarımız bizimle konuşup, her zamanki gibi
rahatlattılar. Daha sonra havaalanına doğru yola çıktık.
Ayrılıyoruz diye çok ağladık…
Neris Güven (13)
Rüya gibi
Anavatanımıza gitmek bizim en büyük hayalimizdi. İlk
dört gün ailelerde kaldık. Birbirimize öyle bağlandık ki
ayrılık bizim için çok zor oldu. Ama bu dört günü
beraber dolu-dolu geçirerek birbirimizi daha iyi tanıma
fırsatı bulduk. İlk gün milletvekilleriyle tanıştık.
Bize Krasnador’u tanıttılar. Orası gerçekten çok güzel
bir yer. Her taraf yeşillik. Hiç öyle büyük-büyük
binalar yok. Başkent Maykop bile öyle.
Nef dans ekibiyle yat gezisine çıktık. Beraber düğünler
yaptık, sohbet ettik. Biz kendi dilimizi henüz
bilmiyoruz, bunun eksikliğinin farkındayız ve dilimizi
öğrenmek istiyoruz. Ama kültürümüzün yarattığı içgüdü
beden dilimize yansıdı. Bu şekilde uzun sohbetler ettik.
O günün akşamı başka bir düğüne katılıp oradan eve
geçtik. Benim ev arkadaşlarım Neris ve Dijan’dı. Bizi
ağırlayan ailenin kızı Sabina ile birlikte çok eğlendik.
Gittiğimiz her yerde bizi düğünle karşıladılar.
Maykop’ta otele yerleşirken Zori Maykop dans ekibiyle
ufak bir düğün yaptık. Hepsi çok iyiler ve
birbirlerinden güzel oynuyorlar.
Anavatanımızda 4 gösteri yaptık. İkisini Nef, birini
Zori Maykop ve diğerini bir köy dans ekibiyle yaptık.
Daha sonra Zori’nin eğitim tesislerine gittik. Beraber
çalıştık. Onlar bize, biz onlara figürler gösterdik.
Sekiz günü dolu dolu rüya gibi geçirdik. Anavatanımızda
kendimizi dans açısından çok geliştirdik ama en önemlisi
kendi örf ve adetlerimizi, kültürümüzü yaşadık.
Sıla Kurtuluş (13)
|