“Gözler ruhun aynasıdır, resimler ise
sanatçının ruhu.
Tsrym Ruslan
ile göz göze geldiğimizde ortak yalnızlığımızı
farkettim. Uzun ve zorlu bir yoldaki yalnızlıktı
bu!“
“Adige insanının sanat yeteneğine yürekten
inanıyorum ve Kafkas şovalyelerine çıkmış oldukları
sanat yolunda iyi yolculuklar diliyorum!“
Karden Mihail Chemiakin
, bu sözlerle anlatıyor Tsrym Ruslan’ı.
Tsrym Ruslan’ı tabi ki sanatçı kişilğiyle
tanıtacağız sizlere ancak O’nun önce iyi bir insan,
sonra da iyi bir Adige olduğunu vurgulamadan geçemeyiz.
1952 yılında Urvan Rayonuna bağlı
Psıgansu köyünde dünyaya gelen sanatçı, 1969 yılında
Psıgansu’da liseyi, 1975 yılında Karaçay-Çerkesk
Cumhuriyeti Pedagoji Enstitüsü,Grafik Sanatları
Fakültesini bitirdi.
1977-1993 yılları arasında Grafik
Sanatçısı olarak, 1993 yılından itibaren de serbest
olarak çalışmalarını sürdürmüştür.
Sanatçının katılmış olduğu sergi ve
organizasyonlar :
1979-1989 yılları arasında Sovyetler
Birliği bünyesindeki Cumhuriyetleri kapsayan ve yerel
pek çok sergi,
1982 , Moskova’da dört genç sanatçıyı
kapsayan karma sergi,
1986 , Mahaçkale, Orjonikidze, Maykop ve
Sohum karma sergileri,
1991 , Finlandiya’da , Güney Kore’nin
Seul kentinde karma sergiler,
1995 , İstanbul’da uluslararası sergi ,
1996, Nalçik’te kişisel sergi,
1997, Ankara’da karma sergi ,
1999-2005 yılları arasında Estonya’nın
Tullin şehri, Berlin, Londra, Rostov, Moskova, San-Peterburg,
Maykop, Sohum ve Vladikafkas’ta kişisel sergiler,
2006 yılında ise Ürdün’de
gerçekleştirilen karma sergiye katılmıştır.
Sanatçı halen Nalçik’te bulunan
atölyesinde resim ve heykel çalışmalarını
sürdürmektedir.
Tsrym Ruslan;’’Sovyetler Birliği
zamanında realizmin dışında hiçbir sanat akımına
yönelemezdik.Ancak buna rağmen benim sanata bakışım hiç
değişmedi. Keşke o zamanlar değil de şimdi dünyaya
gelmiş olsaydım”, diyor ve ekliyor;” sanat ruh işidir;
bilim değildir, meslek değildir. İnsanın içinden geleni
ortaya koyması ve ruhsal bir yaratımın ürünüdür. Sanatta
hiç bir şey gizlenmemelidir, sanat yapıtında realite
yoktur. Ancak meydana gelen objenin temelinde estetik
bilgi bulunur .Sanat yapıtı bir yanı ile gerçeğe
dayanır; gerçek nesnelerin görüntüsüdür. Diğer yanı ile
bir anlam varlığıdır. Bu iki varlıktan oluşmasına rağmen
tam bir birlik içindedir. Bu durum sadece resim sanatı
için değil tüm sanat dalları için geçerlidir. Gerçek
sanat yapıtı özgündür.”
Günümüzde sanatçıların daha verimli
olduklarını yani daha fazla sanat eserinin sunulduğunu
ancak bu kez de popüler kültür etkileşimleri nedeniyle
sanatçıların ve dolayısıyla eserlerinin popülist
kaygılar taşıdığını,ayrıca sanatı dünyadaki ekonomik ve
politik gelişmelerin şekillendirdiğini vurguluyor Ruslan.
Sanatçı kendi yaşamış olduğu
başkalaşımı,değişimi 2005 yılında hazırlamış olduğu
’’Tsrym Ruslan’ın metamorfozları’’ adlı kitabında
toplamıştır.
Ayrıca sanat eleştirmeni Dr.Slava Len
tarafından Tsrym Ruslan’ı konu alan, ’’Postmodernizm
Kontekstinde Re-septüal Seri’’ adında bir eser
yayınlanmıştır.
Tsrym Ruslan, re-septüalizmi; resim
sanatında, ilk çağlardan günümüze kadar yapılmış olan
tüm çalışmalar göz önüne alınarak bu çalışmaların özet
şeklinde tekrar sunulması diye tanımlıyor. Re-septüalizm
bir fikir ve sanat akımıdır,her bakış açısına göre yani
her sanatçının yarattığı kendi kavramına,sembolüne göre
her zamanın ilgili çalışmalarını (seçilen temaya göre)
kendi tarzı içerisinde yorumlayarak yeniden oluşturması
ve bu eserlerden bir dizin meydana getirmesi, şeklinde
anlatmaktadır.
Tsrym Ruslan’ın yaşamdan çokta fazla
beklentisi yok; sanatçı bu durumu
’’Vatanımda
yaşayarak, sağlığım elverdikçe eser üretmeye devam
edeceğim, halkımla varolmak yeterli benim için’’
şeklinde ifade ediyor.
Yaşamlarını ve sanatlarını kendi
anavatanlarında sürdüren sanatçılarımızın dünya
sanatçılarının “ kurtlar sofrasına” kabul edilmeleri çok
zor görünüyor. Gerçekten de günümüzde sanat piyasasını
güçlü ekonomiler ve güçlü politikalar belirlemektedir.
Londra’da bulunan dünyaca ünlü bir sanat galerisinin,Tsrym
Ruslan’ın resimlerine biçtiği değere bakılırsa
sanatçının tek eksiği Avrupalı olmaması....
O’nun varlığını bilmek bir gurur, O’nu
tanımak bir ayrıcalıktır.
O bir mütevazılık abidesidir. |