Nalmes |
: |
(Kalabalıktan) Gup duydunuz mu davul seslerini? |
|
|
|
|
|
(Herkes dinlemeye başlar, davul sesleri daha da
yükselir) |
|
|
|
Nalmes |
: |
Kırım Hanı'nın davullarının sesine benziyor. |
|
|
|
Nalmes |
: |
Hakkımızda ne düşünüyor ki? |
Nart |
: |
Neden saldırıya geçmiyor ki? Niyeti ne ki Han'ın? |
Nalmes |
: |
Yine mi Tatar Hanı geliyor? Ne istiyor acaba? Daha
bir yıl olmadı geldiği! Haydi hayırlısı!
|
|
|
(Öfkeli bir sesle) Hayır mı? Hayır nereden çıksın
onlardan? İsteyecekleri belli değil mi? Vatanımızı
yağmaya geliyordur. Halkımızı sefil etmeye,
bacılarımızı dul bırakmaya, kızlarımızı zorla
almaya ve İstanbul'a Sultan'a göndermeye
geliyordur! |
|
|
|
|
|
(Davul sesleri daha da yükselir. Sahnedekiler
uzaklara doğru bakarlar. Sahnedekiler in yüz
ifadeleri değişir) |
Nalmes |
: |
Çadırlarını kurdukları bir hafta oldu. Gözü
köyümüzde herhalde? |
Nart |
: |
Ketay Han'ın elçileri gelirse, iyi haber
getireceklerini sanmayın. Tüm Adigelere haber
gönderelim. |
Nalmes |
: |
Telaşlanma Thamadeler çoktan gönderdiler haber |
|
|
|
|
|
(Sahnenin ortasında bir meclis kurulur. Nalmes,
Tatarların tarafını gözetlemektedir. Birden
telaşla Thamadelere doğru hızlı hızlı yürür.) |
|
|
|
Thamade |
: |
Ne
o Nalmes? Bir hareket mi başladı düşmandan? |
Nalmes |
: |
Evet saygıdeğer Thamade. Üç elçi geliyor herhalde? |
Thamade |
: |
Düşmansa da elçileri saygıyla karşılayın. Adige Chanze böyle ister bizden. Elçiler gelir gelmez
hemen huzurumuza getirin! |
|
|
|
|
|
(Nalmes hafifçe eğilerek Thamadeyi selamlar ve
geri geri çekilerek Tatarların olduğu yere doğru
yürür. Sahneye çıkan Tatarları Nalmes selamlar ve
sağına alarak Thamadelerin yanına getirir.
Oturanların hepsi ayağa kalkarak elçileri
selamlarlar ve yer verirler. Nalmes beş adım
geriye çekilir ve dimdik dikilir. Sağ eli kamanın
kabzasını tutarken sol eli de ucunu tutmaktadır.) |
|
|
|
Elçi |
: |
Ey
Hapaç'e köylüleri! Sizlere hanlar hanı, Ketay
Han'ın emir ve buyruklarını getirdim. Hanımız der
ki: Ordumla geldim ama savaş istemiyorum.
Güçlüyüm. Ne alacağımı ve götüreceğimi sizlerde
biliyorsunuz. Düşmanlarımdan değil, dostlarımdan
olmanızı istiyorum. |
Thamade |
: |
Barış ve dostluğu bizde istiyoruz. Barıştan yana
olmuştur hep Çerkes halkı. Nedir, hanın istekleri?
Dostça isteklerle geldiyse dostça, düşmanca
niyetlerle geldiyse savaşa hazırdır halkımız.
Gidince söyleyin Han'a. |
Elçi |
: |
Kimsenin kanını akıtmayalım. Kadınlarınızı dul
bırakmayalım. Kimseye bağırtarak götürmeyelim.
Kimseye kötülük etmeyelim. Getirin buraya
Batır’ınızı. Güreşsin Batır'ımızla. İşi güreş
halletsin. İnsanlar telef olmasın. |
Thamade |
: |
Ne
demek istiyorsunuz? Köylümüz bunu öğrenmek ister. |
Elçi |
: |
Söyleyeyim. Hanın emri şöyledir:
Hapaça'ye büyük köydür. İnsanları çok cesurdur.
Mutlu yaşasınlar. Tanrı onlara sağlık versin!
Hapaça'ye zengin köydür. İstediğin her şey boldur.
Bunların en ünlüsü, gözünü gönlünü alan güzel
kızlarının çokluğudur! Onlar yıldızlar gibi
parlar. Onlardan birine sahip olmak, büyük
nasiptir" diyor han. |
Thamade |
: |
Hanın istediğini anladık. Ancak, ya Batır'ınızı
yenersek? |
Elçi |
: |
(Alaylı alaylı gülümseyerek) Hanın, Batır'ı
yenilirse, ordusuyla geri çekilecek. |
Thamade |
: |
(Elçinin sözlerine itimat etmez gibi bir dille)
Hanının istediklerini anlıyorum. İsteklerini
köylümüze iletip köy meclisinin vereceği kararı
bilmem gerekir. |
Elçi |
: |
O
da olur. Razıyız. Üç günlük zaman veriyorum size.
|
|
|
|
|
|
(Hanın elçileri ayağa kalkarlar yürürler. Nalmes
onlara refakat eder sahnenin yarısına kadar ve
uğurlar. Tatarlar sahneyi davul sesleriyle terk
ederler. Bu sırada sahnenin ortasında ihtiyar
heyeti toplanır, her taraftan gelirler. Yarım bir
ay şeklinde yüzleri seyirciye dönük olarak
otururlar. Thamade yarım ayın ortasına gelecek
şekilde oturmaktadır. Arka sıralarda ise Genç
kızlar ve erkekler sırada beklemektedirler.
Delikanlıların sağ elleri kamasının kabzasında
sol elleri ucunu tutmaktadır. Genç kızlar ise
dimdik elleri göbeklerinin üzerinde. Nalmes ise
oturanları sağına almış şekilde sırtı seyirciye
hafif dönük, yüzü Thamadeler tarafında
dikilmektedir.) |
|
|
|
Thamade |
: |
(Ayağa kalkarak) Hanın elçisi der ki, silah işe
karışmadan, Hanın Batır’ıyla güreşip, onunla boy
ölçüşecek birini istiyoruz. Eğer pehlivanımız
Hanın Batır'ını yenerse, ordusuyla kan akıtmadan
geri dönecek. Köyümüzde sadece bir kişi var onunla
boy ölçüşebilecek. Sizde tanırsınız onu. Güçlü
kuvvetli, güreşçi olan, Hatıw'ın oğludur. |
|
|
|
|
|
(Thamadelerin hepsi beraber; ''Doğru doğru. Ancak
o yenebilir onu'' diye mırıldanırlar.) |
|
|
|
Thamade |
: |
(Hatıv'a
dönerek) Ne dersin Hatıw, sen bu işe? |
Hatıw |
: |
Oğlum böylesine şerefli bir görevi yerine
getirmekten asla kaçmaz. Şeref duyar ailemiz,
köyümüzün şerefini, halkımızın mutluluğunu
korumaktan. Ancak, oğlum bunu başarabilir mi onu
bilmem. |
Thamade |
: |
Güvenimiz sonsuzdur oğluna. Başaracaktır elbet,
halkının kurtuluşu için bu mücadeleyi. Görevin
şereflidir ihtiyar. |
|
|
|
|
|
(İhtiyarlar kurulu ayağa kalkarlar ve yavaş yavaş
sahneyi terk ederlerken, sahne karartılır ve acı
bir Adigece ğıbze söylenir, vatan ve halkımız
üzerine. ) |
|
|
|
|
|
(Sahne aydınlanır. Sahnenin ortasında Hatıw
oturuyor ve çok düşüncelidir de. Biraz sonra üç
ayaklı bir sofrada yemeklerle Hatıw'ın hanımı
içeriye girer ve sofrayı Hatıw'in önüne koyar ve
geri yürüyerek bekler.) |
|
|
|
Tzatz |
: |
Nedir ihtiyar seni bu kadar düşündüren? Seni böyle
üzgün görmemiştim bu güne dek. |
Hatıw |
: |
Durum pek de iyi değil. İhtiyarlar heyetinin
kararını duymuşsundur. Kızlarımızın, evlerinde
kalabilmesi için, Kırım Hanı'nın Batır’ını
oğlumuzun yenmesini istiyorlar. Öyle olursa,
şehirli yılan köyümüze, girmeden geri dönüyor.
Kendi yuvasına geri çekiliyor. Eğer Batır'ı
yenemezse tüm köyü mahvediyor. Kötülüğünü herkes
bilir, Kırım Hanı'nın. Tatlı tatlı konuşur ama
ısırışını herkes bilir. |
Tzatz |
: |
(Tzatz'ın
gözleri sevinçle parlıyor. Kocasının dediklerini
pek ciddiye almaz bir tavırla.) Üzüntün bundansa,
çaresini buluruz. Sen hele bir ye, rahatça
yemeğini. |
Hatıw |
: |
Yeneceğini sanıyor musun? Oğlumuz sadece iri
yarıya! Kuvvetli olmasına kuvvetlidir, Nart
gibidir o, ama?
|
Tzatz |
: |
Kimsenin bilmediği çok güçlü birisi var evimizde! |
Hatıw |
: |
Kim o? |
Tzatz |
: |
Kim mi? Kim olacak! Gelinimiz... |
Hatıw |
: |
(Şaşkın, şaşkın) Gelinimiz mi? Nasıl olur ki?
|
Tzatz |
: |
(Gayet emin sözlerle, kelimelerin üstüne basa,
basa.) Sen beni hele bir dinle. Akşam vaktiydi.
Ağılımıza girdiğimde gördüğüme kendim de
inanamadım. Bir mucizeydi gördüğüm. Gelinimiz
Laşin Guasche, inek sağıyordu. Bu sırada, karaboğa
ineğe saldırınca süt dolu kova devrildi. Gelinimiz
buna kızarak, boğayı azarladı. Öfkeli boğa bu kez
geline dönerek boynuzlarını dikip saldırdı. Fakat
Laşin fırlayarak, boğanın boynuzlarından tutup
tırnaklarıyla yeri kazıtarak, hırpalayıp ezdi.
Küçük bir oğlak gibi kaldırarak, örülü çitin
üstünden dışarıya attı. Boğa başının üstüne düşüp,
kafasını çatlattı. |
Hatıw |
: |
(Bu sözleri hayretle dinleyen Hatıw, sonunda
neşeleniyor. Beyaz sakalını okşuyor.) Öyleyse
işlerimiz iyi Guasche. İyi günler görünüyor
halkımız için. Ne kadar olsa Kırım Batır'ı boğadan
daha büyük değildir. Ne kadar güçlü olsa Kırım
Batır’ı Boğadan daha güçlü değildir. Böyle olunca,
Batır’ı hırpalayıp bir kaldırınca nereye
götüreceğini, yerden ayaklarını bir kesince,
nereye savuracağını gelinimiz kendi bilir. Şunu da
biliyor musun, Guasche? Gelinimizin, benimle
konuşmaması, beni sayması, geleneklerimizi
yaşatması çok hoşuma gidiyor. Törelerimizi bilen
gelinimiz, bin yaşasın. Törelerle yoğrulan
halkımız törelerin gölgesinde bu güne dek var
olmuştur. Zamanı gelince gelinimize, oğlumuzun
elbiselerini giydirip, onun atına bindirerek,
benimle beraber gönderirsin. |
Tyaty |
: |
Olmaz. Törelerimize uymaz bu! |
Hatıw |
: |
Töre Töre! Töreler halkın mutluluğu için değil mi?
O halde bu törede burada yıkılacak! Gelinimiz
halkımızı kurtaracak, insanlarımızı ve köyümüzü
kötülükten koruyacak. Bunu becerebilirse ne mutlu
ona! Sen şimdi gelinin yanına git, durumu anlat.
Bu görevde dönüş yok! Tanrı yardımcısı olsun! |
|
|
|
|
|
(Sahne mızıka sesiyle birlikte kararır ve Hatıw'la
Tzatz sahneyi terk ederler. Sahneye kalabalık
Çerkes gurubu gelir. Mızıka sesleri kesilir.
Sahnenin gerisinden boğa gibi böğürmeler gelir.
Zincir şakırtıları gelir ve sahnedeki Çerkesler
hayret içinde bu sesleri dinlerler.)
|
|
|
|
Nalmes |
: |
Duyulan böğürme sesler ne sesi acaba?
|
Nart |
: |
Ne
sesi olacak. Vahşi hayvan ses mi sandın? Hanın
pehlivanının sesi. Bağladıkları demir kazığı
kemirerek nara atıyormuş? |
Nalmes |
: |
Ağaçları kökünden söküp tekrar yerine dikiyormuş!
Vahşi hayvanlardan daha azgın, çiğ koyun etiyle
besliyormuş han onu, yendiklerini de parçalayıp
yiyormuş. |
|
|
|
|
|
(Sahne Kararıyor. Ortadakiler sahneden çıkıyorlar.
Davul sesleriyle birlikte Tatarlar ve Tatar Hanı
sahneye geliyor. Ağzında lülesi, yumuşak
minderlere omuzda taşınarak oturtuluyor.
Bacaklarını üst üste atıp, gururlanarak oturuyor.) |
|
|
|
Han |
: |
(Hapaç'e
köyüne gönderdiği elçiyi çağırır.) Nerde, Hapaç'e
köylüleri? Batır’ım acele ediyor. Alacağım
kızların hayaliyle günlerim uzayıp duruyor.
İstanbul’dan, Sultan'ın paşaları Kırım'da öfkeden
oturamıyorlardır. Halife'de istiyor bu kızlardan.
Çabuk acele edin, gelsin Batırları da bitirelim
işimizi hemen. |
|
|
|
|
|
(Bu sıra sahnenin bir köşesinden önde Çerkes
thamadesi, yanında Hatıw ve erkek elbisesi giymiş
Laşin onları sağına almış vaziyette geliyorlar.
Arkada kızlı, kadınlı, erkeli bir gurup. Köy
Thamadesinin çizmeleri kırmızı. Thamade, Han'ı ve
bayrağını selamlıyor.) |
|
|
|
Thamade |
: |
Hazırım, Batır’ını çıkar meydana. |
|
|
|
|
|
(Ketay Han göz ediyor, yalınayak, başı açık,
yerleri kazıyarak, naralar atarak, azgın bir boğa
gibi hareket eden Batır'ı çıkarıyorlar sahnenin
ortasına. Thamade başıyla işaret ediyor ve Laşin
önce saygıyla geri geri gidiyor, arkasından gidip
Batır'ın önüne mesafeli olarak dikiliyor. Batır
ona bakıyor, böğürüp eşiniyor. Laşin ise hiç belli
etmeden dudaklarının altından gülümsüyor. Çerkes
Bayrağı dalganıyor.) |
|
|
|
Thamade |
: |
Misafirimiz, saygı gösterdiğimiz, Han
pehlivanımızı soruyor. Bu toprak çok kuru Batır’ı
buraya çarptığımda başına bir şey gelirse, bu
nedenle Hapaç'e köyünde savaş çıkarsa ? |
Han |
: |
(Kahkahalar atıyor, kendinden emin olarak.) Bu mu
atacak? Bu çarpacak Batı’n mı? Siz kızlarınızı
hazırlayın! Acıyorum şimdiden bu zavallı gencecik
Batır’ınıza. Sözümden caymıyorum, caymayacağım.
Kırım Hanı’nın böyle adeti yoktur. Güreşçin,
elinden ne geliyorsa onu yapsın. İster yere
çarpsın, ister şu (uçurumu göstererek, sahnenin
kenarı) uçurumdan aşağıya atsın.. |
|
|
|
|
|
(Laşin bu sözler üzerine saygıyla sadece başını
eğerek, hepsini selamlar ve üç adım geriye yürür
ve güreş başlar. Bu sıra sahne hem açılır hem
kapanır çabuk çabuk ve ışıklar yanar söner.
Bağrışmalar, böğürmeler: Tatarca konuşmalar;
''Tut! Sıkı tut!'', Adigece "wıbıt", "Yevteç''
sesleri. Bu bir dakika kadar sürer ve çok acıklı
bir bağırmayla birlikte sahne tamamen açılır,
ışıklar yanar. Yerde cansız olarak Kırım Batır’ı
yatmaktadır. Yanında ise Çerkeş Batır’ı
durmaktadır. Bu durumu gören Kırım Hanı hemen
yerinden fırlıyor, yanındakilere ve herkese
zalimce bakıyor. Gözleriyle onları yiyecekmiş
gibi, askerlerine bağırıyor.) |
|
|
|
Han |
: |
Olamaz. Benim Batır’ımı yenecek birisi olamaz.
İşlerimizi bozan bir adam oldu. Kimdir, neyin
nesidir bu? |
Thamade |
: |
Yanılıyorsun saygıdeğer Han. |
Han |
: |
Neden? |
Thamade |
: |
Güreşi herkes gördü. Ancak herkesin görmediği,
bilmediği bir şey var. Batır’ını kaldırıp, yardan
aşağı atanı göstermek istiyorum. Bu işte
oğullarımıza sıra gelmedi. Bu işi yapan
gelinimizdir. (Bu sıra Laşin başındaki kalpağı
çıkarır ve ortaya saçları dökülür. Kırım Hanı'n
lülesini ağzından düşürür. Laşin’a hayretle bakar. |
|
|
(Han ayağa kalkar, bayrakları yere doğru eğik
olarak sessizce sahneyi terk ederler. Çerkesler de
bir sevinç. "Wepsew Laşin guasche. Werepsewe
Adige Tlepğır'' sesleri duyulur) |
|
|
|
Thamade |
: |
Nerede mızıkacımız, çalsın şarkılar.
|
|
: |
|
Birinci Final |
: |
Düğün şekli alınıncaya kadar, Ankara Derneği
korosunun 70’li yıllarda söylediği ''Ti pıyxer
kıtewe'' şarkısı söylenir. Tok bir sözle ve kısa
bir Wıg ile düğün açılır, bir zefak (Kafe) ve
leperüşle sahne kapanır. |
|
|
|
İkinci
Final |
: |
Müzik sesiyle, Laşin tek tek Kafe yaparak,
oyuncuları takdim eder. Sonunda hep beraber kız
erkek karışık selamlanıp sahne tamamen kapanır. |
|
|
|
Han |
: |
İnek sağmaktan başka bir işin, elinden geldiğini
bilmiyordum. Senin gibisi destan olur. İnsanlara
örnek kalır. Uslu gelinin pehlivanımı yendi. Atımı
veriyorum.
Nart gibidir o ! |