|
|
................... |
|
................... |
’YARASI OLAN’A |
Ahmet Başımoğlu |
|
|
................... |
|
................... |
DEKOR: (KONU: BİR AKIL
HASTANESİNDE GEÇMEKTEDİR )
Sahnenin dörtte üçü bir başhekim odası şeklinde dizayn
edilmiştir. Dörtte bir kısmı ise sekreter bölümü halinde
hazırlanmıştır.
Başhekimin odasında duvarda saat ,diploma , sus ,
işareti yapan hemşire resmi , başhekim rolünde oynayan
kişinin çerçeveli fotoğrafı asılıdır. Bir kaç saksı
çiçek , evrak dolabı , iki üç koltuk ve çalışma masası
vardır. Masanın üzerinde Başhekim Nurettin Yazılı plaka
, telefon , kalemler ve birkaç gazete vardır. Sekreter
bölümünde ise masa ve iki sandalye vardır.
1 PERDE 1 BÖLÜM
(Yeşim - Fahrettin - Nurettin - )
(Perde açıldığın da sekreter kısmı karanlık , Başhekim
sahnesinin ışıkları loş biçimde yanmaktadır. Sahnede
başhekimin masasının iki yanında sekreter Yeşim ile ayak
işlerine koşan , aynı zaman’da da çaycılık yapan
Fahrettin oturmaktadır. İkisi de parmaklarını uç uca
birleştirmişlerdir. İkisi’nin de gözleri kapalıdır.
Masanın üzerinde fincanlar vardır.
(Fahrettin ürkek , Yeşim ise kendinden emin tavırlar
içindedir. Sakız çiğneyerek lakayt davranışlar
içindedir. )
YEŞİM-- Ey ruh!... Ey ruh!... Eyyyy ruh !... Hımm… Hımm….
FAHRETTİN -- Şey Yeşim ?
YEŞİM -- Sus kes sesini Ruhlar lakayt davrananı sevmez .
( Sakızını patlatır)
FAHRETTİN—Şey belki haklısın . Şimdi bizim yaptığımız
doğrumu ? Yani ruh çağırmak diyorum. Yerinde bir karar
mı idi? (Yeşim ve Fahrettin gözlerini aynı anda açarlar
, (Yeşim amada yaptın der gibi bakar. )
Hayır öle bakma çekindiğimden, korktuğumdan filan değil
de….(Sözü kesilir)
YEŞİM -- (Sakızı abartılı çiğner) İyi o zaman no
problem. Beni tekrar can kulağı ile dinle … Dinliyor
musun? Hah ! Seans sırasında lakaytça davranma. Ben
konsantre olmuşken, beni rahatsız edecek bir şey yapma,
sonra ruh gitmez, ikimizle de uğraşır ha!
FAHRETTİN—Vıy!... Ruh çağırmanın şimdi sırası mı idi?
YEŞİM--- Başlama gene, şimdi tam sırası tabi ki, hazır,
Nurettin bey, komşu hastaneleri gezi zincirindeyken, bu
işi halledelim. Hemen sen değimli idin ruh çağırma işini
merak eden ?
FAHRETTİN--- Tamam. Ben olmasına bendim de , bu kadar
çabuk çağırmaya kalkışacağını tahmin etmezdim.
YEŞİM—Off!! Fazla uzattın abi ya! İstemiyorsan,
korkuyorsan, vaz cayalım yani?
FAHRETTİN--- (Sahte kahramanlık edasıyla ) Kim korkuyor
? Hey! Hey! Sen baksana şu gözlerime !! Hiç, korkan
birinin gözleri var mı? Hey! Hey! Korkuyormuş hıh ! Ben
ki, ecdadı soylu , karşısına çıkan küffarı höt demesiyle
korkutan, Osmanlı’nın kanını taşıyan , bileği demir,
yüreği pak , cesur, kahraman , dinamik , asil….( Bir ses
duyar, lafını birden keser , korkudan pat! diye oturur.)
YEŞİM—Ha! Ha! Ha! Ömürsün yani Hayal gücünde bayağı
gelişmiş ha ? Peki Fahrettin, ben niye korkmuyorum?
FAHRETTİN--- Korkmazsın tabi nasıl olsa , senin tuzun
kuru….Direksiyon sende
YEŞİM--- Nasıl yani ?
FAHRETTİN—Yani daha önceden bunu yaptığın için tecrübeli
olduğundan, korkmuyor musun tabii’ ki haliyle de
alıştın.
YEŞİM--- Ha!Ha! Ayol ! Ne daha öncesi? Ne tecrübesi?
Bende senin gibi ilk defadır yapıyorum.
FAHRETTİN—İlk defamı ? Yani sen şimdi, ilk defamı milli
oluyorsun?
YEŞİM---Evet.
FAHRETTİN--- Peki, bu ruh çağırmayı nerden öğrendin?
YEŞİM—Televizyondan.
FAHRETTİN--- Televizyondan mı?
YEŞİM---Evet şu şeyler var ya… Hani her fırsatta ,
ekranda görünüp, geleceğinizi benden öğrenin iş falınız,
aşk falınız, zartunuz , zurtunuz diyen, o garip kılıklı
medyumlar var ya ! İşte onlardan öğrendim.
FAHRETTİN—Hani, sanki elektrik çarpmış gibi saçların
diken , diken olan , kıçından mı, etrafından mı ne,
duman çıkarsan medyumlardan mı öğrendin ?
YEŞİM---Evet.
FAHRETTİN—Ulan! Onların kendilerine faydası yok be!
YEŞİM—Oda nerden çıktı?
FAHRETTİN—Nerden çıktı var mı Yeşim ? Eğer gelecekten
haber vermiş olsalar geleceği ve bilinmeyenleri bilmiş
olsalardı, İlk önce bu senenin kılık kıyafet modası
nedir ? İnsanlar nasıl giyiniyor onları bilirlerdi
anacım. Nedir ? o üzerlerindeki ?Bit pazarından ne
bulmuşlarsa almışlar valla gece karşıma çıksalar öcü
zannederim.
YEŞİM—Artık bırakalım bunları da, ruh çağırıyor muyuz,?
Çağırmıyor muyuz? Sen onu söyle.
FAHRETTİN—Aman iyi hadi başlayalım. İnceldiği yerden
kopsun bari…
YEŞİM--- Bak, eğer gerçekten istemiyorsan vaz cayalım
dedik demin değil mi?
FAHRETTİN—Tamam. Tamam . Pilavdan dönenin, şeyi
kırılsın… Kaşığı…. Zaten insanın başına bir şey ya
meraktan gelir….Ya da …Kaşıktan gelir.
YEŞİM---Tamam o zaman ellerini tekrar birleştir.
Gözlerini de kapa ( Yeşim de gözlerini kapar) Gizemli
ses tonuyla ) Kapattın mı? Ey! Fahrettin !
( Fahrettin, evet anlamında başını sallar Yeşim gözü
kapalı olduğu için göremez sorusunu seyirciden gelen,
olumlu tepkiye göre tekrarlar.)
YEŞİM---Kapadın mı? (Sesi normalleşir) Kapadın mı
diyorum sana ?
FAHRETTİN---Evet diyorum ya, deminden beri .
YEŞİM---Ne zaman dedin ?
FAHRETTİN—İki saattir kafamı sallıyorum ya, evet diye.
YEŞİM---(Gözlerini açar . Kızgındır ) Geri zekalı
gözlerim kapalıyken nerden bileyim senin başını
salladığını .
FAHRETTİN—(O DA KIZMIŞTIR GÖZLERİNİ AÇAR ) Peki, benim
gözlerim kapalı iken ben nerden bileyim senin gözlerinin
kapalı olduğunu , geri zekalı ?
YEŞİM---Ay! Ay!
FAHRETTİN---Tamam şimdi kapadım.
YEŞİM--- Görüyorum.
FAHRETTİN—(Gözleri kapalı) Eeee! Görüyordun da ne çene
patlattın, deminden beri?
YEŞİM—Aman!Aman! Saçmaladın yine ulan ağız tadıyla bir
ruh çağıramadık gitti be!
FAHRETTİN -- Niye ? Ağzımız tuzluyken ruh gelmez mi ?
YEŞİM—(Bozuk sesle ikaz eder) Fahrettin!!! Fahrettin!!!
FAHRETTİN—Efendim?
YEŞİM--- Fahrettin!
FAHRETTİN---Efendim?
YEŞİM---Fahrettin!
FAHRETTİN—Efendim yahu?
YEŞİM---Yahu sus !
FAHRETTİN--- Anacığım sen manyak mısın? Hem
sesleniyorsun , hem de sus diyorsun . Ne yapacağımı
şaşırdım ? Konuşayım mı susayım mı?
YEŞİM---(Çok kızgın) Suusss!!!
FAHRETTİN--- (Hafif tırsmıştır) İyi canım sustuk. Zaten
ben de kabahat, böyle bir işe kalkışmakla baştan hata
ettik. Ağzımı açsam sus bir şey desem sus ! ( Lafı
kesilir)
YEŞİM---(Çıldırmış gibi ) Fahrettin suuusss!!
FAHRETTİN--- (Gayet sakin ve doğal ) Ağzımı açmadım.
YEŞİM—Off !..Off !..Of !
FAHRETTİN—(Sakin ve saflıkla ) Ah canım ! Memleketini mi
özledin ?
YEŞİM--- (Sinirleri bozuk ve şaşkın ) Ne memleketi ?
FAHRETTİN--- Sen Oflu musun ?
YEŞİM--- (Kafası karışmıştır.) Ne Oflusu ? Ne….? Ne
diyorsun sen be ?
FAHRETTİN---Memleketin Of’umu özledin de , deminden beri
, of! Of! Diye adını sayıklıyorsun ?
YEŞİM---Fahrettin Allah’ını seversen kes!!! Sus! Ne
olursun sus!
FAHRETTİN---- İyi canım sustuk Bir , iki, üç , tıp ! !
YEŞİM--- Oh be ! Başlıyoruz. Ellerini
birleştir.(Fahrettin’in gözleri kapalı olduğu için
ellerini birleştiremez.)Oynamasana be ! Adam gibi
birleştir şu ellerini.
FAHRETTİN--- Ya göremiyorum ki (Panik halindedir ) Eyvah
! Yeşim ga …. Galiba….? (Ağlamaklı ) Galiba kör oldum ?
YEŞİM—Aptallaşma be ! Korkudan ne yaptığını şaşırdın.
FAHRETTİN---(Aynı) şa… şaşırdım…. Valla görmüyorum yeşim
!
YEŞİM---Salak gözlerin kapalıda o yüzden göremiyorsun .
FAHRETTİN--- (Gözlerini açar) Oh be ! görüyorum Yeşim !!
Allah razı olsun . Sayen de görüyorum.
YEŞİM--- (Kalkar ) Ben gidiyorum arkadaş senle hiç bir
iş yapılmaz.
FAHRETTİN--- Nereye gidiyorsun ?
YEŞİM--- Nereye olacak ? işimin başına .
FAHRETTİN--- Hani ruh çağıracaktık ? Susarsan
cıvıtmazsan başlarız tamamı ? İyi öyleyse ilkönce
ellerini birleştir. Hıh ! şimdi de gözlerini kapa
FAHRETTİN – Ama yine göremezsem ?
YEŞİM--- Yine mi ? AY! AY!
FAHRETTİN--- Tamam. Tamam. sustum gözlerimi de kapattım
. Ben sözden anlarım . Gözlerimi kaparım vazifemi
yaparım.
YEŞİM--- (Gözlerini kapatır) Ey ruh ! Ey ruh ! (Gizemli
sesle ) Fahrettin !.... Fahrettin….!
FAHRETTİN--- ……….
Yeşim---- Fahrettin….!
Fahrettin--- ……….
YEŞİM---- Fahrettin ! Konuşsana be ! ( Gözleri kapalı )
FAHRETTİN--- (Gözleri kapalı ) Sen de ne dediğini
bilmiyorsun ha ! Karar ver, susayım mı konuşayım mı ?
Yeşim---- Bak anam sadece soru sorduğum zaman konuş.
Baka da konuşma tamam mı
FAHRETTİN -- Okey !
YEŞİM---- Söyle şimdi , kimin ruhunu çağıracağız?
FAHRETTİN---- Ben diyorum ki dedemin ruhunu çağıralım .
YEŞİM---- Niçin dedenin ruhu ?
FAHRETTİN--- Hep merak etmişimdir öldükten sonra mirasın
çoğunu, amcama mı bıraktı ? yoksa babam mı? Onu
soracaktım .
YEŞİM--- Ulan! Neyse…. Adı ne ?
FAHRETTİN--- Kimin ? Amcamın mı ?
YEŞİM--- Hayır salakçığım , dedenin adı ne ?
FAHRETTİN ---- Nurettin .
YEŞİM--- Nurettin mi?
FAHRETTİN--- Evet .
YEŞİM--- Aaa ! Bizim başhekiminkiyle aynı!
FAHRETTİN--- Ne Neyi ? aynı ?
YEŞİM--- İsmi (Gizemli sesle, ikisinin de gözleri kapalı
) Fahrettin
FAHRETTİN—( O da gizemli )Efendim ?
YEŞİM—Benim söylediklerimi tekrar et .
FAHRETTİN--- Peki.
YEŞİM--- Ey ruh !
FAHRETTİN--- Ey ruh !
YEŞİM---Ey Nurettin bey !
FAHRETTİN---Ey dede !
YEŞİM---İsmiyle çağır. İsmiyle.
FAHRETTİN--- (korkak ve panik ) İsmiyle çağıramam !
YEŞİM-- (Gizemli ) Aaaa! O niye ?
FAHRETTİN--- (Sesi normal ) Hayattayken , kendisine
ismiyle hitap edince elime meşeden yapılmış bastonuyla
bir vurdu (Dedesine öykünerek) Bana dede de lan bana
dede de dürzü diye bir gürledi ödüm bokuma mikserlenirdi.
YEŞİM--- Burada ismiyle çağırmak zorundasın .
FAHRETTİN---Yapamam!
YEŞİM--- Dene.
FAHRETTİN—Ey ruh ! Ey nı ! nur ! nur! (Korkudan ilkokul
1 inci sınıf öğrencisi gibi heceler ) Nur ! … De….! Dede
! … Ba!....Ba!.... Topu tut!... Tut!... Ali tut !... Bak
!... bu At Ali at! ….Aman beceremiyorum işte !
YEŞİM--- (Normal sesle tersler ) İyi ,iyi kes .Baştan
başlıyoruz.
YEŞİM---Ben konuşacağım sadece .Ey ruh ! Ey ruh !
FAHRETTİN---- ……. (Sahnenin bu kısmının ışığı söner .
Sekreter bölümünün ışığı yanar . Başhekim Nurettin
gelmiştir. Aranır , pardesüsünü çıkarmaya çalışır .
Telaşlı ve kızgındır çok sıkılmıştır da.)
NURETTİN---- Allah !Allah ! Nereye bunlar be ? Fahrettin
de , Yeşimin de , yoklar yerinde Alah Çişim ! Uf ! Çişim
!... Yine geldi . Böbrekleri fena üşüttük galiba ? Keşke
şu hastaneleri gezmeye gitmeseymişim . ( Pardüsüyü
çıkarmaya çalışır çıkaramaz ) Kahretsin ! Buda sıkıntı
ama ha ! Açıl ulan Açıl ! Altıma yapacağım şimdi . Açıl
ulan !
(Sahnenin bu kısmının ışığı söner . Diğer sahnenin
sahne’nin ışığı yanar .)
YEŞİM--- Ey ruh !Ey Nurettin bey ! ( SESİNİ YÜKSELTİR )
Ey Nurettin bey (Nurettin sahnenin karanlık kısmında
dolaşırken, ayak seslerini, Fahrettin ve Yeşim
duyarlar.)
FAHRETTİN--- (Sevinçli ama korkak ) Ye… Yeşim…. Ba…
Başardın , dedim geliyor.
YEŞİM---- Ey Nurettin bey !
NURETTİN--- (Dışarıdan ) Ne var ?
FAHRETTİN--- Aman geldi.
YEŞİM--- Nurettin bey geldiniz mi ?
NURETTİN---- (Dışarıdan kızgın ) Geldim sonun da çok
şükür.
YEŞİM--- (Kısık sesle ) Haklısın Fahrettin deden çok
sinirliymiş.
(Sesini yükseltir )Nurettin bey ! Nurettin bey
geldiyseniz üç defa vurun !
NURETTİN--- (Dışarıdan )Ulan geldim dedim ya ! vurmaya
ne gerek var ?
FAHRETTİN--- (Kısık sesle ) Dedem haklı Yeşim.
YEŞİM--- Sen sus! Vurun Nurettin bey ! vurun 1 Adet
böyle !
FAHRETTİN--- Vur dedeciğim vur ! Adet böyleymiş!
NURETTİN--- (Dışarıdan) Ne dedesi ? Ne adeti ?Ah ! ulan
ah ! Şu pardüsüyü bir çıkartırsam o zaman size soracağım
.İstemediğiniz kadar da size vururum .
FAHRETTİN---Ye… Yeşim ! E Ben sana, mezardan birinin
kaldırmanın doğru olmayacağını söylemiştim değil mi ?
(Biraz es verir sonrada Yeşime , saf, saf ) Yahu Yeşim
dedem oraya , sadece kefeniyle gitmişti. Pardüsüyü
nerden buldu , anlamadım gitti Allah , Allah ! (Sesini
yükseltir ) pardüsüyü nereden aldın ? (Cevap gelmez )
(Yeşime ) Hayatta iken de sağırdı bu canım . Demek
insanların sağırlığı öldükten sonra da devam ediyor .
Anladım (Nurettin’e ) Pardüsüyü nereden aldın ? (Yeşime
) Allah ! Allah! Yine duymadı.
(Bu sırada Nurettin içeri hışımla girer . Sahnenin ışığı
oyunun başından beridir loş olduğundan , Nurettin Yeşim
, ve Fahrettin’in gözlerinin kapalı olduğunu göremez.
Olup bitenleri kavrayamamıştır.)
NURETTİN--- Neler çeviriyorsunuz burada ? (Odanın
ışığını açar Sahnenin ışığı fullenir) Ne oluyor dedim .
FAHRETTİN--- (gözleri kapalı) Dede ya bir geldin
Etrafımız nur gark oldu .Heh ! Heh ! Mübarek adamdı
zaten dedem. Canım Heh ! Heh !
NURETTİN--- Kes zırvalamayı !.... Ne dedesi ulan ?
FAHRETTİN--- (Yeşim kısık sesle ) Ya Yeşim ölünce
hafızası da zayıflamış canım. Şiştt! Yeşim Sanki bu sesi
bir yerden tanıyor gibiyim ha !
YEŞİM--- (Gözleri kapalı) Tabi ki tanıyacaksın. insan
dedesinin sesini tanımaz mı be ? İşin tuhafı, ben de
sanki tanıyorum.
NURETTİN--- Kesin ! ulan kesin ! Açın şu gözlerinizi be
!
(Gözlerini açarlar. Şaşırırlar )
YEŞİM--- Aaaa! Başhekim Nurettin bey!
(Fahrettin’de Yeşimi taklit eder.)
FAHRETTİN--- Aaaa! Başhekim Nurettin bey !
NURETTİN—Yaaa! Başhekim Nurettin bey ! Siz kimi
bekliyordunuz?
YEŞİM---Biz sanmıştık ki !
NURETTİN—Ne sanmıştınız?
YEŞİM---Biz sanmıştık ki!
NURETTİN---Ne sanmıştınız be?
YEŞİM---Nurettin bey sanmıştık .
NURETTİN--- Allah’ım ya rabbim çıldıracağım ! Ulan
Nurettin benim ya ?
YEŞİM--- Hayır ! Yani , siz Nurettin değil Yani
bahsettiğimiz Nurettin , siz Nurettin değil !... Yani,
Nurettinler karıştı!
FAHRETTİN---Dedem. Dedem Nurettin’i çağırıyorduk.
NURETTİN--- İhtiyar adamı niye çağırıyordunuz lan ?
FAHRETTİN---Dedem ihtiyar değil.
NURETTİN—(Alaylı) Genç mi?
FAHRETTİN---İhtiyar yani ihtiyardır.. Yani öldü .
NURETTİN—Yani ölmüşmüş… Ulan ölü Nasıl çağrılır ?
YEŞİM---Yani şu . Kısacası , biz ikimiz ruh çağırıyorduk
Nurettin bey .
NURETTİN— (Yumuşak ses tonuyla ) Benim gerzek zekalı
sevgili elemanlarım.
(Bağırır) Lan ! bu arada ruh çağrılır mı ?
YEŞİM--- (Lakayt) Hi! Hi! Hi! İlahi Nurettin bey ruh
doktorunun odasında çağırmayacağız da ,manavda mı
çağıracağız ruhu ?
FAHRETTİN—He! He ! Ey ruh ! geldinse iki kilo hıyar tart
‘ta git! He ! He !
NURETTİN— (Fahrettin’in üzerine yürür ) Ben, şimdi sana
dalga geçmeyi gösteriri.Hıyarmış ?... Senden ala Hıyar
mı olur ? Ulan hıyar!
FAHRETTİN--- Teessüf ederim. Daha nazik olabilirdiniz..
NURETTİN--- Ya öle mi ? Size karşı dah nasıl nazik
olabilirim ? Rica etsem, bana gösterir misiniz ? Hazreti
Fahrettin !
FAHRETTİN--- Şöle ! Ehöm! Ehöm !... (Nurettin’i taklit
eder ) Şöyle ulan ! senden ala badem mi olur ? Ulan
badem ! Seni gidi badem senin gibi mesela! Yani!
NURETTİN--- Ulan ! yine gırgır ha ? (Üzerine yürür)
Bütün belalar da beni bulur . Zaten moralim bozuk .
YEŞİM--- (Hızlı) Ne oldu ? Niye moraliniz bozuk ? Yoksa
işler, umduğunuz gibi mi gitmedi de …
NURETTİN--- Ee!...Ben!...
Yeşim--- Niçin, dış hastaneleri gezi zincirinden , erken
döndünüz?...
Orada, hastanenizle ilgili , duymak istemediğiniz Bir
şey mi duydunuz da , böyle apar topar geldiniz ? Yoksa
başınıza kötü bir şey mi geldi ?...
NURETTİN—Evet Başıma kötü şeyler geldi…Tecavüz ettiler…
Tövbe ! tövbe! Beni de kötü kötü konuşturuyorsun be
kadın .İki saattir vır, vır makineli gibi. Sen sekreter
değil gazeteci olmalıymışsın ha ! Kaynana mı bile
solladın. Uf ! Dur, biraz soluk alalım yahu….
(Koltuğuna oturur. Masasının üzerinde ki fincanları
işaret eder.) Kahvemi yapacaksınız?
FAHRETTİN--- He! He! Size değil.
NURETTİN---- Biliyoruz….Da …Kime ?
FAHRETTİN---Ruha .Geldiği zaman ona ikram etmek için….
YEŞİM---Saçmalama! (Nurettin’e ) Fincan lar,ruh çağırma
işlerinin bir parçası….
NURETTİN---Yahu bırakın şu saçma sapan şeyleri. Ruh muh
gelmesi diye bir şey yok.
FAHRETTİN---A ! Ama olur mu ya ?Bu işi bütün dünya
yapıyormuş!.... (Yeşimi işaret eder) Öyle söyledi …
Yani.
NURETTİN--- Ulan ! oğlum, gelen ruh filan değil.
FAHRETTİN--- (İkisi de aynı anda ) Ya ne ?
NURETTİN--- Cin! Öyle aptal, aptal bakmayın. Gelen cin
tabi… Neyse kapatalım artık bu konuyu. ( Sıkışması
başlar.) Allah ! Geldi ! Geldi! Yine !...
YEŞİM--- Ne geldi ?
FAHRETTİN--- (Korkak) Anne! Ruh geldi!
NURETTİN--- Hayır salak ! çişim geldi.
YEŞİM---Anlamadım?
NURETTİN---Bunda anlamayacak bir şey yok yeşim.
İnsanoğlu bu Önce yer içer sonra da sıç… (Düzeltir)
Sıkışır. Niye öyle tuhaf, tuhaf bakıyorsunuz? Yani
kısacası sıkışamaz mıyım lan ? Gezideyken böbrekleri
üşütmüşüz işte Ah ! Geldi ! Uf ! neyse ne var ne yok ?
Arayan sonra var mı ?
YEŞİM---Var ama , o kadar önemli değil Kızınız aradı Ne
zaman dönecekmiş diye sordu ?
NURETTİN--- Niye önemsiz olsun bu ? Kızım hayatında en
değer verdiğim varlıklardandır. Canım kızım benim.
Burnumda tüttü valla .
YEŞİM--- Ee! Sonrada karınız aradı
NURETTİN--- Bak buda önemli.
YEŞİM---Sonrada kaynananız aradı .
NURETTİN--- (Bir şey diyecekmiş gibi yapar, durur sonra
birden ) Siktir et !
YEŞİM---Kaynananız aradı.
NURETTİN--- Anladık anarşist karı. Sana, siktir et dedik
ya ! Bana önemlileri söyle .
YEŞİM--- Sonra filiz adında biri aradı, sonra yine
arayacakmış. Ha ! şimdi aklıma geldi birde Bakırköy akıl
hastanesinden , Başhekim yıldırım bey aradı .Kendilerine
teftişe müfettiş gelmiş müfettişin elinde teftişe
gideceği hastanelerin listesi varmış. Kendi
hastanelerinden üç- dört sıra sonra bizim de adımız
yazıyormuş.O yüzden Yıldırım bey aman hazır olun. Size
de gelecek bu herif Dedi
(Nurettin panik yapıp sağa sola amaçsız koşar )
NURETTİN—Eyvah! Mahv olduk !
FAHRETTİN---Gene mi çiş? He! He !
NURETTİN— (Panik halde sağa sola koşturup emirler
yağdırır.) Sallanmayın durmayın , orayı toplayın ,
burayı toplayın .( Fahrettin’e ) Sırıtma lan. Koş hemen
aşağı in hastanede ne kadar temizlenecek tabak, çanak,
lavabo, kapı , duvar ne varsa , hepsini hademelere
temizlet ellerini çabuk tutsunlar. (Fahrettin ve Yeşime
sinirlenir) Teftişe gelineceğini bildikleri halde
kıçlarının keyfini sürüyorlar. Etrafı pislik götürüyor
be.
YEŞİM---Nurettin bey, hastalarla ilgilenmesi için,
birkaç doktoru görevlendireyim mi?
NURETTİN--- E her halde yani ! sorulur mu ?
YEŞİM---Yalnız bir sorun var .
NURETTİN—Ne sorunu ?
YEŞİM---Televizyonları kapatmak lazım .
Nurettin—O niye ?
YEŞİM---Televizyon da maç var .Şimdi maç varken hiçbiri
servise çıkmaz ki ?
NURETTİN----Ulan biz can derdindeyiz, el alem maç
derdinde. Gönder görevlerinin başına . Fahrettin! Sen
söyle şu heriflere. Ha ! Birde , bir yatakta yatan üç
kişi sayısını bire indir.
FAHRETTİN--- Nasıl indirelim abi?
NURETTİN--- Şartsız kurul uygula iyileşti diye en çok
akıllıya yakın olanın ikisini evlerine yolla Eğer bu
durum da yakalanır isek özetle Babalardayız..
FAHRETTİN—Af ederseniz. Size bir şey sora bilir miyim ?
NURETTİN---Hım ! Sor bakalım .Çabuk olsun.
FAHRETTİN Ama kızmayacaksınız ?
NURETTİN--- Niye kızayım yavrum ?
FAHRETTİN---Vurmayacaksınız da ?
NURETTİN—Sen manyak mısın oğlum ? Niye vurayım durup
dururken ?
FAHRETTİN---Bak soruyorum .
NURETTİN--- Sor.
FAHRETTİN---Soruyorum.
NURETTİN---Sor lan !
FAHRETTİN---İyi o zaman soruyorum…(Es verir) Siz Siz (
Lafı patlatır.) Siz hep kıçınız sıkışınca mı bu işleri
yaptırırsınız ?( Nurettin kızar üzerine yürür, vurmaya ,
kalkar)
NURETTİN----Ne diyorsun lan sen ? Çıyan ! Kıçınız
sıkışıncaymış…Gel lan buraya !
FAHRETTİN--- (Kaçarak) Hani kızmayacaktınız ?
NURETTİN---Öyle şeyler pat diye söylenir mi lan ? Salak
!yerin kulağı vardır derler .Dost var düşman var yani …
(Kendini üste çıkarmak ister )Biz burada amme hizmeti
yapıyoruz be , sen ne diyorsun ? Hem sen nerede gördün
ha ? Nerede gördün ? Özellikle , Türkiye nin neresin de
gördün ?
FAHRETTİN---Neyi abi ?
NURETTİN---Bir yere teftişe gidilecekte her yer pırıl
pırıl bulunacak ? Herşey teftişe yakın zaman da… Yani
tabiri caizse, yumurta kapıya dayandığı zaman da kibarca
halledilir. Türkiye’nin ganun’u bu. Ganun’u.
FAHRETTİN—Ne kanunu ?
NURETTİN---Bestekar Dede efendi kanunu…Ganun lan ! Ganun
. Anlamam için K ile G nin yerlerini değiştiriyorum,
yinede anlamıyorsun ( Çişi ) Ah ! Geldi ! Uf ! Hem size
bir şey daha söyleyeyim, bizden daha berbat hastaneler
de var .
YEŞİM--- Aaa! Siz nerden biliyorsunuz ?
NURETTİN--- Bu en son hastane gezileri zincirindeyken ,
bir hastaneye uğradım…
YEŞİM---Eeeee?
NURETTİN--- Orada işler alt üst olmuş , düzen bozulmuş,
çok rezil haldeler. Uff!
YEŞİM---Biraz daha açıklarsanız ?
NURETTİN--- İşte o uğradım hastaneye, bundan on, onbeş
sene evvel de gitmiştim. Oranın bir müdür yardımcısı
vardı . İşleri müdür değil , hep o hallediyordu.
Halletme ki ne halletme ? Anlayacağınız, onun zamanında
hastanenin işleri bom boktu….
YEŞİM--- (Meraklı) Eeee ! sonra ?
NURETTİN---Dur canım anlamıyoruz işte Ha ! ne diyordum ?
Ha ! İşte o müdür yardımcısı, hastanenin müdürü ölünce ,
müdür oldu .
NURETTİN--- Kızını da müdür yardımcısı yapmış, bu sefer
bütün işleri kızı yapıyor , babası tastikliyor . Kızı
yapıyor , babası tastikliyor .
YEŞİM---- Oh aman ! Neyse en azından hastaneyi kızı
düzeltir.
NURETTİN---Nerede ?Kızı babasından beter .
YEŞİM---Desenize al birini vur ötekine Peki, kızı
hastane halkına neler diyordu ?
NURETTİN---Kızı zavallı hastane halkına şöyle diyordu
(Tansu Çilleri taklit eder ) Ben sizin ananızım . Ben
sizin babacığınızım Hastanemizi de her şey güllük
gülüstanlık yakında hastanemiz de akıllı sayısı yüzde
yüzleri bulacak .Bir de bir yerden paket almış, halkta
bu paketi görünce iyileşeceğine daha da delirdi.
YEŞİM—Peki müdür babası ne diyor kızının bu yaptıklarına
?
NURETTİN O da aynen şöyle diyor (Demirel taklidini yapar
) Kızımı fevkalade haklıdır Mükemmel doğrudur
Binannaleyh , her şeyi tam yapmıştır.
YEŞİM---Allah ! Allah ! Peki , halk bu durum karşısında
ne yapıyorlardı ?
NURETİN---Hastane halkının bazısı , bu durum karşısında
şöle yapıyorlardı.. (Uyuma taklidi yapar ) Hooorrr!
Hooorrrr!
YEŞİM--- Peki diğerleri , ne yapıyorlardı? Onlar nasıldı
?
NURETTİN---Onlar da şöyleydi (Koyun sesi çıkarır ) Meeee!
Meeee!
YEŞİM--- (Gülerek ) Hep böyleler mi ? Hiç gelişme yok mu
?
NURETTİN Var canım .
YEŞİM----Nasıl bir gelişme ?
NURETTİN--- Eskiden halk çocuklarını yatırmadan evvel,
çocuklarına masal anlatırdı ….
YEŞİM--- Ya şimdi ?
Nurettin---- Şimdi ise müdür ve kızının sözlerini
dinletiyorlar.
YEŞİM---Ha! Ha! Ömürsüz Nurettin bey .
NURETTİN---Ömrüm tabi Gördün mü Fahrettin efendi ,
başkaları bizden de betermiş. Ah ! Geldi ! Uf ! Altıma
edeceğim .
FAHRETTİN---He ! He ! Yeşim yine Nurettin beyin çiş
nöbeti geldi. Dakik çiş He! He !
NURETTİN--- (Fahrettin’i kovalar ) Ulan ! Ben şimdi sana
gösteririm ( Fahrettin sahne dışına kaçar . Nurettin
arkasından bağırır. ) Dürzü ! ! İşi gücü dalga
hergelenin Hele dediklerimi bir eksik yap ! ! O zaman
sorarım işte (Çişi) Of ! Buda bastırdıkça bastırıyor.
Allah ! … (Yeşim de gülerek çıkar ) Ben de tuvalete
marş, marş ! (Koşarak çıkar )
(IŞIK SÖNER )
(Işık sekreter bölümünde yanar . Yeşim masasında
oturmaktadır. Tam wolkman dinleyeceği sırada telefon
çalar. Telefonu açar.)
YEŞİM--- Alo! Akıl baştadır akıl hastanesi buyurun. Haaa
! siz misiniz ?Hı ! Hı ! Tabii. Tabii. Hatırladım
.Efendim ? Hı ! Hı! Siz hiç merak etmeyin Babanızla
gereken şekilde ilgileniriz. Tabii. Tabii efendim. Baş
üstüne . Nurettin bey mi ? Eee şey ! kendileri şu anda
meşgul efendim . İç işleriyle bir sorunu var da . Tabii
söylerim. Güle! Güle!
(Yeşim telefonu kapatınca içeri ihtiyar, yarı akıl
hastası emekli Edebiyat müfettişi girer . Şuursuzca
etrafına bakınır. Ellinde çantası vardır. Gözleri
bozuktur. Gözlük takmıştır.)
YEŞİM---Buyurun beyefendi ! Beyefendi buyurun .
MÜFETTİŞ---Ah ! Selam kızım, gözlerim bozukta sizi fark
edemedim. Doktor bey buradalar mı, kızım ? Fe ila tün Fe
i lün !
YEŞİM---Anlamadım?
MÜFETTİŞ---Doktor beyle görüşecektim. Fe ilatün Feilün !
YEŞİM-- (Şaşırmış) İçeride .Biraz işi vardı. Zannederim
bitmemiştir. (Telefonu kaldırır ) Kim geldi diyeyim ?
MÜFETTİŞ—O beni tanımaz .Feilatün failün !Yinede
müfettiş Hasan deyin. Mefailün mefailün!
(Müfettiş oturup, çantasını karıştırır. gözlüğünü
aramaya başlar. Yeşim gelenin müfettiş olduğunu duyunca
, panik yapıp hızla ayağı kalkar. )
YEŞİM---Ne ? Ne ? Müfettiş mi ?
(Yeşim,Hızla sahneden çıkar . Müfettiş çantası
karıştırıldığı için Yeşimi halen sahne de
zannetmektedir.)
MÜFETTİŞ--- ( Gözlüğü bulamadığından huzursuzdur.) Evet
kızım , öyle söylersin .Mefailü .Üzerinize afiyet biraz
rahatsızım da ! Hay ;! Ne diyordum kızım ?İşte biraz
rahatsızlanmışım da Tabi, damadımla kızıma göe .Aslında
tamamen onların fikri. Onlara kalsa , ben iyiden iyiye
tırlatmışım. Aman onların dırdırını dinlemektense kendim
giderim de yatarım dedim. Onlar getirmeye kalktı, kabul
etmedim .Yahu bu gözlükte nereye girdi ? (Gözlüğü
çantasından çıkardığı eski bir şapkanın içinden çıkarır
.) Hah ! buldum . Nereye girmiş bak kerata? Sence de
kızım , buraya gelmekle , iyi yaptım mı? Ha kızım ? İyi
yaptım mı ?
(İçeri hızla Yeşim girer . Sorunun sonunu duymuştur tam
anlamamıştır . Yinede müfettişi taksitler )
YEŞİM--- Efendim ? Haklısınız ! Haklısınız efendim !
MÜFETTİŞ—Sağ ol kızım . beni tek haklı bulan sensin
zaten sizin hastaneyi çok övdüler . Me failatün kızım.
YEŞİM---Şey efendim !Nurettin bey tuvaletten çık …. (
Düzeltir ) Şey yani ! işi bitti . Sizi bekliyor. Buyurun
, şöyle geçin
MÜFETTİŞ—Sağ ol kızım . Alakanıza Feilatün Feilatün !
(Çıkar )
YEŞİM— (Telaşla dışarıya seslenir) Fahrettin ! Fahrettin
!
FAHRETTİN --- ( Dışardan ) Cevaplar efendim ?
YEŞİM-- Çabuk gel buraya !
FAHRETTİN--- (Heyecanlı ve meraklı ) Ne oldu ? Biri
tecavüz mü etmeye kalktı ?
YEŞİM— Hayır. Müfettiş!
FAHRETTİN – Müfettiş mi tecavüz etmeye kalktı ?
YEŞİM---Hayır be salak ! saçmalama ! neredeydin ?
FAHRETTİN—E !Nurettin beyin söylediklerini yapıyordum .
YEŞİM---Çabuk içeri koş ! Nurettin bey zor durum da
kalabilir . İçerde müfettiş var.
FAHRETTİN---Tamam hemen giderim. Yalnız bir kaç şey
yarım kaldı tamamlayım da öyle gideyim.
YEŞİM—Aman ! Elini çabuk tut .
( IŞIK SÖNER. BAŞHEKİMİN SAHNESİNDE YANAR)
(Müfettiş Nurettin’in odasındadır .Nurettin ayakta
karşılamaktadır.)
NURETTİN---Efendim ! Tekrar hoş geldiniz diyeyim
.Buyurun oturun. Aman efendim oraya olur mu ? şöyle
!şöyle , Benim koltuğuma buyurun . (Sigara uzatır)
Sigara ? Pardon ! Ne sigarası ? Saygısız Nurettin !
(Sigarayı bırakır , dolaptan puro çıkarır) Sigara ,
sizin gibi bir müfettişe yakışmaz . Buyurun ! Puro alın
havana purosu . He ! He ! Yeni kaçırttım . (Düzeltir )He
! Pardon ! yeni getirttim . Çekinmeyin canım .Alın, Alın
. rahatınıza bakın . ( Müfettişin bu ilgi karşısında
ağzı açık kalmıştır. Puroya el uzatamaz ) Beğenmediniz
mi ? en iyi kalitedir. Eh madem istemiyorsunuz . (
Puroyu masanın üzerine bırakır ) Bizde ısrar etmeyiz .
Bizde davet vardır , ısrar yoktur . O zaman, Bari bir
duble viski alırsınız ? (Dolaptan içki şişesini çıkartır
.) En kaliteli viski . At marka. Vite Horse Marka . Adam
bir içer, itçimiydi, at tepmişe döner. O derce kaliteli
yani ! ( Bardağa viski koyup müfettişe uzatır. Müfettiş
kalakalmıştır .) Almıyor musunuz ? Tabi ya ! Sigara
içmeyen ,İçkiyi nasıl içsin ? Benimki de soru işte ! (
Kısa bir an susar. Sonra tekrar konuşmaya devam eder.
)Nasıl ? Koltuk rahat mı ? ( Müfettiş şaşkın kala
kalmıştır başıyla evet der .) Aman ! İyi . İyi EE ?
Sağlınız nasıl ? iyi misiniz ? Gerçi , Maaşallah !
Gördüğüne göre, iyisiniz yani .
MÜFETTİŞ---Ya! Öyle miyim ?
NURETTİN ---Tabi beyefendi tabi . Şu yüzünüze bakınız .
(Nurettin müfettişin yüzünü iki elinin arasına alır yüzü
ile oynar ) akan fışkırıyor ! Maşallah ! Nazar değmesin
! Sağlıktan kan fışkırıyor. ( Müfettişin yüzüne hafif
şaplak vurur) Yüze bak yüze ! Yüz değil , Sanki kan
deposu. (Kısık sesle) Kan çıkmazsa para yok . ( Sesi
normalleşir ) Sizi çok iyi gördüm. Allaha şükür… EE !
Çoluk çocuk nasıl? Onlarda iyimidir ? İyidir iyi .
Benimki de soru işte ! Sizin gibi, Sağlıklı dinç dinamik
besili bir babanın elbette yavruları da kanlıdır. E!
Yani besilidir. E! Yani sağlıklıdır. Yengemiz nasıl ?
Yengede sağlıklıdır, Sıhhatlidir inşallah! ( Müfettiş
söze girer )
MÜFETTİŞ--- Rahmetli oldu .
NURETTİN— ( Nurettin anlamamıştır. Yağcılığına tam gaz
devam eder ) Oh! Oh! Allah sağlıktan sıhhatten ayırmasın
rahmetliyi… Allah uzun ömürler nasip etsin rahmetli
yengemize… ( Aniden jeton düşer ) Yenge rahmetlimi oldu
? ( Müfettiş evet anlamında başını sallar )Ya ! ( Kısık
sesle ) ulan Nurettin ! fazla gittin, Hızlı gittin ,
Baltayı taşa çaldın . ( Normalleşir) Demek öle ha! Çok
üzüldüm . Geçmiş olsun … Aman ! Allah rahmet etsin
diyecektim. ( Kısa bir sessizlik olur.) E! Niye öyle
suskun kaldınız ?
MÜFETTİŞ ---Şey! Ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu kadar
güzel karşılanacağımı hiç ummazdım da. Feilatün Feilün !
NURETTİN—Efendim ? En son ne buyurdunuz ?
MÜFETTİŞ--- Hiç böyle karşılanacağımı ummazdım dedim .
NURETTİN---Aman efendim abartıyorsunuz .
MÜFETTİŞ--- Maşallah ! İnsanı insan gibi karşılıyorsunuz
?
NURETTİN---Estağfurullah ! Görevimiz .
MÜFETTİŞ---Keşke her doktor sizin gibi olsa .
NURETTİN--- Tecavüzünüz...E ! Teveccüğünüz diyecektim
.Heyecandan ,bugün dilim dolaşıyor .
MÜFETTİŞ---Olur evladım öyle şeyler . Bugün beni çok
duygulandırdınız yavrum. (Ağlamaklı ) Gel. Seni bir
öpeyim.
NURETTİN---Aman efendim !
MÜFETTİŞ---Gel !Gel! Doktor dedin mi , senin gibi
dürüst, zeki, saygılı, hürmetkar , anlayışlı, yardım
sever ve en önemlisi hastalarına özen gösteren olmalı
(Nurettin göğsü kabarmıştır.) Mefailün ! Oh ! Seni öz
evladım gibi sevdim sana kanım fena ısındı.
NURETTİN---Benim de size kanım fena ısındı (Kısık sesle
) hatta fokurdadı. He! He ! herifi yakaladım. Artık
teftişle ilgili konulara girmez .
MÜFETTİŞ---Eh! Oğlum artık asıl konumuza girsekte ,biran
evvel başlasak
NURETTİN--- (Paçası tutuşur ) Tabi. Girelim de, aceleniz
ne böyle? Biraz daha soluklansaydınız ?
MÜFETTİŞ---Yok ! Yok ! Başlayalım . Feilatün ! Feilatün
!
NURETTİN--- (İyice telaşlanır ) Bir saniye. Efendim bir
telefon açmam gerekiyor sonra konuya gireriz olur mu ?(
Telefonu açar ) Müfettiş tabi. Buyur evladım .
NURETTTİN --- (Telefonla çok kısık sesle konuşur ) Yeşim
! kız hani Fahrettin’i gönderecektin ? Ne ? Yahu !
Bıraksın hepsini , hemen gelsin . (Telefonu kapatır
sahte gülmeyle )Evet . Ne diyorduk.
MÜFETTİŞ....Feilatün! Feilün !
NURETTİN---Neilatün? Neylün ? Ne ? Anlamadım !
MÜFETTİŞ---Diyordum ki; Feilatün! Feilün !
NURETTİN--- (Anlamaz ama yinede onaylar) Hı! Hı ! Evet
çok haklısınız. Aynen o dediğinizden.
( İÇERİ ANİDEN KURTARICI EDASIYLA GÜLEREK FAHRETTİN
GİRER)
FAHRETTİN—Ben geldim !
NURETTİN---Hoş geldin! Hazreti Fahrettin ! Efendim ,
tanıştırayım ayak işleri müdürümüz hazreti Fahrettin.
MÜFETTİŞ—Memnun oldum. Hazreti Fahrettin.
NURETTİN- (Fahrettin’e )Hoş geldiniz desene lan !
FAHRETTİN--- (Nurettin’e ) Efendim ! hoş geldiniz.
NURETTİN--- (Kısık ve kızgın sesle ) Bana değil salak !
ona ! ona !
FAHRETTİN--- ( Müfettişe ) Hoş geldiniz efendim !
MÜFETTİŞ--- Mefailün ! Feilatün ! Feilün oğlum!
(FAHRETTİN ANLAMAMIŞTIR ŞAŞKIN KESİK KESİK GÜLER MEREKLA
NURETTİNE SORAR )
FAHRETTİN—Abi ne diyor bu ya ?
NURETTİN—Ne bileyim oğlum , ben de anlamadım. Deminden
beri aynı şeyleri ben de dinliyorum .Şiitt! Bize
bakıyor. Sırıt lan ! Sırıt !
( İkisi de yağcılıkla güler Müfettiş gülmelere anlam
veremez ama yinede nezaketen karşılık verir .Nurettin
Fahrettin’in kulağına konuşur. )
NURETTİN-Herif fena sırıtıyor .Korktuğumuzu belli
etmeyelim . Sırt! Sırt ! Len hala sırıtıyor. Sırıt!
Sırıt! Aman sıkıldım . Korkmuyorum artık ya ! Ne
olacaksa olsun (Müfettiş gözlüğünün camını silmeye
başlar ) Eyvah! Lan gözlüğünün camını siliyor bu !
FAHRETTİN—Silince ne olur ki ?
NURETTİN---Çok ciddi konuşacak demektir. Adi herif,
rakibinin moralini bozmayı çok iyi biliyor.Eli kulağında
patlatır bombayı .
MÜFETTİŞ— ( Gözlüğü takar ) Evet . Ben o kadar hastane
dolaştım ki , hem de en kötüsünden tutunda , en süperine
kadar...
NURETTİN—Hali ile...Tabi ki dolaşmışsınızdır efendim ! (
Masadaki puroyu müfettişe uzatır. ) Şimdi bir puro almaz
mıydınız ?
MÜFETTİŞ— ( Puroyu alır. ) Sağ ol yavrum . Sonra
yakarım. Ne diyordum ? E! Hah! O kadar hastane dolaştım,
hiç biri ,istediğimi vermedi .
NURETTİN--- Vermediler mi? Vay terbiyesizler vay ! Sizin
gibi müfettişe nasıl vermezler? ( Fahrettin’e döner
kısık sesle sinsice konuşur ) Adi herif! Çok rüşvet
istedi tabi , onlarda vermedi haliyle .
MÜFETTİŞ—İnşaalllah ! Siz verirsiniz ?
NURETTİN—Anlamadım ! Neyi ?
MÜFETTİŞ—İşte! o şeyleri...
NURETTİN— ( Fahrettin’e ) Vay adi vay ! Bak ! Resmen
rüşvet istiyor bu menteşe.
NURETTİN- (Müfettişe ) Biraz daha açık konuşsanız
diyorum.
MÜFETTİŞ—Nasıl açık ?
NURETTİN—Yani ne kadar istiyorsunuz ?
MÜFETTİŞ—Çok değil.
NURETTİN— ( Fahrettin’e ) Ağza bak ağza ! Çok değilmiş.
( Müfettiş’e ) Tamam. Çok değil de , yinede ne kadar
istiyorsunuz ? Onu söyleyin.
MÜFETTİŞ—Biraz .Hem, birkaç dediğin nedir ki?
NURETTİN—Hem de birkaç aylık ? Ha!
MÜFETTİŞ—Siz daha az zamanda mı veriyorsunuz.
NURETTİN—Neyi ?
MÜFETTİŞ—Neyi Olacak? Yıllardır özlediğim şeyi. Feilatün!
Feilün! Mefailün! Mefulün.
NURETTİN— (Fahrettin’e kısık sesle) Ne diyor lan bu?
FAHRETTİN—Ne bileyim abi.
MÜFETTİŞ— (İç çekerek ) Ah! Feilün! Mefailün !
NURETTİN—Of! Hem de işli,işli! Ne diyor bu oğlum .
FAHRETTİN—Buldum! Abi, bu adam,şifreli
konuşuyor.Dosyaları istiyor.
NURETTİN—Yok yahu! Nerden anladın ?
FAHRETTİN—Babam askerde şifreciymiş . Haliyle ondan
öğrendim.
NURETTİN—Allah ! Yandık o zaman !
MÜFETTİŞ—Mefulün! Mefulü! Feilatün! Feilün ! Uzun kısa
uzun, Feilatün Feilün.
NURETTİN—Şimdi ne diyor?
FAHRETTİN—Uf ! Neler demedi ki abi!
NURETTİN—Ne dedi ula?
FAHRETTİN—Şey ! dedi. Gizli dosyaları getirin bakalım
göreyim dedi.
NURETTİN—Emin misin oğlum?
FAHRETTİN--- (Öğünür,kabarır) Ne demek abi? Ayıp ettin
ama şimdi .Yani burada tecrübe konuşuyor. Babamdan az mı
gördük bu işi ?
NURETTİN—Tamam.Tama. Uzatma, acaba hepsini mi istiyor ?
Sor bakalım!
( FAHRETTİN MÜFETTİŞE ÖYKÜNÜR SAÇMALAR ABUK SUBUK
HAREKERLER YAPAR. )
FAHRETTİN—Dosyalatün , Mosyalatün istedün, elleleküni
melelekün kelelekün lü lü lü! Yani! He ! He!
( MÜFETTİŞ FAHRETTİNİ KASTEDEREK SEYİRCİYE ELİ İLE DELİ
İŞARETİ YAPARAK )
MÜFETTİŞ—Buda benden galiba.
NURETTİN—Bak! Ne dedi? Bu da benden dedi. Aferin lan
Fahrettin.
MÜFETTİŞ—Mefulü ! Mefailü! Üç artı dört yedili hece
kalıbı.
NURETTİN—E! Şimdi ne diyor ?
FAHRETTİN—Yedinci dosyayı istiyormuş abi.
NURETTİN—Ulan ! yedinci dosyayla ne işi var .
MÜFETTİŞ—Üç artı dört yedili hece kalıbı .
FAHRETTİN—Abi ne bileyim . Israrla onu istiyor bak !
NURETTİN—Hastanede mutlaka bir casus var, yoksa nerden
bilecek, hademelere az maaş verip sigortasız
çalıştırdığımı ? Israrla da istediğine göre… Değil mi
lan ?
FAHRETTİN—Bilemem abi.
NURETTİN—İşine gelen her boku bilirsin ama.
MÜFETTİŞ—Üç artı dört yedili hece kalıbı. Feilatün !
Feilün .
NURETTİN—Vay ! adi şantajcı. Bizi iyi sıkıştırdı .
MÜFETTİŞ—Ah! Ah! Bir yandan o! Bir yandan bu ! O şu bu
bırr! Çıldırmamak elde değil kızın, mızın… Onun vır vırı
, bunun dırdırı … Hayat pahalılığı
(MÜFETTİŞ ALÇAK SESLE YAKINMASINA DEVAM EDER.)
NURETTİN— ( Fahrettin’e ) He! Lafı geçim sıkıntısına da
getirdi. Bu bahaneyle koparacak mangırları.
MÜFETTİŞ—Of ! be ! Mefulü ! Mefulü!
NURETTİN— (Yüksek sesle ve kızgın ) Tamam be ! Tama
vericeğiz ne kadarsa ?
MÜFETTİŞ—Mefulün? He ? Ne parası ? Birde paramı
veriyorsunuz ? Oh ! Ne iyi hastane be ! Övdükleri kadar
varmışsınız . Sizin gibisi dünyada bulunmaz .
NURETTİN—Tabi. Tek keriz biziz. Bizden alasını nerden
bulacan ? Söyle bakalım, ne kadar para istiyorsun ?
MÜFETTİŞ— (Kızgındır . Yavaş ,yavaş ayağa kalkar ) Ne
rüşveti ? Rüşvet Ha! (Elin de tuttuğu puroyu parmak
gibi, tehdit edercesine sallar.) Ben hayatım da rüşvet
almadım , almam da . Almayacağım da . Zavallı isek,
acınacak halde isek, bu namussuzuz anlamına gelmiyor .
Biz şerefimiz ve namusumuz için yaşadık , yaşarız da .
Gerekirse bu uğurda da ölürüz. Tam otuzbeş sene edebiyat
hocalığı ve müfettişlik yapmışım. Onca sene bir kuruşluk
haram lokma boğazımızdan geçmedi geçemedi. Çıldırttınız
beni be ( Ağlamaklı ) O kadar hastane, mastane dolaştım
, bana bir şey veremediler. Sizin hastaneye geldim o da
övdükleri için. Ama bir de ne göreyim ? Rüşvet. Sizi bir
bok zannettim de buraya , yatmaya , kaybettiğim huzuru
almaya geldim. Ama siz de bokmuşsunuz. ( Kendine
öfkelenir, kafasını döver) Ah ! Kafasız herif Ah! Mefulü
!
( Nurettin’in ve Fahrettin’in ağzı açık kalmıştır .
Nurettin kendini toparlar şaşkın ve merakla sorar )
NURETTİN-- Yani… Siz şimdi, edebiyat hocası ve milli
eğitim müfettişi misiniz ?
MÜFETTİŞ— ( Kızgın ve titrek sesle ) Evet !
NURETTİN—Yani bizi teftişe gelmiş, sağlık müfettişi
değilsiniz ?
MÜFETTİŞ—Ne ? Hayır !
NURETTİN—Yani şimdi siz burada yatmaya karar vermiş
hastasınız ?
MÜFETTİŞ—Eh! Pek hasta da denilemez. Dinlenmek ve
aradığı huzuru … ( Nurettin sözünü keser .)
NURETTİN— ( Çok öfkeli ) Kes ! Fazla ! konuşma ! (
Fahrettin’e dönüp üzerine tehditkar bir tavırla yürür.)
Ulan Fahrettin ! Kaçma gel ! Ulan hıyar !
( Sözünü Fahrettin bir dakika el işaretiyle keser )
FAHRETTİN—Badem. Abi ! Ayıp oluyor …
NURETTİN---Ulan hıyar !
FAHRETTİN—Badem !
NURETTİN—Hıyar ! Hıyar ki ne Hıyar hem de öyle böyle
değil, Hıyar oğlu hıyar ! Ulan şimdi kıtır, kıtır
doğramaz mıyım. Seni cacık yapmaz mıyım ( Fahretin’i
yakalar hırpalamaya başlar . ) Ulan senin yüzünden , az
kaldı kalpten gidiyordum be ! ( Vurur ) Al sana ! Babası
asker de şifreciymiş de ! o da ondan öğrenmiş de , ayıp
edermişim de tecrübe konuşuyormuş da ( Vurur) Al bu
dayakları da tecrübe et …Ben sana tecrübeyi, şifre nasıl
çözülürü gösteririm. (Vurur) Aslın da ben de kabahat.
Bok varmış gibi sana soruyorum . Hay ! Seni adam sayanı
da ( Vurur ) Seni de ( Vurur )
(Müfettiş araya girer Nurettin’i engellemeye çalışır )
MÜFETTİŞ—Aman evladım dur ! Yapma ! Ya sen ondan
büyüksün . Yapma. Ayıptır günahtır . Dur ! Tamam . Eğer
ki bana kızdıysan, sözlerimi külliyen geri alıyorum…
( Nurettin öfkeyle müfettişe döner lafını keser ona
bağırmaya başlar.)
NURETTİN—Kes sesini ! otur oraya o elinde ki puroyu da
bırak ! ( Fahrettin’e vurmayı bırakır müfettişin üzerine
yürür müfettiş geriler ) Demek siz şimdi hasta edebiyat
hocası, milli eğitim müfettişisiniz he ? Demek burada
yatmak için gelen, hasta edebiyat hocası ve milli eğitim
müfettişisin .
MÜFETTİŞ---Ne kas kafalı adamsın evet dedik ya
NURETTİN---Ya demek öyle ?
( Nurettin Fahrettin’e dönerek askeri komut
verirmişçesine sert bir üslupla )
NURETTİN—Fahrettin! Yatırın şu pezevengi dört kişilik
yatağa da , aklı başına gelsin!
( SAHNENİN IŞIKLARI SÖNER )
( Sekreter bölümünün ışığı yanar yeşim ve yanında
Fahrettin konuşmaktadır . Fahrettin yeşime hava atar )
YEŞİM—Vay be! Demek , az kalsın müfettiş diye, el alemin
adamına boşu boşuna rüşvet verecektiniz?
FAHRETTİN—Yahu ,anacım sen ne diyorsun be ? Nurettin
beye kalsa , adama hemen baştan verecekti de, Allahtan
ben engel oldum . He ! He! E! Ne de olsa asker
çocuğuyuz.
YEŞİM – Baban asker mi idi?
FAHRETTİN – Evet.
YEŞİM - Yüzbaşı mı idi
FAHRETTİN – Hayır.
YEŞİM - Bin başı mı idi ?
FAHRETTİN – Hayır.
YEŞİM –Yarbay mı idi ?
FAHRETTİN – Hayır
YEŞİM – O zaman albay dı
FAHRETTİN – Hayır
YEŞİM _ Çıldırtma insanı baban askerde ne idi ?
FAHRETTİN – Er.
YEŞİM— ( İnanmamıştır. Alaycı tavırlarla gırgırına
konuşur .) Allah ne yapsın seni. E ! Yani sen mi adamın
müfettiş olmadığını anladın ?
FAHRETTİN—E! Herıld yani! Sen ne sandın ?
YEŞİM---Bravo! Sonunda kedi olalı bir fare tuttun he ?
FAHRETTTİN— ( Böbürlenir ) Ayıpsın Ha…neyse ,Şu aşağıda
ki işleri hademeler tamamlamış mı bir kontrol edeyim.
Nurettin’e kalsa , onu da eline yüzüne bulaştıracak .
İyisi mi bu işi de ben halledeyim dedim . Hadi bana
eyvallah ( Kasıl’a , kasıl’a yürüyüp sahneden çıkar )
YEŞİM— ( Fahrettin’in arkasından konuşur ) Ha! Ha ! İşi
gücü palavra ( walkman’ın kulaklığını takar sallanarak
neşe içinde müzik dinlemeye başlar )
( IŞIK SÖNER. TEKRAR YANAR )
(Yeşim walkman dinleyip sallanmaktadır . Kendini
kaptırmıştır bu sırada içeri gerçek müfettiş girer.
Yeşim kulaklığı çıkartır ağzın da sakızla lakayt
tavırlarla adama sorar )
YEŞİM---Buyurun ne istemiştiniz ?
MÜF. KEMAL—Doktor Nurettin beyle görüşecektim.
YEŞİM—Kisiniz?
MÜF. KEMAL —Ben müfettiş Kemal gözü tok
( Yeşim müfettiş Kemali de sahte müfettiş zanneder
.Alaycı ,aşağılayıcı bakış atar. Umursamaz bir biçim de
)
YEŞİM—Sizde mi Ha! Ha! Ha! Geç doktor içerde.
MÜF.KEMAL—E! Haber vermeyecek misiniz.
( Yeşim walkman ın kulaklığını takar. Alaycı tavırlarla
melodi eşliğinde )
YEŞİM—Hadi! Hadi! Hadi!
MÜF .KEMAL — ( Not defteri çıkartır. Not alır. Tehditkar
tonla ) Demek Hadi! Hadi! Hadi! ( Sahneden çıkar.)
(IŞIK SÖNER)
(Başhekimin sahnesinde ışık yanar Nurettin sinirle
etrafı toparlar. Kendi kendine konuşmaktadır )
NURETTİN—Of! Lan of! Her belada beni bulur. Halbuki hiç
günahım da yok nerden de bulur bu belalar beni anlamadım
ki Bak ! Bak ! Şuraya bak her tarafı bok götürüyor.
Tozlara bak ( Üfler ) Sen kalk Hipokrat yeminini et Kalk
burada temizlik yap olacak şey mi şimdi bu…
( İçeri müfettiş girer .Nurettin müfettişi fark etmez
arkası dönüktür.)
MÜF. KEMAL —Efendim merhabalar ben müfettiş Kemal
(Nurettin sinirle müfettişe döner yine aynı sinirle
tersler . )
NURETTİN—Has siktir lan! Yemezler !
MÜF.KEMAL — ( Şaşkındır suratı asılır. )Anlamadım
beyefendi.
NURETTİN—Anlamazsın tabi. Bende anlamamıştım ilk başta.
MÜF .KEMAL —Siz ne diyorsunuz beyefendi ? Müfettiş
Kemal’im diyorum.
NURETTİN—Yok yahu öylemi? O zaman bende Arnold
Schwartzeneger’im.
MÜF.KEMAL —Beyefendi ! Beyefendi! Kendinize gelin. Sizi
resmiyete davet ediyorum .
NURETTİN - Ben de sizi dansa davet ediyorum . He! He !
He! Mefailün ! Feilatün! Feilün! Yine değil mi?.
MÜF.KEMAL — ( Şaşkın ) Anlamadım.
NURETTİN---( Alaycı ) Feilatün Feilün ?
MÜF .KEMAL —Ne ?
NURETTİN—Üç artı Dört Yedili hece kalıbı.
MÜF .KEMAL —Ne ?
( Fahrettin gülerek kurtarıcı edasıyla içeriye girer. )
FAHRETTİN— Patron ! o Pezevengi yatırdım dört kişilik
yatağa .Ha ! Haberin olsun.
NURETTİN—İyi He! He! He! Gel ! Gel1 Bak lan ondan bir
tane daha var. Sana yine iş çıktı Fahrettin He! He!
FAHRETTİN—Yapma yahu ! Bir tane daha mı . He ? He! He !
He!
NURETTİN—Bir tane daha He! He!
FAHRETTİN – Oho! Bugün işler bayağı iyi gidiyor desene
patron He! He! ( Müfettişin üstüne yürür) Bana bak adam
patron yemek artık böyle numaraları. En iyisi sen baştan
açık, açık konuş. Yatıralım senide dört kişilik bir
yatağa He! He!
NURETTİN— ( Gülme krizine girmiştir.) He! He! He! He!
Bak lan ! He! He! He! Bak anlamamış numarası yapıyor.
He! He! He! İyi tiyatrocu olur lan bundan . He! He! He!
Fahrettin ! Bak şim di ona bir soru soracağım , yine
anlamamış gibi yapacak . He! He! He!
FAHRETTİN—Sor ! Sor ! He! He! He!
NURETTİN— ( Müfettişe ) Mefailün! Mefailün! Mefulü?
MÜF.KEMAL —Vallahi sizi hiç anlamıyorum.
NURETTİN—He! He! He! Çok numaracı lan bu! Vallahi hiç
anlamıyormuş. He! He! He!
FAHRETTİN—Evet çok numaracıymış. He! He! He! Abi bu
deminkinden de felaket iyi rol yapıyor.He! He! He!
NURETTİN— ( Müfettişe ) Fe ilatün! Me failün! Fe ilün? (
Müfettiş alık alık bakar . He! He! He! Trene bakar gibi
bakıyor lan He! He!
(Nurettin gülme krizindeyken Fahrettin’ in gülmesi
aniden kesilir. Kısık sesle ve ciddi bir tonla
Nurettin’i uyarır )
FAHRETTİN—Abi! Abi! Belki bu gerçekten edebiyat
müfettişi değildir.
NURETTİN— (Gülmesi biranda kesilir.) Dur bakalım şimdi
anlarız. ( Müfettişe ) iks artı eşittir ye kare ?
MÜF.KEMAL —Ne diyorsun kardeşim.
NURETTİN—Kosunüs alfa altmışın tanjantı nedir.
MÜF .KEMAL —Hö! Ne?
FAHRETTİN— ( Kısık Sesle) Ne yapıyorsun abi ?
NURETTİN— (Kısık sesle ) Edebiyat müfettişi çıkmadı…
FAHRETTİN—Eee ?
NURETTİN—Bakalım matematik müfettişimi diye kontrol
ediyorum. He! He! He! (Nurettin gülme krizine girer.) (
Müfettiş iyice kızar o kızdıkça Nurettin’in gülme krizi
de artar .)
MÜF .KEMAL—Bu ne küstahlık?Bu ne saygısızlıktır? Bir
devlet memuruna hakaret ha?Hem de görev başında iken?
Hala gülüyorsunuz ha? Dalga geçmek ha? Yaktım ulan sizi
!
NURETTİN - Ha ! Ha ! Ha !..ay! ne komik herif ? Ulen
insan bir açık verir be …Bravo valla…Halen numarasını
sürdürüyor.Ha ! Ha !
FAHRETTİN - He ! He! Seni gidi edebiyat müfettişi
seni…Pardon matematik müfettişi seni…He ! He !
MÜF.KEMAL-Ne edebiyat müfettişi? Ne matematik müfettişi?
(Nurettin ve Fahrettin gülmekten kendinden geçmiş halde
iken müfettiş kimliğini gösterir.)
MÜF. KEMAL -Bakın bakalım zevzek herifler! Kimmişim?
(Nurettin ve Fahrettin gülme krizin de iken kimliğe
bakarlar,ikisinin de aniden suratları düşer
ciddileşirler.)
MÜF.KEMAL -Kimmişim ha ? Kimmişim?Ben müfettiş Kemal.
Devletin memuru ,sağlık bakanlığı müfettişi, Kemal
Gözütok!
NURETTİN - (kısık sesle) Bu sefer babalara yan bastık
Fahrettin!
MÜF.KEMAL - Demek burada ,bir takım dalevaralar
çeviriyorsunuz ha?Ne o gülmüyorsunuz. Demek daha fazla
hasta kazanabilmek için,bir yatağa gereğinden fazla
hasta yatırıyorsunuz ha? Öyle mi ?
NURETTİN – Yok ! Yalan! (Fahrettin’i dürter.) Değil mi
Fahrettin ?
FAHRETTİN – E ! Evet. Yalan.
NURETTİN – Bakın efendim ! o da yalan olduğunu söylüyor.
MÜF.KEMAL –(Umursamadan devam eder.) Demek hastalarınızı
yolunacak kaz gibi görüp,onları kale almıyorsunuz ?
NURETTİN – Yalan !
MÜF.KEMAL – Demek edebiyat müfettişiyim, matematik
müfettişiyim ha ?
(Nurettin durumu kurtarmaya çalışır. Güler bir yüzle)
NURETTİN – Değilmişsiniz. He ! He !
MÜF.KEMAL – Demek çok iyi rol yapıyormuşum ha ?
NURETTİN – Valla bravo ! artist olsanız bu kadar olur
yani !
MÜF.KEMAL – Demek siz, devletin memuruna hakaret
edersiniz ha ?
NURETTİN – Kim biz mi etmişiz ? A ! A !
MÜF.KEMAL – Bir müfettişle dalga geçmek ha ?
NURETTİN – Yok canım. İftira.
MÜF.KEMAL – ( Çok kızgın ) Ne iftirası ? Ne yalanı ?
NURETTİN – Bizi çekemeyenlerin iftirası.
MÜF.KEMAL – (Alaycı ) Öyle mi ?
NURETTİN – Tabii efendim. Bizi çekemeyenlerin, bize bok
atması…Resmen basının uydurması…Yalan !
MÜF.KEMAL – Yok yahu! Öyle mi ? yalan demek ?
NURETTİN – Evet. Hem de katıksız yalan.
MÜF.KEMAL – (Öfkeli) Ne yalanı be ? gözümle gördüm,
kulağımla işittim be !
NURETTİN – Tamam canım. Ne kızıyorsunuz hemen ?Orta da
sinirlenilecek, öfkelenilecek bir şey yok… Hem
atalarımız öfke hakkında ne demiş ? “ Öfkeden maraz
doğar. Keskin sirke küpüne zarar. Öfke ile oturan
zararla kalkar. ( Karıştırır ) Damlaya, damlaya göl
olur. Ak akçe kara gün içindir. Sakla samanı gelsin
zaman’ı ( es verir) Yok len bunlar değildi. He ! He !
Heyecandan dilim sürçtü. Yani demem o ki !Her şeyin
çözümü ,kolayı vardır….
MÜF.KEMAL – Nasıl kolay’ı ?
NURETTİN – Şöyle oturun bir önce. Sakinleşin,
rahatlayın. (müfettiş oturur. ) Hah ! Şöyle .Ne diyordum
? Hah ! Demem o ki her şeyin kolaylığı,rahatlığı, bir
çözüm yolu vardır.
MÜF.KEMAL – Nasıl çözüm yolu ? Anlamadım.
NURETTİN – Bayağı çözüm yolu işte ! ( eli ile para
işareti yapar )
MÜF.KEMAL – Ne yani rüşvet mi teklif ediyorsunuz ?
NURETTİN – Yok canım.
MÜF.KEMAL – Yani görev başında, bir devlet memuruna
rüşvet ha ?
NURETTİN – Siz görev dışında mı alıyorsunuz ?
MÜF.KEMAL – (Çok kızmıştır.) Rüşvet ! Rüşvet ha ? Rüşvet
!
NURETTİN – Öyle kaba kelimeler kullanmayın canım.Ne
demek rüşvet?
MÜF. KEMAL- Ya ne demek peki ? Resmen rüşvet işte.
NURETTİN- Yok be ! Nerden çıkarttınız öyle lafı ona
rüşvet denmez ki ! Dense , ona hediye, armağan denir.
MÜFF. KEMAL- Ne armağanı ?
NURETTİN-( Sahte gülüşle) He! He! Çam sakızı çoban
armağanı. Alacağınız para ile , artık bol bol çam sakızı
alırsınız . He! He!
( Müfettiş çok kızgındır bir an bir şey diyemez baka
kalır. Nurettin kurnazlığına devam eder. )
NURETTİN- Eh! Artık çocuğun adını koyalım bakalım. On
bin ytl’e tamam mı bu iş
MÜF. KEMAL- Hala rüşvet ha?
NURETTİN- Yirmi bin.
MÜF.KEMAL- Bana bakın!
NURETTİN- Otuz bin.
MÜF.KEMAL- Beyefendi! Beyefendi!
NURETTİN-Elli bin
MÜF.KEMAL-( İyice kızar) Siz beni! Siz beni!
NURETTİN- Yetmiş bin
MÜF.KEMAL- Ulan siz beni ! Siz beni…
NURETTİN-Yüz bin ytl en son bu. Daha fazla vermem.
MÜF.KEMAL- ( Çok kızgın )Siz beni…( Bir anda yumuşar )
Siz beni şımartıyorsunuz canım . Utanırım . A! A! A!
Yapmayın böyle şeyler…
NURETTİN-Ama Estağfurullah !
MÜF.KEMAL- Şey ! Ciddiydiniz değil mi söylediğinizde ?
yüz bin ytl !
NURETTİN- Tabi ki. Biz çok ciddi müesseseyiz . Hayatta
kimseyle dalga geçmedik, geçmeyiz de ciddiyet
hastanemizin ana yasasıdır beyefendi .
MÜF.KEMAL- E! İyi o halde , öyle ise artık şunları
görebiliriz. ( Eli ile para işareti yapar )
NURETTİN-Hediyeleri değil mi ?
MÜF.KEMAL- He! Hediyeleri .
( Üçü de gevrek gevrek güler )
NURETTİN- Nasıl olsun hediyeniz ? Yeşil banknotlar
halinde mi , yoksa mavi banknotlar halinde mi ?
MÜF.KEMAL - Sakıncası yoksa mavi olsun.He! He! He!
NURETTİN- A! A! A! Ne sakıncası canım ? Oğlum Fahrettin
! Git hastanemizin veznesinin kırmızı kasasından bir yüz
bin ytl ciklik mavilik kapta gel !
( Fahrettin sahneden çıkar Nurettin dolaptan viski
çıkartır. Bardaklara koymaya başlar .)
NURETTİN- Eh bu arada paralar gelene kadar boğazımızı
ıslatırız Ha ? ( Müfettiş içmeye başlar ) İç, babanın
viskisi gibi iç ( Müfettiş şişeyi alıp kendi doldurur )
Koy ! Koy ! Çekinme . ( Seyirciye ) Çekindiği de yok
zaten ( Müfettişe ) Nasıl beyefendi ? Güzel değil mi
özel olarak getirttim at marka adamı bir tepti mi idi
doğrulamaz . Kalitelidir. En pahalılarından .
MÜF.KEMAL- Eh! Biz alamıyoruz malum hayat pahalı.
NURETTİN- Artık alırsınız . Hatta fabrikasını bile
kurabilirsiniz. He! He! E! Çoluk çocuk var mı ?
MÜF.KEMAL- Yok. Bakın, sakın o hediyeyi aldığım için ,
beni.. Hık ! Beni rüşvetçi filan zannetmeyin. Hık ! Ben
kimseden rüşvet almam . Sırf … Sırf size iyilik olsun
diye kabul ettin. Hık ! Yani beni fırsat düşkünü filan
zannetmeyin de … Hık !
NURETTİN- A! A! A! Hiç öyle zanneder miyim ?
Estağfurullah!
( Fahrettin içi para dolu çantayla sahneye girer )
NURETTİN - Hah! Getirdin demek ? Saydın ? Tam yüz bin
ytl değil mi ?
FAHRETTİN- Evet . Hem veznedar , hem de ben saydım .
NURETTİN- Aferin ( Parayı alır müfettişe uzatır )
Buyurun güle , güle yiyin . Yalnız sizden bir ricam
olacak .
MÜF.KEMAL- Hık ! Buyurun .
NURETTİN- Bu rüşveti pardon . bu hediyeyi , benden
aldığınızı sakın kimseye çıtlatmayın.
MÜF.KEMAL- Hiç çıtlatır mıyım ? E! İçki çarptı mı beni
ne ? Hık!
NURETTİN- Yaradı .Yaramasa bana yaramazdı . Bir takım
kişiler para için bazı şeyler iddia ederlerse , siz
sakın ha aldırmayın . Tamam mı?
MÜF.KEMAL - Siz… Hık! Siz hiç merak etmeyin . Hık !
NURETTİN- Asalarda , keselerde ama . adımı vermek yok .
anlamışsınızdır herhalde ? Devlet sırrı !
MÜF.KEMAL- Devlet sırrı . He1 He! He! Hık ! Artık ben de
gideyim
( Müfettiş sarhoş sarhoş kapıya doğru gider kapıyı çift
görür )
MÜF.KEMAL – Hık ! Hangi kapıdan çıkacağım ? Hık !
NURETTİN – He! He! Bu kapıdan ortadakinden .
( Müfettiş sekreter kısmına geçer yeşimi kast ederek )
MÜF. KEMAL – E! Hık! Burada bir karı vardı o ne oldu
nerede ?
NURETTİN—Mesaisi bitti . Mesaisi bitti .
MÜF .KEMAL—Onu da bir ara gönder bana
( Nurettin kızar belli etmemeye çalışır Sahte
yalakalıkla )
NURETTİN – Tabi Tabi göndermez miyim hiç bu yaştan sonra
bir pezevenk olmadığımız kalmıştı … Güle,güle ( Müfettiş
gider ) Nurettin keyifle güler He! He! Bu işte tamam.
FAHRETTİN-( Şaşkın ) Abi ne tamamı ? Sen ne yaptın öyle
ne yapmışım ki
NURETTİN- He! He! Ne yapmışım ?
FAHRETTİN—Gözünü kırpmadan yüz bin ytl bayıldın herife
bir de seviniyorsun .
NURETTİN—Ne telaş ediyorsun salak ? O paraları niye
kırmızı kasadan istettim ?
FAHRETTİN—Ha niye ? Ben de onu merak etmiştim .
NURETTİN—Niye olacak ? O kasada ki paralar sahte de o
yüzden Ya ! Ne haber ulan hiç havaya para atacak göz var
mı ben de ? Bak şu göze bu göz Kayserili gözü be ! Hem
de hasosundan . He! He! He!
( Birden gülmesi kesilir yüzü düşer düşünceli bir hal
alır )
FAHRETTİN—Ne oldu abi ?
NURETTİN--- Ne acı ki , Allahın zır delisi bile, olmayan
mantığı ile, rüşveti kabul etmezken , Devletin akıllı
geçinen, mantıklı müfettişi rüşveti kabul etti bunu bu
duruma getirenler utansın. Ben ne diyeyim artık ?
FAHRETTİN—Peki abi , Bu rüşveti alan müfettiş ile öbür
müfettiş arasında ki fark nedir anlayamadım ?
NURETTİN – Anlayamadın mı ?
FAHRETTİN – Evet. Anlayamadım.
NURETTİN – Farkı fiyatı oğlum. Fiyatı !
( 1.perde biter. Perde kapanır. )
2. PERDE
(Nuretin masasında gazete okumaktadır. Birden yüksek
sesle )
NURETTİN—O Ne ? A! A! A! ( Gazeteyi kast eder ) Bir bok
var zannettiniz değil mi aslında hiç bir bok yok zaten
ona hayret ettim. Haberlerde haber olsa ( Başlığı okur )
‘Öz damadını doğradı” ulan üvey damat mı var zaten ? “
Alkolik olan öz damadını , gözünü kırpmadan vahşice
doğrayan kaynana , olaydan sonra şöyle açıklama yaptı ;
Her gece içip içip , eve gelip, kızımı ve beni
dövüyordu. Artık dayanamaz hale gelmiştik. O gece
kendimi kayıp ettim ve yaptım kızımın hiç bir suçu yok
dedi . dedi . ( Gazeteyi bırakır ) Allahtan kaynanam bu
gazeteyi okumaz zaten okursa kesin yanmıştım . Dikilirdi
kafama ( Kaynanasının taklidini yapar ) “ Bana bak damat
! Elin ne kaynanası var bak! El damadını doğruyor. Bak
ta benim değerimi bil” diye günlerce , ne günlercesi ?
Aylarca, başımın etini yerdi . ( Dışarıdan kaynansının
yeşim ile tartışma sesi gelir ) İşte kaynanam bela
geliyorum demez, gelir .
( Sahneye hışımla kaynana girer Yeşim yoktur )
KAYNAN— ( Yeşimi kast der ) A! A! A! Terbiyesiz şey !
Hala öğrenemedi bana saygı göstermeyi . Terbiyesiz şey !
Birde bacak kadar boyu ile kafa tutuyor . neymiş efendim
“ Doktor bey rahatsız edilmek istemiyormuş ta yorgunmuş
ta . Doktor beye geldiğinizi haber vereyim de “ A! A! A!
Ben geleme böyle şeylere.
NURETTİN—Boşuna kıza kızma kaynanacığım . Kız cağız
görevini yapıyor.
KAYNANA—Ne yani ayol beni engellemekte mi?
NURETTİN—Hayır canım ? Seni değil .
KAYNANA—E kimleri peki ?
NURETTİN—Bizim delilerden bazıları ,kaçmayı başarıp,
buraya geliyorlar da. İşte onları engellemek görevim.
KAYNANA—Ne yani ? Şimdi ben deli miyim
NUERTTİN—Aynı zaman da çok iyi akıllı taklidi yapıp ,
buraya kadar gelenleri de bulunmakta .Yinede zaman,
zaman ,kendilerini bildikleri görülür.
KANANA—Bana bak damat bugün seninle uğraşacak halim yok
bütün sinirlerim alt üst olmuş zaten . Birde seninle mi
uğraşacağım ne oldu diye de , sakın bir şey de sorma .
NURETTİN—Yooo ! Gereği yok ki! Sen sormadan anlatırsın
zaten .
( Kaynanası biran sesiz sinirli sinirli etrafına
bakınarak sinirli sinirli konuşmadan oturur sahnede
büyük sessizlik hakimdir. Kaynana dayanamayıp sinirle
tekrar yakınmaya başlar )
KAYNANA-- Bugün otobüste çorabım kaçtı
NURETTİN---He! He! Ben malımı bilmez miyim anam ya !
Demek otobüste çorabın kaçtı ?
KAYNANA— ( Sinirli ) Evet
NURETTİN—Yapma ya ! hadi Tüh! Tüh! O yüzden mi
sinirlerin alabora oldu ?
KAYNANA—Ya! Evet.
NURETTİN—Desene kaynanacığım , Irak savaşından sonra ,
büyük bir dram yaşanmış otobüste Vah! Vah ! He! He! He!
KAYNANA—Damat! Damat!
NURETTİN--- Peki ihbar ettin mi ?
KAYNANA—Neyi ?
NURETTİN—Firar eden çorabını .
KAYNANA—Anlamadım.
NURETTİN—Çorabım kaçtı dedin ya! Polise ihbar etmedin mi
İhbar etseydin hemen yakalarlardı . diyorum yani.
KAYNANA-- Nasıl yakalarlardı.
NURETTİN—Kokusundan yakalarlardı. He! He!
KAYNANA—Damat! Damat!
NURETTİN—Peki bacaklarına bakan odlumu ?
KAYNANA—Evet. Otobüsteki bütün erkekler baktı.
NURETTİN—Bütün hepsi mi ?
KAYNANA—Evet.
NURETTİN--- ( Ciddi ) Terbiyesizler !
KAYNANA---Evet.
NURETTİN—Ahlak denen bir şey kalmamış!
KAYNANA—Evet.
NURETTİN—Bu millet adam olmaz kaynanacığım.
KAYNANA- Çok doğru evladım .
NURETTİN—Erkekliğin yüz karası herifler .
KAYNANA—Ağzından bal damlıyor.
NURETTİN—Bu millet adam olmaz. Ulan ne anlıyorsunuz ? Ne
zevk alıyorsunuz . O muşmula gibi bacağa bakmaktan .
Zevksiz herifler. Erkekliğin yüz karası herifler ulan
göz zevkinin de bir raconu vardır be !
( Kaynana ayağa sinirle kalkar )
KAYNANA—Bana bak! Benle uğraşma , sonra çok fena olur
ha! Elimden kimse de alamaz seni .
NURETTİN—Vahşi kaynanam benim. Bir akraban da gazeteye
çıkmış .
KAYNANA—Ya! Ne diye?
NURETTİN—Damadını öldürdü diye. He! He! He! Yahu yeter !
Benimle uğraşma bugün moralimiz bozuk diyoruz sana .
( Bu sırada telefon çalar. Nurettin açar )
NURETTİN ---- Alo! Simiydiniz Nazmiye hanım? Nasılsınız
? Oh! Oh! Efendim ? Bizde iyiyiz sağlınıza duacıyız .
Efendim? Nasıl? Anlamadım. Bizim Cevriye mi doğuracak ?
Oh! Oh! Çok sevindim. Allah hayırlı doğumlar nasip etsin
.Ama daha iki ayı yok muydu doğuma ? demek erken doğum
olacak ? Desenize çocuk fırlama olacak ? E ! Şey !
Diyordum ki ; Çocuk dünya saati ile , kaç gibi
fırlayacak ? Yani çıkacak.Aman ! Yani doğacak diyordum .
Nasıl ? Bilmiyor musunuz . E! hastaneye götürmediniz mi
? Ne ? Kocası mı göndermiyor ? A! A! O niye o ? Hı? Öyle
saçma sapan şey mi olur ? Ne yani, Karısına yabancı
erkek eli deymeyecekte Karısı ve çocuğu ölecek mi ?
Kıskançlığın bölesi de olmaz ki ! Manyak mı o herif ? E!
E! Ne yapacaksın kadın cazı siz delirdiniz mi ? Ben ne
anlarım . Kadın doğurtmasından ? Hayır ! Hayır anam ,
Yapama öyle şey. Tamam . Doktor olmasına doktorum da,
Jinekolog değilim ruh doktoruyum. Ama size söz
veriyorum, çocuk büyüsün ruhuyla ilgilenirim . Allah!
Allah ! Yapamam diyorum size yahu niye anlamıyorsunuz ?
Lafımı sünnet etmeyin de dinleyin lafımı, lafımı
diyorum. Orası sünnet olalı çok oldu hem sizi orası da
hiç ilgilendirmez. Bakın Nazmiye hanım, doğumdan hiç
anlamam hem anlasam bile telefonlar ötesi o işi nasıl
yapabilirim? Henüz online doğum sistemi bulunamadı . Ne
yani ? E! E! Benim elim de yabancı eli Allah! Allah !
Niçin anlamıyorsunuz ? Of! Of! Peki kardeşim madem
anlamıyorsunuz size doğum uzmanımı çağırayım da o
yardımcı olsun az beleyin ( Dışarıya seslenir ) Doktor
Duran Dursun bey ( Deli girer kendini doğum uzmanı
zannetmektedir .)
DURAN— Geldim! Geldim! Ne var ? Doğum mu var ?
NURETTİN—Evet. Doğum var .
DURAN—Oho! Ben doğurtmayı çok severim .
( Aniden Kaynanayı kollarından tutup yere yatırmaya
çalışır Nurettin panikle araya girer )
NURETTİN—Dur! lan Dur! O değil .
DURAN— E! Hasta nerde peki ?
Nurettin—Telefonda . Telefonda !
DURAN —Telefonda mı ? Hı ! Bu en kolay doğum . Şip şak
hallederiz . şimdi ver telefonu. Halledeyim iki dakika
da.
NURETTİN— ( Telefonda ki kadına) Nazmiye hanım şimdi
sizi doğum uzmanımız doktor Duran Dursun beye veriyorum
o yardımcı olur size ( Telefonu durana verir.)
( Duran uzman havalarında kendinden emin tavırla kadını
dinler .)
DURAN— Alo He! Bacım dinliyorum. Tamam. Tamam.
Hallederiz şimdi. siz mi doğuracaksınız ? siz değilsiniz
demek. hı! Hasta nerede yanınızda mı ? güzel . Ben
doğurtmayı severim .Şimdi dikkatle dinleyin. Yatırın
karıyı sırt üstü Yatırdınız mı ? He! Güzel nasıl bir diş
macununu ortasından sıkarsın macun pırt eder, zıpla
karının karnına çocuk fırlayınca alır gidersin Geçmiş
olsun . iyi günler. ( Telefonu Nurettin e uzatır.
sahneden hızla çıkar. Nurettin şaşırmış halde kadınla
konuşur.)
NURETTİN—E! Nazmiye hanım . manavdan kasap bu kadar
olur. İyi günler ( Telefonu kapatır. )
( İçeriye aniden bir başka deli olan atmasyon Recep
girer )
RECEP—Hieyt! Ben geldim. Sekreter beni buraya bırakmadı
hafif dövdüm .
NURETTİN—Vay atmasyon Recep ne haber lan ?
RECEP—Hiç iyi değilim . Bugün yine intihar ettim .
NURETTİN—Yinemi sen geçende de intihar etmemiş mi idin?
RECEP—Evet etmiştim. Boğaz köprüsünden kendimi ta! Aşa
bırakmıştım sonra yarı yolda iken yaptığımın yanlış
olduğunu anladım , hemen yukarı çıktım. Tam on dakika
sürdü.
NURETTİN—Hadi lan! atma
RECEP—Valla bak .Saate baktım .Kolumda duvar saati
vardı.
NURETTİN-Attın yine he! Çık dışarı.
( Recep Kaynanayı görür taciz etmek ister .)
RECEP—Allah ! karı kim bu ? Eliyleyim mi bunu ben
ellerim bunu.
NURETTİN- ( Telaşla engel olmaya çalışır ) Hop! Len Hop!
Ellenmez o Kaynanam o benim.
RECEP—Olsun ben ellerim, ellerim bunu
( Nurettin Recep’ i Yaka paça dışarı atar. )
NURETTİN—Yürü lan edepsiz. Doğru koğuşuna ( Kaynanasına
) aslında çocuğa kızmamak lazımdı kaynanacığım.
Televizyonda ne görüyorsa onu taklit ediyor. Hani sanat
adına soyunuyorlar ya sonra da onları taciz ediyorlar.
Onlardan özenip yapıyor. Soyunmak sanat mı? Ne yani
sanat yapıla bilmesi için illa soyunulması mı lazım
kadının hakkımı bu kadar aşağılanmak, böle rezil
edilmek. Hani nerde kaldı kadın hakları pöh! Soyunmak
sanatmış mış kızmakta haksız mıyım ama kaynanacığım ?
KAYNANA—Eh! Söylediklerinin bazılarında haklı
olabilirsin , ama bir konuda yanlışsın.
NURETTİN—Hangi konuda yanlışmışım. Ellenme konusunda mı
?
KAYNANA—Hayır. Soyunmanın sanat olup olamama konusunda .
NURETTİN—Yani sence de mi soyunmak sanat .
KAYNANA—Tabi ki sanat .
NURETTİN—Ya! Öylemi?
KAYNANA—Öyle tabi .
NURETTİN— ( Alaycı ) Öyle ise, hazır burada bu kadar
kişi varken, bize biraz sanat gösterisi yapar mısın ?
Sayın sanat sever kaynanacığım.
KAYNANA —A! A! A! Ben deli miyim ayol ?
NURETTİN—Niye ? Şimdi o soyunanlar deli mi idiler ki
soyunuyorlar ?
KAYNANA—Yo ! Be… Ben… yapamam bu yaşta .
NURETTİN— ( Küçümseyerek alaycı ) Aman , aman kalsın
zaten ciddi de değilim. Zaten kimsenin hakkı yoktur.
KAYNANA_ Neye ?
NURETTİN—Bu kadar kişinin göz zevkiyle oynayıp midesini
bulandırmaya.
KAYNANA—a! A! A! Terbiyesizin zoruna bak. Ben hala taş
gibiyim ayol. Evvel Allah sapa sağlamım be !
NURETTİN—Evet sapa sağlamsın, ama sana ancak arkeologlar
bakar.
KAYNANA-Hı! O niye imiş o ?
NURETTİN—E! Hazır karşılarında senin gibi canlı , her
organı yerinde taş gibi, sapa sağlam, buruşmamış,
kokuşmamış bir mumya bulmuşlarda , kaçırırlar mı hiç
kaynanacığım ? Allahtan arkeoloji müzesi seni görmemiş.
Zaten görmüş olsa yanmıştın. Alırlardı seni bir köşeye
koyarlardı biblo diye. Sonra orada şeye benzerdin .E!
Hani üç maymun biblosu var ya kol kola girmişler yan
yana duruyorlar. Biri böyle gözlerini kapatıyor. (
Elleriyle kendi gözlerini kapatır.) Biri kulaklarını
tıkıyor. ( Kulaklarını kapatır ) Bir tanesi de böyle
ağzını kapatıyor. ( Ağzını kapatır.) Şimdi! O maymunlara
bir yenisi eklenmiş. O da böyle ( İki eliyle cinsel
organını kapatır.) He! He! He! Böyle devre göre böyle
maymun .
KAYNANA – Ay ! Cır, cır çene ! bari işe yarar, bir
şeyler konuşsa. Konuşmaz. Çünkü onun derdi benimle. Beni
kızdırmak, sinirlendirmek için elinden geleni ardına
koymuyorsun yani. Bravo sana bravo. Valla bravo.
NURETTİN – İşine gelmeyince hep böyle olur. Öyle
uzaktan, uzaktan bir şeyler biliyormuş gibi konuşmak çok
kolay değil mi ? Soyunmak sanatmış ! Pöh ! Bir şeylerden
anlasa da canımı yese. Hıh ! soyunmak sanatmış! Soyunmak
sanat olsa idi genel evde ki kadınları Oscar’a aday
gösterirlerdi. Pardon yani. Biz biliyoruz da
konuşuyoruz. Yalan mı ha sanat sever kaynanacığım?
KAYNANA – Aman be ! Çıldıracağım ! Delireceğim, senin
yanın da be!
NURETTİN – Ziyanı yok. Yatacak yer sana da buluruz. Sen
karar ver, bak sana söz veriyorum,seni tek kişilik
yatakta, tek başına yatıracağım.
KAYNANA – A ! Yeter be ! Uğraşma benimle. Sana gelince
ne söyledim?
NURETTİN – Ne söyledin ?
KAYNANA – Moralim bozuk, benle uğraşma demedim mi ?
NURETTİN – Aman sen de be kaynanacığım ! Bir çorabın
kaçtı diye, insan bu kadar üzülür mü ? Ya !
KAYNANA – Sadece o olsa ! Bütün bu üzüntülerime her
geçen gün, bir yenisi ekleniyor. Dün de üst katta ki ,
benim baktığım, yatalak Rahmi bey’i kaybettik.
NURETTİN – (Ciddi ) Yapma be!
KAYNANA – ( Ağlamaklı ) Ya !
NURETTİN - ( Ciddi ve meraklı ) Ya ! demek kaybettiniz ?
KAYNANA – Evet. Kaybettik.
NURETTİN – (Sahte ilgi ile ) Dün akşam mı kaybettiniz ?
KAYNANA – Ah ! Ah ! Evet. Dün akşam kaybettik.
NURETTİN – ( Gır, gır’a alır ) Vah ! Vah ! Yazık olmuş
adama be ! E ! Peki sonra bulamadınız mı adamı ? Nerede
bıraktınız da, kaybettiniz o halde ki adamı yahu ?
KAYNANA – ( Kendini toparlar. Sinirli ve şaşkın ) Ne ?
Ne diyorsun sen ? Adamcağız öldü be !
NURETTİN – ( Numaradan irkilir ) Hi ! Katiller !
KAYNANA – Ne katilleri be ?
NURETTİN – ( Savcı edası ile kaynanasını ,kızdırmak
için, suçlamaya başlar ) Sizi vicdansızlar sizi !O olay
gecesi, yapayalnız, eli ayağı tutmayan, kötürüm olan
,zavallı Rahmi bey’i herkesten habersiz, ıssız bir yere
kaçırıp, kötü emellerinize alet etmek istediniz değil
mi? İtiraf et !
KAYNANA – ( Şaşkın ve afallamış halde ) İstedik mi ? Ne
? Kiminle ?
NURETTİN – Rahmi bey’in kapı komşusu olan koca delisi,
dul Zeliha ile birlikte. Evet. Evet. Aynen iddia
makamının bahsettiği gibi olmuştu. Yalan mı ha ? Yalan
mı ? Değil tabii ki ! Yüce yargıdan kimse kaçamaz . O
gece kocasızlıktan, aynen senin gibi kudurmuş olan dul
Zeliha da vardı yanında. Maktul’um zavallı, bu iki
amazon karşısında , öylece çaresiz,kaderine boyun eğmiş
sere serpe yatıyordu. Yalan mı ? Demek susmayı tercih
ediyorsun ha ? anlaşıldı. Zaten siz bütün katiller
aynısınızdır. Hele bu katil bir kaynana ise. Bu günkü
gazete bile benimle aynı kanıda. Neyse konumuza, yani
olay gecesine geri dönelim. O gece, Zeliha ile ikiniz, o
zavallı , masum, eli ayağı tutmayan ve hatta şeyi bile
tutmayan zavallı adamı o kötü haris, çılgın
arzularınızın kurbanı ettiniz. Evet zavallı maktul bir
hiç uğruna şehvetinizin kurbanı olmuştu. Hatta bununla
yetinmeyip, satırla doğradınız değil mi adamı ?
KAYNANA – Oha ! Atmanın da böylesi olur.
NURETTİN - Ne yani yalan mı?
KAYNANA – Yalan tabii. Adam eceli ile gitti. Acayip
uydurdun. Sen doktor olacağına yazar olmalı imişsin.
Duyanda inanacak bu aptalca şey ler’e. Öylemi sanıyorsun
?
NURETTİN – Ne kızıyorsun be kaynanacığım ? tatlı , tatlı
takılıyoruz işte !
KAYNANA – Sen git de bir bardağa takıl. Hiç olmazsa kulp
olup bir işe yararsın. Ben gidiyorum. ( sinirle sahneden
çıkar .)
(IŞIK SÖNER )
(Nurettin sahne de tektir . içeri ye deli girer.)
2. deli espirisi buraya girecek
(Deli sahneden çıkar. Nurettin fahrettin’ i çağırır. )
NURETTİN – Fahrettin ! Fahrettin ! Öbür gazetem nerde
len ? Getir onu hemen.
(Fahrettin elinde buruş, buruş olmuş gazete ile girer.)
Fahrettin – buyur amirim getirdim.
( Nurettin gazeteyi alır. Yüzünü ekşitir. )
NURETTİN – Ne bu lan gazetenin hali? Oğlum kokuyor bu !
Öf !
FAHRETTİN – Tuvalet te okuyordum da abi.. Azcık hatıram
sinmiş. He ! He !
NURETTİN – Tamam. Tamam. Kes . ( Gazeteyi okur ) Bilim
adamları, insanın en çok düşünceyi tuvalet te ürettiğini
söyledi. Bak len Fahrettin İnsan en çok düşünceyi
tuvalet te üretiyormuş.
FAHRETTİN – He ! Amirim. Benim gazeteyi niye orda
okuduğumu sanıyorsun.
Nurettin – Desene len ondan bizim aydınlar devamlı
sıçıyor.
Fahrettin – Abi o zaman ben de aydınım. Değil mi ?
NURETTİN – Tabi aydınsın oğlum. Ama sıçan aydın. Yürü
len işinin başına… ( Fahrettin çıkar ) Aydınmış! Sen
aydınsan ben de Kahramanmaraş’ım….çık ! İğrenç oldu bu
espiri.
( Gazeteyi okumaya devam eder.)
NURETTİN – Bakalım başka ne varmış ? Bu ne köşesi imiş.
Ha ! Haydar abi köşesi… Bakalım neler yazılmış ? Sevgili
Haydar ağabey. Ben Antalya dan talihsiz İ. N.yim.(kendi
kendine) İbne mi acaba ? ( Okumaya devam eder.) 21
yaşında genç bir kızım. ( Kendi kendine ) İbne değilmiş.
Lezbiyen olabilir mi? De neden taktım ben bu kadar ki ?
Anlayamadım. ( Okumaya devam eder. ) Sevgili Haydar abi
benim büyük bir derdim var. Bu sorunumu kimseye
açamadım. Korktuğumdan, herkesten gizledim. Zaten kimse
bilmesin diye size açılmaya karar verdim. (kendi kendine
) Kız haklı. Ne var canım burada biz bizeyiz. Yetmiş
milyon dediğin nedir ki ? (okur) Eğer resmimi
yayınlarsanız, gözüme çizik atın da tanınmayayım. (
Kendi kendine ) Kız haklı . Öyle ya ! Gözüne çizik
atılınca tanınmaz. Yüzünün geri kalanı kabak gibi orta
da kalır.
Zaten insanı yüzü değil ele veren . İnsanı ele veren ya
gözü dür ? Ya da gö… dür. Resmini de yayınlamamışlar. (
okur) Ben bir seneden beridir murat adında bir çocukla
flüt yapıyordum. (Düzeltir ) Flört yapıyordum. Hay senin
Türkçene ..Flört ediyordum desene be manyak kız…Bundan
birkaç ay evvel disko ya gittik. Eski slow parçalar
eşliğinde, slow, slow dans ediyorduk. Birden parça
değişti, yine eski bir parça olan lambada dansı ile dans
etmeye devam ettik. O zamanlar mini etek giydiğimden,
sevgilim bana aferin lambada yapmaya çok uygun
giyinmişsin bugün diye iltifatlarda bulunuyordu.
Lambada’nın o enteresan figürlerini yaparken benim içim
bir tuhaf oluyordu, Nerede ise çığlık atacaktım, danstan
mıdır nedir, yoksa sevgilimin iltifatımıdır? Nedense hiç
tatmadığım bir zevki tadar olmuştum. Çok mutluydum.
Sevgili Haydar abi o günden beridir Murat’ı hiç
göremiyorum, telefonu da sürekli kapalı. Beni de
aramıyor. Üzüntüden kilo alıp şişmanlamaya başladım.
Canım da üç aydır hıyar turşusu çekiyor. Acaba ben
hamile miyim ? ( kendi kendine ) Bakalım Haydar abisi ne
cevap vermiş ? Sevgili rumuzcuğum İ. N ciğim. Ben
müneccim değilim bakmadan anlayayım. Uygun olduğum
müsait bir ortamda buluşursak bakarım o zamanda cevabını
veririm. Birde anladığım kadarı ile sen biraz tembel ve
cimrisin. Madem canın üç aydır canın hıyar turşusu
çekiyor, kaldır kıçını, kıy parana da hıyar turşusu al.
Her canı hıyar tuşu su çekeni ciddiye alsalardı , nüfus
planlama dairesi turşucuları toptan kapattırırdı. Şu an
benimde canım hıyar turşusu çekti. Ne yani şimdi ben de
mi hamileyim ? Ha bir de üzüntüden kilo alıp
şişmanlamağa başladım demişsin. Olmaz öyle saçma şey
yavrucuğum. Sen ayranı fazla seviyor ve fazla
kaçırıyorsun galiba, o da gaz yapıyor, yellenemeyip,
davul gibi şişiyorsun anlaşılan. Eğer bu tavsiyelerim de
sana kar etmez ise üç tavsiyem daha olacak. Birincisi
fazla Türk film’i izleme. İkincisi pembe dizi hiç izleme
üçüncüsü ise intihar et. Eğer gerçekten hamile isen
baban bu durum da kısacası seni … Oyar. Sevgilerimle
Haydar abin.
( Nurettin’in konuşması bittiği anda, dışarıdan kızı
Serpil’in sesini duyar.)
SERPİL – Babi !
NURETTİN – (Sevinir) Kızımın sesini duyar gibi oldum.
SERPİL – Babi!
Nurettin – Yok yahu ! Duyuyorum resmen. Gel kızım gel !
Babasının bir tanesidir o ! Gel kızım !
(Kızı kırıtarak , yanın da sevgilisi ile gelir.)
SERPİL – Merhaba babi !
(Nurettin biraz şaşırmış halde refleksle masanın altına
bakar. )
NURETTİN – Gel bobi gel ! Gel kuçu, kuçu gel ! Köpek mi
aldın kızım ?
SERPİL – Yo ! Ne köpeği ?
NURETTİN –Bobi diye seslendin ya !
SERPİL – İlahi baba ! Onu ben sana söyledim.
NURETTİN – ( Bozulur) Bana mı söyledin ? Canım gibi
baktığım, yemedim, yedirdiğim, içmedim,içirdiğim biricik
kızım bana köpek ismimi takacaktı ?
SERPİL – Ne köpek ismi ? Bobi değil. Babi diyorum.
NURETTİN – Babi mi ?
Serpil – Evet. Babi dedim.
NURETTİN – Ne demek oluyor şimdi bu babi ?
SERPİL - Baba demek oluyor.
NURETTİN – Normal baba kelimesine ne oldu ? Türkçeden
istifa mı etti ?
SERPİL – Aman baba ! Bir tuhaf olmuşsun. Tanıştırayım
müstakbel kocam adayı.
NURETTİN – Koca adayı mı ? Sen ne zamandan beridir,bana,
babana danışmadan bir işe kalkışır oldun ? nereden
buldun bu portmanto kılıklıyı ? Adeta yürüyen bir
pardesü !
SERPİL – Şişt ! Baba ! İnsan bir merhaba der.
NURETTİN – (Aksi ses tonu ile ) Merhaba .
KERAMETTİN – Me..Me...Me…Me…
NURETTİN – ( Geri kaçar ) Hadi len ! Al kızım bunu hemen
götür.
SERPİL – Niye ?
NURETTİN – Niye si var mı kızım ? Bu benden böyle meme
isterse senden nasıl ister Allah bilir.
KERAMETTİN – Me…Me…Me…Me..
NURETTİN – ( Geri kaçarak ) Yok oğlum ben de meme yok.
Lafta anlamıyor ya !
KERAMETTİN –Mer..Mer…Mer..Mer..
NURETTİN – Siz mermer mi satıyorsunuz ?
SERPİL – Neler saçmalıyorsun baba ? Canikom sana merhaba
demek istiyor.
NURETTİN –Allah’tan tercümanı yanında. ( Keramettin’e )
Nasılsın bakalım ?
KERAMETTİN – İ..İ..iy ..iy ..ii
NURETTİN – Askerde telgrafçılık mı yaptınız ?
SERPİL – O da nereden çıktı baba ?
NURETTİN – Baksana kızım mors alfabesi gibi konuşuyor.
Tıık ! Tı.. Tık !
SERPİL – Baba alay etme canikomla. Çocukcağız sana bir
şeyler demeğe çalışıyor. Sense alay ediyorsun.
NURETTİN – Bu bakan filan mı ?
SERPİL – Yo! Niye ki ?
NURETTİN – Baksana aynı onlar gibi, bir yere gidiyor da
diyeceğini diyemiyor
SERPİL – (Kızgın ) Baba ! Baba !
NURETTİN – ( Kızgın ) Ne var ne ? ( Keramettin’e )
Çalışıyor musun ?
( keramettin büyük el kol hareketleri ile hayır demeğe
çalışır.)
KERAMETTİN – Hay!..Hay!..Hay!..hayr..
NURETTİN – Yavaş lan ! Aklımı çıkardın.Az bir aklım var
zaten .
KERAMETTİN – B.. B.. Be..Be.. Ben.. Benn..
Nurettin – Bursa kılıç kalkan ekibin mi var. Onu mu
demeye çalışıyorsun ?
KERAMETTİN – Y..Y..yo. Yoo!
NURETTİN – Adın ne senin bakayım ?
KERAMETTİN – k..K…Ke..Ker… Kera..kera… ( Nurettin lafını
keser )
NURETTİN – Kerhaneci misin ulan yoksa sen?
KERAMETTİN – kere…kere..kere..
NURETTİN – Kaç kere ?
KERAMETTİN – Kera… kera..
NURETTİN – Kerrat cetvelini ezberledin öyle mi ? söyle
bakalım o zaman üç çarpı üç ne eder ?
KERAMETTİN – Kera…kera…
NURETTİN – Kızım devreye gir yoksa herif gidecek, kere,
kere diye…
SERPİL – Baba alay etme şu canikomla. Adını ben
söyleyeyim.
NURETTİN – oh ! Be ! Söyle bakalım ne imiş adı ?
Serpil – Keramettin Hasan Ziya Osmanoğulları.
NURETTİN – Babanız sizi pek sevmiyordu galiba ?
KERAMETTİN – N..Ni..niç..niçin ?
NURETTİN – Ulan işkence olsun diye mi taktı san bu ismi
?
KERAMETTİN – Bi..bi…bil..bilm…bilmem.
NURETTİN – Al kızım bu herifi iade et !
SERPİL – ( Şaşkın ) A ! A ! Nereye ?
NURETTİN – Aldığın yere. Malınız defolu çıktı dersin.
Verirsin gerisin geri.
SERPİL – Baba !Nasıl olur ?
NURETTİN – Bal gibi olur. Babam çok kızdı , alın
malınızı der, şaak ! verirsin bu herifi .
SERPİL – Baba teessüf ederim !
NURETTİN – Demokrasi var . Edebilirsin.
SERPİL – Canikomdan adeta bir malmış gibi söz ediyorsun.
KERAMETTİN – E..E..ev…evet !
NURETTİN – Sen sus len ! Sen ağzını bayramdan bayram’a
aç. Hem kaça kadar okudun sen bakayım ?
KERAMETTİN – ( Lise demek ister.) Li..Lii..Li..
NURETTİN – Litvanya da mı okudun ?
KERAMETTİN – Li..Lii..Li..
NURETTİN – Zılgıt mı çekiyorsun oğlum ne ?
SERPİL – Aman baba ! Bir şeyden de anlamıyorsun. Canikom
san lise demek istiyor. Anladın mı şimdi ?
NURETTİN – Allah’tan buradasın. Sende olmasan halimiz
haraptı yani. ( Keramettin’e ) Değil mi lan ?
KERAMETTİN – Ef..ef…efe..Efen…Efend…efendim ?
NURETTİN – Maşallah ! Türkçeyi anadili gibi
konuşuyorsunuz dedim. Nerden öğrendin böyle akıcı
konuşmayı?
KERAMETTİN – Ke..Ke..Ken…ken.dim… Öğ..Öğğ…öğr..Öğrend…
Öğrendim.
NURETTİN – Bravo. Demek doğal bir yetenek oluyor bu
sizin ki si ?
KERAMETTİN – ( Gülerek övünmeye çalışır ) Do.. do..
Doğ.. Doğru.
NURETTİN – Hem kekeme, hem salak !
SERPİL – Şişt ! Baba !
NURETTİN – Kaça kadar okudun ? ( Keramettin tam cevap
verecekken atılır. ) Aman konuşma. Parmağınla göster. O
canım akıcı konuşmanı zayi etmeni istemem. Bırak sen de
kalsın bakarsın ilerde işine yarar. He! He!
( Keramettin parmakları ile iki yi işaret eder. )
NURETTİN – Niye daha fazla okumadın ?
KERAMETTİN - ( Coşkulu ve telaşlı bağırarak ) o!..O..
Oku..okuya…okuyacaktım….
NURETTİN – Sanki kızgın boğayı sakinleştirircesine)
Bürst !Sakin ol ! Sakin ol ! Ho ! Ho ! Bunların çene
altını okşadın mı hemen yumuşarlar…. Sakin oldun mu…
Hah! Şimdi anlatabilirsin. (Kızına döner kısık sesle ve
kızgın ) Kızım çok mu aradın bu andavallıyı ?
(Keramettin,bu arada okuyacaktım’ı söylemeye çalışır.)
KERAMETTİN—O…O…oğ..oğ.. Oh..(Nurettin’’ oh u ‘’ yanlış
anlayıp panik halinde kerametine döner.
NURETTİN— (Kızgın ve şaşkın ) Ne diyorsun lan arkamdan ?
Dürzü bu yaştan sonra Şey mi edeceksin lan beni ?
Serpil — Baba canikomu yine yanlış anladın
NURETTİN — Ne yanlışı be ? Herif resmen arkama geçmiş,
büyük bir keyifle oh çekiyor be .
SERPİL— (Kızgın) Hayır oh demiyor .Okuyacaktım diyecekti
sen hemen yanlış anladın.
NURETTİN— (Rahatlamış ) Ha .Öylemi ? Oh be bende
sanmıştım ki … Neyse boş ver. (Kekemeye ) Anlat bakalım
niye lise ikiden fazla okumadın ?
KERAMETTİN — O…O…Ok…Oğ.. O… Oh… (Nurettin sinirle lafını
keser )
NURETTİN — Lan deme şu lafı deme , bir tuhaf oluyorum
be. Lan başka laf mı yok ? Geç okuyacaktım lafını geç …
Sen niye okuyamadın kısaca onu anlat .
KERAMETTİN - Gü.. Gü.. Güy… Güya Güya… H…H…Ho..Hoc..
hoc…Hocam… Hocamı.. Ö…Ö… Öl… Öldü.. öldü..öldü mü
Öldürmüşüm .Ya Gü.. Güya Hocamı öldürmüşüm.
NURETTİN— (Korkuyla ) Aman kızım bu katilmiş ?
SERPİL — O da nereden çıktı ?
NURETTİN—Hocasını öldürmüş baksana .
SERPİL— Ay baba ay .Öldürmemiş.Lafını kesmezsen anlarsın
.(Kekemeye ) Sen aldırma ona anlat canikom.
NURETTİN — Ha anlat bakalım canikom… Aman… Allah korusun
benim değil, benim değil onun canikosu.
KERAMETTİN — O..Oku..Okulun..İlk Aç.. Açıldı.. Açıldığı
gün…Günler de … E… Ed.. Ede..Ede…
Edebi…edebi..edebiyat….D..Der… Dersi..dersin…de..
KERAMETTİN -- H… Ho…hoc…Hoca… İ.. İ...İs…İstik..İstik..
İstiklal..İstiklal..ma..ma..ma..marşı..marşının..o.. o
n… kı…kıta..kıtasını o…oku…okutmuştu.Ma …Mate..Matematik..matematik
dd..der…dersinde bi..bit..bittiğinde ,ho..hoc..
hoc..hocayı s..s..sdyey..yey..sedyeyle gö..götü…götürmüşler…Allahını
s… sev… seven… doğ… doğ… doğruyu… s… sö… söyle…söylesin,
b…bunda b… be… benim bi… bir suçu ..ççç… çum….suçum va
…var… varmı? Ya yani.
NURETTİN— (Ağzı açık kalmış halinden şoktan çıkmış biri
gibi kurtulur) Yok Allah için senin burada bir suçun yok
suç hocanda Ulan bok mu vardı seni kaldıracak ? Sanki
sınıfta başka öğrenci yokmuydu ?... Sen gerçekten
katilmişsin oğlum Beş dakika daha konuşsan burada
seyirci kalmayacak lan.
SERPİL— Ama baba her şeye rağmen çok hoş biri değil mi ?
NURETTİN— (Alaylı) Evet hoş. Çok hoş. Çok hoş. Ağzı var
ağzı yok .
SERPİL—Baba ona ağzı var dili yok denir .
NURETTİN --- Dili var Ama bir boka yaramıyor. Al kızım
bunu götür.Zaten konuşması kekeme
SERPİL — Eee.N ‘ olacak.
NURETTİN — Ne olacağı var mı kızım ? (Cinselliği
kasteder ) Ya öteki şeyi de kekemeyse? Hı N2 olacak ?
Torunlar taksitle mi doğsun ? Bir gün kol bir gün bacak
bir gün burun .İşin yoksa tüp bebekten sonra birde Lego
bebek yap yapıştır yapış torun üret. Artık bundan sonra
parayı 404’e yatırırsınız.Malum ya ? He! He! He! …
SERPİL— Baba canikom bu lafına fena alındı bak… Biz
gidiyoruz.
NURETTİN — Nereye ?
SERPİL — Anneme . Canikomu annemlerde tanıştıracağım.O
hiç olmazsa senin gibi değildir daha anlayışlıdır.
NURETTİN — Olabilir .
SERPİL — Hem anneanne’ mle de tanıştırırım canikomu
NURETTİN - Aman o görmesin o benden de beterdir. Hem eve
kadar zahmet etme ananen burada,aşağıda delileri
geziyor.Gelir birazdan .
(Tam bu sırada kaynanasının bağırması duyulur.)
KAYNANA - (Dışarıdan ) Damat! Damat!
NURETTİN — (Kızına ) İşte İti an çomağı hazırla.
(Kaynanası hışımla ve sinirle içeri girer. Üstü başı
yırtıktır)
KAYNANA — Damat.
NURETTİN — Kusura bakma kaynanacığım hazırlayamadım .
KAYNANA — Neyi?
NURETTİN — Çomağı.He!He! …
KAYNANA—Anlayamadım?
NURETTİN — Anlayan anladı .Bu ne hal ?
KAYNA NA — Ne biçim delilerin var ?
NURETTİN --- Ne oldu ki ?
KAYNANA — Hepsi deli bunların.
NURETTİN— Senden de hiç bir şey saklanmıyor yani .Nasıl
anladın ? Böyle ne oldu sana ?
KAYNANA — Hepsi beni görür görmez üzerime saldırıp
tecavüz etmek istediler .
NURETTİN — O zaman akıllanmış onlar akıllanmış Peki
tecavüz edebildiler mi ?
KAYNANA — Hayır zor kurtuldum ellerinden hemen kaçtım.
NURETTİN — Tüh. Rezil herifler .Kaç yıldır anlatıyorum
yine becerememişler .Salaklar (Yere tükürür )
KAYNANA — Bana bak damat bozuntusu hadi benle dalga
geçmek neyse de bu yere tükürmekte ne oluyor?
NURETTİN — Kim yere tükürdü?
KAYNANA — Sen ayol?
NURETTİN --- A.Aa. Yalana bak Kuyruklu yalan valla…
KAYNANA — A.Aa. Ne yalanı ayol ? Gözümle gördüm be.
NURETTİN — İftira resmen iftira Senin şu gözün öteki
gözüne yalan söylüyor.
Senin gözlerin halü… (Takılır) Hala? Yok … Halüsü
Halüsosyon..
KAYNANA — Ona halisunasyon denir.
NURETTİN — Hah işte ondan Tam yirmi senedir psikologum ,
her boka dilim döner de bir şu lanet lafa dilim
dönmüyor. Ne diyorsun be işte senin gözünün gördüğü
(Yine takılır ) Hasü…Hasüns… yok . Bu da değil. Hasü…
has.. a hastir. Lan ondan gösteriyor işte Hem ben
gökyüzüne tükürdüm o yere düştü Niye düşüyor? Düşmesin
efendim .Aptal Newton da bulmasaymış yerçekimi
KAYNANA — Hadi, hadi bok atacak kimse arama.Benim
gözlerim de sapa sağlam Yerde iki karınca çiftleşse onu
görürüm.
NURETTİN --- Bilirim Hiç mi hiç kaçırmazsın öyle şeyleri
.Nerde kırmızı noktalı bir şey var bizim kaynana orada.
(Kaynanası üzerine yürür )
KAYNANA — Bana bak Bana bak sen bugün çok fazla kaçtın
.Haddini bil yoksa ben bildiririm . (Serpil ve
Kerametinin orada olduklarını yeni fark eder ) Aaaa
Sende mi buradaydın ?
NURETTİN --- (Kısık sesle seyirciye ) Karının gözü
dönmüş tabi başka bir şey görür mü?
KAYNANA — Nasılsın Serpil yavrum ? Kim bu delikanlı ?
SERPİL — Keramettin yani sevgilim yani canikom Yakında
evleneceğiz .
(Keramettin elini öpmek ister )
KERAMETTİN — Ö…Öp..Öpim an..anne.
NURETTİN — Hop lan hop o senin kaynanan değil Karıştırma
o senin en büyük kaynana.
(Keramettin eli öper )
KAYNANA ---El öpenlerin çok olsun yavrum. Hoş geldin
ailemize .
(Keramettin tam konuşacağı sırada Nurettin atılır ve
cevap verir.)
NURETTİN – Hoş bulduk.
(Kaynana şaşkın Nurettin’e göz ucuyla bakar sonra
aldırmadan konuşmasına devam eder .)
KAYNANA - Nasılsın yavrum ?
NURETTİN --- (Atılır) İyiyim .
KAYNANA —Ayol sen manyak mısın ? Sana mı soruyorum ben ?
Ona soruyorum .
NUERTTİN --- Aman ona sormada kime sorarsan sor .
KAYNANA --- O niye imiş?
NURETİN --- (Kısık sesle )Konuşma engellenir bülten
sahibi (Sesini yükseltir ) Ya kaynanacığım çocuk cağız o
akıcı konuşma yeteneğini zayi etmesin diye öyle söyledim
Ne soracaksan ona bana sor ben cevapları onun yerine
yeter ki zayi etmesin.
KAYNANA — (Şaşkın ) Valla bir şey anlamadım ?
NURETTİN – (Kısık sesle ) Anlamasan da olur yeter ki ona
bir şey sorma Bizim bir kere dilimiz yandı
KAYNANA — Yine bir şey anlamadım?
(Nurettin kaynanasının kulağına onun kekeme olduğunu
söyler )
KAYNANA --- (Serpil ) Adı ne demiştin oğlumuzun ?
SERPİL--- Keramettin.
KAYNANA — Ya Ne ile meşgulsün peki ?
SERPİL — Anlayamadım ?
KAYNANA — Yani okuyorum ? Bir yerde çalışıyorum .?
SERPİL — Şimdilik ne okuyor nede çalışıyor anneciğim.
KAYNANA — Baba parası yiyor demek ?
SERPİL — Anne canikom çok hassastır .Öyle konuşma .
KAYNANA — Tama da kızım bir iş yapamazsa nasıl
geçineceksiniz ? Ne iş yapacak?
(Tam serpil konuşacağı sırada Nurettin yine lafa atılır
)
NURETTİN --- O da milletvekili olur.
KAYNANA - Yahu gerçekler ortada Keramettin nasıl
milletvekili olur ?
NURETTİN --- Olanlardan neyi eksik ?
KAYNANA — (Kısık sesle ) Ama bu konuşmasını doğru dürüst
beceremez ki ?
NURETTİN --- Aman sanki milletvekilleri beceriyor da ?
Onlar beceriyor da ne oluyor Aybaşında aybaşına meclise
giderler o da maaşı almak için E kolay mı? O maaşları ne
zorlukla hak ediyorlar biliyor musun sen ?Çiğ köfte,
İşkembe , Mantı, yemek kolay mı zannediyorsun ? Aslında
onları da yemezler ama ne yapsın garipler maaşları az
geliyor geçinemiyorlar Onlar alışmamışlar görmemişler ki
orta direk gibi bolluğu ? Eğer görmüş olsalardı hiç ek
iş olarak millet vekilliği yaparlar mıydı? (Kaynana
sersemlemiş gibidir)
KAYNANA — Aman bana ne bunlardan ? ( Kerametine ) Başka
kardeşin filan var mı ? ,
NURETTİN — Sana sorma dedik değil mi ? Zayi etmesin zayi
etmesin…yani .Hem devlet güvenlik mahkemesi gibi ne soru
yağmuruna tutuyorsun adamı ? İnceldikçe inceliyorsun .
KAYNANA —Tabi inceleceğim. Köpek bile yiyeceği yemeği
kırk saat koklar.
NURETTİN — (İmalı konuşur ) Aman senin yemeğin değil bu
.
KAYNANA — Bana köpek mi deme istedin ?
NURETTİN — Haşa. Haddime mi düşmüş ?Ben öyle bir şey
demedim .İftira. iftira ki ne iftira Kuru iftira.Senin
şu kulağın şu kulağına yalan…
(Kaynanası sözünü keser )
KAYNANA — Aman gene başlama .Tamam sözümü geri aldım.
SERPİL — Baba hazır konu köpekten açılmışken biz
canikomla birlikte karar verdik uzun bir süre çocuk
yapmayacağız .
NURETTİN — Ee bunun köpekle ne alakası var kızım ?
SERPİL — Onun yerine köpek alacağız
NURETTİN — Aman kızım (Deli işareti yapar ) Sen de yavaş
yavaş benim müşterilerime benzemeye başladın…. (Kaynana
lafa girer )
KAYNANA — Aferin size İyi düşünmüşsünüz .Değişik bir
nüfus planlaması stili .
NURETTİN — Yahu sussana be Panter Emel kılıklı kaynanam
. Ben torun sahibi olmak istiyorum .Torun yerine köpek
mi seveceğim. (Alay eder ) Hani imiş bakalım dedesinin
iti. Aman da aman senin havlamana kurban olayım.
(Ciddileşir ) Yahu gidin işinize be sokakta köpek
gezdirenleri kınarken benim mi başıma gelecek ?
KAYNANA — Köpek gezdirenlere de mi taktın ?
NURETTİN — Tabi takarım .Ne o köpek gezdirme ayakları?
Yandan gelen geçene hava.
SERPİL — Ay baba neden hava olacakmış ki ? Bayağı köpek
gezdiriyor işte
NURETTİN — Ne köpek gezdirmesi be kızım ? Onlar köpeği
değil köpek onları gezdiriyor.
SERPİL — A! A! Nasıl ?
NURETTİN — Köpeğin çişi gelse işemek için bir ağacın
dibine gitse hadi yallah sahipleri de peşi sıra Birde
gören olup sorsa ne yapıyorsun diye Ne yapayım anam işte
köpeğimi gezdiriyorum Derler Köpeğe de diğer köpekler
sorsa ne yapıyorsun diye o da şöyle der Allah bilir ne
yapayım anam işte sahibimi gezdiriyorum …Ha birde şunu
söylemeliyim unuttum Böyle köpek gezdirenler var ya
üstelik çok ta alıngan oluyorlar.
SERPİL — Nasıl alıngan ?
NURETTİN — Allah muhafaza köpeğine bir şey söyleyecek
olsan köpekten çok önce onlar alınıp şöyle ters, ters
bakarak terbiyesiz şey ne olacak derler ve giderler
KAYNANA — Kızım sen babana aldırma her zaman ki gibi
saçmalıyor yine Söyle bakalım ne cins köpek almaya karar
verdiniz?
SERPİL — Fino cinsi
NURETTİN — Nasıl bir köpek o ?
SERPİL — Şöyle ufak tefek cici mi cici bir köpek .
NURETTİN— Git kızım işine yahu Ne o öyle pire gibi ?
Gece çişe kalksanız karanlıkta üstüne bassanız orada
geberip cırk edecek.Telef olup hayvancık .Ya da sende
dalgınlıkla bizim şey gibi üstüne oturup hayvanı
ezersin.
SERPİL — Kim gibi ?
NURETTİN — Bizim şey gibi Şey..Hah buldum. Akrep gibi .
SERPİL — Akrep?
NURETTİN — Akrep Nalan canım.Sen iyisi mi o köpeği
almaktan vaz geç Madem almağa kesin karar vermişsiniz O
zaman size daha nazik daha şirin daha sevimli olduğu
kadar da karanlıkta da fark edebileceğiniz köpek alalım.
SERPİL — (Sevinir) Ay ne kadar düşüncelisin ? Canım
babam benim. Nasıl? Nasıl bir köpek o ? Cinsi ne ?
NURETTİN — Sivas kangal .
SERPİL — Ay baba o köpeğin neresi sevimli ? Kaba bir
köpek o ?
NURETTİN — Kaba ama olsun . (Kekemeyi gösterir ) Bundan
sana hayır yok . Hiç olmazsa o seni korur Hem
dalgınlıkla üstüne de oturamazsın .
KAYNANA — Uğraşma çocuklarla şimdi bende karar verdim.
Sana inat ben de bir tane alacağım .
NURETTİN — Al ! Al ! Hain kaynana. Zaten bu kadar
beklediğin kabahat .Sen ne cins alacaksın peki ?
KAYNANA -- Rus finosu alacağım .
NURETTİN – Oha ! Azgın kaynana ne yapacaksın koskoca Rus
filosunu ?
KAYNANA —Terbiyesiz ….Rus filosu değil, Rus finosu Köpek
alacağım köpek
NURETTİN — Ha..İyi iyi al (Gıgırına ) Şimdi karar verdim
ben de köpek alacağım .
SERPİL — Düşüncelerini değiştirdiğine sevindim.Sen ne
cins köpek alacaksın?
NURETTİN — Yunan köpeği alacağım. Yunan köpeği.
KAYNANA — Böyle bir cins köpek hiç duymadım .
SERPİL --- Ben de .
NURETTİN -- He! He! He! He! Siz cahilseniz ben ne
yapayım ?Bütün gazeteler bunlardan
bahsediyorlar.Bugünlerde sesleri çok çıkmaya başlamış da
(Geğirir) Gark! Pardon.
KAYNANA — Terbiyesiz
NURETTİN — Ne yapayım kaynanacığım sinirden oldu . Sen
dua etki çıkanı Si bemoldü (Poposunu işaret eder ) Birde
bunun do majörü var. O fena işte He!He! He!
KAYNANA — Terbiyesizler.
SERPİL — Baba söylemeyi unuttuğum bir şey daha var Gece
kulüplerinde sahneye çıkacağım.
NURETTİN—Ne yapacaksın orada ?Yerleri mi süpüreceksin?
SERPİL — A! A! Ne münasebet ?Şarkı söyleyeceğim.
NURETTİN — Kızım sen şarkı söylemesini oldum olası
beceremezsin ki ?
KAYNANA —Niyeymiş? Söyleyenler ondan daha mı iyi
söylüyor ?
NURETTİN — Zaten senin sesin de kötü .
SERPİL — Olsun yumurta içerim.
NURETTİN — Sen tavukta yutsan bu sesin düzelmez .He!He!
He!
SERPİL --- Kalbimi kırdın ama şimdi O kadar da beste
yapmıştım.
NURETTİN — Birde bestemi yaptın ?
SERPİL -- Evet.
NURETTİN ---Nasıl ?Seninkilerde A acayip mi yoksa ?
SERPİL – Yooo !
KAYNANA — Ay san ki çok anlarda ?
NURETTİN -- Niye anlamazmışım ? Ben de bir zamanlar
beste yaptıydım. Biliyormuydunuz,?
KAYNANA —Ayol senin öyle yeteneğin var mıydı ?
NURETTİN —Niye sormuştunuz Hanımefendi ?
KAYNANA - Hiç ummazdım da ?
NURETTİN — Hey!hey! Böyle göründüğüme bakma,ben aslında
çok romantik biriyim.Bestelerimin hepside romantizm
kokar .
KAYNANA — Ay senin romantikliğini sevsinler .Oku da
görelim , şu romantik parçalarından birini .
NURETTİN — (Alaylı ) Bu ısrarınız karşısında fazla
dayanamayıp buram, buram Romantizm kokan parçalarımdan
birini okumaya başlıyorum.
(Ses düzeltme terimleri yapar ) Öhöm ! öhöm !E !A ! O !Öhöm
! öhöm !
KAYNANA —Bu kadar zorlandığına göre çok zor bir parça
olmalı ?
NURETTİN — E !Herhalde. Ne zannettiniz yani ? Öhöm !
öhöm ! Evet. Başlıyorum .
(Şarkısını Türk sanat müziğinin en ağır makamıyla okur.)
NURETTİN - Kara koyunlar meler
Me me me…
Ak koyunlar meler
Me me me..
Demek ki bütün koyunlar meler
Me me Me
(Şarkısını bitirince hepsi Nurettin’in bu şarkısına
alaylı alaylı gülerler )
NURETTİN — Ay bunun neresi romantik ?
NURETTİN — Niçin romantik değilmiş ? Kayseri’de ki
çobanlık günlerimi anlatıyor. Bundan ala romantiklik mi
olur .
KAYNANA — Bunun romantikle ne alakası var şimdi ?
NURETTİN — Tabi var .Başkaları emmioğluysa meleşen
sesine geliyor ya? Onların ki oluyor da benim ki niye
romantik olmasın ?
SERPİL—Hi ! Hi ! Hi ! İlahi baba.
NURETTİN --Peki senin ki bir şey demiyor mu şarkıcı
olmana ?
SERPİL - Ne desin ? (Kerametine sarılaraktan ) Allahtan
çok iyi anlaşıyoruz . o da balık burcu.
NURETTİN -- Belli bayağı alık çünkü.
KAYNANA — Demek ikinizde balık burcusunuz ? Ay ne kadar
hoş ? Bende akrebim. Peki akrep hangi burçlarla iyi
anlaşır?
(Tam serpil cevap verecekken Nurettin söze atılır.)
NURETTİN — Yengeçle iyi anlaşır .
KAYNANA — Yengeçle mi ?
NURETTİN — Evet yengeçle .Yengeçte Akrep gibi kıskaçlı
bir böcüktür .E iki kıskaçlı böcükte haliyle de iyi
anlaşır.Nede olsa balık tabi Boğa inekle Oğlak Keçiyle
Kova maşrapayla başak taş… (Düzeltir ) la iyi anlaşır.
He! He! Biraz kendimizi fazla kaptırdık.galiba?
SERPİL—Baba canikom çok alınıyor.
NURETTİN --- Canikom canikom Aman. Da ne canikom ne
canikom ? Canikom değil adeta hıyarto.
KAYNANA — Uğraşma çocuklarla (Serpile ) Oğlumuz
kimlerden?
SERPİL— Osmanoğullarından .
KAYNANA —Yoksa şu petrol şirketleri sahibi Gafur beyin
akrabası filan mı?
SERPİL -- Oğlu.
(Nurettin ok gibi yerinden fırlar )
NURETİN - Oğlum ? (Kekemeye )Şey niye öyle ayakta kaldın
? Canikom . Otur bakalım ayakta kalma oraya değil benim
koltuğuma canikom (Keramettin oturur Nurettin onun
omuzlarına masaj yapmaya başlar ) Ha şöyle Rahat …Sakin…
ol Aferin bravo Artık korkma sınavını başarıyla geçtin.
SERPİL — Ne sınavı baba?
NURETTİN - Ne sınavı olacak kızım ? Hani hatırlamadın mı
? Hani… Senle bir anlaşma yapmıştık ?
SERPİL — Ne anlatması ?
NURETTİN — Lozan antlaşması . (Kızının yanına gelir
Kerametini işkillendirmemeye çalışarak ) Salak kızım ne
bozuntuya veriyorsun ? Mangırlar gidecek . (Tekrar
Keramettin’in yanına döner ) Ya anladın mı kızım ? Hani
demiştim ya damadım kim olursa olsun onu büyük bir
imtihandan geçireceğim eğer başarırsa ancak seninle
evlenebilir demiştim ya ? Hatırladın mı ?
SERPİL – Ha Hatırladım. Hatırladım .
NURETTİN --- İyi ki hatırladın. Bravo çok iyi bir eş
seçmişsin (Kerametine ) Canikom nasıl rahat mısın ?Dur
sana bir viski ikram edeyim …Öyle şaşkın, şaşkın bakma
bir nevi şaka yaptık. yani İç İç!
KERAMETTİN — B..Be…Ben.. İ…İç.. İç..İçme (Lafı kesilir )
NURETTİN ---İçmezsin öylemi ?
KERAMETTİN --- E Ev..Eve …Evet .
NURETTİN — (Sahte sevecenlikle ) Hey gözünü seveyim
…Damadıma bakın be su gibi nasıl da anlatırmış ?Diline
kurban olayım …Canikom… benim…
Serpil -- Baba ben canikomla. (Lafı kesilir )
NURETTİN --Hadi ordan kerata canikom nereden senin
canikon oluyormuş ?
O benim canikom ( Kerametinin alnından öper ) Zaten sana
kanım da fena ısınmıştı Seni ilk gördüğümde işte dedim
içimden tam damadım olabilecek bir yiğit ha Zaten bir
insanın konuşması da düzgün olmalı Bu üstün
özelliklerinin hepsi sende evcut Bir insanı insan yapan
bunlardır . Gerisi hikaye Para pul bunların hepsi
boş.Allaha şükür bizim ailece gözümüz toktur hayata da
paraya itibar etmeyiz zaten .Daha bugün müfettişin
birine bir milyar verdim. Parayı sevsem hiç verirmiydim.
Zaten para dediğin nedir ki Bugün sende vardır ikram
edersin alırız Yarında bizde vardır biz de durur Ah
Canikom nede güzel gülermiş? Aynı Tecavüzcü coşkun !
SERPİL—Baba artık biz gitsek ?
NURETTİN -- -Olur mu hiç ?
KERAMETTİN — E…Eve…Evet …Gi…Gid…Gidelim…
NURETTİN — Niye ?Şuracıkta oturmuş tatlı, tatlı sohbet
ediyorduk ….Hem sen daha bana babana istiklal marşını
okumadın Sen oku da kulaklarımızın pası gitsin .Senin
kadri kıymetini okulda bilmemişler, ama ben bilirim
.Oku,oku sen Allah bize ecrini verir nasıl olsa ?
SERPİL — Baba başka sefere …Daha onun babasına gideceğiz
bekliyor, ayıp olur adama yani babama
NURETTİN — Öyle mi ? o zaman doğru babanıza gidin… Bir
babayı bekletmek doğru olmaz ( Kerametine ) Babana
selamımı söyle. Kısmet olursa bir gün babanla birlikte
birkaç kadeh tokuştururuz. Eh nede olsa gözümü kırpmadan
kızımı verdim .Şunun şurasında akraba sayılırız artık
.He! He! ..Gelin bakayım öpeyim de öyle gidin .(Nurettin
ikisini de öper ) Hadi şimdi selametle gidin bakalım …
He! He! He! …. (Serpil ve Kerametin çıkarlar Kaynana
Nurettin e seni gidi üç kağıtçı seni der gibi bakar )
KAYNANA — Amma da rolcüsün ha ? parayı duyunca hemen
nasılda değiştin ?
NURETTİN ---Kim değişti ?
KAYNANA —Sen değiştin.
NURETTİN—Hadi canım… Ben gerçekten onu deniyorum .
KAYNANA---Yemezler biranda canikomlar manikomlar ?
NURETTİN---Sevdim keratayı …
KAYNANA—Keratayı mı parayı mı ?
NURETTİN —Parayı sevmediğimi sende bilirsin aslında
KAYNANA — (Alaylı )Bilirim, bilirim
NURETTİN — Ha bilirim dedin de aklıma geldi .Sen iyi el
falı bakıyordun değil mi?
KAYNANA — İşine gelmeyince konuyu nasılda
değiştirirsin.?
NURETTİN — Kim değiştiriyor ? ( İmalı ) Anneciğim .
KAYNANA—Bana anneciğim dedin .
NURETTİN—Evet sen benim annem değimlisin ? Karımın
annesi benimde annemdir.
KAYNANA-Sen!sen! (Nurettin eliyle ağzını kapatır )
NURETTİN — Aman anacığım kapatalım bu konuları da sen
falıma bak .
KAYNANA — İyi bakalım. (Nurettin elini eline alır.
Bakar) Hım… Sana üç yol gözüküyor Bir evinin yolu iki
işinin yolu Senin adın Niyazi mi ?
NURETTİN — Yo! Olmadığını sen de biliyorsun. Niye sordun
?
KAYNANA — Birde bok yolu gözüküyor da … Kokma bu gidişle
kısa zaman da o yola ulaşırsın .
NURETTİN — (Hışımla ayağa kalkar ) Aman zaten sana boyun
eğende kabahat Dırdırcı kaynana ne olacak ?
KAYNANA - Şimdi kaynana olduk değil mi ? Hani ne oldu
birden bire anneciğime ?
NURETTİN — Bu hayatta sağ kalabilmen için, biraz
politikadan çakar olacaksın . Her şey köprüyü geçinceye
kadar yı ya dayı deme meselesi mühim olan. Geçtik,
geçtik. Baktık geçemedik? Yine deriz Ayı ya, Ayı.
KAYNANA - ( Sinirle ayağa kalkar ) Bana bak terbiyesiz
Nurettin eğer bunları ben senin burnundan fitil, fitil
getirmezsem bana da Kasımpaşalı Hayriye demesinler .
(Hışımla bir an da çıkıp gider .Hemen kaynananın
ardından içeri Fahrettin girer Saçı başı dağınık gözler
baygındır yani kısaca Fahrettin uyku sersemidir .)
FAHRETTİN -- Yahu patron kaynananız patlamış volkan
gibiydi ha.
NURETTİN --- Biliyoruz. Fazla konuşma hırsımı senden
alırım . Ne ulan böyle saç baş dağınık ? Neredeydin ?
FAHRETTİN - Biraz uyumuşum da (Saçını düzeltmeye çalışır
)
NURETTİN — Ne yapıyorsun uyuz şebek gibi ? Öyle
FAHRETTİN — Ya abi gıcık oluyorum şu kalkan saçlarıma
.Her sabah böyle ufff! Yine en iyisi mi kalkanları
kesmek.
NURETTİN --- Sen böyle her kalkanı keser misin ?
FAHRETTİN — Evet abi her kalkanı keserim .
NURETTİN — Desene gelin hanım ayvayı yedi ?
( Işık söner )
(Sahnenin ışıkları sönükken sahneye bir elin de pankart
bir elinde de el feneri tutan birisi gelir .Fenerle
pankartı aydınlatır ve 5-6 saniye öyle sahnede kalır .
Pankart “Bir ay sonra” yazılıdır.Daha sonra ışık tekrar
Nurettin beyin sahnesinde yanar .) (Nurettin beyin üstü
değişmiştir. Masasına yatmış horlayarak
uyumaktadır.Dışarıdan kaynanasının ,kızının , damadının,
Fahrettinin ve Yeşim isyan eden sesleri duyulur hep
birden Nurettin’e karşı cephe almışlardır )
HEPSİ — (Dışarıdan içeriye gelerekten )Kahrolsun üç
kağıt ! Kahrolsun . Nurettin (Nurettin korkarak
uykusundan sıçrar uyku sersemidir )
NURETTİN --N’ Oluyor yahu İhtilal mi oldu ? Hükümet mi
düştü n’ oldu?
(dışarııdakilerinin hepsi aynı sloganla sahneye girerler
. Sahnede yarım daire şeklinde dizilip Nurettini
ortalarına almışlardır.Nurettin he korkmuş hem
şaşırmıştı hem de olup bitenlere bir anlam verememiştir.
)
NURETTİN — Ooo! Hayrola n’ oluyor ? böyle cümbür cemaat
?Fadime’nin düğününe mi gidiyorsunuz ? Niçin böyle
tespih taneleri gibi dizildiniz ?
KAYNANA — (Bir adım öne çıkarak sert biçim de ) Sus
fazla konuşma artık sonun geldi.Suyun ısındı .
NURETTİN — Eh artık yıkanalım bari ?
KAYNANA — Artık yok öyle espriyle mespriyle kurtulmak
bütün foyalarını ortaya çıkarttık hepimiz biliyoruz
artık Seni insan haklarını çiğnemekten ve daha doğrusu
insan olma çizgisinin dışına çıktığından hepimizin
gözünde artık sen bir suçlusun . Sayın jüri üyeleri
sizinde söylemek istediğiniz bir şeyler var mı ? Var
olan söylesin (Bir adım geriler )
SERPİL — Var sayın yargıç. Sen ! Babam olacak adam…
NURETTİN -- Kı…Kızım ? nasıl öyle konu…
SERPİL — Konuşurum. Sana burada bir söz hakkı verilmedi…
Yıllardan beridir hep senin isteğince hareke ettim.
Birazda olsa burnumun dikine gitmeye kalktığımda canikom.
Ve bana etmediğin kalmadı . Burada senin gerçek yüzünü
tanıdım ve böyle gerçeklere sahip birisine artık baba
diyemem . Seni babalıktan ret ediyorum ve kararımı
bildiriyorum . Suçlu ( Bir adım o da geriler )
( Bütün mahkeme sırasında oyuncuların hepsi aynı
hareketleri yapar .)
KERAMETTİN — Evet sen insanları olduğu gibi kabul
etmeyip kusurlarıyla alay eden Gözünü para hırsı bürümüş
parayı insan kabul eden masumca birbirini seven iki
kişinin altında bir çıkar arayan sen… bir … Zavallısın
benim de Karım SUÇLU…
NURETTİN — (Şaşırmış ) Ulan sen kekeme değimliydin ?
Bana bok atmaya gelince mi dilin çözüldü?
KAYNANA — Sus yüce yargı önündesin.
YEŞİM --- Yıllardır yanındayım bir gün olsun bana
yaptığım işler için teşekkür etmedin ..
NURETTİN --- Ne edeceğim be ? Para veriyoruz ya sana ?
YEŞİM --- Sus zavallı insan sus işte suçlu olmanın
aslında tek nedeni bu para sen ki paranın esiri olmuş
diğer değer yargılarını hiçe saymış bu toplumun insanı .
İnsanları kullanacak bir malmış gibi gören sen benim
gözümde değerin yok kararımı bildiriyorum .SUÇLUSUN.
Fahrettin --- Bu adam olmamış adam icap ederse para için
anasını bile keser. Bu toplumun yüz karası adam olmamış
adam beni de işine geldiği gibi kullanır para veriyor
diye dövmeye hak kazandığını sanan saflığımdan
faydalanarak beni de pis işlerine alet eden adam olmamış
patron… Bence de sen…
Nurettin — Biliyorum suçlu diyeceksin .Hep siz
söylediniz söyleyeceğinizi şimdi sıra ben de ( Fonda
dramatik müzik çalmaya başlar ) Sizler beni insan
olmamakla suçladınız . Aslında size kızamam . Doğrular
her zaman insana battığı için insanın kendi kusurlarını
görmeyip başkalarının başkaların kusurlarıyla alay
ettiği için kızamam size . Peki sizler çok ama çok mu
iyiydiniz ? Hayır sen, baba nedir bilmeyen sapıkça
şeylere moda deyip babayı bir kenara iten sen kızım
suçlu değilsin de…Kızıyla evlendiğimizden beridir
başımda eksilmeyen adeta bir gözcü gibi bizi denetlen
damadını, bir düşmanmış gibi gören ve beni de
mecburiyetten çatışmaya iten sen kaynana olacak Sen
suçlu değilsin de …Sen sadece bok atmak uğruna dilini
düzelten sen suçlu değilsin de (Fahrettin ve Yeşime )
Sen ve sen işler biraz sıkıya gelince aman diyip isyan
bayrağını çeken ve bana arkadaşlarıymışım gibi muamele
edip ve gereken saygıyı ve sevgiyi göstermeyen ama
kendilerine gelince bekleyen bencil olan sizler suçlu
değil de suçlu sadece bir ben miyim ? (Seyirciye dönerek
seyirciye) Sizlerde gördünüz bu kadar suçları olup ama
kendi suçlarını görmeyip direkt olarak beni suçlayan
iddia ettikleri bulunduğum duruma düşmeme sebep olan bu
asıl suçu olanlar değil de suçlu sizce de bir ben miyim
?Kısaca şöyle izah edeyim Diyelim ki bir çuval
pirincimiz var. Elbette çuvalın içinde pirincin içinde
taşlar çakıl taşları olacak. Kırmızı siyah beyaz v.s…
İşte bir çuval pirinci kirleten renkli, renkli, çeşit,
çeşit o kadar taş varken, sadece bir taşı pirinci
kirletiyor diye diğerlerini orada bırakıp atmak doğrumu
? İşte o kadar atılacak taş varken niçin ben atılacak
taş…. Diye sadece ben seçildim? ( Seyirciyi kast eder )
Sizin gibi taşlar varken. Sakın bu söylediklerime alınıp
kızmayın Bu söylediklerim sadece YARASI OLAN A
( Tam bu sırada salonda anons duyulur)
Anons – Dikkat ! Dikkat ! Baş hekim Nurettin bey Pazar
olmasına rağmen hastaneye gelmiştir. Tüm hastaları
koğuşların da görmek istiyor.
(Nurettin çıldırır. Kızar. Sahne de ki her kes panik
olur )
Fahrettin – Koşun arkadaşlar . Koğuşlarımıza gidelim.
Nurettin – Durun !Nurettin Benim ! Nurettin benim
Fahrettin – Eyvah ! Ya arkadaşlar bu deli sahiden
kendini Nurettin sanıyor. Kaptırdı bu kendini. Tutun da
götürelim şunu koğuşuna.
(Sahnede ki herkes Nurettini kucaklayıp sahneden
çıkarmaya başlarlar . Nurettinin sesi sahneden çıkana
kadar yankılanır. )
Nuretin – Bırakın beni. Ben deli değilim. Nurettinim
ben…
SON |
|
|
|
|
|
|
|