...................
...................
SELEHET CC'YE GELMEK İSTİYOR

ŞIX Şamil
15 Haziran 2010

                         
 
...................
...................
Öncelikle selam eder daim başarılarının devamını dilerim üstadım Şıx. Kusuruma bakma ama hala CC yönetimiyle görüşmemişsin. Merakla bekliyorum. Şimdilik yazımı yolluyorum. Diyarbakırlı Murat diye bir oğlanın başından geçenler.

Bir emrin var mı ağabey?

Selahattin Duman



Selehet CC'ye gelmek için taklalar atma. Güngör Mengi'yle durup dururken zıtlaşmanın manası yok. Hele hele Ruhat hanımın eline düşersem beni malamat eder. Onun için dur durduğun yerde. Sen bana yolla yazını ben buradan yayınlarım. Güngör'e selamlarımı ilet. Selehet 'in yazısını size sunuyorum değerli CC okuyucuları:



“EĞİTİM” DİYE TUTTURANLARA DİYARBAKIRLI MURAT MODELİ
Vatan Gazetesi, 11 Haziran 2010

Efendim, eğitim şart değil... Hele yetenekli, yaratıcı kişiler için hiç şart değil... Eğitimin olsa olsa sıradan zekâlı, anasının babasının ağzına bakan çocuklara faydası olur...

O da iş bulup hayata atılmaları için değil, oyalanmaları için. İşbu yazı konuyu tartışmaya açmak içindir.

Diyarbakırlı Murat’ın haberi tam da “özel okulların zamlandığı” bir sırada kucağıma düştü..

Çocuklarına iyi bir eğitim sağlamak için kara kara düşünen ana babalara sesleniyorum. Eğitim şart değil!

Çocuğunuzun bir iş sahibi olmasını istiyorsanız, özel yetenekleri var mı yok mu ona bakın. Yeteneği varsa Diyarbakırlı Murat’ı model alın.

Çocuk yeteneksizse verin özel veya kamuya ait bir devlet üniversitesine. O da olmadı açık öğretime. Diplomalı işsizler safında yer tutsun.

***

Diyarbakırlı Murat, bu memlekette memuriyet yapabilmek için diplomanın şart olmadığını ispatlamıştır.

Ayrıca başka bir ilde çalışmak isteyen memurlara, bağlı bulundukları bakanlıktan tayin beklemenin şart olmadığını göstermiştir.

Yetmedi...

Diyarbakırlı Murat askerlik işlemi için şubeyi de devreden çıkarıp, ne zaman ve ne şekilde askerlik yapacağına kendi karar vermiştir.

Bunun için gerekli evrakı kendi başına düzenleyerek bir ilke daha imzasını atmıştır.

DİPLOMA ŞART MI?

Ara başlıkta sorduğumuz sorunun cevabını, kromozomlarınıza işlemiş memur geninde aramayın.

Diplomanın şart olduğu kamu kuruluşlarının inancıdır. Özel sektörün böyle bir derdi yoktur.

Diyarbakırlı Murat bu iki farklı görüşün sentezini kendi bünyesinde deneyip, mükemmel sonuç alan özel bir kişiliktir.

Macerası da liseyi bitirdikten sonra başlar.

Yüz binlerce lise mezunu genç “üniversite sınavında başarılı olamadığı” için dershane kapılarına koşarken Diyarbakırlı Murat öyle yapmadı.

Kendi kendine “Diploma nedir ki?” diye sordu..

Kuşe kağıt, üzerinde birkaç resmi söz. Bir boyalı bir de soğuk damg.. Kimsenin tanımadığı bir imza.

O zaman kendi diplomamı kendim yaparım, dedi.

Önce Mersin Üniversitesi adına bir sahte öğrenci belgesi düzenledi. Sonra aynı belge ile kendini Diyarbakır Dicle Üniversitesi’ne gönderdi.

Buna akademik dilde “yatay geçiş” diyorlardı. Böylece Diyarbakırlı Murat bir anda Dicle Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nün son sınıf öğrencisi oldu.

Kazancı sınavsız geçen dört kayıpsız seneydi.

Güzel güzel son sınıfa devam ediyordu.

Ancak kimi hocaları son sınıfa gelmiş bu öğrencinin psikolojiden haberi olmadığını fark edip, kuşkulandılar. Mersin Üniversitesi’ne yazı ile başvurdular.

Cevap “böyle bir öğrencimiz yok” şeklinde oldu. Oysa cevap “böyle yetenekli bir öğrencimiz yok.” olmalıydı.

Okulla ilişkisi kesilip hakkında soruşturma başlatılan Diyarbakırlı Murat haklı olarak kırıldı.

Zaten duygusal bir insandı.

Kendisinden esirgenen üniversite diplomasını kendi kendine yapmaya karar vermesi bu duygusal dönemine denk gelir.

***

Diplomasını hakkında soruşturma başlatan kuruma inat Dicle Üniversitesi adına düzenlemişti. Not ortalaması da gayet yüksekti.

Hemen Kamu Personeli Seçme Sınavına katıldı.

Sınavda başarılı oldu ve “kazandı belgesi” aldı. Hoş alamasaydı bu belgeyi kendi de düzenleyebilirdi.

Böylece Çocuk Esirgeme Kurumu’nun boşta bulunan Şırnak İl Müdürlüğü’ne “psikolog” olarak atandı.

Şırnak’ta dokuz ay çalıştı. Boşanan eşlerin sorunlarıyla ilgilendi. Engelli ve bakıma muhtaç çocuklar için resmi yardım belgeleri imzaladı.

Şiddete maruz kalan kadınların kocalarına devlet adına nasihat verdi.

Bunun için psikoloji tahsili yapması şart değildi. Önemli olan insan psikolojisini bilmekti.

ÇOK BORÇLANDI

Diyarbakırlı Murat’ın bu süreçte yaptığı tek hata, geleneksel memurlar gibi borçlanmasıydı.

Çok borç aldı. Esnafa takmakla başladı, mesai arkadaşlarından çarpmadığı kimse kalmadı. İşin şeyi çıkmak üzereydi.

Kendisine “amansız bir hastalığa yakalandı” belgesi düzenledi. Hastalık değil ama belge gerçekti ve rapor bir devlet hastanesinden alınmıştı.

Teşhisi kendi kendine Diyarbakırlı Murat koymuş, doktorlara raporu imzalamak kalmıştı.

Bu sayede Diyarbakır Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne tayini çıktı.

Müdüriyet Diyarbakırlı Murat’ı Yetiştirme Yurdu’nda “psikolog” olarak görevlendirdi.

Düzeni iyiydi. Elli bin lira banka kredisi çekip lüks kategoriye giren orta sınıf arabalarından da bir tane edinmişti.

Ancak askerliğin aradan çıkarılması lazımdı.

Kendi kendine düzenlediği koskoca üniversite diploması ile gidip er olarak askerlik yapıp, karavanadan yiyecek hali yoktu.


Şubenin psikolojisine güvenip yedek subay adayı olarak işlemlerini yaptırdı. Askere çağrılacağı günü beklemeye başladı.

Bu süreç içinde yaşadığı tek terslik, kendisini tanıyan bir üniversite hocasının Murat’ı kırmızı ışıkta arabasının içinde görmesi oldu.

***

Maaşlı bir akademisyen olarak kıskanmıştı. Zaten kıskanmasa bir psikolog olarak Diyarbakırlı Murat şaşardı.

Dicle Üniversitesi’nin kıskanç hocası gidip çocuğu ihbar etti.

Sonra her şey çorap söküğü gibi çözüldü.

Daha birkaç ay evvel iyi bir aile kızıyla nişanlanan Diyarbakırlı Murat şimdi on yıla kadar hapisle yargılanıyor.

Tek üzüntüsü ise bunları öğrenen kız tarafının nişanı bozması.

Hapisten ise kıl kadar korkusu yok.

Eğer kötüsü başına gelirse kendi tahliye belgesini düzenleyip dışarı çıkar.

Burada önemli olan Diyarbakırlı Murat’ın ispatladığı şeydir. O da “diploma denilen şeyin sersemlere lazım olduğu” gerçeğidir.

Anneler babalar bu modeli düşünürken, hükümet adamları da düşünsün. Böyle bir yeteneği el birliği ile harcamayalım.

Öptüm seni Diyarbakırlı Murat!