...................
...................
ANKARA ATO BAŞKANI SİNAN AYGÜN ZİYARETİME GELDİ

ŞIX Şamil
14 Temmuz 2010

                         
 
...................
...................
Sinan daha kapıdan girer girmez, ''bana çabuk bir soğuk su getirt, ne olur'' dedi. Terden sırılsıklamdı. ''Hayırdır Sinan bu ne hal'' dedim. ''Sorma, su getirt su'' diye kekeledi ve Vaşington M Street'te bulunan oval ofisimdeki en pahalı koltuğa attı kendini. İçimden kızdım. Yahu oturduğun senin kıytırık makam koltuğun mu, ne yayıldın? O koltuğun 250 bin Dolar olduğunu ve penguen derisinden yapıldığını bilmiyor musun, diyecektim, ne de olsa misafir gelmiş haynape olur, deyip ses etmedim.
 

Bizim Sinan ve ekibini CC Genel Merkezi'nden uğurlarken.

Neyse efendim, Sinan soluklandı. Kibarca zamanımın çok olmadığını bir an önce derdinin ne olduğunu anlatmasını istedim. Bakıyorum baya havaya girmişsin, dedi. Ne sandın, dedim. Yayıldığın koltuk kimin hediyesidir, bilir misin? Yoooo, dedi. Hilari'nin hediyesi. Sen Hilari'den hediye almayı bırak bulunduğu mekana bile giremezsin, diye son darbeyi vurdum. Koltukta iyice kayboldu. Misafir diye çok üzerine gitmedim. Hadi anlat bakalım nedir sıkıntın?



ANKARA ATO BAŞKANI SİNAN AYGÜN ZİYARETİME GELDİ
CC and CNN Report, 14 Temmuz 2010

Sinan Aygün bir yandan buz gibi Vaşington kaynak suyunu içerken bir yandan anlattı.

Sinan Aygün: Ya Şıx bildiğin gibi değil. Biliyorsun ben Ticaret Odası Başkanı'yım. Üyelerimiz sürekli boğazımı sıkıyor. Yurt dışına mal satmak için çabalıyorlar, gel gelelim her seferinde vize işkencesi yaşıyorlar.

Şıx Şamil: Niye? Bildiğim kadarıyla birçok ülke Türkiye'ye vizeyi kaldırdı...

Sinan Aygün: Ya bırak be. Kıytırık ne kadar ülke varsa kaldıran onlar. Onlarla işimiz yok ki bizim. İşimiz vizeyi kaldırmayanlarla. Onlarla da başımız belada.

Şıx Şamil: Eeeee?

Sinan Aygün: Üşenmedim tek tek araştırdım. Büyükelçilikler, vize talep edenleri kapılarda süründürüyor. ABD ve İngiltere, vize için parmak izi isterken, Hollanda’dan vize almak için 40’a yakın evrakı eksiksiz tamamlamak gerekiyor.

Şıx Şamil: Birilerinin kulakları çınlasın...

Sinan Aygün: Anlamadım.

Şıx Şamil: Boş ver... Devam et sen anlatmaya.

Sinan Aygün: Tamam. İş bu belgeleri toplamakla da yetmiyor Şıx. Vize için ülkelerin istekleri farklılık gösterirken, istenen belgeleri eksiksiz toparlamak vize garantisi sağlamıyor. Örneğin, Hollanda vizenin bir hak değil, ülkeye giriş için izin olduğunu hatırlatarak, gerekli görüldüğünde ekstra belge istenebileceğini belirtiyor. Kısacası vize aslanın ağzında. Bazı ülkeler, özellikle Türk vatandaşlarına vize vermemek için işi yokuşa sürüyorlar.

Şıx Şamil: Ne yapıyorlar mesela?

Sinan Aygün: Ne yapcaklar! ABD Büyükelçiliği ve konsoloslukları, vize başvurusunda bulunan öğrencilerden not ortalamalarını istiyor. Üstelik “Transcript” adlı belgenin okuldan kapalı zarf içinde alınması şart! Ayrıca, ABD başvuruda bulunanlardan parmak izi alırken, İngiltere, buna ek iris (göz) taraması da yapıyor.

Şıx Şamil: Bir soğuk su daha ister misin?

Sinan Aygün: Skoç yok muydu?

Şıx Şamil: Yok... İstersen Ayran getirteyim.

Sinan Aygün: Bana karşı çok kaba davranıyorsun farkında mısın?

Şıx Şamil: Ayıbettin şimdi. Şaka da kaldırmıyorsun artık. Kızım Sinan beye isli Lagavulin getirin bakiyim... Eeee? Vize konusunu konuşuyorduk...

Sinan Aygün: Vize işkencesi bununla da bitmiyor.
İş, spor ya da eğlence ziyaretinde bulunacaklar ile genel ziyaretçilerden, İngiltere'deki sponsorunun adresi ve gönderildiği kişinin ismini gösteren banka dökümü, elektrik, su veya benzeri bir fatura, ayrıca sponsorun İngiltere'de yasal kalma iznini, maddi durumunu ve konaklama imkanlarını gösteren belgelerin istendiği, dil eğitimine giden öğrencilerden ise ''İngilizce bilgisini gösteren kanıt'' talep ediyor.

İsviçre Büyükelçiliği internet sitelerinde nasıl uyarıda bulunuyor biliyor musun?

Şıx Şamil: Nasıl?

Sinan Aygün: Vize başvurusunda bulunanlara “Ayrıcalıklı davranılması için rüşvet teklifinde bulunulması yasaktır” uyarısında bulunuyor. Sitede ayrıca, “Görevliyle uzun konuşmalar sadece işlemleri yavaşlatacak” uyarısı yer alıyor.

Şıx Şamil: Vallaha mı?

Sinan Aygün: Vallaha! Dur senin memleketin daha da acaip uygulamalarda bulunuyor.

Şıx Şamil: Benim memleketim?

Sinan Aygün: Amerika yav...

Şıx Şamil: Haaaa! Ne istiyor bizim memleket?

Sinan Aygün: ABD için vize ücreti olan 131 Dolar'ı, Büyükelçiliğin yönlendirdiği bankaya yatırdıktan sonra, banka dekontunu başvuru evrakına eklemek gerekiyor. 131 Dolar'lık başvuru ücreti, vize verilmemesi durumunda iade edilmiyor.

ABD vize randevusu için öncelikle 20 Dolar ödeyerek bir PIN numarası almak gerekiyor. Pazartesi-Cuma günleri arası 08.30-18.00 saatleri arasında hizmet veren ''Vize Bilgi Servisi''ni arayarak 20 Dolar veya karşılığı Türk parasını kredi kartı ile ödeyenlere randevu veriliyor.

PIN numarasının alındığı günün ertesi günü Vize Bilgi Servisi'ni arayarak randevu alınıyor. Alınan PIN numarası ile aynı gün içinde ikinci kez Vize Bilgi Servisi aranabiliyor.

Ancak ikiden fazla arama için yeni bir PIN numarası almak gerekiyor. Randevu tarihini değiştirmek veya randevuyu iptal etmek için aynı gün içinde Vize Bilgi Servisi arandığında bu işlem için yeni bir PIN numarası ya da ek ödeme talep edilmiyor. Bilgi değişikliği veya bilgi ilavesi için yapılan aramalar, yeni bir PIN numarası alınmasını gerektiriyor.

Şıx Şamil: Vay canına! Tamam notumu aldım. Hilari'yle konuşcam bu konuyu...

Sinan Aygün: Konuş, konuş... Ancak senden rica ediyorum,
Almanya, Yunanistan, İtalya, Polonya, Bulgaristan, Finlandiya, İsviçre ve Avusturya'ya dış işleri ile de konuş.

Şıx Şamil: Abovvvv...

Sinan Aygün: Vallaha. Onlarda vize için; rötuşsuz, arka fonu beyaz, ''biyometrik'' (35x45 mm boyutlarında, yüzün iki tarafı da görünen, saç bitiminden çeneye kadar, gülünmeyen) özelliklere sahip fotoğraf çektirmeleri gerekiyor.

Almanya, bu özellikleri taşımayan fotoğraflardan dolayı vize başvurusunu kabul etmiyor.

İspanya'da tam tersi biyometrik fotoğrafı kabul etmiyor, normal vesikalık fotoğraf istiyor. İspanya ayrıca, fotoğrafın daha önce alınan vizelerde kullanılmamış olmasını şart koşuyor.

Şıx Şamil: Yahu Sinan. Niye oturmuyorsunuz oturduğunuz yerde. Ne işiniz var bu ülkelerde. Bak bizim Türkiye'deki hemşehrilerimize çakıldılar yerlerine, ohhh mutlu ferah...

Böyle kan-ter içinde ne boğuşup duruyorsun. Dur sana bizim Türkiye diasporasından bir thamadenin telefonun vereyim. Gittiğinde ara onu. Nasıl mutlu kalabiliyorlar bunun sırrını sana anlatsın.

Sinan Aygün: Ama sen...

Şıx Şamil: Kızım Sinan bey kalkıyormuş. Eski arkadaşımdır. Güzel bir çiçek hazırlayın bakayım.

Sinan Aygün: Şu isli viskiyi alayım mı? Tadı baya güzelmiş...

Sinan Aygün: Tabiki alabilirsin ama ben sana Uludağ gazozu tavsiye ederim... Şaşa şaka. Terleme yine...