Sizler için güzelim Cannes
plajlarından, beyaz dışında hiçbir rengin olmadığı kutuplara
geldim. Araştırmacı gazetecilik nedir, diyene aha budur,
diyebilirim.
|
Akkikiktok'la
kutup yollarında mola verdiğimizde çektirdiğimiz foto |
İyi de Kafkasya nire Kutuplar nire, diyeniniz olabilir. Kendi milletinin
araştırmasını yap, diyen olabilir. Seninki de macera, diyen de olabilir.
Fakat durum bildiğiniz gibi değil. İnuitler Çerkes kökenli olabilir.
Şimdi İnuitler de kim demeyin. Şöyle açıklayayım. Hani biz kendimize
Abhaz-Adige deriz de eloğlu Çerkes der ya. Hah, işte İnuitler de
kendilerine İnuit diyor, biz eloğlulları da onlara Eskimo diyoruz.
Bunlar da aynı bizim millet gibi. Bazı İnuitler (özellikle vatanında
yaşamayanlar) kendilerine ısrarla Eskimo diyorlar. Kutuptakiler de siz
onları boşverin, kafalarında mors miğferi var diye takırdıyorlar.
Şimdi iki şeye kafanız takılmıştır. Birincisi mors, ikincisi takırdamak.
Açıklayayım: Mors bir memeli deniz hayvanı. Türkçe’de denizaslanı
deniyor. Hani şu üst damaklarından aşağı fil gibi uzun iki dişleri olan
sevimli hayvan. Takırdamak konusu da; bu İnuitler kıkırdayamıyorlar.
Çünkü, o kadar acayip bir soğuk var ki, kıkırdamak isterlerkene
takırdıyorlar. Bende o nedenle takırdıyorlar dedim.
Bu ‘’mors miğferi’’ deyimi bana yabancı gelmedi. Niye öyle diyorsunuz
dedim. Çünkü, dedi, bu miğferi giyen; morsun dişleri gözlerini kapattığı
için bir şey göremez. O nedenle hayalinde ne varsa onu gerçek sanır ve
bodoslama yürür, yanıtını verdiler.
Beni bir İnuit aile konuk etti. Onlarla röportaj yapacağım. Önce
tanıtayım sizlere:
Akkikiktok, ailenin reisi. Yukarda fotografta birlikte olduğum arkadaş.
Beni de sarıp sarmalayıp, kızaktaki başköşeye paketleyen odur.
Akkikiktok’un kelime anlamı, cesur demekmiş. Eşi hanfendinin adı,
Ikniqpalagaq (yazarken canım çıktı, okumaya yeltenmeyin telaffuzu
imkansız). Manası gökyüzünde çakan şimşekmiş. Akkikiktok ve
Ikniqpalagaq’ın üç çocukları var. Tuuluuwaq, Tarralikitak, Umiaktorvik.
Sırayla manaları: Kuzgun, kelebek ve nehir. Kelebek olan kız.
Arapların gördükleri her yeri yeşile boyamalarının nedenini bilir
misiniz? Çünkü kendilerinde yeşil yok. Her yer kum. Bu Eskimolar da
(pardon) İnuitler de burada boyanacak yer olmadığı için kendilerinde olmayanları çocuklarına isim olarak
takmışlar.
Neyse efendim uzatmayayım. Bu sevimli ve (buzun bile isyan ettiği bu
soğuk havada) sıcak insanlarının evine konuk oldum. Ev dediğim,
bildiğiniz buzdan bir yarım küre. Ancak içerisi acayip sıcak. Nasıl
oluyor anlamadım. Yemekler tabikine hep balık…
Röportajıma geçiyorum artık. Bu ön bilgiler size yeter.
SİZİN İÇİN
KUTUPLARDAYIM
CC and CNN Report, 18
Eylül 2010
Şıx Şamil:
Öncelikle beni evinize konuk ettiğiniz için teşekkür ederim.
Akkikiktok:
Asıl siz bizi onurlandırdığınız için biz teşekkür ederiz.
Şıx Şamil:
Sayın Akkikiktok, Eskimolar hakkında bize biraz bilgi verir misiniz?
Akkikiktok:
Eskimo değil sayın Şamil, İnuit. Biz Eskimo değiliz.
Şıx Şamil:
Pardon… Pardon… Ben sizleri Eskimo olarak biliyordum.
Akkikiktok:
Evet yabancılar bize Eskimo derler ama biz bu ismi kullanmıyoruz.
Yabancıların bize taktığı isim yerine kendi orijinal ismimizi kullanmayı
tercih ediyoruz.
Şıx Şamil:
Doğru. Asil bir tutum.
Akkikiktok:
Yok, yok sayın Şamil. Asil olmak gibi bir kaygı ile değil, benim
atalarım kendilerini İnuit diye tanımlarken ben neden yabancıların
atalarının bize taktığı ismi kullanayım? Bu en azından kendi kültürüme
bir hakaret olmaz mı?
Şıx Şamil:
Haklısınız… Peki, havalimanından buraya kadar tam 6 saat, özel
köpeklerinizin çektiği kızakla geldik. Her yer beyaz. Bir süre sonra
insanın gözü, normal objeleri görmez hale geliyor. Evler gördük ama
onlar da bizim alıştığımız türden değil. Kardan ev yapmışsınız. Burası
gibi. Neden gül gibi Kanada, Amerika, Rusya varken bu kartopunun içinde
oturuyorsunuz?
Akkikiktok:
Sayın Şamil. Burası bizim vatanımız. Burada doğduk, burada büyüdük,
burada öleceğiz. Biz vatanımızdan memnunuz.
Şıx Şamil:
İyi de, hep balık yiyorsunuz. Bu bir süre sonra bıktırmıyor mu?
Akkikiktok:
Bilmem biz bıkmadan yiyoruz.
Şıx Şamil:
Peki…Sizin vatanınız dışında yaşayan insanlarınız yok mu?
Akkikiktok:
Var elbette. Onlara gelin buralara dediğimizde, kızaklarını ve
köpeklerini bana verirsen gelirim diyorlar. Bir de inatla biz
Eskimo’yuz. Büyük Eskimo devleti kuracağız, falan gibi şeyler
söylüyorlar. Ben kaç kez dedim. Tamam kurun devletinizi de önce gelin bu
yıl ki balık tutma mevsimini kaçırmayalım. Yoksa aç kalacaksınız diye.
Yok diyorlar. Biz günlük işlerle zaman kaybedemeyiz, büyük düşün,
diyorlar.
Şıx Şamil:
Hadi canım.
Akkikiktok:
Valla.
Şıx Şamil:
Bizim Çerkeslerde var öyleleri.
Akkikiktok:
Aaaa… Siz Çerkes misiniz?
Şıx Şamil:
Evet… Bilir misiniz Çerkesleri.
Akkikiktok:
Bilmez miyiz. Burada bir Çerkes aile vardı. Çok muhterem insanlardı.
Şıx Şamil:
Yapma yahu. Bizimkiler buraya bile mi yerleşmişler? Çok şaşırdım.
Akkikiktok:
Evet, Türkiye’den gelmişler buralara. Her 21 Mayıs’ta buza delik açar ve
içine çelenk atarlardı. Sürgün edilmişler herhalde.
Şıx Şamil:
Uhhh!
Akkikiktok:
Biz önceleri anlamazdık. Meğer yas tutarlarmış. Yetişkin oğulları vardı.
Onlar da deliğe zıpkın atarlardı.
Şıx Şamil:
Eee…
Akkikiktok:
Bir gün konuştum bu Çerkes’le. Dedim neden buza delik açıp içine çelenk
atıyorsunuz, zıpkın atıyorsunuz? Dedi ki, biz sürgün edilmiş bir halkız.
O nedenle her 21 Mayıs’ta yas tutarız. Her yıl bugün, dünyayı
kurtarırız. Ebedi düşmanımız Ruslara demediğimizi bırakmayız.
Şıx Şamil:
Eee…
Akkikiktok:
Bende bu devirde sürgün mü kaldı. Tüm sınırlar neredeyse elek gibi.
Gitsenize memleketinize, demiştim.
Şıx Şamil:
Eeeeee...
Akkikiktok:
Demişti ki; gidecez ama önce bize ev, araba, para vermeleri lazım.
Şıx Şamil:
Eeeeeeeeeeee…
Akkikiktok:
Ben de burada kızağa biniyorsun. Kar kalıplardan elimizle yaptığımız tek
göz evde oturuyorsun, gidip vatanında baraka da yaşasan ne gam!
Şıx Şamil:
Durun, durun sayın Akkikiktok! Nerde bu aile onlarla da görüşmek
istiyorum.
Akkikiktok:
Oooo… Onlar gideli çok oldu.
Şıx Şamil:
Hah! Demek ki sizin sözleriniz etkili olmuş…
Akkikiktok:
Valla bilmiyorum. Geçen yıl Kurban Bayramı tebriği yollamışlar. Yine
sızlanıyorlardı.
Şıx Şamil:
Ah ha!
Akkikiktok:
Gerçekten… Kaliforniya’da sokakta kurban kesmek yasakmış. Bunlar da
hayvanı sokmuşlar banyoya… Tabi hayvan durur mu? Bağırış çağırış…
Komşuları şikayetçi olmuşlar. Polisler gelmiş bunu alıp götürmüşler.
Ceza-meza vermişler işte. İşte bunları yazıyordu bayram tebriğinde…
Kısacası yine şikayetçiydi.
Şıx Şamil:
Neeeeyyy? Bu aile Amerika’ya mı gitmiş.
Akkikiktok:
Evet… Oraya gitmişler. Şimdi Pasifik kıyısında 21 Mayıs anmaları
düzenliyor, çelenk bırakıyorlarmış. Büyük oğlu da oradan denize ok
atıyormuş. Biraz ters yerden atıyor ama olsun.
Değerli okuyucular. Röportajı burada bitirdim. Ancak yukarda ‘’İyi de
Kafkasya nire Kutuplar nire, diyeniniz olabilir. Kendi milletinin
araştırmasını yap, diyen olabilir.’’ demiştim. Deyiyseniz boşa dediniz.
Gördüğünüzü gibi kutuplara bile gitmiş hemşehrilerimiz.
Araştırmacı gastecilik biraz da hissetmektir…
Bekleyin, önümüzdeki hafta kimle röportaj var şaşıracaksınız. |