Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil’le olan itişmelerimizi az çok
biliyorsunuz. Sık sık bana makalelerini yollar yayınlamam için bin takla
atar. Ben de -kendisine gıcık olmama karşın- kırmam, yayınlarım.
CC’de makalen yayınlanıyorsa
her kula nasip olmayan bir şeye sahipsin demektir. Tabikine bunun da bir bedeli olması lazım.
Lafı uzatmayayım. Bir haber yakaladım amma şimdi CC towerdaki sıcak
odamı bırakıp taaa Mardin’e gidemem. Haber de önemli. Mutlaka bilginizin
olması gerek. Bende aradım Yılmaz’ı git şu haber ile ilgili bir röportaj
yap diye telefon ettim. Önce hık, mık etti. Sen bilirsin deyip çatadanak
telefonu kapadım suratına. İki dakika sonra aradı. Abi kusuruma bakma,
genel yayın yönetmeni yanımdaydı o nedenle hık, mık ettim. Emrin olur
hemen yola çıkıyorum dedi. Aradan 2 gün geçmedi röportajı gönderdi.
Sizlere sunuyorum. Tam bize uyan bir olay. Okuyun da görün…
OLMAYAN
SOYKIRIM ve OLAMAYAN MARDİN’İN KURTULUŞ GÜNÜ
CC and CNN Report, 16 Kasım 2010
Yılmaz Özdil:
Öncelikle iki konuya değineyim. Birincisi bu röportajı Şıh Şamil’in emri
üzerine yapıyorum. İkincisi beni kırmadığınız için teşekkür ediyorum.
İlk soruma geçiyorum. Nedir bu Mardin’in Kurtuluş Günü olayı?
Aysel Fedai:
Öncelikle kısaca kendimi tanıtayım. Şanlıurfa’da doğmuşum. Gaziantep
Üniversitesi’nden mezun oldum. Uzmanlığım Atatürk İlkeleri ve Devrim
Tarihi, şu anda Mardin Artuklu Üniversitesi’nde görev yapıyorum.
Yılmaz Özdil:
Bağışlayın. Şıh yine, bu gasteciliği bir türlü öğrenemedin diyecek. İlk
önce kendinizi tanıtın demeliydim.
Aysel Fedai:
Sorun değil. Sorunuza geçeyim. Geçen yıl Mardin’in Kurtuluş Günü
törenlerine katıldım.
Atatürk anıtına çelenk, saygı duruşu, İstiklal Marşı, Mardin Valisi’nin
Garnizon Komutanı’nı kabulü, Belediye Başkanı’nın Garnizon Komutanı’na
şükran ziyareti, bilahare, Hükümet Konağı önünde resmi geçit, günün
anlam ve önemini belirten konuşmalar, şehrimizin aziz şehitlerini
rahmetle anıyoruz filan, çocuklara şiir okuttular, kurtuluş günü
şerefine yapılan üç bin metre koşusunda dereceye girenlere kupa takdim
edildi, bando, folklor gösterileri...
Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan, kurtuluş günü vesilesiyle Mardin
Valisi’ne kutlama telgrafı çekmiş o okundu...
Akşam resepsiyon verildi, fotoğrafı geçti elime, Mardin Valisi, Garnizon
Komutanı, Belediye Başkanı yan yana durmuşlar, göğsünde madalyaları olan
gazilerin elini sıkıyorlar.
Yılmaz Özdil:
Eeee? Ne var bunda?
Aysel Fedai:
Şu var. Ordinaryüs tarihçi olmanıza gerek yok… Mardin’in Kurtuluş Günü
denilen tarih 1919... Kaba hesap, madalyalı gazilerin 110 yaşında olması
lazım... Fotograflardaki ve geçitteki ‘’gazilerin’’ yaşları en fazla 60.
Yılmaz Özdil:
Vııyyy!
Aysel Fedai:
Evet… Bu durum beni araştırmaya itti. Doktora tezimi Mardin’in Kurtuluş
Günü olarak seçtim. Ankara’ya gittim. Türkiye
Cumhuriyeti Arşivi’ne girdim, Genelkurmay Arşivi’ne başvurdum. İşgal mişgal yok. Olmadığını bilimsel olarak belgeleriyle kanıtladım.
Yılmaz Özdil:
Aboovvv! Şimdiye kadar millet boşuna mı kurtuluş töreni yapmış yani.
Aysel Fedai:
Evet aynen öyle. Her sene 21 Kasım’da görkemli törenlerle kutlanan,
Mardin’in Düşman İşgalinden Kurtuluş Günü, palavra çıktı. Mardin işgale
uğramamış.
Yılmaz Özdil:
Sayın Fedai, peki bu durumu yetkililere bildirdiniz mi?
Aysel Fedai:
Kendini Mardinsever olarak tanımlayan ama doğma büyüme İstanbul’da yaşayan
bazı Mardinliler itiraz etti tabi. Bırakın işgali soykırıma bile uğradık
dediler. Mardin’de yaşayanların %90’ı Mardinli değildir. Çünkü soykırıma
uğradık. Bu nedenle de her 21 Kasım'da Mardinlilerin Soykırıma Uğraması
törenleri yapıp, Marmara denizine çelenk bırakıyoruz, dediler.
Yılmaz Özdil:
Şıh’ı şimdi anlıyorum.
Aysel Fedai:
Anlamadım!
Yılmaz Özdil:
Yok yok size demedim, siz devam edin lütfen.
Aysel Fedai:
Tamam! Ben de İstanbullu Mardinlileri bırakıp Mardin’e geldim. Belediye
başkanı ve Mardin ileri gelenleri dinlediler, incelediler belgeleri,
doğru... Destansı direniş var ama işgal yok... ‘’Kurtuluş Günü’’nü,
‘’Onur Günü’’ne çevirdiler... Ve, bana göre, başta belediye başkanı Beşir Ayanoğlu, tarihe ve bilime saygı göstererek, gerçekten
onurlandırdılar Mardin’i.
Yılmaz Özdil:
Vay canına! Koca koca cumhurbaşkanları, başbakanlar, valiler, komutanlar
filan, hiçbiri bu konuyu araştırtmamış, olmayan günü kutlamışlar. Şimdi
gelelim, zurnanın zırt dediği yere... Sayın Fedai, kim başlatmış bu
Kurtuluş Günü komedisini?
Aysel Fedai:
Valla her türlü bilgiye ulaştım bir ona ulaşamadım. Ancak ne yapıp edip
bulacağım!
Yılmaz Özdil:
Takipteyim... Söz konusu kişi bulunduğu gün, altına “Mardin Kahramanı”
yazıp, Nasreddin Hoca türbesine büstünün dikilmesini teklif edeceğim!
Sayın Fedai, bu önemli araştırmanız için bir gasteci olarak size
teşekkür ediyorum.
Aysel Fedai:
Ben teşekkür ederim efendim.
(Yılmaz
Özdil Notu:
Şıh, röportajı yolluyorum. Taaaaa oralardan nasıl yakalıyorsun bu
haberleri anlayamadım. Bu arada ne zaman senin CC towerdaki bürona davet
etcen? Ne zaman Penguen derisi koltukta isli viskinden yudumlayacam? Ben
taa Mardinlere gelip senin için röportaj yaptım. Sende yap bir kıyak,
papucumun gastecisi.)
|