Hoşbeşten
sonra. Hadi, şu sekreterine söyle de bizim Lagavulin’i getirsin bakem,
dedi. İyi, dedim. Derdini biliyorum. Asıl isteği Mericeyn’i daha
yakından görmek. Açtım telefonu Mericeyn, Alfonso’ya söyle de Yılmaz
kardeşime Lagavulin getirsin, dedim.
Alfonso tam bir mağara adamı gibidir. Gerisini siz düşünün artık.
Neyse… Yılmaz’ı Amerika’ya getiren New York Post gazetesinin bir haberi.
Burada yakaladıkları bir haberi Yılmaz duyuyor ve ''ulan doğru mu bu
haber acep, gidip bakıp duru'' diyor, atlıyor geliyor. Kendi gözleri ve
kulaklarıyla şahit oluyor. Tabikine taa buralara kadar gelip bu haberi
CC’de yayınlamazsak kırılır. İşte Yılmaz’ın inanamadığı haber için bana
anlattıkları.
KISKANÇ
YILMAZ BURAYA GELDİ. UÇAN VALİ HABERİ HAKKINDA DÜŞÜNCELERİNİ ANLATTI
CC and CNN Report, 25 Ocak 2011
Şıh’ım Galatasaraylı olduğun için senin haberin vardır. Seninkiler son
30 yılın en büyük protestosunu yaptılar. Tabii ortalık karıştı.
‘’Avanta kömür’’ muamelesini ıslıklayan taraftarı para cezasına
çarptırıp, bir daha stada sokmayacaklarmış… Halbuki, para cezasına
çarptırılıp, stada sokturulmaması gereken başkaları!
Çünkü…
New York’un ‘’demokrat’’ valisi var, Obama’nın has adamı, Deyvid
Petırsın. Bu vali, Yankees’in ateşli bir taraftarı. Bu arkadaş geçen
seneki final maçını en faça koltukta seyreder.
Gel gör ki, ‘’şerefsiz’’ New York Post Gazetesi, merak eder ve Yankees
kulübünü arar. Valinin kaç bilet aldığını ve parasını ödeyip ödemediğini
sorar. ABD, bizim gibi ‘’ileri demokrasi’’ ülkesi olmadığı, ‘’kabile
devleti’’ olduğu için ‘’Sana ne lan’’ diyemez ve cevaplar sorulan
soruyu.
Yankees Kulübü, valiye 5 tane bilet verdiklerini, yalnız parasının
ödenmediğini belirtir. Neden ödenmez? Çünkü vali ‘’resmi görevli’’
olarak geleceğini bildirir. Yasalara göre resmi görevlilerden para
alınmıyor.
Gel gör ki, ‘’haysiyetsiz’’ New York Post Gazetesi bu sefer, neden bir
tane değil de 5 adet bilet alındığını merak eder ve araştırır. Valinin
iki yardımcısına, oğluna ve oğlunun arkadaşına ‘’avanta’’ bilet aldığını
ortaya çıkarır.
Haşırt diye bu olayı manşet yapar.
Buyur buradan yak.
Manşetteki soru basittir: ‘’Avanta bilet rüşvet değil mi?’’
Vali tutuşur tabikine.
Yankees ile temas kurar ve parayı ödemek istediğini söyler. Amerika
‘’yalakalar devleti’’ olduğu için Yankees Kulübü ‘’reca ederim efendim,
ödenmiş kabul edelim’’ diyemez maalesef… Çünkü hesapları denetleniyor
kulübün. Mecburen ‘’kredi kartı numaranızı verin, tahsil edelim’’
derler.
Vali ‘’ebelek gübelek’’ der.
Çünkü, kredi kartından öderse, ödeme tarihi ortaya çıkacak. Yani maçtan
önce değil, gazetenin manşetinden sonra mecburen ödemek zorunda kaldığı
anlaşılacak.
Hal çaresi?
Vali der ki: Çek vereyim!
Verir çeki. Ancak cinlik yapıp, eski tarih atar. Böylece, sanki maçtan
önce parayı ödemiş gibi olur. Sonra da utanmadan basın toplantısı yapar,
‘’iftira atıyorlar… İşte ödediğim çek’’ der.
Gel gör ki, ‘’karaktersiz’’ New York Post Gazetesi’nin manşeti ihbar
kabul edilmiştir. ‘’Badem bıyıklı’’ polis devreye girer. Çek, adli tıp
tarafından incelenir. Mürekkep testiyle, çeke atılan tarihin çakma
olduğu kanıtlanır.
‘’Puşt’’ New York Post Gazetesi manşeti dayar: ‘’Vali yalan söylüyor!’’
Hadi bakalım, New York Eyaleti Dürüstlük Komisyonu devreye girer, iyi
mi…
Dedim ya, Amerika, bizim gibi ‘’ileri demokrasi’’ ülkesi olmadığı için,
böyle saçma sapan komisyonları var… Toplanır, haşırt diye 62 bin 500
Dolar cezayı geçirir valiye.
2 bin 500 Dolar bilet parası, 60 bin Dolar yalan söylediği için!
İşin hazin tarafı… Dürüstlük Komisyonu’nun üyeleri, bizzat vali
tarafından seçiliyor. Yani, ‘’koltuğumuzu ona borçluyuz, pisliğini
örtelim, aklayalım’’ demezler… Nankör herifler!
Netice?
Uçtu vali…
Obama çıkıp ‘’kefilim’’ demedi. Zart diye değiştirdi. İnsan içine
çıkamıyor şu anda.
Bizim statlarda şeref tribünlerine çoluğunu çocuğunu doluşturan
bürokratları, VIP localarında saçını tarayarak poz veren generalleri,
maçı yazmadığı halde baş köşeye kurulan gazetecileri, koltuğunu
beğenmediği için kavga çıkaran siyasileri, el pençe durup ihale kapan
kulüp yöneticilerini görünce… ‘’İyi ki ileri demokraside yaşıyoruz’’
diye mutlu oluyor insan.
Demem o ki, değil ıslık…
Vuvuzela öttürsen hikaye…
Sivrisinek eskidendi çünkü…
Anlayana davul zurna az,
Anlamayana sazı soksan az…
Şıx Şamil: Kızım… Alfonso’ya söyle 4 şişe Lagavulin daha
getirsin, tıksırana kadar içmezsem namerdim…
Yılmaz Özdil: Bende aksırana kadar içip duru… Yaşa Şıh’ım…
Şıx Şamil: Şıh değil pabucumun gastecisi… Şıx, Ş…I…X…
Yılmaz Özdil: He he… Alfonso değil de Mericeyn getirse
Lagavulinleri ne iyi olurdu… |