HÜLYA YILDIRIM BENİM HATIRIM İÇİN GRAFOLOG ZEYNEP BORNOVALI RÖPORTAJ
YAPTI
CC
and CNN Report, 08 Şubat 2011
Bilgisine güvenen, zor ve ketum bir kadınla baş başayım Amerikan Kız
Koleji'nden sonra iktisat ve antropoloji okumuş, 3 yabancı dil biliyor.
35 senedir grafolog, yani yazı bilimci. El yazınıza bakarak size;
'Kansersiniz, 6 aylık ömrünüz kalmış' da diyebilir, 'Sevgilinizden
ayrılın onunla mutlu olamazsınız' da...
Nitekim, kendisine gösterdiğim bir sayfalık el yazısının sahibi için;
'Akciğerleri zayıf. Omurgası sağlam ama bel fıtığı var. Futbol oynamış
ve ayağını sakatlamış' dedi. Bitmedi. 'Hayal gücü geniş, meraklı,
esprili, komplekssiz ve sosyal bir kişi' diyerek sadece birkaç dakika
içinde karakter özelliklerini sayıp döktü. El yazısını gösterdiğim kişi
10 yıllık kocam olduğundan, ağzım açık bakakaldım. Söylediklerinin hepsi
bire bir gerçekti! Grafolog Zeynep Bornovalı'nın dünyada el yazısına
bakarak bu şekilde analizler yapan 3 kişiden biri olduğunu belirterek,
sizi kendisiyle yaptığım röportaja davet ediyorum.
Hülya Yıldırım: Yazı bilimini nereden öğrendiniz?
Zeynep Bornovalı: İlkokul 3. sınıfta el yazısı eğitimi verilmeye
başlanmasıyla bu konu dikkatimi çekti. Öğretmenler çocukların yazılarına
bakarak, ailelerine; 'Bu çocuk adam olmaz' gibi kötüleyici ifadeler
kullanıyorlardı. Herkes güzel yazı yazmak ister, ama güzel yazı da
subjektif bir meseledir aslında Güzel, neye göre güzel? İlkokuldan
üniversiteye kadar yazı konusuna hep kafa yordum ama bilgim yoktu ve
böyle bir bilginin nasıl elde edilebileceğini de bilmiyordum.
Üniversiteden sonra, tesadüfen gazetede bu konuyu Türkiye'de bilen
birinin olduğunu okudum; bir psikiyatri ve adli tıp uzmanı Dr. Hayrettin
Arpınar'dı. Arpınar, bu işi yurtdışında öğrenmiş. Çaldım kapısını ve
grafolojiye çok meraklı olduğumu anlattım. 'Bu işi size öğreteceğim'
dedi ve 1.5 yıl boyunca öğretti de Artık her türlü imkandan
faydalanabilecek seviyeye gelmiştim, dil de bildiğim için (zaten
İngilizce, İtalyanca, Fransızca yeminli tercümandım) önce Türkiye'de
bulabildiğim sonra da yurtdışından getirttiğim eserleri inceleyerek,
okuduklarımı uygulamaya başladım. Bir nevi kendi kendime okul oldum 35
senedir tutkuyla çalışarak bugünlere geldim. Hala da öğrenmeye,
araştırmaya devam ediyorum. Çünkü, ilmin başı memnuniyet, ortası hayret,
sonu cehalettir. Ne kadar bilirseniz, neleri de bilmediğinizi öğrenmeye
başlıyorsunuz. Ben çöp tenekesinde el yazısı görsem, bakarım. Vapurda
otururken, karşı tarafta yazı yazan kişinin kalem hareketlerine dikkat
ederim, elimde değil.
Hülya Yıldırım: 'Bu yazı onun mudur' şeklinde karakter tahlilleri
yapanlar dışında, anladığım kadarıyla bugün Türkiye'de yazı bilimi
sizden başka gelecek kuşaklara aktarabilecek bilgi ve deneyimde kimse
yok. Siz bu konuda neler yapıyorsunuz?
Zeynep Bornovalı: Gelecek kuşaklara aktarmayı çok istiyorum,
fakat seçici davranıyorum. En az bir yabancı dil bilmesini (bu konuda
Türkçe kaynak olmadığı için) şart koşuyorum ve yüksek tahsillileri
tercih ediyorum. Gelip geçici heveslere de pek boyun eğmiyorum.
'Öğrenmek istiyorum' diyenlere verdiğim belirli ödevlerim vardır; onları
1-2 sene bekletirim, ondan sonra hala istiyorsa, öğretirim. Şu sıra
çalıştığım 1-2 kişi var mesela
SANIRIM DÜNYADAKİ 3 KİŞİDEN BİRİYİM!
Hülya Yıldırım: Sizin gibi kişinin yazısına bakarak check-up
yapan dünyada kaç kişi var?
Zeynep Bornovalı: Karakter bakmayı kitaplardan öğrenmek nispeten
kolaydır. Yalnız, sağlık check-up'ı yapan, benim bildiğim 2 kişi var;
biri Arjantinli, biri de Amerikalı, başka da varsa ben bilmiyorum.
Hülya Yıldırım: Daha çok kimler sizden hizmet alıyor?
Zeynep Bornovalı: Avukatlar çok başvuruyor. Ellerinde yazılı
belgelerle geliyorlar, örneğin; 'Müvekkiliniz inkar ediyor ama bu yazıyı
kendisi yazmış, o nedenle siz davanızı başka bir yöne ağırlık vererek
açın' diyorum. Yeni tanıdığı ya da etkilendiği kişiyi iyi tanımak
isteyenler, 'Ben bu kişiyi seviyorum ama birbirimize uygun muyuz, mutlu
olabilir miyiz?' diye; iş ortaklığı kurmak isteyenler 'Bu kişiye
güvenebilir miyim?' diye geliyor. Ya da 'İşin içinde bir iş mi var?'
diye kafasında soru işareti olanlar, yakınlarını daha iyi tanımak
isteyenler geliyor, meraktan gelenler de oluyor Bir de anneler, babalar
ya da yakın akrabalar çocuk ya da gençte gördükleri bir sorunu,
(hastalık olabilir, uyuşturucu olabilir) bana doğrulatmak ya da işin
aslını öğrenmek için geliyor. Ayrıca, elinde fidye mektubuyla gelenler
oluyor; 'Fidyeyi vermezseniz öldürürüm' diyor, 'Gerçekten öldürür mü?'
diye soruyor. Sonra, 'Karımın ya da kocamın çocuğuma zarar vereceğini
hissediyorum, gerçekten zarar verir mi?' diye soranlar oluyor.
Hülya Yıldırım: Çok ciddi konular. Yazıya bakıp, fidyeci öldürmez
dediğinizde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Zeynep Bornovalı: Kim olduğunu bilmediğim sürece mesele yok. Kim
olduğunu bildiğim anda bir vatandaş olarak polise ihbar etmek
zorundayım. Bir olayda fidye isteyen kişiyi ciddiye almamalarını,
tehditlerinin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini söyledim mesela 1.5 ay
sonra fidyeci gelip özür dilemiş; tanıdıkları biriymiş zaten
Hülya Yıldırım: Kişilerin el yazısına bakarak başka neleri teşhis
edebiliyorsunuz?
Zeynep Bornovalı: Birçok kanser vakasını doktorlardan çok önce
teşhis ettim mesela, hatta bir tanesini doktorlardan 8 yıl önce
söyledim. Kanserini teşhis ettiklerim içinde kendileri de doktor olanlar
vardı. Yine tıp konusunda eğitimli bir hanımın üç haftalık hamileliğini
söyledim; kadın spiral kullanıyorsa o da görülür yazısından Yine
yazısına bakarak kişinin şizofreni, paranoya gibi akıl hastalığı var
mıdır; aşırı kıskanç, narsist, cinsel sapkın ya da eşcinsel olabilir mi;
intihara yatkınlığı var mıdır; seri katil midir; evinde hayvan besler
mi; hırsız ya da yalancı mıdır; uyuşturucu ya da alkol bağımlılığı var
mıdır ya da bağımlılığa yatkın bir kişiliği var mıdır, ameliyat izi var
mıdır; cömert mi, çapkın mı yoksa zeki biri midir, bütün bunları
söyleyebilirim. Hatta IQ'sunu bire bir söylerim. Ayrıca, yine el
yazısına bakarak kişinin hangi mesleğe yatkın olup olmadığını söylerim
ki, bu konuda daha çok meslek seçme aşamasındaki gençler ve aileleri
bana başvuruyor. Bir de çiftlerin yazılarını karşılaştırarak
birbirlerine uygun olup olmadığını söylerim. Bir çifti, 'Değil birlikte,
dünyanın farklı uçlarında yaşamanız gerekir' diyerek ayırmışlığım var.
Gördüğümü söylüyorum tabii, kimsenin nabzına göre şerbet veremem.
HASTALIK TEŞHİSİ ÇOCUK OYUNCAĞI!
Hülya Yıldırım: Bazen doktorlar bile hastaya teşhis koymakta
zorlanıyor. Siz nasıl bu kadar net teşhis koyabiliyorsunuz?
Zeynep Bornovalı: Dediğiniz doğru. Fakat, çocuk oyuncağıdır el
yazısına bakarak söylemek. Zaten bana hastalarının el yazısını gönderen
o kadar çok profesör oluyor ki. Örneğin psikiyatri uzmanları bana
kızabilir ama kişinin akıl sağlığı yerinde midir değil midir, yerinde
değilse neler yapabilir, düzelebilir mi gibi konuları el yazısına
bakarak söylemek çok kolaydır. Bugüne kadar baktığım vakalarda da
sonuçlar hep tahmin ettiğim gibi oldu.
Hülya Yıldırım: Kendinize de el yazınıza bakarak check-up yapıyor
musunuz?
Zeynep Bornovalı: Kesinlikle evet. Kimse beni hastanede check-up
yaptırırken göremez, aksi takdirde bu mesleği bırakırım. Ben check-up'ımı
kendim yaparım, sonra da tedavi olmak için doktora giderim.
Hülya Yıldırım: 'Kocam ya da karım beni aldatıyor mu?' diye
elinde el yazılarıyla kapınızı çalanlar da oluyor mu?
Zeynep Bornovalı: Hem de çok ama ben kişinin o anda aldatıp
aldatmadığını yazısından bilemem, ancak çokeşliliğe yatkınlığı var mı
yok mu, onu söyleyebilirim. Dolayısıyla, bu soruyu evlenmeden önce
sorsalar çok daha iyi!
Hülya Yıldırım: İnsanın yazısı zamanla değişiyor. Günden güne
bile el yazısı değişenler var. Bu takdirde, el yazısından gerçek
bilgilere ulaşmak ne kadar mümkün?
Zeynep Bornovalı: Çektirdiğimiz fotoğraflar nasıl fotoğraf
çekilirkenki halimizi gösteriyorsa, yazı da öyledir. Yaptırdığımız
sağlık analizleri de aynı şekilde o anki sağlık durumumuzu gösterir.
Yazı da, sizin o yazıyı yazdığınız andaki durumunuzu gösterir; geçmişi
ya da geleceği göstermez. Ancak geçmişin izlerini ve etkilerini
gösterebilir; psikolojik darbe gibi, ameliyat izi gibi, yara izi gibi
etkisi silinmeyecek bir şey kalmışsa onu yazıda görürsünüz. Sonuçta,
yazının kişiyi yansıtması asla değişmez, ama yazının görüntüsü
değişebilir; çünkü zaman içinde kişinin görüntüsü de, fiziksel ve ruhsal
sağlık durumu da değişir.
Hülya Yıldırım: Peki en çok uğraştıran yazılar hangileri?
Zeynep Bornovalı: En zor yorumladığı yazıların eğitimsiz kişiler
tarafından yazılanlar olduğunu söylüyor ve ekliyor: '3.5 gün uğraştığım
yazı oldu. Eğitimlilerde beni uğraştıracak yazı nadirdir, ancak o yazıyı
yazdığı sırada yatıştırıcı, ağrı kesici, antidepresan falan aldıysa zor
oluyor. |