|
|
................... |
|
................... |
BİR İBRET
ÖYKÜSÜ: AZİZ ALİ PAŞA |
İbrahim Şekerci
Yedi
Yıldız Dergisi, 1994 Yıl 1, Sayı 5, Sayfa 27 |
|
|
................... |
|
|
Shaplı
Aziz Ali Paşa hem Mısır hem Osmanlı tarihinde iz
bırakmıştır. Ahd Cemiyeti’ni kurmuş, Mısır Genelkurmay
Başkanlığı yapmış, 1952 Hür Subaylar darbesinin manevi
önderi olmuş ve ölmeden hemen önce Mısır’ın Moskova
Büyükelçiliği görevinde bulunmuştur. Ancak bu önemli
siyasi ve askeri şahsiyet Adige toplumuna en küçük bir hizmet
götürmemiştir. Buna rağmen “Köksüz” olmaktan kurtulamamıştır. Galiba Aziz Paşa’nın renkli yaşamının
en ilginç yanı da budur.
Aziz Ali Paşa fanatik bir İngiliz düşmanı olmanın
yanında Osmanlı birliğinin ateşli bir savunucusudur. Ama
ittihat Terakki partisinin (İTP) aşırı Türkçü
politikalarının Arap topraklarında yürümeyeceğini,
dahası ters etki yaparak Osmanlı İmparatorluğu’nu
dağılmaya götüreceğini düşünmektedir. Bu görüşünü askeri
okuldan sınıf arkadaşı savaş bakanı Enver Paşa’ya açınca
hakkında idam cezası verilir. Arap milliyetçiliğinin
sözcülüğünü yapmakla, Türk olmadığı için İmparatorluğun
parçalanmasını teşvik etmekle suçlanmaktadır. Oysa Paşa
Türkçü politikaların terk edilmesini İmparatorluğun
bekası adına istemektedir. Arap aydınlarının ricasıyla
Cemal Paşa’nın araya girmesi sonucunda Enver Paşa ikna
olur ve Aziz Paşa’nın İstanbul’dan ayrılması şartıyla
onu affeder.
Kahire’ye dönen Aziz Ali Paşa’ya hicaz’dan davet gelir.
1916 yılında Osmanlı Devleti’ne karşı Arap isyanını
başlatan Şerif Hüseyin, Aziz Paşa’dan kuvvetlerini
eğitmesini istemektedir. Aziz Paşa, Arap isyanını aşırı
Türkçü politikalara karşı doğal bir başkaldırı olarak
tahayyül etmekte ve kültürel hakların elde edilmesiyle
sona ereceğini düşünmektedir. Ama hicaz’a gittiği zaman
gördükleri düşündüklerinden tamamen farklıdır. Araplar
İngiliz parasıyla Osmanlı’ya karşı isyan etmiş ve tam
siyasi bağımsızlık peşindedirler. Aziz Paşa, Şerif
Hüseyin’e Osmanlı birliğini bozacak hareketlere
girmemesini önerince sert bir karşılık görür. İTP
önderliğinin Araplara hizmet etmekle suçladığı Aziz Paşa
bu defa da Şerif Hüseyin tarafından Arap olmadığı için
Arap bağımsızlığına zarar vermekle itham edilir. Üstelik
Aziz Ali Paşa, Adigece bilmemekte, günlük dil olarak
Arapça’yı kullanmaktadır. Aziz Ali Paşa bu durumda
yapması gerekeni yaparak Kahire’ye döner.
Paşa’nın öyküsü diasporanın köksüzlüğünün küçük bir
örneğidir. Adigelik adına zerrece kaygı taşımayan Aziz
Aliler ve Ethemler vefa yolunda hain olmuşlardır. Güney
Doğu Anadolu’da etnik temizliğe uğratılan, Ürdün,
Suriye, İsrail ve Kosova’da istenmeyen kardeşlerinden
farklı değildirler.
Aziz Ali Paşa şunu hiç bilemedi: Adigeliğinin farkında
olmasa bile, birileri onun kim olduğunu her zaman
bilecek ve günü geldiğinde ona karşı kullanacaklardır.
Halkına dönmenin ve ona hizmet etmenin tadına varamadı.
Hayatı boyunca halkının yanında yer alamayan bu faninin
bu ibret verici yaşam öyküsü belki yeni Aziz Alilerin
kazanılmasına yardımcı olacaktır. Allah taksiratını
affetsin.
|
|
|
|
|
|
|
|
|