|
|
................... |
|
................... |
DUYURU |
Berlin Çerkes Kültür Derneği |
|
|
................... |
|
|
Değerli arkadaşlar,
Biz Berlin Çerkes Kültür Derneği (B.Ç.K.D.) Yönetim Kurulu olarak
yüklenmiş olduğumuz tarihsel sorumluluklarımız ve temsil ettiğimiz
değerlerimizden kaynaklı olarak böyle bir açıklama yapma
gerekliliğini
duyuyoruz.
Son günlerde AP'de yapılması planlanan Çerkes Günü ile ilgili
gündemdeki
tartışmaları hepimiz yakından takip ediyoruz. Biz B.Ç.K.D. olarak
daha
önce sizleri yayınladığımız açıklamamızla bu konudaki Berlin
cephesindeki
gelişmeler ve düşüncelerimizi açıklayarak bilgilendirmiştik. Bu
açıklamamızın akabinde gerek B.Ç.K.D. gerekse dernek başkanımız K.Duran'a
karşı yazılan yazılara cevaben bu ikinci açıklamayı yapma gereği
duyduk.
Biz B.Ç.K.D. olarak yüklenmiş olduğumuz tarihsel misyonumuzda
hiçbir zaman birilerinin kişisel çıkarları için çalışma yapmadık
ve yapılmasına da
izin vermedik. Çünkü, bu bizim bir kurum olarak tüzüğümüzde de
belirttiğimiz üzere varlık nedenimize aykırıdır. B.Ç.K.D.
tüzüğünün ikinci
maddesinde derneğimizin amacını: "Çerkes dilini, tarihini ve
kültürünü
derlemek, geliştirmek, islemek ve tanıtmaktır." İbaresinde de
belirttiğimiz gibi bizim bir kurum olarak ilkelerimize de
aykırıdır.
Bizim daha önceki açıklamamızda sürece yönelik getirdiğimiz
eleştirilerimiz ve iddialarımız halen yanıtsızdır. Aynısını bir
kez daha
tekrarlama gereği duymuyoruz. Bu konuda halen cevap bekliyoruz ama
cevap yerine gerek kurumumuza gerek dernek başkanımızı aşağılayıcı
karalamalardan başka bir şey yazılmadı. Burada H. Akın'ın şahsında
sergilenen insanları, kurumları ve Çerkes halkını kendi kişisel
çıkarları için kullanmaya çalışan mantalitenin sadece
eleştirilmemesi gerektiği, aynı zamanda teşhir ve de mahkum
edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu inancımızdan yola çıkarak H.
Akın'ın Berlin Derneğine Cevap adlı yazısında dile
getirdiklerine cevap vermeyi her ne kadar H. Akın'ın bu yazısını
muhatap alıp cevap vermek vicdanimizi sızlatsa da vicdani bir
zorunluluk olarak görüyoruz.
Daha önce de belirttiğimiz üzere biz B.Ç.K.D. olarak AP'de
yapılacak
Çerkes Günü olarak geçen projeye girişimizi ve daha sonrasında
gelişen
olaylardan kaynaklı bu projeden çıkışımızı nedenleriyle
anlatmıştık. Bu
projenin ilk başlangıcında verdiğimiz emeğimize bu kadar
saygısızlık
yapılması da düşündürücüdür. Bize Çerkes olmaktan dem vuran H.
Akın'ın
emeğe saygının Çerkes ve de insanlığın yarattığı toplumsal
değerlerde ne
kadar önemli olduğunu bilmesi gerekir. Bu değerlerden bir haber
olduğu
ortaya çıktığından bunu kendisine bir kez daha hatırlatalım dedik.
Biz
B.Ç.K.D. olarak H. Akın'ın bu filminin Almanya'ya çevrilmesine
olan
katkımızı, bunun dışında birçok materyalin Almanya'ya çevrilmesi,
filmin
gösterilmesi ile ilgili plaket ve basın dosyasını da
hazırlamıştık.
H. Akın'ı her şeyden önce emeğe saygıya davet ediyoruz. Emeğe
saygısı
olmayanın; ne Çerkes toplumuna ne de insanlığa saygısı olabilir.
Gerçi
başkalarının görüşlerini "hırsızlayandan" emeğe saygı beklemek
ayrı bir
Çerkes iyimserliği olsa gerek.
Bize yönelik getirilen eleştirilerin başında; böyle bir açıklamayı
neden
bir ay sonra yaptığımız sorusu geliyor ve bu sorunun akabinde
niyet
sorgulamasına gidiliyor. Hatta düşünce kapasitemizin darlığından
ve
iplerimizin birilerinin elinde olmasından, birilerinin akıl
hocalığına
ihtiyacı olan art niyetli bir profilimiz varmış gibi bir intiba
yaratılmaya çalışılıyor. Gerçi bu soruyla Avrupa Çerkes Kültür
Dernekleri
Federasyonu'nu, Bremen/Oyten ve Hamburg Çerkes Kültür Derneği'nin
Wuppertal'de yapılan toplantıdan sonra yaptıkları açıklamaya da
"neden on gün sonra yaptınız, neden daha önce yapmadınız?"
seklindeki ifadeleriyle bize karşı da "neden bir ay beklediniz de
daha önce yapmadınız" sözleri aynıdır. Bu açıklama toplantıdan bir
gün sonra yapılsa da; "neden bir gün sonra yaptınız" denilirse hiç
şaşmamak gerekir. Bu da onların samimiyetini
göstergesidir.
Bizim B.Ç.K.D. olarak bu açıklamayı bir ay sonra yapmamızın
nedenlerinden biri; bazı gerçekleri sonradan öğrenmemizdir.
Ayrıca, bizim dernek olarak çalışma yöntemimizde yönetim kurulu
imzasıyla yayınlanacak bir yazının ilk önce kendi içimizde
üyelerimize açılarak tartışılmasını bir prensip olarak görürüz.
Çünkü bizim yönetim kurulu olarak üyelerimize karşı olan
sorumluluğumuz bunu gerektirir. B.Ç.K.D. kendi içerisinde
demokratik bir isleyişe sahiptir. Bu isleyişimiz gereği ve
özellikle üyelerimizin görüş ve önerilerini de dikkate almak
burada kolektif bir isleyişi hayata geçirmemiz bizim
özgüllüğümüzdür. Bizde ben merkezci bir yapıdan ziyade kolektif
bir irade birliğinin sağlanması her şeyden önce gelir. Bu bizim
B.Ç.K.D. olarak demokratik kitle örgütü olmamızın bir gereğidir.
Bu isleyişimizden ve bazı gerçeklerden yeni haberdar olmamızdan
kaynaklı bir gecikme yaşanmıştır.
Wuppertal'deki toplantıyla ilgili yazıları okuyunca aslında
katılmamakla
kendi adımıza çok fazla bir şey kaybetmediğimizi düşünüyoruz ama
bu
toplantıda Çerkes halkının birliğinin adına çok şeyin kaybedilmeye
çalışıldığını da düşünmeden edemiyoruz. Çünkü H. Akın'ın kendi
kişisel
çıkarları için yıllardır kendilerini Çerkes halkının mücadelesine
adamış
şahıs ve kurumları nasıl kırdığını, nasıl bir çırpıda harcadığını
görüyoruz. Avrupa'daki sekiz dernek ve Kaf-Fed. temsilcilerini de
bu olaya alet etmesini onların da hangi akla hizmet bilinmez H.
Akın'dan yana tavır koymalarını da hayret ve üzüntüyle
karşılıyoruz.
Burada bizce, bir ayrımın iyi yapılması gerekir. Yani sapla samanı
birbirine karıştırmamak gerekiyor. AP'de Çerkes Günü yapılması
ayrıdır H. Akın'ın filminin gösterimi ayrıdır. Biz B.Ç.K.D. olarak
AP'de iyi bir program yapılmasının Çerkeslere faydası olacağına
inanmaktayız. Bu konuda tüm Çerkes kurum ve kuruluşlarının da
hemfikir olduğunu da biliyoruz. Buradan yola çıkarak bizleri
hepimizi ilgilendiren bu meselede birlerinin Çerkes halkını
kullanarak kendi kişisel çıkarlarına alet etmeye çalışmasına da
müsamaha gösterilmemesi gerekir. Eğer, H. Akın Çerkes halkının
çıkarlarını savunuyorsa bu tartışmalara neden olarak kendini
sorumlu tutmuyor mu? Eğer biraz sorumluluk duyuyorsa böyle bir
projeden çekilir. H. Akın'ın tavırları birçok kurum ve kişiyi
karşı karşıya getirmiştir. AP'de Çerkes Günü yapılması gereklidir.
Ancak olayların bu noktaya gelmesinden sorumlu olan basta H. Akın
olmak üzere hangi sebeple olursa olsun bu islere ismi negatif
olarak karışan kişilerin AP organizasyonunda ve bu bileşimden
çekilmeleri gerekir. Başta bu fikrin sahipleri olan Ürdünlü
Çerkeslerin de içinde bulunduğu, gerek anavatandan gerekse
diasporadaki diğer tüm ülkelerden Çerkes kurumlarının
temsilcilerinin de yer aldığı Avrupa'daki derneklerimizin de
katılımıyla daha geniş bir bileşimle ve iyi bir programla AP'de
bir Çerkes Günü yapılması gerektiğine inanıyor ve savunuyoruz.
Bu bağlamda B.Ç.K.D. olarak AP'deki Çerkes günü ile ilgili
yapılması
gerekenleri kamuoyuna bir kez daha duyuruyoruz:
1) Hangi sebeple olursa olsun su an itibariyle ismi söz
konusu organizasyona negatif olarak karışan kişilerin çekilmeleri
2) Projenin asıl sahiplerin belirlenmesi
3) Projenin içeriğinin kurumlarımızın kapsamlı bir
katılımı sonucu
belirlenmesi
4) Kafkasya'nın mutlak suretle resmi olarak projeye dahili
Gelelim bu yaşanan son olaylarla ilgili takınılan tavırlara. İlk
basta C.
Bal ve İsviçre Basel Derneği'nin tavırlarını belirtmemiz
gerekiyor. H. Akın'a
da söyleyeceğimiz tabii ki bir çift lafımız daha olacak.
C. Bal'ın 04 Mart 2006 tarihindeki CircassianCanada'daki yazısı
bizi oldukça şaşırttı. Bizim belirttiğimiz meblağ olan 200 bin USD
H. Akın'ın bize aktardığı bir şeydir. Neden bunu bizim ya da Dr.
B. Özbek'in bir ifadesiymiş gibi kamuoyuna iletiyorsunuz? Neden H.
Akın'dan yalan söyleyip söylemediğini sorgulamıyorsunuz? Sizin
gibi Çerkes camiasında belli bir misyona sahip bir şahısa
yakıştıramadığımız ciddiyetten uzak yazınızı büyük bir üzüntü ve
hayal kırıklığıyla okuduk. Gerek yazınızın başında "miş,
muş
manzumesi" ifadeniz ve yazınızın devamında C. Öner'le
gülüşmelerinizi ve alaylı bir edayla meblağlar üzerine
söylemlerinizi de hayretler içerisinde okuduk. Sizin gibi bir
konumda olan birisinin böyle bir yazıyı kaleme almadan önce gerek
üslup gerek içeriğine daha bir itinayla yaklaşması gerekliydi. En
sıradan bir Çerkes gencinin bile konuşma ve söylemlerinde böyle
bir gayri ciddilik içerisinde olmayacağı malumdur. Kaldı ki, sizin
Kaf. Fed. ve Nart dergisindeki konumunuz itibariyle bu lükse sahip
değilsiniz, olmamanız da gerekir. Sizi temsil etmiş olduğunuz
misyonun gerektirdiği ciddiyete davet ediyoruz.
Ayrıca, İsviçre Basel Derneği'nin 20 Şubat 2006'da yapmış olduğu
açıklamaya/tehdite de dikkat çekmek istiyoruz. Söyle bir ibare
kullanıyorlar: "H. Akın gerek İsviçre ve Türkiye'de gerek
Avrupa'da ve bunun yanı sıra
Kostarika, Küba, Malezya, Bosna, İspanya ve Kosova ve Kafkasya
gibi dünya ülkelerinde yaptığı verimli çalışmalarla ve aldığı
ödüllerle tanınan bir
şahsiyet olduğunu anlatmamıza sanırım gerek yok" deniliyor. Madem
gerek
duyulmuyor neden anlatılıyor? H. Akın'ın Avrupa Türkiye ve
Kafkasya'da
tanınması ne zaman ve kimler sayesinde olmuştur? Şu anki onu
tanıyan
Almanya ve Türkiye'deki kurumlarla ve C. Özdemir de dahil olmak
üzere ilk
başta Dr. B. Özbek'in daha sonra da sırasıyla tüm şahıs ve
kurumların M.
Uzun, N. Hatam, E. Saleh, D. Kaya referansları ve yardımları
sayesinde
olmuştur ama H. Akın kendisine yardım eden tüm bu insanların ve
kurumların iyi niyetlerini suiistimal ederek onları birer sıçrama
taşı olarak görmüş; iyi niyetlerini kendi çıkarlarına alet etmeye
çalışmaktadır. Yeri gelmişken, Basel Derneği bu süreçte neredeydi?
Neler yaptı? H. Akın'ın geçmişi ve çalışmalarından bahsederken
neden Dr. E. Saleh'in Çerkes toplumu için yaptığı olumlu çalışma
ve emeklerinden bahsetmiyorsunuz? Yoksa Dr. E. Saleh size göre H.
Akın kadar değerli değil midir? Bu konudaki tavrınız nedir?
İşin daha da ilginç ve düşündürücü olanı uu ibareyi kime hangi
niyet ve
cüretle yazıyorsunuz? "Ayrıca, ırkçılık kanuna göre bir halk veya
bir
ırkı karalamanı onları başka bir ırktan daha kötü olduğunu ima
etmenin ya
da buna benzer aşağılayıcı terimler vurgulamanın da yasalara göre
suç
olduğu vurgulama gereği duyuyoruz. Duyduğumuz lüzum üzerine bu
delilleri şimdilik dosyalarda tuttuğumuzu ve yeri geldiği zaman
gerekli işlemlerin yapılacağını sizlere duyurup ikaz etmek
istedik", diyorsunuz. İster istemez şu soruları sormadan
edemiyoruz:
1) Kim ırkçılık yapıyor?
2) Kim bir ırkı bir diğer ırktan üstün görüyor?
3) Kim bir ırkı karalıyor?
4) Kim bir ırkı diğerinden aşağı görüyor?
5) Kim bir ırk hakkında aşağılayıcı terimler kullanıyor?
Sizler H. Akın'ın tavrını eleştirenleri farklı bir platforma
çekmeye çalışmakla resmen provokatörlük yapıyorsunuz. Duyduğunuz
lüzum üzerine bu
delilleri şimdilik dosyalarda tuttuğunuzu ve yeri geldiği zaman
gerekli
işlemleri yapacağınızı söylemekle kimleri hangi cüretle tehdit
ediyorsunuz? Siz Basel Derneği olarak tarih sahnesine ne zaman
çıktınız? H. Akın'ın İsviçre'nin ve Avrupa'nın bu tip projelere
bilmem kaç milyon ayırdığını belirtmesinden sonra olmasın sakın?
Ayrıca herkesin ve bizim de bildiğimiz kadarıyla İsviçre AB'ye üye
değil.
Peki buna rağmen AP'deki Çerkes gününe Basel Derneği olarak hangi
statüde katılacaksınız?
Tuttuğunuzu bahsettiğiniz o dosyada delil birikmiyormuşsunuz,
niçin? Yoksa, birileri sizleri bu konuda görevlendirmiş olmasın?
Eğer samimi
olsaydınız, delil biriktireceğinize (delillerinizin de ne olduğu
ayrı bir konu) milliyetçilik ve ırkçılığa yönelim olduğunu
gördüğünüz noktada bu mantaliteyi teshir ederdiniz. Onları (artık
her kimse), bu yanlış eğilimden çevirmek için çaba sarf etseydiniz
ya. Ancak böyle düşünmek için samimi olmak gerek.
Diğer bir açıklamada Avrupa Çalışma Grubu'nun Wuppertal'deki
toplantıdan ve projeden çekilen Avrupa Çerkes Kültür Dernekleri
Federasyonu'nun
açıklamalarına verdikleri yanıttır. Bu yanıtta; "Kamuoyumuzun
olayları
objektif olarak değerlendirebilmesi amacıyla toplantıyı terk eden
7 kişi
dışındaki heyeti temsilen aşağıdaki bilgileri aktarmayı görev
sayıyoruz..."
deniliyor.
Daha bildirinin başında toplantıyı terk eden 7 kişi ibaresini
kullanmaları
olaya ne kadar objektif yaklaştıklarının bir göstergesidir. Bu
toplantıyı
terk eden 7 kişi sanki temsil ettikleri bir kurumları yokmuş,
sadece kişisel olarak katılan şahıslar olarak özellikle
gösterilmeye çalışılmışlardır. Oysa, bu 7 kişi tarafından temsil
edilen kurumlar:
Avrupa Çerkes Kültür Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu
Başkanı:
Ö. F. Tamzok
Avrupa Çerkes Kültür Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu II.
Başkanı: H. Bidanoko
Bremen/ Oyten Çerkes Kültür Derneği Başkanı:
Dr. E. Saleh
Hannover Çerkes Kültür Derneği Başkanı:
Ö. F. Tamzok
Hamburg Çerkes Kültür Derneği Başkanı:
C. Coskun
Hamburg Çerkes Kültür Derneği temsilcilerinden:
N. Temiz
Köln Çerkes Kültür Derneği Başkanı:
F. Kansat ve Bilal Güney
Kamuoyumuzun olayları objektif olarak değerlendirebilmesi
iddiasıyla yola
çıkılan yazıda toplantıyı terk edenlerin temsil ettiği kurumlardan
özellikle bahsedilmemesi olaya ne kadar objektif yaklaşıldığının
göstergesidir. Bu başlık altında belirtilenlerle yapılanlar
arasındaki çelişkiye de dikkat çekmeden geçemedik.
Gelelim H. Akın'ın Berlin Derneğine Cevap adlı histeri bir
öfkeyle yazmış
olduğu yazısına. H. Akın'ın kendi kişisel çıkarlarına karşı
birilerinin Çerkes değerlerini gerek kurumsal gerekse kişisel
olarak ilkeli bir sahiplenişi karşısında seviyeden yoksun bir
yazıyla ifade etmesi kalitesi ve de karakterini ele veriyor. Gerek
kurumumuza gerek dernek başkanımıza
karşı sarf ettiği ifadeleri ayriyeten daha da tehlikeli
provokatörce yazılarını teşhir ve de mahkum ediyoruz. Kendi
deyimiyle yazısını o kadar edebi ve ahlaki temeller üzerine inşa
etmiş ki; neresinden başlayacağımızı ya da hangi birini
vurgulayacağımızı şaşırıyoruz. Bize karşı sergilediği bu tavrın
nedeni bizim B.Ç.K.D. olarak ortaya koyduğumuz ilkeli duruşumuzu
hazmedememesidir.
''Malum sizin kapasitenizdeki insanların aklına öyle bir çırpıda
bu kadar
iftira gelmez. Uzun uzun oturup düşünmeniz, sağdan soldan fikir
alıp
yazmanız gerekir'' diyor. B.Ç.K.D. olarak toplumumuza karşı duymuş
olduğumuz sorumluluk ve de demokratik isleyişimiz gereği tabii ki
bir
yazıyı kaleme almadan önce uzun uzun düşünürüz. Sağdan soldan
fikir almaya gelince üyelerimizin fikirlerine değer vermemiz kadar
normal bir şey var mı?
Dernek başkanımız şahsında olayları kurumumuzdan bağımsızmış gibi
kişiselliğe dökmeye çalışılması: D. Kaya derneğimizin temsilcisi
ve
başkanıdır. Onun şahsına yapılan hakaretleri derneğimize karşı
yapılmış
sayarız. D. Kaya ve B.Ç.K.D. birbirinden bağımsız ve ayrı
değildirler
B.Ç.K.D.'nin yapısının, geçmişinin sorgulanmaya çalışılması: Bu H.
Akın'ın
haddine değildir.
Dr. B. Özbek'in bizim akıl hocalığımızı yaptığı: Cevap verilecek
düzeyde
bir iddia değildir.
Dr. B. Özbek'in Kaf-Fed.'i "Türkler" olarak adlandırdığını iddia
ederek bizim de akıl hocamız oldugunu varsayarak aynı mantaliteye
sahip olduğumuzu ima etmeye çalışması: İddia'dan çok provokatif
bir yaklaşım olarak algılıyoruz.
"(...) Başlangıçta hedefleri Y. Aslankaya idi daha sonra H. Akın,
şimdi de C.
Özdemir...": Kendine yandaş bulma çabasından kaynaklı Y. Aslankaya
ve C. Özdemir'i hedef tahtamıza aldığımız gibi saçma bir düşünceyi
yayma
çabasıdır. Nerede böyle bir yazımız var, ispati nerede? Burada
sorunun
kendisi olduğunu bildiği için bu çerçeveyi genişletmeye buna Y.
Aslankaya
ve C. Özdemir'i de dahil etmeye çalışmakla art niyetini bir kez
daha
ortaya koyuyor.
"(...) toplumumuzun önüne cıkmış Çerkesler kolay yetişmiyor..."
diyorsunuz.
Kendinizin Çerkes toplumunun önüne çıkmış bir şahsiyet olduğunuzu
da
nerden çıkardınız? Hangi ruh hali içinde nasıl kariyerist bir
mantığa sahip olduğunuz bu ifadenizde de o kadar belli ki...
"(...) bu bir kültürel bir proje, Çerkesleri birleştirme vakfı
değildir. Beğenir katılırsın, beğenmezsen katılmazsın..." İşte H.
Akın'ın mantalitesi budur.
Yani H. Akın için önemli olan tek şey bu projedir. H. Akın'ın bu
mantalitesinin altında yatan kendi kariyerini güçlendirmek,
kişisel maddi çıkar elde etmek olduğu gün yüzü gibi açıktır. H.
Akın'ın bu sözleri yazmasından sonra bile hala onunla aynı yerde
olan arkadaşlarımıza
soruyoruz; peki sizin de mi Çerkesleri birleştirmek gibi bir
misyonunuz yok? Eğer varsa; tavrınız nedir? Yoksa; H. Akın'ın
yukarıdaki cümlesiyle hemfikir misiniz?
Bizim B.Ç.K.D. olarak her yaptığımız faaliyette Çerkes birliğinin
güçlendirilmesi olmazsa olmazımızdır. Kaldı ki, bırakın birliği,
güçlendirmeyi olanı da bozan, dağıtan hiçbir mantaliteyi de
desteklememiz söz konusu değildir.
Saygılarımızla bilgilerinize sunulur. |
|
|
|
|
|
|
|
|