|
|
................... |
|
................... |
ÇERKES ETHEM'E BİR NASİHAT
HEYETİ GÖNDERİLİYOR |
Kemalist.org
|
|
................... |
|
|
Efendiler,
Ethem ve Tevfik Bey'lerin Cephe Komutanı'nın bilgi ve
onayı olmaksızın, bölgelerinde bulunan ordu birliklerini
cepheye dağıtarak, Kuva·yı Seyyare'nin ağırlıksız
erlerini Gediz'de ve Pehlivan Ağa müfrezesini Kütahya'da
toplamış olduğunu haber aldım. Bunun üzerine 25/26
Aralık 1920'de, Kütahya'da bulunan Celâl Bey ve
arkadaşlarına yazdığım açık bir telgrafta : "Bu hareket
tarzının taşıdığı maksat ve anlamın ne olduğunu
kesinlikle bilmek isterim. Bu konudaki görüşünüzün
bildirilmesini makine başında bekliyorum" dedim. Bu
telgrafın bir suretini İsmet, Refet ve Fahrettin
Paşa'lara, şifre ile bildirerek dikkatlerini çektim.
Hey'et, ortak imza ile şu kısa cevabı verdi:
"Müsterih olunuz, kötüye yorumlanacak herhangi bir
davranış yoktur. Tevfik Bey yarın gelecek, hep birlikte
görüşeceğiz. Sonucu etraflı olarak arz ederiz." Ben bu
cevaptan, giden arkadaşların ya durumdan haberdar
edilmeyerek aldatılmakta olduklarına veyahut da
tutuklanıp istenildiği gibi yazı yazmaya mecbur
edildiklerine hükmettim. Onun için, gerçek durumu
anlamamış ve kısa telgraflarıyla verdikleri teminata
inanmış görünmek istedim. Bu sebeple, cevap olarak : "Tevfik
Bey ile de görüşmelerinden sonra, memleket ve milletin
yüksek çıkarlarını sağlayacak esaslar üzerinde
anlaşacaklarına şüphem olmadığını, bana gelen haberleri
dedikodu sayarak, Hükûmet'çe hiçbir tedbir alınmasına
gerek bulunmadığı yolundaki inancımı Hükûmet üyelerine
anlatmayı başaracağımı, ancak aramızdaki samimiyeti
zedeleyen durumun bir an önce ortadan kalkmış bulunduğu
haberini beklediğimi, beni gönül kırıklığına
uğratmamalarını" yazdım. Hey'etin, 26/27 Aralık l920'de,
ortak imza ile çektikleri etraflı ve açık
telgraflarındaki önemli noktalar şunlardı :
1-
Güvenlik tedbirleri alındığına şüphe yoktur. Bu
tedbirlerin hepsi kendilerini savunmak içindir.
Kendilerine karşı çıkarılan ve yığılan kuvvetler ve yeni
kurulan karakollar eski yerlerine çekildiği takdirde, bu
tedbirlerden de vazgeçeceklerdir.
2 -
Düşmanca hareketle karşılaşmadıkça, memleketin
gelecekteki selâmeti için ve zâtıdevletlerinin şahsına
karşı besledikleri içten bağlılık dolayısıyla her türlü
fülî hareketten kaçınacaklarına en büyük yeminlerle söz
vermişlerdir,
3 -
Kuva-yı Seyyare'nin Konya ve Alaca'da bulunan
askerleriyle, Teğmen Sadrettin Efendi komutasında
Konya'dan gelmekte iken Fahrettin Paşa tarafından
tutuklanan seksen neferin ve Kuva-yı Seyyare müfreze
komutanlarından Kürt İsmail Ağa ile, Kalecik'teki
akrabasından cihada katılmak üzere askerlik yaşı
dışındaki kimselerden toplananların Kuva-yı Seyyare'ye
katılmalarına engel olışmaması,
4 -
Kuva-yı Seyyare'ye para verilmesi için Kütahya
Mutasarrıflığı'na emir verilmesi,
5 -
Karşılıklı güven ve itimadın gerçekten kurulması ve
devam ettirilmesi için Fahrettin ve Refet Bey'lerin
cepheden uzaklaştırılmaları.
Bu
noktalardan çıkan anlam nedir Efendiler? Oraya giden
arkadaşlarımızın hepsinin birden bu anlamı idrak
edemiyeceklerine ihtimal verilebilir miydi? O halde,
biraz önce işaret ettiğim gibi, Kütahya'ya giden hey'et,
gerçekten tutuklanmıştı. Bu yazılan şeyler kendilerine
dikte ettiriliyordu. Bunun böyle olacağını hey'et
gitmeden önce biliyordum. Bu yüzdendir ki, Reşit Bey,
Kâzım Paşa'yı birlikte götürmek için ısrar ettiği halde,
görüşmeler sırasında tesadüfen solumda oturan Kâzım
Paşa'ya gitmemesi gerektiğini sezdirmiştim.
Çünkü
Kâzım Paşa'yı geçici olarak değil, sonuna kadar
tutuklayarak, imzasını kullanmaktan fazlasıyla
yararlanabilirlerdi.
Aynı
gece kendilerine şu cevabı verdim : "Telgrafınızı yarın
Bakanlar Kurulu'na sunacağım." Aynı zamanda 26/27 Aralık
gecesi, Eskişehir'de Batı Cephesi Komutanı İsmet Bey
Efendi'ye de şu şifreli telgrafı yazdım :
Kütahya'ya giden hey'etin ayrıntılı telgrafını aşağıda
olduğu gibi veriyorum. Bunun ana noktaları özetleyerek,
makina başında, Refet ve Fahrettin Bey'lere bildirmenizi
rica ederim. Hey'ete makina başında verdiğim cevap da "Telgrafınızı
yarın Bakanlar Kurulu'na sunacağım"dan ibarettir. Yarın,
Bakanlar Kurulu kararıyla, hey'ete, görevlerinin son
bulduğunu ve hemen Ankara'ya dönmelerini bildireceğim.
Ondan sonra, konuyu bütün ayrıntılarıyla Meclis'te
açıklamak düşüncesindeyim.
Kuva-yı Seyyare'ye karşı, İsmet ve Refet Bey
kuvvetlerinin, bulundukları yerlerde toplu ve uyanık
olmalarını ve alınmış bulunan genel tedbirlere daha çok
önem verilmesini ve dikkat edilmesini rica ederim. Fülî
harekete herhalde onlar başlamadan, şimdilik
başlanmaması taraftarıyım. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Kemal
Efendiler, ertesi günü Batı ve Güney Cephesi'ne şu
telgraf verildi : 21.12.1920 Batı Cephesi Kurmay
Başkanlığı Birinci Şube Müdürlüğüne, Güney Cephesi
Kurmay Başkanlığı Birinci Şube Müdürlüğüne,
Refet
ve İsmet Beyefendi'lere özel :
Kütahya'ya giden hey'etin gönderdiği ayrıntılı telgraf,
Bakanlar Kurulu'nda incelenerek aşağıdaki kararlar
alındı. Bu kararlar, bu akşam açık telgrafla Büyük
Millet Meclisi Yüce Başkanlığı'ndan doğruca Kütahya'ya
bildirilecek ve hey'etin görevine son verilecektir. Buna
göre gereken tedbirlerin alınması ve görüşlerinizin
bildirilmesi rica olunur (Genelkurmay Başkan Vekili
Fevzi). Harekât Şubesi Müdürû Salih 21.12.1920 Kararname
Vatanın selâmet ve kurtuluşu için ordularda görüş
birliğinin ve mutlak itaatin şart ve gerekli olduğunu
her şeyden önemli sayan Bakanlar Kurulu, Büyük Millet
Meclisi üyelerinden Celâl, Reşit, Eyüp Sabri , Vehbi ve
Kılıç Ali Bey'lerin Kütahya'dan gönderdikleri 26/27
Aralık 1920 tarihli telgraflarını ve bu konu ile ilgili
olarak ortaya çıkan durum ve olayları görüşüp
inceledikten sonra, aşağıdaki kararları almıştır :
1 -
Birinci Kuva-yi Seyyare, bütün öteki ordu birlikleri
gibi, kayıtsız şartsız Büyük Millet Meclisi'nin
kanunlarına, Hükûmet'in koyduğu düzen ve emirlere ayak
uydurmakla yükümlü ve askerî disipline bağlıdır.
2 -
Birinci Kuva-yi Seyyare Komutanlığı'nın askerî görev ve
konularla ilgili bütün teklif ve görüşleri, ancak emri
altında bulunduğu komutanlığa ve bu komutanlık
vasıtasıyla ilgili makamlara bildirilir.
3 -
Yukarıdaki kararları Genelkurmay Başkanlığı uygular.
Mustafa Kemal Şer'iye Vekili (Is3) Millî Savınıma Bakanı
Fehmi Fevzi Dışişleri Bakaızı İçişleri Bakam Ahmet
Muhtar Doktor Adnan Genelkurmay Başkanı Maliye Bakanı
Vekili Ferit Fevzi
Kütahya'da bulunan Büyük Millet Meclisi üyelerinden
Celâl, Reşit, Eyup Sabri, Vehbi ve Kılıç Ali Bey'lerin,
26/27 Aralık 1920 tarihli, etraflı telgraflarına, 27
Aralıkta cevap verdim Bunda, Bakanlar Kurulu kararını
olduğu gibi bildirdim ve dedim ki : "Buna göre sizlerden
istediğim özel görev son bulmuş olduğundan geri dönmeniz
rica olunur."
28
Aralık 1920'de hey'etten aldığım telgraf aynen şöyle idi
: Kütalıya, 28.12.1920 Ankara'da Büyük Millet Meclisi
Yüce Başkanlığı'na
Bakanlar Kurulu kararını bildiren telgraf emrinizi akşam
aldık. Aslında her birimiz memleket ve milletin selâmeti
için, büyük bir samimiyetle emrinize uyarak buraya
geldik. Eskişehir'in ve buranın durum ve tutumunu gördük.
Anlaşmazlık konusu olan meseleyi tam bir tarafsızlık ve
doğrulukla inceledik ve araştırdık. Görüşmelerin nasıl
geçtiğini ve safhalarını olduğu gibi bilginize sunduk ve
samimî inançlarımıza dayanarak meselenin çözüm şeklini
anladığımız gibi yazdık. Sunduğumuz hususlara karşılık,
Bakanlar Kurulu'nun bize bildirilen kararının neyi ifade
ettiğini anlayamadık. Aksine, vatanın selâmet ve
mutluluğunu gözönünde bulunduran maruzatımızın iyi
karşılanmadığını gördük. Bu konunun daha fazla
sürüncemede bırakılmaya tahammülü olmadığına itimat
buyurmalarını istirham ederiz. Celât Reşit Eyüp Sabrl
Vehbi Kılıç Ali
Bu
telgrafa şu cevabı verdim : Şifre-makine başında Ankara,
28.12.1920
Kütahya'da Büyük Millet Meclisi üyelerinden Celâl, Reşit
, Eyüp Sabri, Vehbi ve Kılıç Ali Bey'lere,
İlgi
: 28.12.1920 tarihli şifre : Memleket ve milletin
selâmeti için bana karşı gösterdiğiniz samimiyete cidden
müteşekkirim, Söz konusu durum hakkında sizlerin buradan
ayrılmasından önce, bütün belgeleri göstermek suretiyle
yaptığım açıklamalar sonunda, konuyu resmen hükûmete
intikal ettirirken, sizlerin yerinde olan hareket
tarzını, oradaki arkadaşlara açıklamak ve anlatmak üzere,
yolculuk zahmetine katlanmanızı rica etmiştim. Konunun
çözüm noktası olarak telgrafınızda işaret buyurduğunuz
nokta zaten burada da söz konusu olmuştu. Hükûmetin
alacağı genel tedbir ve tertibatın herhangi bir tarafın
isteğine göre olamayacağını bildirmiştim. Bakanlar
Kurulu kararı, aslında uyulması gereken tabiî ve bilinen
hususların resmî ve kesin olarak bir defa daha ifade
eder. Yüksek görüşleriniz hiçbir şekilde kötüye yorulmuş
değildir. Ancak, burada da arz ettiğim üzere, benim bir
buçuk aydan beri süregelen şahsî ve özel gayret ve
teşebbüslerimle ve büyük bir samimiyetle yaptığım
çalışmaların, ne yazık ki, takdir edilmemiş olduğunu
görüyorum. Şüphesiz bu konunun çözüm ve takibini sorumlu
ve ilgili makamlara bırakmış bulunuyorum. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal
Efendiler, Kütahya'daki hey'etin, durumu Meclis'e
açıklayarak kendilerine daha yararlı olabileceklerine
Ethem ve kardeşlerini inandırmak suretiyle ellerinden
kurtulabildikleri anlaşılmıştır. Pek tabiî Reşit Bey
orada kalmıştır. |
|
|
|
|
|
|
|