İnsanlık tarihi boyunca, emperyalist ve(ya)
milliyetçi yaklaşımların getirdiği her yönden kayıpların
onarılamaz boyutlarda olduğu bilinmektedir. Emperyalist
bir uygulamada Kafkasya’da yaşanmış; Çarlık Rusya’sının
zalim-acımasız uygulamaları, özellikle 19.yy’da hem
bölge adına hem de insanlık adına büyük kayıplara yol
açmıştır.
Kafkasya’da savaşı kazanan Çar Yönetimi, bölge
halkından öldüremediklerini zorunlu göçe tabi
tutmuştur. Bu uygulamaların sonucu olarak,
Abhaz-Abazin/Abaza (aşağıda Abaza diye anılacaktır)
halkının da dahil olduğu Kuzey Kafkasya’nın kardeş
halkları olan Çerkesler, yüzde doksanlara varan oranda,
Anavatanları’ndan uzakta/diasporada yaşar hale
gelmiştir.
Günümüzde, diasporada yaşayan Çerkeslerin sayısı
anavatanlarda yaşayan Çerkes sayısından çok fazladır.
Dünyaya dağılmış olarak yaşamak zorunda bırakılan
Çerkeslerin sayısı 8-10 (*2)
milyon olarak ifade edilebilir. Bu sayıya kimliklerini
unutanlar dahil değildir. Bu sayının içinde, Diaspora
Abazalarının sayısı 800 bin civarındadır.
“Dünya Abhaz-Abazin/Abaza Halkları Birliği”, dünya da
dağınık halde yaşayan Abazaların sosyokültürel ve
sosyoekonomik ihtiyaçlarını bilimsel yöntemler ile
belirlemek ve bu ihtiyaçların karşılanması için projeler
geliştirip-gerçekleştirmek üzere, tüm dünya’dan seçilmiş
delegelerin katılımı ile 1992 yılında kurulmuştur.
Bu bağlamda: “Birlik”in seçilmiş Yönetim Kurulu bu
defa ki toplantısına, tüm dünya dan delegelerin
katılımını istemiştir. Dünya çapında seçilmiş
delegelerin katılacağı bir günlük çalışma-değerlendirme
toplantısının “gündem”i şu konulara ayrılmıştır:
- Anadil’in korunması; geliştirilmesi bağlamında,
Abhazya da ve Abaza diasporasının yaşadıkları
ülkelerde yapılabilecek çalışmalar,
- Abhazya’ya uygulanan haksız, mesnetsiz, insan
haklarına aykırı çok yönlü ambargonun kaldırılması
için yapılabilecekler,
- Anavatanları dışında yaşamak zorunda kalan
Abazalardan arzu edenlerinin Anavatanlarına dönüşleri
için yapılabileceklerin görüşülmesi-belirlenmesi,
- Abhazya’nın egemen bir devlet olarak tanınması
için yapılabileceklerin görüşülmesi-belirlenmesi.
- 14.Ağustos.1992-30.Eylül.1993 devresinde,
Gürcistan'ın Abhazya’da sebep olduğu-yaşanan savaş ve
sonrasında uygulanan ambargo’dan kaynaklanan
“halkların insani yardım ihtiyacını” karşılamak
bağlamında yapılabileceklerin görüşülmesi,
Gündem doğrultusunda yapılan bir günlük çalışma
toplantısının ardından aşağıda yer alan çağrıların
yapılmasına ve yapılması önerilip-kabul edilen konuların
Dünya Abhaz-Abazin/Abaza Halkları Birliği Yürütme
Kurulu’nca ve gerekli durumlarda kurula yardımcı olarak
kurulacak “proje gerçekleştirme çalışma gurupları”nca
gerçekleştirilmesine karar verilmiş ve bu bildiri kaleme
alınmıştır.
Çağrıların içeriği, aşağıda başlıklanan konuları
kapsayacak şekilde, “Dünya Abhaz-Abazin/Abaza Halkları
Birliği Yönetim Kurulu”nca hazırlanacak ve anılacak
taraflara ulaştırılacaktır:
ÇAĞRILAR:
- Bölge ile ilgili stratejik menfaatleri-emelleri
sebebi-sonucunda, Diaspora da insanlarımızın
yaşamasına sebep olan ülkeler Çarlık Rusya sı, Osmanlı
Devleti ve Büyük Britanya ülkeleridir.
- Bu ülkelerin mirasçıları ise Rusya Federasyonu,
Türkiye Cumhuriyeti ve Büyük Britanya
Devletleri’dir.
- Bu ülkeler, “atalarının sebep olduğu tarihsel
hatayı” kabul etmeli ve bu hatanın telafi edilmesi
bağlamında gerekli her tür çalışmaya-projeye (bulunulan
ülkelerde sosyokültürel ve sosyoekonomik
ihtiyaçların karşılanması, Ata vatanları ile en
geniş anlamda her tür ilişkilerinin
kolaylaştırılması-sağlanması, geliştirilmesinin
yanında, Atavatanları’na dönme haklarının resmen
tescili; Atavatanları’na dönmek isteyenlerin dönüşü
için her tür hukuksal zeminin oluşturulmasının
yanında, dönmek isteyenlerin dönüşünün gerektirdiği
iklimin oluşturulmasına her tür katkıda bulunulması
gibi) destek vermelidirler. Taraf ülkeler ve
uluslar arası kuruluşlar bu hakkı tescil etmeli,
manevi ve maddi destek vermelidirler. Bu bağlamda
“çağrı”nın muhatap bu ülkelere, Birleşmiş Milletler
Genel Sekreterliğine, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatına yapılması-gönderilmesine,
- Diasporada yaşayan Abazaların yaşadığı tüm
ülkeler yönetimlerine, diasporada yaşayan Abazaların
sosyokültürel ve sosyoekonomik ihtiyaçlarının
karşılanması bağlamında hazırlanacak projelere her
türlü kolaylık ve desteğin verilmesi “çağrı”sının
yapılması-gönderilmesine,
- 1994 yılından itibaren Abhazya’ya uygulanan çok
yönlü ambargo haksız, mesnetsiz,insan haklarına
aykırıdır. Bölge ülkeleri arasında yaşanan sorunların
çözümünün zaman alması doğaldır. Ancak, bu sorunlar
bahane edilerek “bireysel insan haklarının
yasaklanması, yok edilmesi, ihlal edilmesi” kabul
edilemez bir yaklaşımdır ve evrensel insan haklarına
aykırıdır. Abhazya’ya uygulanan Ambargonun
kaldırılması “çağrı”sının, başta Rusya Federasyonu ve
Türkiye olmak üzere tüm taraf ülkelere, Birleşmiş
Milletler Genel Sekreterliğine ve Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Teşkilatına yapılması-gönderilmesine,
- Bu bağlamda: Ambargo uygulaması haksızlığının
Abhazya’nın yanında, Abaza diasporasının en fazla
yaşadığı ülke olan Türkiye için sakıncaları; zararları
dikkate alınarak; Türkiye Devleti’nin vatandaşlarına
karşı sorumluluğu da göz önünde bulundurulup,
Türkiye’nin doğrudan Abhazya’ya gidiş-gelişlere izin
vermesi için “çağrı”nın Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Yönetimi’ne yapılması-gönderilmesine,
- Tarihi süreç; şartlar; haksızlıklar sonucunda
Abhazya’da Abhazca, ikincil bir dil haline gelmiştir.
Bu durum normal dışıdır. Dili olamayan hiçbir kültürün
mensupları yaşayamaz; kültürün ana öğesi olan dil
öldüğü anda halk da ölmüş sayılır. Bu durum bilimsel
olarak da kabul edilmiştir. Ayrıca, bu durum iki
açıdan daha kabul edilemez:
- Kurucu halka ait dilin resmi devlet dili
olmadığı durumda, o devletin varlığını sürdürmesi
imkansızdır.
- Bu durumda, kurucu halka ait dilin dışında o
devlette yaşayan tüm kültürler; diller de süreç
içinde yok olurlar-ölürler.
Bu sakıncaların en kısa sürede giderilmesi
bağlamında; resmiyette de-fiiliyatta da Abhazca’nın
resmi devlet dili olması için Abhazya Devlet
Yönetimi’ne, Abhazya’da yaşayan tüm kültürler(halklar)
mensuplarına, tüm taraf ülkelere, tüm uluslararası
kuruluşlara ve tüm Diaspora yaşayanlarına “çağrı”
yapılması-gönderilmesine,
- Abhazya, 1200 yıllık devlet geçmişine sahip bir
devlettir. Günümüze kadar bulunabilen arkeolojik
kanıtlara göre “sese dayalı ilk Alfabe/Modern
Alfabe’yi bulan”
(*3)
bir halk olan
Abazaların yaşadığı; tarihi derinliği yazılı tarihin
çok gerilerinde olan bir devlettir.
Abaza halkının tarihi (*4)
günümüzden 5000 yıl öncesine kadar bilinebilmektedir.
Dinlerden binlerce yıl önce doğru-mutlu yaşamı
sağlayan “doğru yaşam felsefesi/Akabza’yı”(*5),
(ne dini bir
otoriteye ne de devlet otoritesi-yaptırımına
dayandırmadan) bulmuş-uygulamış-başarılı olmuş bir
halktır Abazalar.
Abhazya, ister Sovyetler Birliği, ister post Sovyet
döneminde de her tür hukuki (*6)
varlığı tam bir
“egemen” devlet idi. Abhazya’da yaşayan tüm halklardan
oluşan Abhazya silahlı Kuvvetleri, Abhazya’yı işgal
eden Gürcistan Birliklerini 30.Eylül.1993’de mağlup
edip-sınırları dışına atarak da (de facto)
egemenliğini tam anlamı ile kanıtlamıştır. 11 yıldan
beri de yaşamını egemen olarak sürdürmektedir Abhazya.
Abhazya’nın dünya Ülkeleri’nce tanınmaması her
açıdan bir haksızlık, ikili standart örneğidir. Bu
haksızlığın giderilmesi; Abhazya Devletinin
egemenliğinin tanınması bağlamında, tüm dünya
ülkeleri, taraf ülkeler ve kurum-kuruluşlara “çağrı”
yapılması-gönderilmesine,
14.Ağustos.1992-30.Eylül.1993 devresinde,
Gürcistan Birliklerinin Abhazya’da sebep olduğu savaş,
Abhazya Vatandaşlarına her yönden onarılamaz zararlar
vermiştir. Savaşın bitiminin ardından 1995 yılında
Abhazya’ya uygulanmaya başlanan çok yönlü haksız
ambargo da, vatandaşların mağduriyetini tümden
arttırmıştır. Bu bağlamda, insanların ihtiyaçları olan
her tür ‘insani yardımın’ uluslararası camiadan
karşılanması gerekmiştir. Ancak, sağlanabilen insani
yardımlar doğrudan Gürcistan Yönetimine teslim
edildiği ve bu yardımlardan en ufak bir zerresinin
dahi Abhazya Vatandaşlarına verilmediği de
bilinmektedir. Bu gerçekten hareketle, Abhazya
vatandaşları için yapılacak yardımlar, doğrudan
Abhazya’ya gelmelidir.
Not edilen sebeple, mağdur durumda bulunan
Abhazya vatandaşlarına yapılacak insani yardımın:
- Doğrudan Abhazya Yönetimine teslim edilmesi ve
yardımların Uluslar arası caöiayı temsil eden yardım
kuruluşları temsilcilerinin gözetiminde Abhazya
yetkililerince yapılması,
Konusunda, tüm uluslar arası camia ve yardım
kuruluşlarına “çağrı” yapılmasına-gönderilmesine,
- Her ne kadar Abhazya Anayasasına göre ‘birinci
dil-devlet dili’ Abhazca is de, bunun gerektirdiği
diğer yasal düzenlemeler Abhazya Parlamentosu’nca
çıkarılabilmiş değildir. Bu önemli eksik kısa sürede
giderilmelidir. Bu bağlamda,
- Abhazca’nın birnici dil-devlet dili olabilmesi
için parlamentoca çıkarılması gereken kanunların
kısa sürede çıkarılması için Abhazya Cumhuriyeti
Parlamentosuna çağrıda bulunulmasına
KATILAN DELEGELERİN OY BİRLİĞİ İLE KARAR
VERİLMİŞTİR.
AÇIKLAMALAR:
(*1)
Tarihi sürecin
ve Abhazya'nın coğrafi yapısının bir gereği olarak
Abazalar, yaşadıkları bölge ya da ülkelere göre
adlandırılır olmuşlardır. Örneğin, Karaçay-Çerkessk
bölgesinde yaşayanlarına ‘Abazin’, Abhazya’nın dağ ya da
yayla bölgesinde yaşayanlarına Aşkharua, Axua adı ile
hitap edilmektedir. Tüm bu adlandırmalar tek bir halk
olan Abazalara aittir.
(*2)
19. yy’ın
ikinci yarısı’nda, Kuzey Kafkasya ve Abhazya’dan göç
zorunda bırakılan Çerkeslerin sayısı ile ilgili farklı
rakamlar telaffuz edilse de, tarafsız çevreler bu
sayının bir milyonun üzerinde olduğunda mutabıktırlar.
Tarafsız çevrelerin asgari rakamı olan bir milyon baz
alınır ve Çerkeslerin az ürediği dikkate alınsa dahi 15
milyona varan bir sayı hesaplanmaktadır. Ancak, zorunlu
göçün ardından bir buçuk asra yakın bir zaman geçmesi
sebebiyle birçok Çerkes kimliğini unutmuş olmalıdır.
Göç devresinde doğrudan ya da sonradan erken
şehirlileşme sebebiyle erken asimilasyona uğrayanların
dışında kalan ve Ata kültürü ile bağı güçlü halde devam
eden diaspora Çerkeslerinin sayısının 8-10 milyon kişi
olabileceğini söylemek gerçekçi olacaktır.
Zorunlu göçe tabi tutulan Çerkesler ve sayıları
için Prof. Kemal Karpat şöyle söylemiştir:
- “...
...Daha yola çıkmadan açlık, sefalet,
hastalık ve kitle ölümleri başlıyor. Bu bir SOYKIRIM,
bir VAHŞETTİ...” “... Kanaatimce, Kafkaslardan o
tarihlerde ve ondan sonraki tarihlerde 2 milyon ile
2.2 milyon arasında insan göç ettirilmiştir...”
(Prof:Dr.
Kemal KARPAT
(Wisconsin Üniv.) –‘Ankara, Çerkes sürgünü’nün ele
alındığı panel- NART Dergisi, sayı: 37, sayfa:13):
(*3)
1960 yılında iki Fransız arkeolog tarafından Maykop’a
çok yakın bir mesafede bulunan ve 1963 yılında St.
Petersburg’da,
Prof. G.TOURÇANİNOV ve ekibinin
katılımı ile okunabilen, bilimsel yöntemler ile, M.Ö.
1300-1200, başka bir deyişle günümüzden 3300-3200 yıl
öncesine tarihlendiği belirtilen, ‘Maykop Taşı’nda ki
dil için, bir makalesinde Prof. TURÇANİNOV şöyle
yazmaktadır:
- “... Birçok okuma girişiminden sonra nihayet
yazıyı okuduk. Bu yazı, Karadeniz Doğu sahillerinin
otantik-yerli halkı olan ve tarihi bağlantısı antik
yazarlarca efsanevi ‘Kolkhi’ye uzanan ABHAZCA idi.
Abhazların Kolhis dışında, yazılı taşın bulunduğu
yörede de yaşadıklarına bu belge tanıklık
etmektedir...’
‘...‘Modern
Alfabenin atası durumunda olup günümüze dek bulunmuş
en eski kaynak olmaktadır...”
(*4)
Gilford Polgrave, 1872 yılında İngiltere/Londra’da
yayımlanan “Doğu Araştırmaları” adlı eserinde, bölge
halkları; örneğin Abhazlar ile ilgili şöyle bir yorumda
bulunmaktadır:
“...
Bu Abhaz
halkının çok eskiye uzanan geçmişleri hakkında az
bilgisi vardır. Fakat eski Yunan kayıtlarında, çok
eskiden beri Karadeniz’in doğu kıyısında yaşadıkları
belirtilir. Bu bölge kesinlikle bugün de yaşadıkları
aynı yerdir. Fakat bu otoktonların nereden geldikleri
hala bir sorudur. Uzun boylu, açık tenli, renkli gözlü,
kumral saçlı insanlardır. Atletik sporlara ve hareketli
hayata olan ilgi ve bağlılıkları, onların kuzey kökenli
olabileceklerini gösteriyor. Karakterleri cesur ve
girişken, ticarette eğilimli olup bir de çocuksu bir
kurnazlıkları vardır. Çıkar elde etmek için örgütlenme
yeteneğinden yoksundurlar. Buraları gezen hiçbir
gezgin daha bu insanların gizemini çözememiştir.”
Rus kökenli araştırmacı-yazar Alexandre Başhmakov,
1937’de Fransa/Paris’le yayımlanan, “Karadeniz’de
Yirmi Yüzyıl Etnik Evrim-Kimmerler-Çerkesler-“ adlı
eserinde:
“... Tarihin
sırlarının anahtarlarını arayanlar, bunu bugün Kafkasya
ve Pirenelerde yaşayan dağlı halkları araştırarak
bulabilirler.”
Amerikalı profesör Reginald Aubrey Fessenden,
1923 Yılı’nda Amerika/Boston’da yayımlanan, “Kafkasya
Berzahının Batık Uygarlığı” adlı altı bölümden oluşan
eserinde,
“...Genelde
sonuç olarak vardığımız kanıları şöyle sıralayabiliriz:
- ...Kafkasya, dünyanın sabahının ülkesidir.
- Kafkasya insanlığın beşiği ve anavatanıdır.
- Tufan öncesinde ilk insanlık uygarlığı (Atlantis
gibi) Kafkasya’da oluşmuştur.
- Kafkas kavimler bu uygarlığın yanaşması değil,
aslıdır.
- Bugünkü Kafkas kavimleri de onların ahfadıdır.
- İleride yapılacak kapsamlı arkeolojik araştırmalar
bu tezi daha iyi kanıtlayacaktır...”
(*5)
Abhazya’nın Aşkharua bölgesinden olup 19. yy.’ın ilk
çeyreğinde Türkiye’ye göç eden bir ailenin mensubu olan
ve sonradan dört çocuğu ile Kanada’ya göç eden ve
günümüzde Kanada/Vernon’da yaşayan 89 yaşındaki Murat
Yağan, Akabza’yı mealen şöyle tarif etmektedir:
- Akabza, doğru-mutlu yaşam felsefesidir. Doğru
yaşam kaideleri, sıfır yaştan-ölüme örnek
olarak-olunarak öğrenilir-öğretilir. Kişi-toplum,
doğru-mutlu yaşamı sağlayan kaideleri, sıfır yaştan
itibaren-doğal ortamı içinde öğrendiği için, bunları
hayata uygularken düşünmeye gerek duymaz; nefes
almak(içgüdü) kadar doğal bir şekilde hayata
uygulanır.
- Akabza üç aşamalı bir doğru bir yaşam
felsefesidir: a) Günlük yaşamı belirleyen kaideler, b)
Entelektüel seviyeyi yükselten eğitim, c)
Kişi-toplumun, ruhsal doygunluğu-bütünlüğünü sağlayan
yaklaşım-eğitim.
(*6) Post
Sovyet döneminde Abhazya’nın hukuki yapısı, Gürcistan
ile hukuki ilişkileri şöyle idi:
Sovyetler
Birliği’nin; SSCB’den ayrılması konusunu düzenleyen
03.Nisan.1990 tarihli yasaya göre: Bir Sovyet
Cumhuriyeti, SSCB’den ayrıldığı taktirde, ayrılan
cumhuriyetle ‘özerk cumhuriyet’ statüsünde hukuki bağı
bulunan özerk cumhuriyet(ler), SSCB’de kalma ya da
kalmama veya ‘kendi devlet statülerini’ belirleme
konusunda yetkili idiler. Aşağıda açıklanacağı üzere,
Gürcistan SSCB’den ayrılma kararı aldığında Abhazya,
SSCB’nin bu Yasasının verdiği tercih imkanını
kullanarak, SSCB’de kalmayı seçti.
- Abhazya, SSCB’ce alınan karar doğrultusunda; “SSCB
ile birlikte olma ya da olmama kararı”nın verileceği
17.Mart.1991 referandumuna katıldı: Abhazya’da yaşayan
halkların ekseriyeti, SSCB ile devam etme iradesini
ortaya koydu. Referandum sonuçları SSCB Merkez Seçim
Komisyonu tarafından da resmen onandı.
- Bağımsızlık yolunda ilerleyen ve özerk
cumhuriyetler ile sınırlarını emrivaki ile kaldırarak
üniter devlet olmak isteyen Gürcistan, SSCB’nin
17.Mart.1991 referandumuna katılmadı. Bu defa
Gürcistan, 31.Mart.1991’de referanduma gitti. Abhazya
ise, bu referanduma katılmadı. Çünkü, yukarıda
açıklanan; SSCB’nin ayrılmayı düzenleyen 03.Nisan.1990
tarihli Yasası’nın verdiği yetki ile Abhazya, SSCB ile
birlikte olmayı tercih etmişti.
- Gürcistan Yüksek Konseyi, 31.Mart.1991
Referandumu’nu esas alarak, 09.Nisan.1991’de yeniden
‘referanduma’ gitti: Bu referandum da, ‘Gürcistan’ın
bağımsız devlet olduğu kararı alındı.
- ‘09.Nisan.1991 referandumu’ ile Gürcistan,
bağımsız devlet olma kararı almakla ‘Gürcistan Sovyet
Cumhuriyeti’nin “hukuki varlığı” sona ermiş oluyordu.
- Gürcistan Sovyet Cumhuriyeti’nin “hukuki varlığı”
sona erince, Abhazya Özerk Cumhuriyeti ile hiçbir
hukuki bağı kalmamış oldu. Yani, iki ayrı devlet
ortaya çıktı: Gürcistan Devleti ve SSCB’nin parçası
olan Abhazya Devleti.
- Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından,
23.Temmuz.1992 tarihinde, Abhazya Devleti
Parlamentosu’nda “Bağımsız Devlet olma” kararı
oylandı; karar alındı. Aynı oturumda alınan ek bir
parlamento kararı ile’de Gürcistan’a çağrıda
bulunuldu: “1987 Sovyet Anayası’na uygun olarak,
hazırlanan 1988 tarihli Abhazya ve Gürcistan
anayasaları ile oluşan hukuki yapımızı ‘tek taraflı’
olarak yok ettiniz. Aramızda hiçbir hukuki bağ
kalmadı. Gelin, “iki egemen komşu devlet olarak, yeni
hukuksal durumumuzu görüşelim” dendi...
- Abhazya Parlamentosu’nun çağrısına, Gürcistan
Yönetiminin cevabı! gecikmedi: 14.Ağustos.1992
tarihinde Gürcistan Birlikleri, Abhazya’nın Doğu ve
Batı Bölgeleri’ni işgal etti.
- 30.Eylül 1993 : Abhazya Birlikleri, Gürcistan
Birliklerini mağlup ederek , Abhazya’yı tamamen ‘Gürcü
işgal Birlikleri’nden temizledi. Abhazya, tarihin
derinliklerinden beri gelen hukuki statüsünü
‘savaşı’da (de facto) kazanarak tescil etti.
İroni...!:
Birlikleri’nin yenileceğini anlayan ve moral
kazandırmak için, Abhazya’nın işgal altında ki
‘Başkenti/Sohum’a gelen Eduard Şhewardnadze, başkent
Sohum’u kurtaran ‘Abhazyalı Birliklerce yakalandı-esir
alındı.
Rus yetkililerin araya girmesiyle, Abhazya Güçlerinin
esiri Şhewardnadze bağışlandı.
Savaştan sonra iki devlet arasında birçok barış
görüşmesi yapıldı, bazı konularda anlaşmalar imzalandı
ama uygulamaya sokulabilen anlaşma sınırlı oldu.
BM ve Rusya’nın aracılığı ve AGİT’in katılımı ile,
04.Nisan.1994 Tarihi’nde: Sorunun çözümü bağlamında ,
Abhazya ve Gürcistan arasında “Devlet-Kanun
İlişkisi’nin bulunmadığını içeren bir anlaşma
imzalandı. Bu, zaten var olan ‘de facto’ durumun
tescili anlamına gelmektedir: Abhazya-Gürcistan
Sorunu’nun, ‘iki komşu devlet’ in sorunu olarak;
karşılıklı menfaatler doğrultusunda bir anlaşmaya
ihtiyaç gösterdiğini, Birleşmiş Milletler ve taraf
ülkelerde resmen kabul etmiş oluyordu bu anlaşma ile.
Her tür ‘devlet olma’ öğesine sahip Abhazya:
04.Nisan.1994 Anlaşması’ndan da anlaşılacağı üzere
‘Bağımsız Devlet’ olarak, başka ülke(ler) ile
görüşme-anlaşma yapabilme hakkına’da sahiptir
|