En İlkel Sosyal Yapılanma
Kafkasya'da ilk insan izlerinin ortaya
çıkması çok eski tarihlere dayanır. Üstelik Güney
Kafkasya birçok tarihçiye göre insan soyunun ilk ortaya
çıktığı dönemlere dek uzanır. Ancak Kafkasya'da insanın
varlığı, özellikle Kuzey Kafkasya'da ki varlığı, buzul
dönemleriyle kesintiye uğrar.
Kesintisiz oluşumu son
buzul dönemin bitmesiyle MÖ.12000 yılları dolaylarında
başlar. İlk başta ilkel sürüdür insan toplulukları.
Yiyecek toplayıcılık ve avcılık sürünün bütün üyelerinin
katılmasını gerektiren işlerdir. Yiyecek toplama işleri
açısından erkeklerle dişiler arasında bir ayrım
yoktur.Yiyecek toplayıcılık avcılık ile yaşayan ilkel
sürü mutlak olarak anaerkil ve endogamiktir.
Klan ve Kabile Örgütlenmesinin Ortaya
Çıkışı
Üretim
araçları geliştikçe ve üretimdeki kazanımlar arttıkça
ilkel sürü daha gelişmiş bir sosyal ve ekonomik
örgütlenmeye bırakacaktır kendini. Bu klan
örgütlenmesidir. Adigelerde "tlako" klanın karşılığıdır.
Klanlar egzogamiktir, yani klan (tlako) içi evlenme
yasaktır. İlkel-komünal döneme ilişkin bu özellik, bir
üst yapı kalıntısı olarak günümüzde de aramızda sürer.
Kabile sisteminin en alt birimi olan
klanın başlıca özellikleri şunlardır:
Klan totemiktir: Totemizm
kabile toplumunun alt aşamalarına özgü büyüsel-dini
sistemdir. Kabile toplumu geliştikçe totemizm biçimsel
ve soyut bir durum aldı. Adigeler'de hayvan adlı
soyadları totemizmin üst yapı kalıntıları olabilir. Bir
çok hayvan adlı ya da hayvan önekli tlako vardır.
Klan egzogamiktir: Klan içi
evlilik yasaktır. Kabile örgütlenmesi klan (tlako) içi
evliliğin yasak olduğu kan bağına dayalıdır. Kanbağı ise
özellikle başlangıçta ana tarafından belirlenmektedir.
Kabile topluluğuna geçişte anaerkillik bir süre devam
eder. Kafkasya'lı Kimmerler ovalarda yaşadıklarından
çoban kabile toplulukları ve MÖ. 8. yy. da kabile içinde
ileri bir aşama olan ataerkilliğe geçmişlerdir.Eğer doğa
koşulları tarımı, özellikle bahçe tarımı ve çapa
tarımını gerektiriyorsa, kadının üretimdeki ağırlığı
uzun bir süre daha devam edecaktir. Kimmerler
ataerkilliği yaşarken, aynı federasyon içinde olan ve
bugünkü Adigelerin ataları olan Meotlar anaerkil idi.
Sınıfsız Adige toplumunun yaşamını yansıtan Nartlar'da
Setenay Guaşe'nin ağırlığı anaerkil toplum yapısının
göstergesidir. İlkel kabile toplumunda mülkiyet
kollektifdir:Çok gerilerde kabile sisteminin alt
aşamalarında, topluluğun yaşaması için mutlaka herkesin
çalışması gerekirken, artık çalışamayacak durumda olan
yaşlılar ölüme terk ediliyorlardı. Destana göre Nartlar
yaşlananları öldürürler ve kan gütme geleneğini sertçe
sürdürürlerdi. Daha sonra av alanları, iklim
değişiklikleri, vb... hakkındaki deneyimleri onları
geleneksel bilginin doğal depoları durumuna
getirdiğinde, yaşlılar ekonomik bir değer kazandılar,
yaşamalarına ve üretimden pay almalarına izin verildi.
Kafkasya'da Adigeler 15-16. yy.'lara kadar, bazı dağlı
Kafkas halklarıda 19. yy'ın başlarına kadar kabile
yapısını korumuşlardır. 19. yy'da Çeçenlerin toprak
paylaşımları, kabile toplumunun kollektif mülkiyeti için
iyi bir örnektir. Adigelerin "çıpkhe" dediği işaretler
tlakonun ortak mülkiyetini belirleyen işaretler olsa
gerek.
Kabile toplumu demokratiktir:
Sınıfsız Adige toplumuna ilişkin yiğitlik
efsaneleri Nartların sosyal yapısı Adige kabile
toplumu yapısına ışık tutmaktadır. Nartlar'da ayağına
çarık geçirebilen herkes Khase'ye katılabilmektedir.
Sefere ve savaş işlerine karar veren, kabileye alınacak
kişileri, ordu yöneticisi (Dzepş) ile başkanı seçecek ya
da görevden uzaklaştıracak olan, başka bir soy ile
birleşmeye birlikte savaşmaya, yakınlık kurmaya ve
toprağında yerleştirmeye karar veren Khase'dir.
Kabile Toplumunun Çözülmesi: Feodalizmin
Ortaya Çıkışı
Ovalar üretimin ve üretim araçlarının
gelişmesine daha uygundur. Ancak Kafkasyalılar,
İskitlerin, Sarmatların, Moğolların ve daha sonra Çarlık
Rusyası’nın baskısıyla derin vadilere sıkışmışlar ve
toplumsal organizasyonlarını geliştirememişlerdir.
Adigeler'in 15. yy.'a dek kurabildikleri en güçlü
politik birlikler, bir devlet taslağı olan kabileler
federasyonudur. Adigeler MÖ. 8. yy. dolaylarında ki
Meotlar'dan, MS. 15. yy.'a kadar kabileler federasyonu
biçiminde organize olduklarından, geniş bir alana
yayılmış olmalarına karşın ortak bir kültür ve politik
gelişim çizgisi gösteriyorlardı. Kabile toplumunun
çözülmesi, toplumun toplam üretiminin, toplumun gerekli
tüketiminden fazla olmasıyla ortaya çıkar.
15. yy.'da Adigey'de 19. yy.'da
Çeçenya'da görülen durum budur. Ancak kabilenin çöküşünü
getiren koşullar yalnız doğal durumlarda üretimin
artmasıyla olmamıştır. Tesadüfi çatışmalar Adigelerin
"zek'ue" dediği yağma akınlarına dönüşür. Ele geçirilen
ganimet Zek'ue grubunun elemanları arasında paylaşılır.
Ancak bu bölüşüm eşit olarak yapılmadan önce, grup şefi
küçük de olsa bir pay alır. Giderek bu yağma ve çapul
akınları savaş şefleri (Dzepş) etrafında az çok
istikralı askeri maiyetlerin oluşmasına ve bu şeflerin
ve maiyetlerinin, kabilenin ya da klanın diğer
elemanlarına göre daha zengin bir duruma gelmelerini
sağlar. 1470'lerde Adigey'de bulunan İtalyan seyyah
İnteriano, worklerin çalışmayıp yağma ve talanla
yaşadıklarını yazar. Bu 15. yy.'da Adigey'de askeri
aristokrasinin oluştuğunu ve kabile ilişkilerinin
çözülmeye başladığını gösterir. Kadın, çocuklar ve
toprak şefleri için özel payların ayrılmasından sonra,
yağmacılar arasında kurayla paylaşılır. Bu alternatif,
ataerkil köleliğin "wunevut" sınıfının oluşumunun
tohumlarını ortaya çıkarır. Feodal toplumda wunevut
sınıfı, ataerkil toplumdaki köleliğin kalıntısıdır ve
zamanla serfliğe (Pşıtlı) dönüşür. Doğal olarak Adigey'de feodalizm gelişimin tamamlayamadığından bu
dönüşüm sürecide yaşanmamıştır. Kafkasya'da son
yüzyıllara kadar gelen kollektivist ekonomi, üretim
araçlarının gelişmesi, sabanın kullanılması, tarım
tekniğinin gelişmesiyle toplumun kendini devam ettirmesi
için gerekli olan üretimden fazlası elde edildiğinde
çözülmeye başladı. Klan ve kabile savaşları da
feodalizmin gelişimine ivme verdi. Feodalizm Adigey'de ve Kabardey'de 15. ve 16. yüzyıllarda, Abhazya'da 18. ve
19. yüzyıllarda, Dağıstan'ın dağlık kesimlerinde 19.
yüzyıl başlarında ovalık ve dağlık kesimlerinde daha
önce, Çeçenya'da 19. yüzyıl başlarında gelişmeye
başladı.
19. Yüzyılda Adigey'in Sosyal Yapısı
Adigeler eski dönemlerden beri kabileler
federasyonu biçiminde örgütlendiklerinde, çok sayıda
kabileye bölünmüş olmalarına karşın, ortak bir kültür ve
aşağı yukarı ortak politik gelişim çizgisi
gösteriyorlardı. Adigey'de ataerkil klan sistemi 15.-16.
yüzyıllarda parçalanmaya ve feodalizm gelişmeye başladı.
Ancak feodalizmin tam gelişmesi 19. yy. başlarında henüz
tamamlanmamıştı. O sıralarda Adigelerin yaşamı
çoğunlukla doğal ekonomi üzerine kuruluydu. Yani zanaat
üretiminin olmadığı, mal mübadelesinin gelişmediği,
tarıma dayalı, kendi kendine yeterli kapalı ekonomi
üzerine kuruluydu. Kendi aralarındaki ticaret zayıftı.
Ticarette para kullanılmazdı. Değiş-tokuş ticareti
egemen idi. Bütün kabilelerin sınıfsal yapısı aynı
değildi. Feodalizmin gelişmişlik düzeyi her kabilede
ayrıydı. Bunu yarı-feodal ve feodal kabileler olarak iki
ana bölümde, sınıfları ise; egemen sınıflar, bağımlılar
ve tifekotl'ler olarak üç ana bölümde incelemek konuyu
daha anlaşılır kılacaktır.
Kabilelere Göre Egemen Sınıf
Yarı-feodal Kabileler: Coğrafi konumları gereği üretim
araçlarını, dolayısıyla üretim ilişkilerini
geliştirememiş kabilelerdir. Abzakhlar, Şapsığlar,
Natuhaylar ve Vubıhlar yarı-feodal kabilelerdir.
Bunlarda Pşi sınıfı yoktur. Egemen sınıfı tlekotleşler
ve çeşitli kademe workler oluşturur.
Feodal Kabileler: Diğer kabilelere oranla nisbeten ovalık
kesimde oturan, dolayısıyla üretim araçlarını, üretim ve
üretim ilişkilerini geliştirebilmiş kabilelerdir.
Bjeduğ, Ç'emguy (Kemirguey), Hatukay, Yecerkoy ve
Mehoş'lar feodal kabileleri oluşturur. Bunlarda egemen
sınıfı pişler ve çeşitli kademe workler oluşturur.
Sömürülen Köylü Sınıfı:
Wuneutlar, pşitliler ve oglardır.
Tifekotl'lerin (özgür köylü) feodallere karşı bazı
yükümlülükleri olmasına karşın, köylü ayaklanmalarının
ve bağımsızlık savaşının temellerini oluşturan bu
sınıfın konumu süreç içinde değişmiştir. Wuneut'lar: Hiç
bir hakka sahip olmayan kölelerdi. İlk wuneutler komşu
kabilelerle yapılan savaşlarda elde edilen kadın ve
erkek esirlerdi. Daha sonraki yıllarda, bağımlı
köylülerden efendilerine başkaldıranlar ya da
borçlanıpda borcunu ödeyemeyen köylüler wuneut yapılmaya
başlanmıştır. Feodal üretim tarzında temel üretici
pşitli sınıfı idi. Wuneutlar çalıştıkları topraklar
üzerinde hiç bir hakka sahip olmadıklarından, üretimin
artması için maximum emek harcıyorlardı. Ancak
pşitli'ler çalıştıkları topraklarda azda olsa belli
haklara sahiptiler. Üretim artışından azda olsa
çıkarları vardı. Bu nedenle wuneutlar feodalizm
geliştikçe pşıtlı sınıfına alındılar. Ancak bu süreç
1864'de tamamlanmamıştı.
Pşıtlıler:
Kısıtlı da olsa mülkiyet ve aile
haklarına sahip serflerdir. Bunlar ya kabile
savaşlarında topraklarına kendileriyle el konmuş
köylüler veya wuneutluktan pşıtlılığa geçenler, ya da
yükümlülüklerini yerine getiremeyen, suç işleyen hür
köylülerden kaynaklanırdı.
Oglar:
Serflikle hür köylülük arasında bir
sınıfdır. Ogların sömürüsü, ürettikleri ürünün bir
kısmına el konarak gerçekleşirdi.
Tlfekotller:
Adigeler arasında en büyük sosyal sınıfı
tlfekotller oluşturuyordu. Tlfekotl sınıfı tarımla
uğraşan özgür köylü sınıftı. Feodal beylere karşı
yükümlülükleri henüz zayıftı. Yarı-feodal kabilelerde
tlfekotller, feodal kabilelere kıyasla daha özgürdüler.
Feodalizmin gelişme süreci içerisinde tlfekotllerin az
bir kısmı varlıklılar sınıfına tırmanmış ve bazı
varlıklı ve güçlü tlfekotl ailelerle, feodal beylerin
feodal kurumları sağlamlaştırma çabaları ile asiller
alınmışlardır. Feodalizmin geliştiği kabilelerde geri
kalan çoğunluk tlfekotl yavaş yavaş ataerkil-komünal
dönemden kalan haklarını yitirerek feodal bağımlılık
altına girmişlerdir. İlk önceleri yükümlülükleri armağan
biçiminde idi ve periyodik değildi. Ancak sonraları
periyodikleşmeye ve zorunlu olmaya başladı. Adigey'de
köylü reformunun yapıldığı tarihte (1868) rant
toplayıcılık tam olarak oturmamıştı. Bu da Adigey
feodalizmini tamamlayamadığını gösterir. Adigey'de
reform öncesi belli başlı üç tip feodal rant vardı;
angarya rantı, aynı rant ve çok az miktarda para rantı
vardı. En yaygın rant angarya rantı idi. Tlfekotller
adetlere göre en fazla üç gün asiller için çalışmak
zorunda idi. Anti-feodal mücadelenin, Çarlık Rusyası’na
karşı yürütülen anti sömürgeci mücadele ile özdeşleşmesi
ve bağımsızlık mücadelesinin temelini tlfekotllerin
oluşturması, onların feodal beylere karşı konumunu
güçlendirdi. Köylü ayaklanmaları sonucu toplanan halk
meclislerinde feodallerin haklarını kısıtlayan kararlar
bu direnişin meyvelerinin göstergesi idi.
18.yüzyıl
Başları ve 19.yüzyılda Adige Köylü Hareketleri
Çarlık Rusyası’na karşı verilen
anti-sömürgeci savaşın ve sömürgecilerle çıkarları
gereği uzlaşan feodallere karşı verilen anti-feodal
savaşın temel gücünü tlfekotller oluşturuyordu. Adige
feodalleri ile Çarlık Rusyası’nın sömürgeci çıkarlarının
özdeşleştiğinin soyut göstergesi Bziyuk Savaşı’ydı.
Adige feodalleri ile buna karşı direnen köylülük Bziyuk
nehri vadisinde karşı karşıya geldiler.Feodal beylere,
Çarlık Rusyası bir topçu birliği ile destek verdi.(1796)
Köylüler askeri yönden savaşı kaybettiler. Ancak savaş
sonrası, feodalizmin zayıf olduğu kabilelerde
tlfekotller halk meclisini toplayarak kendilerini
yönetecek Starşina'larını (Rusca bir sözcük olan
Starşina, köy yöneticisi -bir tür muhtar- demektir.
Köylü ayaklanmarında köylü liderleri genellikle
Starnişa'lar ve varlıklı tlfekotler olmuşlardır.)
seçtiler ve kendi yönetimlerini kurumlaştırmaya
başladılar. İskelelerdeki alış-verişi serbest bırakıp
tüm yargılama yetkilerini tlfekotleşlerden alıp
starnişalara devrettiler. Meclisinde yönlendiricisi olan
starnişalar ve varlıklı tlfekotller feodal beylerin
haklarını kısıtlayıp tlfekotllerin haklarını
arttırdılar. Beylerin haklarını tam olarak yok
etmediler. Çünkü bu olayın özünde, starnişaların ve
varlıklı tlfekotllerin gelecekte feodal beylerin yerine
geçme istekleri olduğu gibi feodalizme alternatif egemen
sınıfı oluşturma istekleri de gizliydi. Bziyuk'tan
sonra, Adige köylüleri ile feodal beyler arasındaki
çelişki artan dozlarla devam etti. Tlfekotller Çarlık
Rusyası'na karşı sürdürülen bağımsızlık savaşını tam
olarak ellerine almış, henüz gelişmemiş feodalizmi de
tasfiye etmeye başlamış ve kendi kurumlarını oluşturmaya
başlamıştı. Feodalizmin gelişmiş olduğu bölgelerde ise
(örneğin Bjeduğlar) feodal beylerin çıkarları çarlığın
askeri gücüyle korunuyordu. Çarlık, işbirlikçisi feodal
beylerin konumunu daha da güçlendirme çabası
içerisindeydi. Çarlık destekli feodal beylerin, ağır
baskı ve sömürüsüne karşı Bjeduğ köylüleri 1856'da baş
kaldırdılar. Bu ayaklanmanın sonunda Çarlık destekli
feodal beyler, ayaklananları ağır bir şekilde
cezalandırdılar. Adige köylü hareketlerinin başarı
kazanmamasının nedeni; 19.yy.'da Adigey'in
sosyo-ekonomik düzeyinin geri kalmış olmasındandır.
Feodalizmin tam yerleşmemesi, feodalizme alternatif
sınıfın, zayıf üretim ve ticaretten dolayı olgunlaşmamış
olması, köylü hareketlerinin taleplerini kararsız
kalmıştır.
Müridizm ve Adige Köylülüğü
19. yy. başlarında Adigey yoğun köylü
hareketlerini ve bağımsızlık mücadelesini yaşarken, aynı
yıllarda Kuzeydoğu Kafkasya, özellikle Dağıstan,
önceleri dini, sonraları köylüler arasında yayıldıkça
askeri ve politik bir nitelik kazanan, Rus
araştırmacıların "müridizm" adını verdikleri bir
hareketle çalkalanıyordu. Lenin'e göre müridizm "Dini
kılıf içinde politik direniş oluşumu, yalnız Rusya'ya
değil, gelişimlerinin belirli bir aşamasında tüm
halklara özgüdür." Şamil, mürid hareketinin önemli
temsilcilerinden birini, Muhammed Emin'i 1848'de
Adigey'e gönderdi. M. Emin'in öğretileri, ilk başlarda
olumlu tepkiler aldı. Zayıf da olsa Adige köylülerinin
anti-feodal, anti-sömürgeci kurumlaşmaları vardı. M.
Emin bu kurumlaşmaya şeriat hükümleriyle bir nitelik
kazandırmaya çalıştı. Şeriatla yönetilen bir devlet
organizasyonu kurdu. Ticareti teşvik etti. Dayandığı
kitle özgür köylülerdi. Muhammed Emin'in pşıltı ve
wunevutları vardı ve asıl dayanağı özgürleştirilmelerini
uman kölelerdi. Feodalizme karşı net bir tavır
içerisinde değildi. Şeriat yasaları ise, hala demokratik
klan gelenekleri taşıyan özgür köylülüğün kültürüyle
çelişiyordu. İlk başlardaki köylü desteğini yavaş yavaş
kaybediyordu. 1859'da Şamil'in yenilgisiyle o da Ruslara
teslim oldu.
Sürgün
1861'de Çarlık Rusyası’nda serflik kaldırılmış,
feodalizm yerini kapitalist ilişkilere bırakmıştı.
Kaldırılan serflikle topraksız ya da az topraklı
köylüler ortaya çıkmıştı. Aynı yıllarda da Osmanlı İmp.
iskan yasalarını hazırlıyordu. 1864'de Adigeler kesin
olarak yenildiğinde, büyük toprak sahipleri ile Rus
burjuvasinin çıkarları doğrultusunda ve çarlığın
Osmanlı’yla yaptığı işbirliği sonucu bölge halkı Osmanlı
topraklarına sürüldü. Özetlersek: Tarihin çok eski
dönemlerinden beri Kuzeybatı Kafkasya'da yaşayan Adigeler, içinde bulundukları coğrafi koşullar nedeniyle
üretimi, üretim ilişkilerini geliştirememişlerdir.
Geliştirebilenler ise (Kuzey Kafkasya ovalarında yaşayan
Kimmer'ler MÖ. 8. yüzyılda güçlü bir kabileler
federasyonu kurmuşlar ve diğer kabileleri proto-feodal
düzenle yönetmişlerdir.) kuzeyden gelen güçlü kavimlerin
basksıyla yokedilmişler ya da sürülmüşlerdir. Dağlı
Adige kabileleri 15-16.yüzyıllara kadar klan-kabile
sistemini yaşatmışlardır. 15-16. yüzyıllarda üretim
araçlarının ve üretimin gelişmesi ve klan-kabile
eşrafının da artı ürüne el koymasıyla feodal eğililer
ortaya çıkmıştır. Feodal kurumlaşma yerleşmeye
başlamıştır. Feodal kurumlaşmaya karşı köylülük
direnmeye başlamış ve bu sıralarda Çarlık Rusyası'nın
sömürgeci çıkarlarıyla da karşılaşmışlardır. O topraklar
üzerinde feodal beyler ile Çarlık Rusyası'nın
çıkarlarının parelellik göstermesi, feodal beylerin
önemli bir bölümünün Çarlık Rusyası’yla işbirliğine
gitmesine neden olmuştur. Bu durum köylü mücadelesinin
anti-feodal, anti-sömürgeci kurumlaşmasını getirmiştir.
Bu süreç tamamlanamadan Adigeler topraklarından
sürülmüşlerdir. Adigeler, yarı feodal, yarı klan
kültürü, biraz da ulusal kurumlaşmaya adım atmış ve
zayıf da olsa ulusal bilinç öğeleri taşıyan karmaşık bir
yapıyla sürgün yaşamına itilmişlerdir. |