...................
...................
MASHADOV ve BARIŞ

Çeçen Çalışma Grubu
İstanbul, Ekim
2005

                         
 
...................
 
 

Not: Bu makale, CircassianCanada Forumlarımızdaki Mashadov ve Barış başlıklı konuyla ilişkilidir. Değerli katılımcımız sayın İhsan Berkhan tarafından gönderilmiştir. (CC)

23/24 Şubat 1944‘de, Kızılordu’nun 26.kuruluş yıl dönümünün Çeçen-İnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nde şenliklerle kutlandığı gece, Nazilerle işbirliği  yaptıkları suçlamasıyla tüm Çeçen-İnguşların bir gecede Kazakistan’a, Sibirya’ya sürgün edildiklerinde o henüz doğmamıştır. 21 Eylül 1951’de Kazakistan'ın Osakarovski kentine bağlı Sakay köyünde, sürgünde dünyaya gelir. Ata toprağı Kafkasya’ya duyulan özlemle dillendirilen ninnilerle, şarkılarla tanışır.

Sürgünden 13 yıl sonra, 9 Ocak 1957 tarihinde, Yüksek Sovyet’in kararıyla Çeçen-İnguşların tekrar yurtlarına dönmelerine izin verildiğinde; Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin 20. Kongresi’nde Başkan Kruchev’in, bir ulusun topyekün sürgününden dolayı Stalin’i Leninizm’den sapmakla suçladığı ve sürgünü “canavarca hareket” olarak nitelediği günlerde; özerk cumhuriyetleri lağvedilerek 580 bin kişi olarak sürgüne gönderilen Çeçen-İnguşların 225 bininin yeniden yurtlarına dönerek Çeçen-İnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ni kurdukları tarihte,  Aslan Mashadov, henüz beş buçuk yaşında bir çocuktur. Ninnilerde şarkılarda duyduğu , hayalini kurduğu dağı, havası, suyuyla ülkesindedir artık.

1972'de Tiflis Askeri Topçu Akademisi'nden, 1981'de de Kalinin Topçu Akademisi'nden mezun olur…  Macaristan'da Albay rütbesiyle  görev yaparken ordudan istifa ederek Çeçenya’ya döndüğünde tarih 1992 ‘yi göstermektedir. Aslan Mashadov’u anlayabilmek için dönemim olaylarını, kısaca hatırlamakta yarar olacaktır.

21 Aralık 1991 de . Sovyetler Birliği’ resmen dağılmadan bir yıl önce 24-27 Kasım 1990 da toplanan Çeçen Ulusal Kongresi’nde  kongre başkanlığına  o sırada Sovyet Kızılordu Hava Tuğgenerali olan Cahar Musayeviç Dudayev getirilmiş ve Kurultay egemenliğini 26 Kasım 1990’da ilan etmiştir. Bir gün sonra yani 27 kasım 1990 tarihinde ise Doku Zavgayev’in başkanı olduğu Çeçen İnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti, Çeçen-İnguş ülkesi üzerindeki tüm egemenlik haklarının özerk cumhuriyet kurumlarına ait olduğunu açıklamıştır. 

6 Eylül 1991 de Çeçen-İnguş Yüksek Sovyeti ve Hükümeti, Çeçen Ulusal Kongresi’nce yapılan darbe ile dağıtılmıştır. 27 Ekim 1991’de yapılan devlet başkanlığı seçimlerine %70 oranında katılım olmuş ve katılanların %85’nin oyu ile  Dudayev, devlet başkanı seçilmiştir. Çeçen muhalefet liderleri ve Rusya Federasyonu Yönetimi seçimlerin  silahların gölgesinde, şaibeli bir ortamda yapıldığını ileri sürmüşlerdir. Çeçen Ulusal Kongresi’nin mutlak çoğunluk sağladığı yeni meclis tarafından 1 Kasım 1991‘de ülkenin bağımsızlığı ilan edilmiştir.30 Kasım’da ise referanduma  giden İnguş halkı tercihini Rusya Federasyonu’na bağlı kalmaktan yana kullanmış ve federasyona bağlı özerk bir cumhuriyet olmuştur.

Bu süreçte görüş belirten ve miting yapan  grupları 5 ana kategoriye ayırmak mümkündür:

1) Şeriatçılar,
2) Demokratlar,
3) Koşulsuz bağımsızlık yanlıları,
4) Rusya Federasyonu’ndan  ayrılmak isteyen ama  Sovyet’e bağlı kalmak isteyenler,
5) Rusya Federasyonu’na bağlı kalmak isteyenler. 

Bu gruplar içerisinde koşulsuz bağımsızlık yanlısı grup içerisinde yer alan Waynah Demokratik Partisi gerek bu sürecin bu şekilde yaşanmasında, Çeçen Ulusal Kongresi’nde  ve bağımsızlık ilanında  kararlı, organize ve silahlı yapısıyla belirleyici olmuştur. Kongrenin ve Dudayev’in halkın gözündeki popülaritesinin artmasında kuşkusuz Çeçen-İnguş Yüksek Sovyeti Başkanı Doku Zavgayev’in Ağustos 1991’deki darbe girişimi karşısındaki tutarsız davranışlarının ve halkın gücünü yanına almak yerine çözümü Moskova’da aramasının da  rolü büyük olmuştur.

“Otonom (özerk) cumhuriyetlerin ve özerk bölgelerin halkları Sovyetler Birliği’nden ve Sovyetler Birliği’nden ayrılan diğer cumhuriyetlerden ayrılmayı istedikleri takdirde bu konuda karar alabilirler; ayrıldıktan sonra da ülkelerine devlet hukuk statüsünü belirlemekte serbesttirler” hükmü SSCB‘nde kabul edilen 3 Nisan 1990 tarihli yasanın 3.maddesinde yer almaktadır. Ayrıca, Rusya Federasyonu Üst Kurulu 12 Temmuz 1990 tarihinde devletin bağımsızlığı konulu deklarasyonu ile Çeçenya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını da tanımış olmaktadır. 

Buna rağmen bağımsızlık ilanına karşı, Rusya Federasyonu Merkez Yönetimi 8 Kasım 1991’de 9 Kasım’da başlamak ve 9 Aralık’ta sona ermek üzere 1 aylık olağanüstü durum ilan ederek, Dudayev’i yakalamak üzere özel komando gücünü Grozny havaalanına göndererek tepkisini ortaya koymuştur. Bu tepkiye karşı Dudayev’de, sıkıyönetim, seferberlik ve askeri durum yönetimi uygulayarak yanıt vermiştir.Ayrıca, halk Dudayev’i yakalamak için gönderilmiş özel seçilmiş 622 kişilik komando birliğini etkisiz hale getirmiş ve sağ olarak ve silahlarından arındırarak Kuzey Osetya Yönetimi’ne teslim etmiştir.

Aralık 1991’den itibaren Çeçen Cumhuriyeti’ne karşı Rusya sıkı bir ambargo uygulamaya başlamış, ambargonun kaldırılmasına yönelik girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine Dudayev yönetimi, kendi ambargosunu uygulamaya başlamış ve Çeçenya’dan Rusya’ya petrol sevkıyatını durdurmuştur. 17 Mart 1992’de onaylanan Çeçen Anayasası ile farklı dinlere de mensup olsalar herkese eşit haklar  ve olanaklar öngörülmüş, Çeçence ve Rusça resmi dil olarak kabul edilmiş ve çifte vatandaşlık hakkı tanınmıştır. Ambargo, herkesi etkileyen işsizlik ve güvenlik sorunu nedeniyle, ancak kesinlikle Çeçenlerin bir baskısı olmadan, 50 bin civarında Rus’un Cumhuriyeti terk etmesine rağmen 200 bin Rus, gerek ülkeleri olarak benimsedikleri için ve gerekse gidecek yerleri ve paraları olmadığı için Çeçenya’ da yaşamaya devam etmiştir.

Ancak, Dudayev yönetimince Çeçenya’daki Rus azınlığa gösterilen ya da İnguşların ayrılmasına ve Rusya Federasyonu’na bağlanmasına  gösterilen hoşgörünün Çeçen muhalefetine gösterilebildiğini söylemek ise imkansızdır. Dudayev yönetimi, iktidarını düzlüklerin eğitimli şehirleşmiş ve Sovyetleşmiş seçkinlerinden daha az gelişmiş ve geleneksel olarak daha Rus ve Sovyet karşıtı olan Güney’in dağlı tayplarına ( klanlarına)  aktararak, sağlamlaştırmıştır.

Hiçbir ülkenin resmen tanımadığı Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’ndeki üç yıllık de facto bağımsızlık döneminde toplam nüfusun %50 sinin işsiz olduğu, memur ve emeklilerin maaşlarını alamadıkları, fabrikaların çalışmadığı, güvelik sorununun baş gösterdiği ve halkın büyük çoğunluğunun Rusya Federasyonu’ndan tam bağımsızlığı savunmadığı ve buna inanmadığı herkesçe bilinen gerçeklerdir. 

1992 yılında Dudayev’in çağrısı ile Çeçenya’ya gelen Mashadov, 1994 yılında, önce Çeçenya Genel Kurmay Başkan yardımcılığına, daha sonra ise Genel Kurmay Başkanlığı’na getirilmiştir. Boris Yeltsin’in 1994 sonunda Çeçenya’ya müdahale kararı  iktidarıyla muhalefetiyle Çeçen halkının Dudayev etrafında birleşmesi sonucunu doğurmuş, Dudayev’in 4 bin kişilik dinci ağırlıklı militanlarından oluşan askeri gücü bir anda 30 bin kişilik gerçek orduya dönüşmüştür. 1994 sonunda başlayan savaşta, gerek Çeçen tarafında ve gerekse Rus tarafında ağır kayıplar meydana gelmiştir. Sivil-askeri yerleşim yeri ayrımı yapmadan bombalar halkın üzerine yağdırılmış, kentte küçük çocuklar bomba sessinden  ninnilerle -bir daha uyanmamak üzere- uyumuşlardır. Haziran 1995’de Şamil Basaev önderliğindeki bir grup silahlı Çeçen eylemcinin Güney Rusya’daki Buddennovsk kentindeki  bir hastaneyi  basmasından, Ocak 1996’da Dudayev’in damadı Salman Raduyev’in Dağıstan’ın Kızılyar kentindeki bir hastaneyi basmasından, Çeçen başkenti Grozni başta olmak üzere bir çok kent ve köyün bombalarla yerle bir edilmesinden ve Dudayev’in bombalı bir saldırı sonucu  öldürülmesinden sonra savaşın gittikçe çığırından çıkması üzerine Rusya Federasyonu generallerinden Aleksandre Lebed ile Çeçen Genel Kurmay Başkanı Aslan Mashadov arasında 31 Ağustos 1996 tarihinde eşit koşullarda barış anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre Çeçenistan’ın statüsü 2001 yılı sonuna kadar görüşmeler yolu ile belirlenecektir. Bu anlaşma Rusya devlet başkanı Boris Yeltsin tarafından da onaylanmış böylece Çeçenya’nın meşruiyeti Rusya Federasyonu’nca da kabul edilmiştir. 27 Ocak 1997’de Çeçenya devlet başkanlığı için yapılan seçimde Aslan Mashadov seçmenin %69 oyunu alarak devlet başkanı seçilmiştir. Eski Yüksek Sovyet başkanı Zavgayev’in ülkeyi terk ettiği için katılmadığı seçimde, Mashadov, seçime katılan 4 aday arasında Rusya’ya karşı ılımlı tek adaydır. 

Rus askerlerinin çekilmesinin ardından  denetimsiz pek çok silahlı grubun varlığı Mashadov’un düzeni sağlamasında büyük bir engel olmuştur. Bu gruplarca kaçırılan yabancıların kurtarılmasında Mashadov oldukça çaba göstermiş ve bunda da büyük oranda başarılı olmuştur. Gürcistan ile ilişkilerde de Dudayev’in aksine bir yol  izlemiş ve iyi bir  diyalog kurarak iki ülkenin sınır kapılarının açılmasını sağlamıştır. Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerinin liderleri ise başlangıçta Çeçenya’da ki işgalin durdurulması ve soruna görüşmeler yolu ile çözüm bulunması konusundaki bir bildiri dışında ” komşu” ve “kardeş” Çeçen halkını kaderiyle baş başa bırakmışlardır.

Mashadov, 1999 yılı başlarında bir açıklama yaparak Çeçenya’da üç yıl içerisinde şeriata dayalı bir sisteme geçileceğini duyurmuştur. Bu açıklaması dahi diğer şeriatçı komutanlarca yeterli görülmemiş ve şeriata bir an önce geçilmesi gerektiği yönünde çağrı ve baskılarını artırmışlardır. Hatta Şamil Basayev öncülüğündeki bir grup, Dağıstanlı şeriat yanlılarının da desteğini alarak Bağımsız Dağıstan İslam Devleti’ni ilan etmiş ve bununla da yetinmemiş müslümanları Rusya’ya karşı cihada çağırmıştır.

Bu olayla; Mashadov’un akılcı direnişi ve barışçı liderliği ile sürdürmeye çalıştığı “bağımsızlık” ağır darbe almıştır. Başlangıçta Dudayev liderliğinin tüm zaafları ve uzlaşmaz kişiliği ile  darbe yiyen “bağımsızlık, 1994 müdahale kararının hemen ardından Çeçen halkının kenetlenmesiyle, yüz binlerce insanın ölmesiyle, yüz binlercesinin mülteci konumuna düşmesiyle ve ülkenin yaşanmaz hale gelmesiyle yüceltilmiş ve   Mashadov’un elleriyle tarihe yazılmıştır. Basayev’in Dağıstan macerasıyla,  kanla yazılan tarih sayfaları, gıptayla bakılan, “cesaret” sözcüğü ile anılan, saygı duyulan Çeçen imajı, kendi kaderini belirleme hakkı tanınmadığı için meşru müdafaa hakkını kullanan halkın onuru  hoyratça harcanmaya başlanmıştır. Bu olayı ve ardından Rusya kentlerinde, 250 kişinin öldüğü terör eylemlerini gerekçe göstererek Putin  (2001 yılını beklemeksizin)  Çeçenya’ya müdahale kararı almıştır. Bu karar doğrultusunda Rus askeri  2 Ekim1999’da Çeçenya’ya girmiş ve Başkent Grozni’yi ele geçirmiştir.

2000 yılında Viladimir Putin, Çeçenya’nın Moskova’dan idare edileceğini açıklayarak Mashadov’u devre dışı bırakmıştır. Rusya, eski Çeçen müftüsü Ahmet Kadirov’u Çeçen Hükümeti’nin başına getirmiştir.Bu karar savaşın, kaosun, terörün sürmesinde menfaati olanların işine yaramıştır. Ürdünlü İbn-i Hattap başta olmak üzere, Afganistan, Bosna-Hersek gibi ülkelerde savaş tecrübesi edinmiş eylemcilerin de katılımıyla Çeçenya’da “bağımsızlık” yerini “terör”e bırakmaya başlamıştır.

İster “direniş” diyelim, isterse “terör”, ister istihbarat örgütlerinin yönlendirmesi, isterse eylemcilerin inisiyatifi, ister eylemcilerin “acımasızlığı”, isterse Rus güvenlik güçlerinin ve yöneticilerinin “basiretsizliği” diyelim bu durum yüzlerce  ilgisiz, masum, sivil, halkın zarar görmesi sonucunu doğurmuştur: 23 Ekim 2002 tarihindeki  tiyatro baskınından sonra , -bu tarihe kadar dolaylı da olsa süren- Mashadov ile Rusya’nın arasındaki temaslar kesilmiştir. Mashadov’un teröristlerle bir ilgisinin olmadığını açıklamasına rağmen, bu açıklamalar Rusya tarafına inandırıcı gelmemiştir. İnandırıcı gelmemesinin de nedenini Mashadov’un diğer gruplar üzerindeki kontrolü tam olarak sağlayamamış olmasında aramak gerekir

Eski Rusya Parlamentosu Başkanı Ruslan Hasbulatov (Çeçen), Kasım 2002’de  halkın ve entelektüellerin bir araya gelmesini engelleyen faaliyetlere dikkat çekerken, binlerce insanın ölümünden  Mashadov, Basayev, Hattab yanında Rus Hükümeti’nin de -yürütülen yanlış politikalar nedeniyle- sorumlu olduğunu dile getirmiştir. Şamil Basayev ise Hasbulatov’un savaşın durdurulması yönündeki çabalarına saygı duyduğunu ancak tek katıldığı beyanının “Rusya ve İçkerya (Çeçenya) arasında 200 bin ceset bulunması ve tek devlet olmanın mümkün olmadığı” yönündeki beyanları olduğunu açıklamıştır.

1 Eylül 2004’de gerçekleştirilen ve Basayev’in üstlendiği ve Rus güvenlik güçlerinin operasyonu sırasında 350’ye yakın sivilin yaşamını yitirdiği  Beslan’daki okul baskınından dolayı Rus yönetimi Basayev ile birlikte Mashadov’u da sorumlu tutmuş hatta başına 10 milyon dolar ödül koymuştur. Buna rağmen Mashadov “savaş bitince yasadışı faaliyetlerde bulunanlar mahkemeye sevk edilecek” diyerek Basayev’in yargılanacağını  ima etmiş, kendisinin terör eylemlerine destek vermediğinin önemle altını çizmiştir. ''Şamil, Ruslara karşı savaşta tüm yolların mubah olduğunu düşünüyor, ben bu görüşü kabul edemem'' diyen Mashadov ayrıca hiç bir zaman Çeçenistan'ı terk etmediğini ve ülkenin ''tüm bölgelerini'' düzenli olarak ziyaret ettiğini de belirtmiştir.

23 Şubat 2005’de yani Çeçen-İnguş halkının topluca Stalin tarafından sürgüne gönderilmesinin 61.yıldönümünde Mashadov “savaşı ancak bizim iyi niyetimiz ve irademiz durdurabilir” diyerek savaşı sona erdirmek için müzakerelere başlama teklifinde bulunmuştur “Putin ile yüz yüze ve dürüstçe yapılacak 30 dakikalık bir görüşme bu savaşı sona erdirmeye yeter, böylece Putin’e ne istediğimizi anlatabiliriz. Çünkü, bence Putin, bunlardan haberdar değil, Putin’i danışmanları yanıltıyor..” diyen Mashadov, Çeçenlerin sadece güvenlik, Rusya’nın ise Kafkaslarda bölgesel ve askeri çıkarlarını korumak istediğini belirtmiştir. Bu röportajın yapıldığı günlerde  Avrupa Parlamentosu ve AGİT’de Moskova'yı barışa zorlamak için hazırlık yapıyordu. Rus Asker Anneleri Komiteleri de İngiltere’de bulunan Çeçen temsilci Ahmet  Zakayev ile Londra'da görüşmüştü.

Devlet Başkanlığı’nın normal süresi 2001 yılında dolan Mashadov, yeni seçim yapılamadığı ve Rusya tarafından yapılan seçimlere de dahil edilmediği için görevini sürdürmeye çalışıyordu, ancak Rusya’ya yaptığı barış görüşmelerine başlanması istekleri, kendisini de “terörist” listesine koyan ve kırmızı bültenle aratan Putin tarafından dikkate alınmamıştır. Mashadov’un bu teklifine  iki hafta sonra 8 Mart 2005 tarihinde düzenlenen bir suikastla cevap verilmiş, Aslan Mashadov öldürülmüştür. Mashadov’un aslında iki gün önce Ramzan Kadirov’un adamlarınca yakalandıktan ve sorgulandıktan sonra öldürüldüğü ancak, kan davasına sebebiyet vermemek için böyle bir senaryo yazıldığı da iddia edilmektedir. Mashadov’un ölüm haberi yerli ve yabancı basında geniş yer almıştır:  Özellikle Mashadov’un barışçı kişiliği ve barış masasına oturulabilecek tek Çeçen direnişçi olduğu konusunda benzer görüşler ileri sürülmüştür.

Sonuç olarak;

Mashadov’un  kim tarafından ve ne şekilde öldürüldüğü kuşkusuz önemli olmakla birlikte Mashadov’un ölümünü kimlerin istediği ve bu durumdan kimlerin karlı çıkacağını düşündüğü sorusuna cevap aramak bizi doğru çözüme yaklaştıracaktır. Mashadov’un ölümünü/devre dışı bırakılmasını  savaşın devamında çıkarı olanlar istemiştir. Peki savaşın devamında çıkarı olanlar kimlerdir? Bu soruya doğru yanıtı bulabilmek için, ‘’savaşın devamında çıkarı olmayanlar kimlerdir’’ sorusuna yanıt vermek gerekir.

Gerek Çeçenya’da ve gerekse diasporada, Bağımsız-Demokratik bir Çeçenya isteyenlerin de, Özerk-Demokratik bir Çeçenya isteyenlerin de savaşın devamına ilişkin bir istekleri ve çıkarları yoktur. Rusya Federasyonu halklarının da  bu savaşın devamını için istek ve çıkarları yoktur. Genel olarak Türkiye, ABD, AB, Gürcistan, Abhazya  ve diğer dünya halklarının da bu savaşın devamında çıkarları yoktur.

“(…) Bakü-Grozni-Novoroski petrol boru hattına karşı çıkan bazı bölge ülkeleri, ABD yönetimi ve çok uluslu petrol şirketleri, Güney Osetya ve Abhazya’yı sınırları içerisinde tutmak isteyen Gürcistan yönetimi, Hazar denizindeki mevcut statünün değişmesini istemeyen İran, Çeçenistan’da terörle beslenen gruplar, Çeçen-Rus savaşının uzamasından karlı çıkacak olanlardır” denilebilir.

Bunun yanında Basayev’in “terör”ünün , ”şeriat”ının da Rusya’nın “kuralsız” savaşımının bir sonucu olduğu söylenebilir. “Sürekli barış çağrısı yapan Aslan Mashadov'un katledilmesinin gerçek sebebi, Putin'in, kafasındaki "Büyük Rusya'yı" oluşturabilmek için barışa değil, savaşa ihtiyacı olmasıdır.” denebilir. “Çeçenlerin federal güçlerle karşıtlığı savaşçılarla yaşadıkları karşıtlıktan daha güçlüdür” de denebilir.

Büyük oranda doğru olan bu saptamalar ne yazık ki; savaş öncesi sadece 1.000.000 nüfusa sahip  Çeçenya’da , 45 bini  çocuk 250 bin sivilin öldüğü, 400 bininin mülteci konumunda yaşadığı, alt yapıları dahil şehir ve köylerin önemli bir kısmının yerle bir edildiği, her türlü insan hakları ihlalinin yaşandığı ve yaşanmakta olduğu ve tüm bunlar olurken dünyanın “sessiz” kaldığı  gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır.

Waynahların (Çeçen-İnguş-Tuş) bir kısmının Gürcistan’da yaşadığı  bir kısmının da Rusya Federasyonu’na bağlı Özerk İnguş Cumhuriyeti’nde yaşadığı; bir kısmının Rusya Federasyonu’na bağlı Özerk Çeçen Cumhuriyeti’nde yaşadığı; bir kısmının “bağımsız” Çeçen (İçkeriya) Cumhuriyeti’ni kurmak için savaştıkları, bir kısmının göçler ve savaşlar nedeniyle dünyanın dört bir yanına dağılmış olmaları karşısında çözüm, daha fazla ayrışma, çatışma ve savaş olamaz. Ancak, Çeçenya’nın SSCB’ndeki özerk konumundan daha geride bir konumu; Rusya Federasyonu’nun bir eyaleti olması da kabul edilemez. 300 yıllık savaşa rağmen 70 yıllık Sovyet  ortak geçmişi de göz ardı edilemez. İnsanlık suçu işleyerek, insanlık suçu işleyenler durdurulamaz. Laik-demokratik bir sitem hedeflenmeden çeçen halkının hak ettiği bağımsızlığa ulaşılamaz, ulaşılsa bile korunamaz. Küreselleşen dünya da  -çeşitli bahanelerle- Afganistan’ın, Irak’ın işgal edildiği bir zamanda, kuruluş itibariyle üniter devlet yapısına sahip Türkiye için bile “Kürt Sorunu“nun iç sorun olarak görülmediği bir ortamda, özerk statüden anayasal hakkını kullanarak bağımsızlığa yönelen Çeçen halkını “Çeçen sorunu, Rusya’nın iç sorunudur” diyerek yalnız bırakmak kabul edilemez. Ancak bu gerçeklik  dünya emperyalizminin ne kadar  belirleyici, ne kadar organize ve ne kadar  “paylaşımcı” olduğunu göstermesi açısından ibretle değerlendirilmelidir.

Çözüm önerisi olarak;

1) Çeçenya’daki savaş derhal  durmalıdır. Waynahların tek bir millet olduğu bilinciyle Çeçen’in Çeçen’i öldürmesine son verilmelidir; Çeçen’in Rus’u, Rus’un  Çeçen’i öldürmesine de. Taraflar arasında ateşkes sağlanmalı; Birleşmiş Milletler ya da tarafların  onay vereceği bir başka uluslar arası gücün gözetim ve denetiminde görüşmeler başlamalıdır.

2) Çeçenya ve Rusya karşılıklı olarak birbirlerinin toprak bütünlüğüne saygı göstereceklerine ve  terörist eylemde bulunmayacaklarına dair taahhüt vermelidir.

3) Çeçenya bağımsız olmalı ve bağımsız kalmalıdır. Bağımsız bir devlet olarak Bağımsız Devletler Topluluğu’na girmelidir.

4) Bağımsız, laik ve demokratik bir Çeçenya, Bağımsız Türkiye ve Bağımsız Rusya arasında barış, dostluk ve ticaretin köprüsü olmalıdır.

Arzu edilen genel olarak budur. Ancak yine de Çeçenya’nın bağımsız olmasına ya da özerk statüde Rusya Federasyonu’na katılmasına, mülteci kamplarında ve ülke dışında yaşayanlar dahil Çeçenya halkı karar vermelidir. Bunun için  BM veya AB gözetiminde referandum yapılmalıdır.

Yukarıda üç bent halinde sıralanan çözüm önerilerinin bir hayal olarak kalmaması için başta Çeçen aydınları olmak üzere, Rus, Kafkas ve Türk aydınlarına, BM’ye, uluslar arası hukuka ve insan haklarına saygılı dünya kamuoyuna büyük görevler düşmektedir. Nükleer santrallerin, çevre kirliliğinin, doğal felaketlerin, açlığın, depremlerin, savaşların, artık tüm dünyayı ilgilendirdiği gerçeği karşısında  aydınlara düşen görev, olaylara yaşadığı ülkenin “iç işi” penceresinden değil  dünyaya bir bütün olarak bakmak olmalıdır.

Tarihteki kahramanlıkları , direnişleri her ne kadar övgüyü hak etse de artık Çeçenlerin; Waynahların, Kafkasyalıların, teknolojisiyle, bilim adamlarının başarısıyla, kültür ve sanat zenginliğiyle, ticari ve ekonomik zenginliğiyle, turizmiyle, emeğe, insana ve doğaya saygısıyla anılmalarının zamanı gelmiştir. Bu uğurda çaba sarf ettiğimizde, 45bin uyuyan çocuğun  kulaklarına  ninniler, melodiler gelir de belki, belki bizi bağışlarlar. Aslan Mashadov’u anlamanın, anlatmanın ve yaşatmanın en doğru yolu –sanırız- budur.

                        

(Bu çalışma JİNEPS Gazetesi'nde yer darlığı nedeniyle dipnotsuz olarak yayınlanmıştır.)

TAYMAZ E. , ”Çeçenistan Bunalımı: Ulus altı ve Ulus üstü Kimlikler Arasında” Birikim, sayı 70, Şubat 1995, s.28 ;
ULUDAĞ M., ”Çeçen bağımsızlık Hareketi ve Sonuçları”, Özgür Üniversite Forumu, sayı 10 (Kafkaslar ve Orta Asya), Ocak-Mart 2000, s.112 ; “Özellikle Dudayev hükümeti  İnguş halkının kendi kaderini belirlemesini  kabullenmiş ve İnguş Cumhuriyeti’nin eski Çeçen-İnguş ÖSSC’den ayrılmasını ve Rusya bünyesinde kalmasını  kabul etmiştir. Dudayev’in bu tür davranışı için bir çok siyasal neden olsa gerek ama henüz görünürde  kendi ulusal azınlığından kendi rızasıyla ayrılan başka bir devlet daha var mı? Belki yalnızca eski Çekoslovakya’daki Havel-Klaus hükümeti...”
ILLARIONOV A., LVIN B., ”MN” Gazetesi, 1995,no.13,  Çev.SÜER, Ö.A, Almanak Çeçen Fenomeni- Yayının Adı:Çeçenistan’a Özgürlük, sayı 1, Uluslar arası Çeçen Haber Ajansı (Dına-Press), s.63 “Çeçen Parlamentosu her ne kadar daha sonra Dudayev tarafından dağıtıldıysa da bu durum eski SSCB topraklarında  hiç de olağan dışı sayılamaz” görüşü için bkz: ILARIONOV,A.,LVIN,B.,Çev.SÜER,Ö.A., a.g.e, s.62 ULUDAĞ M., a.g.e,s.113; Farklı bir istatistik için Bkz: “Seçimlere 458.144 seçmen katıldı ve bu toplam seçmenlerin %82’sine tekabül ediyordu. Dudayev oyların %90.1 ini, toplam seçmenlerin de yüzde 63’ünü oluşturuyordu.”
ILARIONOV A., LVIN B., makalesi, Çerkesler ve Avrasya Eylemi, Yeni Kafkasya Gazetesi Yayınları, s.153 Benzer sınıflandırma için Bkz: KUTLU,T.C., a.g.e., s.458 “Hukuksal yoldan ilk olarak Dudayev sapmıştır.İktidara geldikten hemen sonra bağımsızlık ilan ederek tüm Çeçenistan halkına  ait olan bir hakkı kendine mal etmiştir. Rusya’nın bu bağımsızlığı kabul etmemesi için her türlü gerekçe vardı.bağımsızlığa ilişkin genel görüşmeler ve Çeçenistan’da genel referandum yapılması gibi koşullar öne sürebilirdi. Dudayev rejiminde pek çok olumsuz yön olabilir, ancak müdahaleyi haklı gösterecek bir harekette bulunmamıştır. Rus hücumu Çeçenistan’ da gerçekten insani bir felakete neden olmuştur. Ne uluslar arası ne de ulusal hukukta Çeçenistan’daki askeri amaç ve yöntemleri  haklı gösterecek bir şey yoktur. Rusların büyük çoğunluğu için bu ülkede yaşam koşulları ve keza devletin garanti altına aldığı  hak ve özgürlükler, bu devletin yönetim-devlet olarak parlak görünmesinden çok daha önemlidir. Ancak kendi çıkarlarını böylesi kan dökücü bir yöntemle onaylatan bir devlet, yurttaşlarına katlanılabilir bir yaşam temin edecek, hatta bu yönde bir çaba girişiminde bulunabilecek durumda değildir”
VOEDOVSKİ,K., OBSE İnsan Hakları Uluslar arası Daimi Kongresi Organizasyon Komitesi Üyesi “Zov Predkov” Gazetesi (Dağıstan Cumhuriyeti), No.3,1995, Çev.SÜER,Ö.A. a.g.e.,s.70
ÖZEN,Ö., AKINHAY,O., Çeçenistan: Yok sayılan Ülke , Everest yayınları, 2002, s.563
KUTLU, T.C., Çeçen Direniş Tarihi, 2005,Anka,s.449 ve bu sayfada atıf yapılan diğer kaynaklar.
KUTLU T.C., a.g.e, s.462 “Bu ambargo sonucunda cumhuriyet nüfusu yasal gelirlerinden yoksun bırakılmış, yasa dışı eylemlere girişmeye zorlanmıştır. Ancak, silah, kaçakçılık ve mali belge suçlarının, ilke olarak  Moskovalı ‘ortaklar’ (Stavropol,Krasnodarsk) olmadan gerçekleşmeyeceği de kuşku götürmez...”
ILLARIONOV A., LVIN B., Çev.SÜER,Ö.A., a.g.e.,s.63
ULUDAĞ M.,  a.g.e.,s.114 Bu hoşgörünün altında yatan nedenin de seçim hesapları olduğu ileri sürülmektedir. Bkz:ÖZEN,Ö.,AKINHAY,O., Çeçenistan : Yok sayılan Ülke , Everest yayınları, 2002, s.561,d.not.164 ÖZEN,Ö.,
AKINHAY,O., a.g.e.,s.561 ;
SAKWA,R.Chechnya: The Pre-politic of Partition,Working paper No.4,Londra Uluslar arası İlişkiler Merkezi,2001,s.4 “Milliyetçilerin tüm ideolojik ataklarına ve Rus – karşıtı söylemlerine rağmen 1994’de nüfusun sadece  yüzde 16’sı Rusya Federasyonu’ndan tam bağımsızlık yanlısı idi” . ÖZEN,Ö., AKINHAY,O., a.g.e.,s.574 ; GRAMMATIKOV,V.N.,”The Russian Intervention  in Chechnya in December 1994 ; Issues and Decision-making “, Journal of  Slavıc Military Studies,Aralık 1998,No.11,s.119  “..Yeltsin 1994 sonlarında gösterdiği ve kendisine hiçbir yarar getirmeyen cesaret ve kararlılığı 1991 sonlarında ya da 1992 başlarında gösterebilseydi, henüz iyi silahlanmamış Dudayev yönetimi devrilebilirdi...”
ULUDAĞ M., a.g.e.,s.133 Bazı kaynaklarda Dudayev’in 24 Mayıs 1996 da füze saldırısı ile öldürüldüğü  belirtilmektedir.  ULUDAĞ,M.,a.g.e,s.129 bazı kaynaklarda ise 21 Nisan 1996 tarihinde öldürüldüğü belirtilmektedir.İLKNUR,M.,”Çeçen Direnişi” yazı dizisi,Cumhuriyet, 29.9.2004 ,s.9
İLKNUR, M. , ”Çeçen Direnişi” yazı dizisi,Cumhuriyet, 29.9.2004 ,s.9 “Çeçenya'da 1997'de yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde 'ılımlı müslüman' ya da 'laik' profiliyle, radikallerin gözdesi Şamil Basayev'i sandığa gömmüştü. AGİT dahil 41 uluslararası kuruluş seçime 'adil' ve 'demokratik' notunu vermişti. Hatta Rusya lideri Boris Yeltsin, sözde düşmanı Mashadov'a tebrik mesajı göndermişti. Yeltsin, Mashadov'la bir dizi ikili anlaşmaya imza attı aa Yeltsin bu anlaşmalara, uluslararası toplum da Çeçenya'nın demokratik iradesine ihanet etti...”RADİKAL
Seçime katılan 4 aday şunlardır: Yeltsin’le yapılan ateşkes görüşmelerinde Çeçen tarafını temsil eden Selimhan Yandarbiyev , aşırı dini kesimin adayı Şamil Basayev , Başbakan yardımcısı Movladi Udugov ve Genel Kurmay Başkanı Aslan Mashadov, dayev  bir yandan Gürcistan’dan bağımsızlık mücadelesi veren Abhazya’ya Şamil Basayev önderliğinde 500 kişilik gerilla grubuyla destek verirken, öte yandan Gürcistan devrik lideri Gamsahurdia’ya  sığınma hakkı vermişti.
İLKNUR,M.,  Çeçen Direnişi” yazı dizisi, Cumhuriyet, 29.9.2004 ,s.9 Ekim 2002 de  Moskova’da tiyatro basılmış, 800 sivil rehin alınmış,bunun üzerine Rus güvenlik güçlerinin içeriye gaz sıkarak müdahalesiyle 129 rehine gazdan zehirlenerek ölmüş ,41 eylemcide öldürülmüştür.Aralık 2002 de Rus yanlısı çeçen hükümetinin merkezine intihar saldırısı düzenlenmiş , 72 kişi ölmüştür.Nisan 2003 de Başkent Grozni de bir yolcu otobüsü uzaktan kumandalı mayınla patlatılmış, 8 kişi yaşamını yitirmiştir.Mayıs 2003 de bomba yüklü kamyon ile resmi bir binaya saldırı düzenlenmiş, bu saldırıda 60 kişi yaşamını yitirmiştir.Aynı şekilde Çeçenya’nın -Rusya tarafından tanınan- Devlet Başkanı Kadirov’a karşı yapılan intihar saldırısında 18 kişi yaşamını yitirmiştir. Temmuz 2003’de Moskova’da bir rock konserine düzenlenen iki ayrı saldırıda toplam 17 kişi hayatını kaybetmiştir. Ağustos 2003’de bir hastaneye kamyonla düzenlenen intihar saldırısında aralarında yaralı Rus askerlerinin de bulunduğu 50 kişi ölmüştür.Aralık 2003’de Güney Rusya’da bir yolcu trenine düzenlenen intihar saldırısında  44 kişi ölmüş, Moskova’daki National Otel önünde bir kadın  intihar komandosunun kendini havaya uçurmasıyla 5 kişi ölmüştür. Şubat 2004‘de Moskova metrosuna yerleştirilen bomba  sonucu 41 kişi  yaşamını yitirmiştir.Mayıs 2004 de Grozni’de stadyuma düzenlenen bombalı saldırıda Çeçenistan Devlet Başkanı Kadirov ve 24 kişi yaşamını yitirmiştir.Ağustos 2004’de aynı havalimanından kalkan iki yolcu uçağı birkaç dakika arayla düşmüş, 90 kişi ölmüştür. Eylül 2004 de Kuzey Osetya’nın Beslan kentinde bir okulu basan teröristler ve çoğu çocuk 340 civarında insan operasyon sonucunda öldürülmüştür. ( İstatistikler: Cumhuriyet,29.9.2004,s.9)
PRİMAKOV,Y.M,  11 Eylül ve Irak’a Müdahale Sonrası Dünya, Doğan Ofset yayınları, İstanbul, 2004, s.186
HASBULATOV,R. “Çeçenistan’daki durum Üzerine”, ÖZEN,Ö.,AKINHAY,O., a.g.e ,s.436,437
BASAYEV,Ş., “Demogoji Değil Barış” , ÖZEN,Ö.,AKINHAY,O., a.g.e,s.443
CUMHURİYET, 25.09.2004
HÜRRİYET, 2.10.2003
HÜRRİYET, 3.2.2005
(Yerli ve yabancı basında yer alan Mashadov’un ölümü ile ilgili haberlerin derlenmesinde, Hürriyet, Radikal ve diğer bazı web sayfalarından yararlanılmıştır) Ramazan Kadirov  (Rus yanlısı Çeçen yönetiminin başbakan yardımcısı): Başkent Grozni yakınındaki Tolstoy-Yurt köyünde 8 Mart'taki operasyonun Nozhay-Yurt'ta yakalanan bir Çeçen militanın verdiği bilgiyle yapıldığını söyledi. İnsan hakları örgütlerinin raporlarında adı 'gaspçı, fidyeci ve adam kaçırıp işkence yapan kişi' diye geçen Kadirov'un senaryosu şöyle: "Güvenlik güçleri Mashadov'u sağ yakalamak istiyordu, ancak korumasının silahının kazara ateşlenmesi sonucu öldü. Küçük bir sığınakta saklanıyordu."
Zakayev "Bu, Putin'in kişisel savaşıydı. Mashadov onun kişisel düşmanıydı. Mashadov, teröre terörle yanıt verenlere karşıydı büyük bir kayıp ama Putin'in sandığı gibi bizim için ölümcül bir darbe değil. Kremlin için ölümü yaşamından daha tehlikeli olacaktır. Kafkasya'da durum kontrolden çıkabilir." Çeçenya Devlet Savunma Komitesi ise anayasa gereği komitenin ülkeyi yönetecek yetkili organ olduğunu hatırlatıp, "Tüm komutanlar belirlenen savaş planını uygulamaya devam edecek" açıklaması yaptı.Basayev ise, "Hiçbir kurala bağlı kalmaksızın savaşımız sürecek" diyerek Rusya'ya karşı 'terör' eylemleri dahil 'kendisinin meşru gördüğü' her yola başvuracaklarını söyledi. Movladi Udugov (Çeçen savaşçıların ideologu eski Enformasyon Bakanı) ise, "Moskova ile barış görüşmesi yapacak adam kalmadı" dedi. Wall Street Journal (ABD) gazetesi: Mashadov'un yaptıklarıyla Atatürk gibi olabileceğini yazdı. Thomas de Waal'in 'Bir Vatanseverin Ölümü' başlığıyla kaleme aldığı yazıda, Çeçen liderin 'terörist' ya da 'haydut' olmadığı anlatılarak, 'Askerlikten siyasete giren Mashadov, umutlar sönmemişken, ulusunu yeniden ayağa kaldıran Çeçen Atatürk'ü olabilirdi" ifadeleri kullanıldı. ” Hürriyet “...Rus gizli servisi FSB, ayrılıkçı Çeçen Lideri Aslan Mashadov’u Tolstoy-Yurt kasabasında gizlendiği sığınakta öldürdü. Mashadov’un ölüm haberini alan Putin, ’İyice kontrol edin. Öldürülen gerçekten Mashadov mu?’ emrini verdi. Bir başka iddiaya göre ise Mashadov iki gün önce Ramzan Kadirov’un adamları tarafından öldürüldü.” Heralt Tribüne: “Yanlış Çeçen Öldürüldü” Kommersant'a açıklama yapan Birleşik Rusya Partisi milletvekili Arkadi Baskaev, Mashadov'un öldürülmesinin bir talihsizlik olduğunu belirterek, ''Onun ölümü şimdi çok erken oldu. Kendisiyle 1995 yılında birkaç kez görüştüm. Onunla sorunları çözebilirdiniz. Ayrılıkçı liderlerden şimdi sadece (Şamil) Basayev kaldı. Mashadov'un aksine Basayev ile hiçbir şey hakkında görüşemezsiniz ve Basayev Mashadov'un yerini alamaz'' dedi. Boris Berezovski  (Sürgündeki Rus işadamı )  de yaptığı açıklamada, Mashadov'un öldürülmesinin ''aptalca'' olduğunu ifade ederek, ''Kremlin savaşı sürdürmek ve Rusya'yı imha etmek istiyor. Rusya'da terörü artıracak bu olay, Kremlin'in aptallığı yüzünden yapıldı'' diye konuştu. Abdulhalim Sadulayev: Bugün, Aslan Mashadov’un ölmüş olması bizim için çok büyük kayıptır ve herkes bunu biliyor. Ama ne kadar iyi insan olsa da, o sadece halkından biri. Bunun için liderlerin göçü Direnişin tümünü durdurmaz. Hayatta kalanlar mücadeleye devam edecekler.
İLKNUR,M., a.g.m., Cumhuriyet,29.9.2004, s.9
ULUDAĞ,M., a.g.e., s.130 Mashadov’un öldürülmesiyle İlgili  12 Kafkas Vakıf ve derneklerinin ortak basın bildirisinden.
PRİMAKOV, Y.M., a.g.e.,s.179