...................
...................
NEDİR BU AZINLIK KONUSU?

Gündüz Aktan
Radikal Gazetesi, 23 Kasım 2004

                         
 
...................
 

AB İlerleme Raporu ve Başbakanlık adına hazırlanan azınlık raporu kolay kapanmayacak bir tartışma açtı. Başbakanlık raporundaki dilin konunun gerektirdiği hassasiyetten uzak, hatta fantezi sayılabilecek bir nitelikte olması, tartışmanın alevlenmesine neden oldu. Öte yandan insan hakları bağlamında hazırlanan bir raporun alt ve üst kimlik gibi esas itibarıyla hukuk dışı kavramları içermesi, kafa karışıklığına yol açtı. Nihayet temelde siyasi egemenlik ve mücadele konusu olan bir sorunun, 'Türkiyelilik' gibi dâhiyane birtakım buluşlarla çözümleneceğini sanmak saflığı, tartışmanın doğru noktalara odaklanmasını önledi.

Azınlık konusunu yakın tarihimizi göz önüne almadan anlayamayız. Osmanlı İmparatorluğu yıkılma sürecinde, 1821 Yunan isyanından 1922 Kurtuluş Savaşı arasındaki 100 yıl içinde, Balkanlar'da ve Kafkasya'da yaşayan Türk ve Müslüman nüfusun yaklaşık 5 milyonu öldürüldü ve 5 milyonu da Anadolu'ya zorla göç ettirildi.

Bu bağlamda Osmanlı'ya karşı yapılan savaşların amacı stratejik ve politik çıkarların çok ötesine gitti. Avrupa'yı Türklerden ve Türk hâkimiyetinden 'temizlemek' amaçlandı. Böylece Türk-Müslüman nüfustan 'kurtulan' Hıristiyan toplumlar kendi ulus-devletlerini kurdular. 'Uygar dünyada' kimse Türk ve Müslüman göçmenlerin geriye dönmesini savunmadı. Geride kalanların yeni kurulan devletlerin 'kurucu unsuru' olmaları da düşünülmedi. Önemli bir kısmı azınlık haklarından bile yararlandırılmadı.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermenilerin tehcire tabi tutulması, Kurtuluş Savaşı sonrasında da Rumların Yunanistan'daki Türklerle mübadele edilmesi Osmanlı'nın bu parçalanma sürecinin bir devamıydı.

Savaş sonunda Sevr ile birlikte Anadolu'daki varlığı da tehlikeye giren Türk ve Müslümanlar son bir gayretle Kurtuluş Savaşı'nı yaptılar ve yeni devletlerini kurdular. İmparatorluk Avrupa'nın kadim ulus-devletleri karşısında yenilmiş, ortaya Osmanlı'nın küllerinden yeni ulus-devletler çıkmıştı. Bu nedenle yeni kurulan Cumhuriyet'in bekası için, imparatorluk değil, ulus-devlet modelini benimsemekten başka çıkış yolu yoktu.

Bugün azınlık haklarını savunanlar, sanki Türk etnik çoğunluğu Cumhuriyet'i kurmuş da, Kürtleri, Çerkezleri, Arnavutları, Boşnakları hatta Alevileri Türk/Sünni etnik kimliği içinde asimile etmek için vahşet uygulamış gibi konuşuyorlar. Yeni devleti bu unsurların hep birlikte ve beka amacıyla kurduklarını bilmiyorlar mı? O dönemin evrensel özelliği olan ırk kavramının yarattığı 'bilimsel' engelleri aşmak ve ortak bir Türk üst-kimliği yaratmak için, Kürt, Çerkez ve diğer gruplardan düşünürlerin ne büyük gayret sarf ettiklerini neden unutuyorlar? Bir kez böyle bir kimlik inşa ettikten sonra da hep birlikte devlete ve millete aidiyette birleştiklerinin farkında değiller mi?

Bu etnik grup mensuplarının kendilerini hâlâ Türk saymalarını 'egemen güçler' içinde yer almak gibi 'özel çıkar' ile açıklamaya çalışanlar, kendi 'ırkçı' kimlik anlayışlarını göstermiş olmuyorlar mı?

Türklük tabii etnik kökeni de içeriyor. Ama yakın tarih hakkında asgari bilgi sahibi olanlar, Cumhuriyet'in Türk kelimesini etnik özelliğinin çok ötesinde kullandığını bilirler. Ama bir etnik grup Cumhuriyet'in kuruluşundan 1.5 yıl sonra, açık yabancı tahrikiyle ve 'Din elden gidiyor' çığlıklarıyla, ırk temelinde isyan ederse, Türk kavramının etnik niteliğini vurgulayanlar tabii olacaktır.

Cumhuriyet'in gayrimüslim azınlıklara mezalim yaptığını söyleyip duranlar, bırakın Avrupa'nın tek tam asimile edilemeyen grubu Yahudileri Holokost'la yok ettiğini, Kıbrıs dahil geride kalan Türklere reva görülen muameleyi ve Türkiye'nin bu nedenle misillemede bulunmak zorunda kaldığını akıllarında tutsunlar.

Bazıları da ezilmişlik ruh haliyle, Türkiye'den daha büyük dış güçlerin ve bu arada AB'nin Türkiye'ye azınlık haklarını 'zorla' kabul ettireceğini söylüyorlar. Adeta başkasının eliyle intikam almaya çalışıyorlar. Türkiye'yi Fransa'nın yaptığını yapamayacak kadar güçsüz sanıyorlarsa yanılıyorlar. Çözüm Türk üst-kimliği ve kültürel haklarda. Herkes kendi alt-kimlik sorununu içinden çözsün!