Konu, Çerkes Ethem olayının içerisinde, bireylerin
isimlerinin önündeki “Çerkes” vurgusu ile ilgilidir.
Her ne kadar konu Çerkes Ethem ile ilgili olsa da
konu sanata kaydığı ve hatalara neden olacak şekilde
konunun deforme edilmesini engellemek için “Çerkes
vurgusu”ndan ne kastedildiğini daha basite
indirgeyerek yazmak gerekiyor.
Her ikisi de edebiyat dünyasında kabul görmüş,
sanatçılığı toplum tarafından kabullenmiş iki ayrı
“Çerkes asıllı“ yazarımız olduğunu düşünelim:
Biri, sanatını çok iyi icra ederken; eserlerinde,
örneğin Konya şehrinde yaşayan, etnik kimliği ön planda
olmayan herhangi kişiler arasında geçen aşkları ve
çevrenin doğal güzelliklerini sanatsal ustalığı
içerisinde işliyor.
Diğeri, içinden geldiği toplumun aydını olma
sorumluluğunu da taşıyarak, aşk hikayelerini veya Dogai
işlerken içinden geldiği toplumun -örneğin, Çerkes
toplumunun- kültürel yapısını veya biraz daha ileriye
giderek sorunlarını, yine sanatsal ustalığı içerisinde,
işliyor.
Her ikisinin de sanatçı olduklarının bilincinde olarak,
aynı sanatsal yetenek düzeyinde olan bu iki sanatçının
durumundan bahsediyoruz...
Mutlaka, birincisinin sanatsal yeteneğini takdir ediyor
ve toplumumuz içerisinden çıkmış bir sanatçı olmasından
dolayı seviniyor, gurur duyuyoruz ve kendisini sanatçı
kimliğinden dolayı seviyoruz.
İkincisinin sanatsal yeteneğini takdir etmenin ötesine
geçerek, toplumumuz içerisinden çıkmış ve toplumsal
sorunlarımıza ilgi gösteren bir sanatçı olmasından
dolayı daha çok seviniyor ve kendisini daha çok
seviyoruz…
Bunun yanında, sanatçıların sadece sanatla ilgili
fakültelerden mezun kişilerden oluşmadığını ve sanat ile
ilgili yorumların sadece sanatla ilgili bir fakülteyi
bitirmiş kişilerin tekelinde olmadığını da düşünmek
gerekir.
Öyle olsaydı; tüm başarılı politikacıların, sadece
siyasal bilgiler mezunları içerisinden çıkması, tüm
yazar, şair vb. edebiyatçıların, sadece edebiyat
fakülteleri mezunları içerisinden çıkması, tüm
filozofların, felsefe bölümleri mezunları içerisinden
çıkması gerekirdi. Ki, böyle değildir...
“Sanatçılık” sıfatı da diploma ile alınır-verilir
bir şey değildir, bu konuda kabul gören kişiler
tarafından taşınır. Bu “kabul”u de çok farklı yapılar
içerisinden gelen -içerisinde önemli ölçüde sanat okulu
mezunu olmayan kişileri de barındıran- ancak, estetik
kaygı taşıyan ve buna önem veren, öğretmen, öğrenci,
gazeteci, mühendis, avukat, işçi, memur ve farklı
eğitimlerden gelen sanat eleştirmeni olan kişilerden
oluşan topluluk gerçekleştirir.
Ayrıca, Çerkes toplumu yoğun sorunları olan bir
toplumdur. Bu nedenle de, genlerini taşıyan, kültüründen
beslenen, analarının doğurduğu yazarları ve
ressamlarının ilgisine layık olmayacak bir toplum
değildir.
Kişilerin, Çerkes asıllı olup olmadığı, annesi ve
babasının kimler olduğuna bağlıyken, bu kadar sorunlu
bir toplum içerisinden gelip, onun sorunları ile ilgili
bir şeyler yapan veya yapmayan insanların isimlerinin
önünde “Çerkes vurgusu”nun olup olmayacağına da toplum
karar verecektir.
Çerkes Ethem olayına farklı açılardan bakmayı denesek
1) Ethem "bey"in nasıl "hain" ekini aldığı Türkiye
Cumhuriyeti yakın tarihi ile ilgili herkesin konusu
olmalıdır. Bu konuya taraf olması gerekenler, tarihçiler,
aydınlar, ve benzerleridir. Ayrıca bizlerin, Çerkes
kimliğimiz dışında, TC aydınları olarak bulunmamız
gereken tarafta budur.
Yine de bunun, Kurtuluş Savaşı’nın bir iç dengeleri
sonucu oluştuğunu ve "Politikayı bilenler" ile "sadece
asker olmayı bilenler" arasındaki mücadelenin sonucu
olduğunu pek çoğumuz iyi-kötü biliriz.
2) “Ethem Bey”lik seviyesine gelmeden önceki
başka lakapları dururken (Çakır gibi) "Çerkes" lakabının
"hain"likle birlikte gündeme gelmesi ilginçtir ve asıl
bizleri ilgilendirmesi gereken de budur.
a) Çerkes Ethem ne kadar Çerkes’tir?
Anası-babası Çerkes olan, birliklerini Çerkeslerden
oluşturacak kadar çevresi olan bir insanın genetik
anlamdaki Çerkesliği tartışılamaz.
"Çerkes" (Çerkes niteliğini ön ad olarak ekleyecek
şekilde, vurgulu anlamdaki Çerkes) olmak ile "Çerkes
asıllı" olmak arasında fark vardır.
Örneğin, geçenlerde bir derneğimizde söyleşisi, Çerkes
ressamımız olarak ilan edilen arkadaşımız, “Çerkes
asıllı” anlamındaki “Çerkes” bir ressam
olmakla birlikte (ki, bu düzeyde estetik kaygıları olan
birisinin aramızdan çıkmış olması ile gurur duyarız) "Çerkes
Ressam" olmak arasında fark vardı. Estetik kaygı,
Çerkeslikle yoğrulmadığı için, Çerkeslik problemlerini
tuvale taşımaz... Çerkeslikle ilgili hiçbir konuyu bu
güne kadar işlememiş olan birisi, bu anlamda Çerkes
Ressam olarak adlandırılamaz.
b) Ethem bey bu anlamda Çerkes midir?
Yani; yetkinliklerini, çağdaşları Berkuk Paşa, yazarlar
ve benzerleri gibi Çerkeslik için kullanan bir insan
mıdır?
Hayır!
Bu anlamda "hain" ile "Ethem"in bir araya "getirilmesi"
değil, Çerkeslik vurgusunun yapılması ve bunun hain
tanımlamasıyla bir araya getirilerek "hain Çerkes"
imajının yaratılmasıdır bizleri rahatsız eden…
"Hain"lik de görecelidir. Mustafa Kemal Atatürk galip
olmasaydı (ne mutlu ki oldu), Osmanlı İmparatorluğu’nun
mirasını devam ettirenler tarafından "mevcut düzene
başkaldıran bir hain olarak" tarihe geçirtilecekti. (Tarihe
geçirttirmek, sübjektiflik içerir.)
Sosyal gelişmeleri içerisinde isyanları ile bilinen
Fransa'da, bir general bir isyan planlar. İsyan
hareketini başlatamadan, alınan istihbaratlar sonucunda
yakalanan general savcı karşısında sorgulanır :
- Söyle bakalım, taraftarların kimdi?
- Eğer başarılı olsaydım, sen dahil tüm Fransa. Başarılı
olamadığım için sadece ben!
Ethem bey'in hainliği bir anlamda Fransız generalini
anımsatırken, bizleri rahatsız eden, "Resmi İdeoloji”nin
temellerini attığı anlayışın-kültürün, Çerkes’in yanına
"hain"i eklemesi ve tarihinde pek çok “belgeli hainleri”
olan bir ülkede; sadece, ihaneti tartışmalı olan
Ethem'in, "Hain Çerkes Ethem olarak" tarih kitaplarına
bu şekilde geçmesidir.
Burada asıl karşı olunması gereken olgu; tüm bunların,
kültürleşmiş bir ideoloji tarafından yerleştirilmiş
olması ve silmemekte direnilmesidir. Yoksa neden birçok
Çerkes’in adının önüne "Çerkes" adı konmaz, diye de
sorulabilir. Ki, bunun cevabı yine Resmi İdeoloji’nin
varlığıdır...
Kitaplarda, Çerkes Yasar Doğu, Çerkes Ömer Seyfettin,
Çerkes Avni Lifij, Çerkes Osman Paşa’yı görmek mümkün
olabiliyor mu? |