Çeçenya’nın başkenti Grozni’de bu yıl 10.su
düzenlenen “Kafkasya’da barış içinde olsun”
adlı geleneksel festivale Adigey adına katılan
ünlü bilim adamı Khuyekho Asfar ile festival
izlenimlerini almak üzere Adige Mak gazetesi
adına bir söyleşi gerçekleştirdik.
Adige Mak: Sayın Asfar, kanımca festival
kültüre yönelik yapıldı. Sizin festivale katılımınız
nasıl gerçekleşti?
Khuyekho: Geleneksel festival
Rusya’nın güney bölgesini oluşturan 13 kurucu öznenin
katılımlarıyla gerçekleştirildi. Kültür etkinliğinin
yanında, ulusal meseleleri konu alan yuvarlak masa
toplantısı da programda yer alıyordu. Ben bu toplantıda
görev aldım.
Adige Mak: O halde, toplantı hakkında bizlere geniş
bilgi verebilir misiniz?
Khuyekho: Toplantının ana
konusu, günümüz yaşam şekli ulusal sorunlara yeni
kazanımlar sağlayabilmek üzerineydi. Toplantıyı Çeçenya
Ulusal Müzesi Genel Direktörü, Tarih Bilimler Adayı
Vayixa Astalob ve ben dönüşümlü olarak yönettik. Adige
ulusunun dünya algısı ve anlayışı, Adige mitolojisinden
hareketle ulusu ulus yapan Adige Xhabze düşüncesini
korumak ve günümüzde de bu temeller noktasında ülkenin
yönetilmesi, geneline hakim kılınması gerektiği konusu
üzerine daha çok değindim. Günümüz dünyasında tarihten
getirilen ulusal bilgi ve birikimlerden yararlanmak,
bugünkü yönetimde ve hayatta bunları nasıl
uygulatabileceğimiz konularına dikkat çektim.
Adige Mak: Sayın Khuyekho, geçmişte yaşanmış pek çok
önemli tarihi olayı bildiğinizi biliyorum, gündeme
taşıdığınız konunun özüne uygun olarak bunlardan birini
katılımcılarla paylaştınız mı?
Khuyekho: Toplantıda geçmişte
yaşanmış bir olayı gündeme getirdim.
Alele Musa adında (Allah rahmet eylesin) yüz yaşlarında
bir thamade Aguyape’de yaşıyordu. “Bjjemiy” isimli
Kabardey Müzik Topluluğu bir gün konser vermek için
oraya gelmişti. Ulusal çalgılarla ezgiler çalıyorlardı.
Gündüz konser boyunca sık sık şık’epşınenin teli kopup
bozulduğundan dolayı şık’epşınawolar çok sıkıntı
çektiler. Öğleden sonra Alele Musa başkanlığında yemek
faslına geçildi. Çocuklardan biri şöyle dedi:
- Değerli büyüğüm, gösterimiz büyük sıkıntı ve zahmetle
geçti.
- Hayırdır ne oldu, diye sordu Musa.
- Müzik aletimizden kaynaklanan sorunlardan dolayı
ezgilerimizi gerektiği gibi icra edemedik.
- Bu durum thamadenin keyfini kaçırdı ve ev halkına;
yiyeceklerini hazırlayıp bir an önce misafirleri
uğurlamalarını söyledi. “Sel geliyor” diyerek, dere
kenarında dinlenenlere de hemen haber vermelerini
tembihledi.
Güneşin ışıl ışıl parıldadığı, sakin bir gündü. Musa’nın
dediğine misafir gençler bir anlam veremediler ve
inanmadılar. Ortamın bozulmasından dolayı misafirlerden
bir kaçı gönül koyarak söylendi. Ancak Psıfabe’ye
yetiştiklerinde su taşıp deniz kenarını basarak,
köprüleri yıktı ve bir çok insan selde boğuldu.
Bu olaydan kaynaklanan bir Adige atasözü var at kuyruğu
ve şimşekle alakalı. Fakat bu sözü kayıt altına
alamadım, bu yüzden üzülüyorum. İşte bu tarihi kıssayı
onlara anlattım. Burada vurgulamak istediğim, geçmiş
tecrübelerin günümüze taşıdığı bilgilerden
faydalanılabileceğidir. Sözgelimi yumuşak özlü bitki ve
ağaçlardan yayılan polenler insanları hasta ediyor.
Adigeler bunu uzun zamandır biliyorlar. Uğursuz
(zararlı) ağaçta, hayırlı (faydalı) ağaçta var diyorlar.
Bu ve benzerleri konular üzerine konuştum.
Adige Mak: Meydana gelen savaşta Çeçenya’nın darmadağın
olduğunu bir çokları söylüyor. Çeçenya’nın son durumunu
şahsen gördünüz. Bu konuyu nasıl değerlendirirsiniz?
Khuyekho: Çeçen savaşı
başladığında Adige Mak gazetesinin baş redaktörüydüm.
Savaşa yönelik bir çok yazılar yayınlıyorduk. Oradaki
suçluların yakalanması, ancak şehir ve köylerin
bombalanmaması, masum halkın gözetilmesi, insanların
öldürülmemesi gerektiğini yazıyorduk. Federal merkezle
bu yüzden aramızda sorunlar vardı. Bütün Rusya çapında
gazetemizden daha açık biçimde o zamanın olaylarını
yazan gazete yoktu desek yanılmış olmayız. Bundan öncede
Çeçenya’da bulunmuştum.
Şehir merkezi eskisi gibi değil, değişiklikler
yapılarak bambaşka bir görünümde yeniden
düzenlemişler. Dudayev ikamet ettiği yönetim binası
tamamen kaldırıldı. Onun yerinde Ahmet Kadirov’un kendi
adına diktirdiği heykeli var. Onun karşısına büyük bir
cami yapılıyor. Kafkasya’da eşi benzeri olmayan büyük
bir cami, benzeri ancak Arabistan’da görülür. Nazran
yolu tarafındaki girişi yeniden düzenlediler. Başkan
Ramazan Kadirov talimatıyla, şehir girişindeki bahçe ve
ev önleri yeni bir düzene kavuşturuldu. Okullara,
kreşlere parklar kurdular. Geçen yıldan beri yapılan bu
yenilik ve değişiklikler, beraberimizdeki savaş dönemini
bilenleri çok şaşırttı.
Çeçenya’da gördüklerim bana, Federal Bakan Koşman’ın “
Grozni bu şekliyle imar edilemez, tamamen kaldırıp,
yeni baştan kurmak gerekli” dediğini hatırlattı. Başkent
Başkan Ramazan Kadirov tarafından açıkça görülebilecek
şekilde yeniden imar edilmiş ve geliştirilmiş. Buna V.Putin
ile iyi anlaşmasının da katkısı büyük. Bunun yanında
Çeçen diasporası da büyük destek veriyor.
Çeçenya Başkanı, babasının öldürüldüğü yere büyük bir
stadyum yaptırdı. Festival burada yapıldı. Ramazan
Kadirov, stadyuma geldi. Katılımcılara hoş geldiniz
diyerek, bir konuşma yaptı. Gudermes’teki başkanlık
merkezinde bizleri misafir etti.
Adige Mak: İnsanlarda gördüğünüz sizi hayrete düşüren
özelliklerden söz eder misiniz?
Khuyekho: Genel olarak
kızlı erkekli çocuklar, güzel bir ırkın temsilcisi bir
görünüm arz ediyorlar.Sigara, alkol gibi kötü
alışkanlığı olanı göremezsiniz. Uyuşturucu satıcılarıyla
Başkan etkili mücadele ediyor. Gençler büyük bir Allah
inancına sahipler.
Bu açıdan Adigeler için bu durum biraz üzüntü verici.
Zaman zaman geçen ay vefat eden ulusal yazarımız
Khuyekho Nalbiy’in:” Adige ulusunun Adige Xhabze ve
Nart edebiyatını oluşturduktan sonra Allah’ın onlar için
tayin ettiği kader çizgisini tamamlayıp dünya tarih
sahnesinden çekilmeye başladıkları bin yıl kadar oluyor”
sözünü düşünerek kıyas yapıyorum. Ulusal bilinç
açısından farklı konularda , yerin gökyüzüne uzaklığı
kadar Çeçenlerin gerisinde kaldık. Nüfusu arttırmanın ve
kendilerini korumanın peşindeler.
Bunu size düşündüren tanınmış bilim adamı Lev Gumilev’in
şu sözüdür: “Günümüz Kafkas halklarına baktığımızda, “
ulusal dinamikleri ve milli karakterleri en güçlü ”
olgusunu bünyesinde barındıranlar Çeçenler ve
Karaçaylardır.” Bundan anlaşılması gereken, ulusal
bilinç için canını esirgemeyen, ulusun içinden gelen
bireylerdir. Halkının içinde bu tip insanları daha
fazla yetiştirebilen uluslar geleceklerini güvence
altına alıyorlar. Sayısal çokluk bu bağlamda iyiyi de
beraberinde getiriyor.
Adige gençleri kötüler demiyorum, ancak televizyonda
izledikleri sanal hayatın etkisinde kalarak, onun
kurbanı oluyorlar. Bu anlamda Çeçenler daha derli toplu
ve bilinçliler.
Adige Mak: Sayın Khuyekho, İslamey’in de festivale
katıldığını biliyoruz. İslamey katılımcılarda nasıl bir
izlenim bıraktı?
Khuyekho: İslamey ekibinin
gösterisi festivalin sonlarına doğru yer aldı. Yedıc
Vitorya’nın katkılarından ileri geliyor olsa gerek,
danslarının güzelliği ve zenginliği belirgin bir şekilde
kendini gösterdi. Festivale katılan bir çok sanat
topluluğu yanında, İslamey’in wored ve dansları
gönülleri fethetti. İnsanlar İslamey’in CD’lerini
nereden satın alabileceklerini soruyorlardı. Hediyeler,
övünç beratları ile geriye döndüler.
Adige Mak: Yaptığımız söyleşi ve verdiğiniz bilgiler
için teşekkürler sayın Khuyekho
Khuyekho:
Ben teşekkür ederim. |