Doğu'da Apşeron yarımadasından başlayıp,
Kuzey-Batı istikametinde Taman yarımadasında
son bulan yaklaşık 14 bin 401 km. uzunluğundaki
Kafkas sıradağları, Kafkasya’yı kuzey ve güney
olmak üzere ikiye ayırır.
1440 km.1 uzunluğundaki bu mesafe sıradağların uzantı
ve etekleri ile değerlendirildiğinde ortaya çıkan
rakamdır. Asıl büyük yükseltiye sahip sıradağlar 1000
km. uzunluğunda olup, bünyesinde karların eksik olmadığı
yedi adet 5 bin metreyi aşan zirveleri bulundurmaktadır.
Kafkasların yüksek dağ vadileri ve verimli nehir
yatakları dünyanın en eski sürekli yerleşik
topluluklarını barındırmıştır.2 Kafkasya’nın Hazar
denizi ile Karadeniz arasında bir köprü vazifesi
görmesi, tarihte güney ile kuzey arasında kavimler için
önemli bir geçit arzetmesi ve dağlık yapısı nedeniyle
korunmaya elverişli olmasından dolayı bölgeye başka
unsurlar da yerleşmiştir.
Kafkasya’nın etnik ve linguistik yapısının
zenginliğinden dolayı bölgeye “diller dağı”, “binbir
kimlikli topraklar” gibi isimler de verilmiştir.
Muhtelif kaynaklarda Kafkasya’da yetmiş, yüz hatta üç
yüze yakın dil konuşulduğu belirtilmektedir. Keza
Romalıların bölgedeki ticari faaliyetlerini 130
tercümanla yürüttükleri de ifade edilmektedir. Birbirini
tutmayan bu rakamlarla birlikte, Kafkasya üzerine ciddi
araştırmalarda bulunmuş bilim adamlarının verdikleri
sayı kırkın altına düşmemiştir. Bununla birlikte, etnik
yapı ve dil bakımından Kafkasya coğrafyasının bütünü
itibarıyla tarihin her devresinde daima bu çok farklı
yapının görüldüğünü söylemenin doğru olmayacağını
hatırlatmakta yarar vardır.*
Kafkasya’da, Azeriler, Karaçaylar, Malkarlar (Balkar)
Kumuklar, Nogaylar gibi Türk topluluklarının yanı sıra
Çerkes, Abaza, Lezgi, Çeçen gibi Müslüman halklarla
birlikte Gürcü, Ermeni, Svan, Oset gibi Hıristiyan bir
çok kavim yaşamaktadır. XVIII. yüzyılın son çeyreğinde;
Lezgiler, Avarlar, Kumuklar, Gazi Kumuklar, Çeçenler,
Çerkesler, Abazalar, Nogaylar, Karaçaylar, Malkarlar ve
Osetlerin bir kısmı Kuzey Kafkasya’da meskûn idiler.3
Kuzey-Batı Kafkasya diğer bir tabirle Çerkesistan,
batıda Karadeniz sahili, güneyde Gürcistan, Kuzey kesimi
Kuban nehri ile sınır olup doğu kesimi Terek nehrinin
baş mecrasında Çeçenistan’la sınır teşkil eden
bölgedir.4 Bu bölgede Çerkesler, Çerkeslerin güneyinde
Karaçaylar, Malkarlar ve Abazalar yer almaktadır.
Çerkeslerin Kuzey kesimindeki Kuban boylarında ise
çalışmamamızın da konusunu teşkil eden 1782 yılında
bölgeye yerleşen Nogaylar yer almaktadır.**
“Nogay” adı bir şahıs ismi olup, bu kişi 1270-1299
yıllarında Altın Orda’da büyük bir nüfuz kazanmış olan
bir emir idi. İşte ona tabi il ve uruğlara “Nogay” adı
verilmiştir. Bu uruğlar XV. yüzyılın ortalarında aşağı
İdil ve Yayık sahasında göç etmekte olup, kendi
mirzalarının, beylerinin idaresi altında idiler. Nogay
uruğlarından yedisi (Şırın, Arın, Kıpçak, Argın, Alçın,
Katay ve Mangıt) “Yedisan” adıyla biliniyordu. Bunlardan
başta Şırın olmak üzere ilk dördü Kırım tarafına
gitmişti; kalanlar ise bir müddet aşağı İdil boyunda göç
etmişler ve bunlardan “Mangıt” uruğunun ismi “Nogay” adı
gibi kullanılır olmuştu.5 1577-78 yıllarında aşağı İdil
ve Yayık boylarında hüküm süren Nogaylar arasında süren
kıtlık ve açlık nedeniyle Kırım tarafına gitmeye
başladılar. Kırım Hanı Devlet Geray Han’ın (1551-1577)
Azak ve Kuban boylarında göç edebilecekleri bir saha
tahsis ettiği bu unsurlara “Kiçi (Küçük) Nogay Ulusu”
dendi. İdil nehrinin doğu kısmında kalan ve daha büyük
bir kalabalık teşkil eden Nogay uruğlarına ise “Uluğ
(Büyük) Nogay Ulusu” dendi.6
1768-74 Osmanlı-Rus savaşında Yedisan ve Bucak Nogayları
Rus Generali ile yaptıkları bir dostluk antlaşmasıyla
(1770) Ruslara karşı savaşmama kararı alıp Osmanlı
ordularını yağmalayarak 7 Osmanlı’ya ihanet ettiler.
Ruslar, dört Nogay uruğunu Kuban boyuna naklederek
“Geraylardan yani Kırım Hanları sülalesinden bir sultanı
başlarına getirmek için harekete geçtiler.
Dnyester (Buğ), Dnyeper (Özü) nehirlerini geçip Azak’ı
dolaşan bu dört uruğ Kuban boylarına (kuzeyine)
yerleştirildi. 8
Kuban nehrinin kuzey kesimine yerleşen Nogaylar Anapa
muhafızı Ferah Ali Paşa’ya *** (1781-1784) Çerkesistan’a
yerleşmek istediklerini, aksi takdirde Dağıstan
üzerinden Maveraünnehir veya Türkistan’a gideceklerini
bildirdiler. 9 Gelen Nogaylar ihtiyar ve çocukların
dışındaki nüfuslarının 40.000 olduğunu, kendilerine
yerleşecekleri arazi tahsis edilirse aşar-ı şeriyyeyi
vereceklerini, Padişah’a dost olmakla birlikte Ferah Ali
Paşa’nın direktifleri doğrultusunda hareket edeceklerini
bildirdiler. 10
Ferah Ali Paşa mahiyetindeki ileri gelenlerle durumu
müzakere ettikden sonra, Nogayların hem Ruslarla, hem de
Çerkeslerle husûmetleri olduğundan, Nogayların Ruslar
ile Çerkeslerin arasına iskan edilmesi halinde,
gerektiğinde her iki tarafa karşı kullanılabileceği
düşüncesiyle yerleşmelerine müspet cevap verdi. Diğer
taraftan Ruslar antlaşmayı bozup saldırıya geçecek
olurlarsa, Nogaylar sınırda olacaklarından, Ruslara
karşı bir sed ve onlara yönelik askeri hareketlerde
kullanılabilecekleri fikrini de gözardı etmedi. Ayrıca
Çerkeslerin yevmiye ile çalışmak adetleri olmadığından
ve bu tür işlerde gurur göstermelerinden dolayı, gerekli
olan içgücünü karşılayabilme maksadı da Ferah Ali
Paşa’nın müspet cevabında etkili olan bir diğer faktör
idi. 11
Ferah Ali Paşa’nın askeri ve ekonomik gayelerle
Çerkesistan’ın Kuban boylarına yerleşmelerine izin
verdiği Nogaylar’ın 10 bin kadarını “Kabartay”ın
karşısında “Abzeh” ve “Besniy” bölgesinin arasına
yerleştirdi. Bunlar için Ali Ağa mütesellim olarak
görevlendirilmiş olup onun emir ve direktifleri
doğrultusunda hareket etmeleri kararlaştırıldı. 12
Nogaylardan bir diğer 10 bin kadarı “Kemirguvey”
kabilesinin yanına, 10 bin kadarı Hatukay bölgesine,
geri kalan 10 bin kadarı da Anapa limanına yakın bir
mahalle yerleştirilmiştir. 13
Osmanlı Devleti, 1829 Edirne Antlaşması ile Kafkasya ile
hiç bir alakasının kalmadığını resmen kabul etmek
durumunda kalmıştı. Fakat Kafkasların kuzeyinde
Dağıstan, Çeçenistan ve Çerkesistan’da Ruslara karşı
mücadele devam etmiştir. Şeyh Şamil’in 1859 yılında
teslim olmasıyla Dağıstan ve Çeçenistan’da mücadelenin
sona ermesine rağmen, Çerkesistan’da savaş 1864 yılına
kadar sürmüştür. Sonrasında, Dağıstan ve Çeçenistan’da
kısmen, Çerkesistan’da ise Karadeniz sahilinin tamamı
olmakla birlikte nüfusun % 90’ına yakını Ruslar
tarafından bölgeden sürülmüştür. Bu göç Osmanlı Devleti
topraklarına yapılmıştır. Nogaylar da Çerkeslerle
birlikte göç ettirilmişlerdir. Göç eden bu nüfusun devam
edegelen kuşakları günümüzde Türkiye ve Osmanlı
Devleti’nden ayrılan Orta Doğu ülkelerinde yaşantılarını
sürdürmektedirler.
Günümüz Kafkasya’sında Rusya Federasyonu’na bağlı
Karaçay-Çerkes Muhtar Cumhuriyeti’nde Nogayların nüfusu
% 3 oranındadır. Bütün Kuzey Kafkasya’daki nüfus
oranları ise % 0,5’dir.14 (Rakamlar 1989 yılına
aittir).
KAYNAKÇA:
1 Bedri Habiçoğlu, Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler
(İstanbul, 1993), s. 21.
2 Paul B.Henze, Kafkasya’da Ateş ve Kılıç 19. Yüzyılda
Kuzey Kafkasya Dağ Köylülerinin Direnişi, Tercüme: Akın
Kösetorun (Ankara, 1985), s. 2.
* Özellikle Kuzey Kafkasya’nın Dağıstan bölgesi etnik ve
dil bakımından farklılığın yoğun olduğu bölgedir.
Çerkesistan olarak tabir edilen Kuzey-Batı Kafkasya,
Dağıstan’a nazaran tamamen tezat bir durum arzetmektedir.
Terek nehrinin baş mecrasında Çeçenistan’ın batısından,
Taman yarımadasına kadar takriben 700 km.’ye yaklaşan bu
bölgede aynı dili konuşan ve dillerinde kendilerine
“Adige” diyen Kafkasya’nın otokton halklarından olan
Çerkesler yaşamakta idiler. Bu mesafe aynı zamanda
Kafkasya’nın geneli için aynı dili konuşan bir millete
mensup insanların yaşadığı en uzun bir coğrafya anlamına
gelmekte idi. 1864 yılındaki zorunlu göçe kadar
Çerkesistan bu özelliğini korumuştur.
3 Ali Barut, “Kuzey Kafkaslara Rus ilerleyişi
karşısında Anapa Muhafızı Ferah Ali Paşa’nın Askeri ve
Siyasi Faaliyetleri (1781-1784)”, Kırıkkale Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale 1997, s. 27.
4 Mirza Bala, “Çerkesler”, İslam Ansiklopedisi, Cilt:
III, s. 376.
** Yerleşen bu nüfus bölgedeki nüfus dengelerini önemli
ölçüde değiştirebilecek bir oranda olmamıştır. Yanlış
bir anlamaya meydan vermemek için, günümüzde Dağıstan’ın
kuzeyinde yer alan Nogayların çalışmamızın konusuna
dahil edilmediğini burada hatırlatmamız gerekir.
5 Akdes Nimet Kurat, IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz’in
Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, 2. Baskı
(Ankara, 1992), s. 203.
6 Aynı eser, s. 382.
7 Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, Cilt: II
(İstanbul, 1994), s. 724; Mehmet Haşim Efendi, ‘Fi
Ahval-i Anapa ve Çerkes”, Topkapı Sarayı Müzesi
Kütüphanesi, Hazine 1564, 20-a.
8 Kurat, aynı eser, 287.
*** Ferah Ali Paşa Çerkesistan’ın batısında Karadeniz
sahilinde yer alan Soğucak kalesine 1781 yılında
gönderilmiştir (Bilahare daha kuzeydeki Anapa kalesini
imar ederek görevini orada yürütmüştür.). Gönderiliş
sebebi, Çerkes kabilelerini kazanmak, kaleler inşa
ederek Ruslara karşı savunma tedbirleri almak ve
muhtemel bir Osmanlı-Rus savaşında Ruslara karşı ortak
bir cephe oluşturmak idi. Ayrıca 1774 tarihli Küçük
Kaynarca Antlaşması gereği Kuban nehri hukukan
Osmanlı-Rus sınırını teşkil ettiğinden sulh döneminde
barışın bozulmaması için Çerkeslerin Ruslara karşı
yaptıkları akın ve saldırıları önlemek de görevleri
arasında idi.
9 Mehmed Haşim Efendi, aynı eser, 20-a. Mehmed Haşim
Efendi, Ferah Ali Paşa’nın Anapa muhafızlığı görevi
süresince onun (1781-1784) katipliğini yapmıştır. Mehmed
Haşim Efendi “Fi Ahval-i Anapa ve Çerkes” adlı eserinde
Çerkesistan’a yerleşen Nogayların katliama
uğradıklarından bahsetmemektedir. Baddeley ise, Rus
Generali Suvorov’un binlerce Nogay’ı Azak Denizi
kenarındaki “Yeisk”de toplayarak, son Kırım Han’ı ?ahin
Geray’ın (ilk hanlığı 1777-1782’de, ikinci hanlığı
1783’de) Kırım Hanlığı’ndan II. Yekaterina adına feragat
ettiğine dair fermanını okuduğunu, sonrasında Nogayları
acımasız bir soykırıma tabi tuttuğunu (1783), sağ
kalanların bir kısmının Çerkeslerin arasına yerleştiğini
ifade etmektedir (John F.Baddeley, Rusya’nın Kafkasya’yı
İstilası ve ?eyh ?amil, Tercüme: Sedat Özden (İstanbul,
1989), s. 18). Keza Feridun Emecen de 1782 yılında,
Yekaterina’nın beyannamesi ve arkasından 30.000 Kırım
Tatarının katliamından bahsetmektedir. (Feridun M.Emecen,
“Son Kırım Hanı ?ahin Giray’ın İdamı Mes’elesi ve Buna
Dair Vesikalar”, Tarih Dergisi, no.: 34 (İstanbul,
1984), s. 316). Diğer taraftan, Kurat da Nogayların Rus
kuvvetleri tarafından 1777 yılında “Yeynis”de müthiş bir
katliama uğratıldıklarını ifade etmektedir (Kurat, aynı
eser, s. 289. Burada Kurat’ın verdiği tarih hatalı
olmalıdır. Ayrıca Baddeley’in katliamın işlendiği şehir
olarak zikrettiği “Yeisk” ile Kurat’daki “Yeynis”
şehri aynı olmalıdır). 1782 yılında Kırım Hanlığı’nı
fiilen işgal eden Ruslar’ın Nogayları katliama
uğrattıkları kuşkuya mahal bırakmayacak bir gerçektir.
Bu durumda katliama uğrayan Nogaylar, XVI. yüzyılda
Devlet Geray tarafından Azak’ın doğusuna ve Kuban
boylarına yerleştirilen “Küçük Nogay Ulusu” olmalıdır.
1770 yılında Kuban boylarına gelen ve 1782 yılında Ferah
Ali Paşa’dan yerleşme talebinde bulunan Nogay
uruğlarının yukarıda değinildiği gibi Ruslara yardım ve
Osmanlı ordularını yağma ettiklerinden dolayı ilk etapta
hedef alınmamış olabilirler. Bu son değerlendirmemize
göre, Baddeley’in katliama uğramış Nogayların bir
kısmının Çerkesler arasına yerleştiği şeklindeki kanaati
hatalı olmalıdır.
10 Mehmet Haşim Efendi, aynı eser, 20-a.
11 Aynı yerde.
12 Aynı yerde.
13 Aynı yerde. Kabartay, Besniy, Abzek, Kemirguvey
Hatukay ile birlikte Japsığ, Jane, Ubuh, Bjedug, Mokhoş
başlıca Çerkes kabileleridirler. Burada şu hususu da
hatırlatmakta fayda vardır ki, Nogayların yerleşmesinden
sonra Ruslar zaman zaman sınır olan Kuban nehrini
geçerek düzenledikleri saldırılarda yağma, talan ve
katliamda bulunmuşlardır (BOA, HH, nr. 1282/b, 1197
tarihli mektup; BOA, HH, nr. 1292, 1198 tarihli
tahrirat).
14 Erol Karayel, “Kafkasya’daki Etnik Sorunların
Mahiyet ve Çözüm Yolu”, Bülten, no.: 3 (İstanbul, Kış
1998), ss. 10-11. |