Kafkasya uzmanı
antropologlar, arkeologlar ve dil bilimcilerin yanı
sıra Kafkasya tarihçilerinin büyük bir kısmı,
günümüz Gürcülerinin atalarının Neolitik Dönem’den
beri Güney Kafkasya ve Küçük Asya’nın kuzeyinde
yaşadıkları konusunda hemfikirdirler. Uzmanlar, kökenleri tam
olarak belli olmayan bu toplulukları, Proto–Kartvelgil
kabileler (“Kartveli” kelimesi Gürcü dilinde “Gürcü”
anlamına gelmektedir) olarak adlandırmaktadırlar.
XIX.yy. Avrupalı tarihçilerin (Humboldt, Krettschmer
v.s.) bir kısmı Proto–Kartvelgil kabilelerin, aralarında
Etrüskler ve Proto–Basklar’ında bulunduğu Avrupa’nın en
eski yerel halkları ile dil ve kültür olarak çok yakın
oldukları sonucuna varmışlardır.
Proto–Kartvelgil
kabileler, Kuzeybatı’da Zih kabileleri (Günümüz Adige ve
Apsua halklarının ataları Proto–Adigeler), Kuzeydoğu’da
Proto–Nah kabileleri (Günümüz Çeçen ve bazı Dağıstan
halklarının ataları), Güney’de ve Güneydoğu’da ise Proto–Ermeni
ve Aramik diller konuşan kabileler ile komşuydular.
Sınırları bu şekilde olan bölge, M.Ö. 2100 ve M.Ö.750
arasında Hititlerin, Keltlerin, Medlerin, Proto–Pers
kabilelerinin ve Kimmeryalıların istilasına uğradı. Aynı
zaman periyodunda, Proto–Kartvelgil kabilelerin etnik
birliği, Svan, Zan ve Doğu–Kartvelgil kabileleri olarak
üçe bölündü. Bu durum, günümüz modern Kartvelgil
dillerin oluşumunu sağladı. Bu diller, Gürcüce (Doğu
lehçelerinden oluşmuştur.), Svanca, Megrelce ve
Lazca’dır. (Zan lehçelerinden oluşmuştur.)
Svanlar, bugünkü Svaneti
ve Abhazya topraklarında yaşıyorlardı. Zanlar ise
günümüz Samegrelo bölgesinde, bugünkü Türkiye’nin
kuzeydoğu kıyılarında Kızılırmak ve Çoruh nehri
arasında, Gürcistan’ın Guria ve İmereti bölgelerinin
bazı bölümlerinde yaşıyorlardı. Günümüzde Kodori
vadisinde yaşayan Svanlar ve Abhazya’da yaşayan
Megreller, Svanca ve Megrelce’nin yanında Gürcüce de
konuşmaktadırlar.
Kültürel ve coğrafi sınırların belirginleşmesi, Doğu ve
Batı Gürcistan’da gelecekte Gürcü kültürünün ve
eyaletlerinin çekirdeğini oluşturacak iki büyük bölgenin
meydana gelmesi sonucunu doğurdu. (M.Ö. VIII. yy. sonu)
İlk Gürcü devleti Kolhi krallığı idi. Bu krallık,
Abhazya’da dâhil olmak üzere günümüz Batı Gürcistan’ını
ve günümüz Türkiye’sinin Çoruh ve Rize bölgelerini içine
almaktaydı. M.Ö. VI. yy.ın ortalarına ait antik
kronikler Kolhi krallığından söz etmektedir.
Kolhi ve İberya’nın etnik bileşimi konusunda elimizde az
bilgi mevcuttur ve kesin bilgi mevcut değildir. M.Ö.
2000’de Kolhi’nin kuzeybatısında, yani bugünkü Abhazya
ve günümüz Rusya’sının Krasnodar bölgesinin bir
bölümünde sadece Svanlar ve Zanlar/Sanlar yaşamıyordu.
Kökenleri henüz tanımlanamayan Apsiller de anılan
bölgelerin küçük bir kesiminde yaşamaktaydılar.
Apsillerin, günümüz Apsua halkının ataları olduğu
düşünülmektedir. Fakat bu kanıtlanamamıştır. Apsua halkı
bugünkü Abhazya’da bulunan etnik gruplardan biridir ve
Adige dil grubuna ait ayrı bir dil konuşur. Apsiller,
anılan dönemde, Kolhi’nin kuzeybatı bölgesinde (günümüz
Abhazya’sı) yaşayan nüfusun çok küçük bir kısmını
oluşturuyordu.
Antik Kolhi’nin diğer bir önemli etnik grubu da
Yunanlılardı. M.Ö. 1000 ve M.Ö. 550 arasında, aralarında
Naessus, Pitiys (Pitsunda), Dioscurias, Guenos, Phasis (Poti),
Apsaros, Rhizos (Rize) gibi yerlerin de bulunduğu kıyı
bölgelerinde ticaret kolonileri kuruldu. Yerel
Yunanlılar, Pontik Yunanlılar olarak
adlandırılıyorlardı. Etkileri kırsal kesimde kısıtlı
olmasına rağmen kıyı kentlerine kültürel olarak
hâkimdiler.
M.Ö. 653 ve M.Ö. 333
arasında Kolhi ve İberya, önce Medlerin sonra ise Pers
İmparatorluğu’nun saldırılarına başarıyla göğüs gerdi.
III. yy. sonunda Güney İberya, geniş toprakları bulunan
Grek–Makedon İmparatorluğu’nun (Güney Kafkasya, Batı ve
Orta Asya, Yunanistan, Mısır ve Hindistan’ın bir bölümü)
kurucusu Büyük İskender’in ordularını gördü. Kolhi ve
İberya, İskender’in devasa imparatorluğuna ve
Ortadoğu’nun Helenistik devletlerine dâhil olmadı.
Ancak, antik dönem Gürcü krallıkları, özellikle de Kolhi,
antik Yunan kültüründen çok fazla etkilendi. Yunan dili
bütün ülkede yaygın bir şekilde konuşuluyordu hatta bir
süre resmi dillerden biriydi.
M.Ö. II. yy. başı ve M.S. II. yy. sonu arası dönemde,
Kolhi Krallığı ve bu krallığa komşu ülkeler, önemli
yerel güçlerden Roma, Ermenistan ve kısa ömürlü Pontus
Krallığı arasında meydana gelen uzun ve yıkıcı
savaşların arenası durumuna geldi.
M.Ö. 120 ve M.Ö. 63 yılları arasında Pontus Kralı
Mithridate Eupator, bugünkü Abhazya’nın üzerinde
bulunduğu topraklar da dâhil olmak üzere Kolhi’nin
tamamını, Küçük Asya’nın önemli bir bölümünü,
Karadeniz’in doğu ve kuzey kıyı bölgelerini ele geçirdi.
Ermeni ve Pontus koalisyonu, M.Ö. 187 yılından M.Ö. 70
yılı arasında, Roma’nın doğu Akdeniz havzasındaki
mülklerini ele geçirerek topraklarını genişletiyordu.
Ancak Roma karşıtı bu ittifakın başarısı fazla uzun
sürmedi. Pompeus ve Lucullus’un parlak seferleri sonucu
Pontus Krallığı Romalılar tarafından tamamen yıkıldı.
Kolhi de dâhil olmak üzere bu krallığın topraklarının
tamamı (günümüz Abhazya’sı da dâhil) Roma vilayeti oldu.
Romalılar, eski Kolhi Krallığı’nı yeniden örgütlediler
ve başına Romalı bir yönetici getirerek “Lazikum”
eyaletine dönüştürdüler. Roma dönemi, ülkenin dil,
ekonomi ve özellikle de kültür olarak daha da
Helenleşmesi sonucuna damgasını vurmuştur. Örneğin
Phasis (Poti) Grek–Latin Felsefesi Akademisi, III. yy.
başlarından itibaren Roma İmparatorluğu’nda çok
ayrıcalıklı bir konuma sahip olmuştur.
Batı Gürcistan’ın (Abhazya) sonraki 600 yıllık tarihine,
Roma ve Pers İmparatorlukları arasında meydana gelen
uzun savaşlar damgasını vurmuştur. Adı geçen
imparatorluklar, Suriye, Mezopotamya, Ermenistan,
Albanya (bugünkü Azerbaycan toprakları), İberya ve
Lazikum’un üzerinde bulunduğu toprakların hâkimi olmak
için sonu gelmeyen savaşlar yaptılar.
Persler çoğunlukla İberya’ya (Doğu Gürcistan)
saldırdılar. Persler, III. yy. sonuna kadar Roma ve daha
sonra Bizans (Doğu Roma) yönetiminde bulunan Lazikum
(Batı Gürcistan) topraklarına daha az saldırdılar. III.
yy. sonlarında Roma eyaleti Lazikum daha özerk bir hale
geldi ve bu yüzyılın sonunda tamamen bağımsızlaştı. Yeni
“Lazika–Egrisi” Krallığı, Zan, Svan, Apsil ve San
prenslikleri üzerinde oluştu. Bu yeni Batı Gürcü devleti
250 yıldan fazla yaşadıktan sonra 562 yılında Doğu Roma
(Bizans) İmparatorluğu’na dâhil oldu. Lazika, IV. yy.
ortalarında Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul etti.
Lazika, Doğu Roma İmparatorluğu’na dâhil olduktan sonra
yaklaşık yüz elli yıl süren görece istikrarlı bir dönem
geçirdi. Bu istikrarlı dönem VII. yy. başlarında
Arapların bölgesel bir güç olarak ortaya çıkması ile
sona erdi. |