|
|
................... |
|
................... |
BATI GÜRCİSTAN’DA
RUSYA-GÜRCİSTAN SAVAŞI -3
(MEGRELYA-ABHAZYA-SVANET) |
Bessarion Gugusvili
Çeviren: Yasin Öncü (Msxaladze) |
|
|
................... |
|
|
Abhazya Savaşına Hazırlık
Tiflis’te, yasal ve demokratik seçimlerle işbaşına
gelmiş otoritelerin devrilmesinden sonra
Şevardnadze’nin suç örgütü niteliğindeki askeri cunta
yönetimi, egemenliğini bütün Gürcistan’a yaymayı
başaramadı.
Batı Gürcistan’da, özellikle Megrelya’da, Acara’da ve Abhazya’da, yerel yasal
yapılar (Abhazya’da ve Acara’da mevcut yapılar tüm
kolları ile) kendilerini muhafaza ettiler.
Şevardnadze rejimine karşı baş eğmemenin ve muhalefetin
(direnişin) merkezi, güçlü bir şekilde
bu bölgede yaratıldı. Özellikle Abhazya tamamen yasal
hükümetin (Gamsakhurdia’ya bağlı)
kontrolü altında idi ve Abhazya’da Gamsakhurdia
taraftarlarının gazeteleri yayımlanıyordu.
1992 ve 1993 yıllarında Şevardnadze rejimi baş eğmez
Megrelya’ya, geniş çapta ve çok sert
üç saldırı düzenledi. Bu saldırılar sırasında,
Şevardnadze’nin arkadaşı ve yardımcısı olan ünlü
çeteci J. oseliani liderliğindeki Mkhedrioni çetesi,
içlerinde çocukların, kadınların ve yaşlıların
olduğu yüzlerce sivili öldürdü. Ayrıca yüzlerce evi
kundakladı ve soydu, binlerce aileye saldırdı.
Etkin medya organları, yoğun bir şekilde Megrel karşıtı
propaganda yaptılar. Doğu
Gürcistan (Tiflis), Batı Gürcistan’a (Megrelya) karşıt
bir konuma oturtuldu. “Tiflis’te yaşayanlar
en üstün (en yüksek) etno-kültürel kökene sahiptir ve
bu nedenle Gürcistan’ın tamamını
yönetme hakkı onlara aittir.” şeklindeki “Orijinal
Tiflis Sakinleri” ve “Orijinal Kent Sakinleri” gibi
Faşist düşünceler halk arasına adeta ekildi. Yasal
hükümet yandaşları ise taşralı, kaba, sıradan, pis
kokan, ilkel insanlar olarak adlandırıldı.
Megrelya’ya karşı yapılan bu sert hakaretler yine de
tepkiye neden oldu. Megrelya halkı
yoğun bir şekilde silahlanmaya başladı. Halk sadece
politik olarak değil, silahlı bir direniş
göstermeye de organize edildi. Bu durum, Abhazya’daki ve
Megrelya’daki yasal hükümet
yandaşlarının Mkhedrioni saldırılarına karşı kendilerini
savunmalarını sağladı.
Şevardnadze rejimi için en tedirginlik verici etmen,
Abhazya’da bulunan yasal hükümet
yandaşlarının yüksek düzeyde sürdürdükleri
faaliyetlerdi. Sohumi merkezinde yapılan protesto
gösterileri, darbenin başladığı günden sona erdiği güne
kadar (Abhazya Savaşı’na kadar) 200 gün
boyunca devam etti.
Ayrıca Megrelya’nın ihtiyacı olan erzak, araç ve gereç,
teçhizat Abhazya’dan elde edildi.
Şevardnadze rejimi, Megrelya’yı ekonomik ve bilgisel
abluka yolları ile boğmayı başaramadı.
Abhazya, Megrelya için iyi bir arka saf ve geride kalan
halk ile iletişim kurmada iyi bir köprü idi.
Şevardnadze rejiminin Abhazya’da savaş planlamasının bir
nedeni daha vardı. Abhazya’da
bir savaş meydana gelmesi Şevardnadze’yi derin bir
politik krizin dışına itebilirdi. Tiflis medyası,
savaştan kısa bir süre önce Şevardnadze’nin tehdidini
yayımladı; “Gürcistan, eğer Megrelya
yatışmaz ise Samaçablo’da uğradığından daha ağır
fiyaskolara uğrayacaktır.”
Böylece, Şevardnadze rejimi ve Kremlin, Abhazya’da bir
savaşı kışkırtarak şu hedeflere
ulaşmayı planlıyordu;
• Abhazya’yı Gürcistan’dan kopararak Rus ordusu
tarafından işgal ve ilhak edilmesi için
Kremlin’e gereken zemini (ortamı) sağlamak.
• Megrelya halkını, özellikle de Abhazya’daki Megrelleri
cezalandırmak.
• Batı Gürcistan’daki direniş merkezini yok etmek.
• Suç örgütü Nomenclatura rejimini ve mafyayı
Gürcistan’da güçlendirmek.
Fakat Liberty Radyosu’nun Gürcü personeli, Abhazya’daki
savaşın Gamsakhurdia
tarafından başlatıldığı yönünde bugüne kadar yanlış
bilgi vermiştir.
Abhazya Savaşının İlk Basamağı
İktidarı şiddet kullanarak ele geçiren, hatta hiçbir
resmi, hukuki ve yasal temele sahip
olmayan Şevardnadze rejimi, Sovyet ordusuna ait silah
depolarından etkileyici miktarlarda hafif ve
ağır silah yardımı aldı.
Abhazya Savaşı, en başından beri açıkça suçlu ve vahşi
bir nitelik taşımıştı. Savaşın
başlangıç günlerinden itibaren aşırı miktarda personel
(Yaklaşık 3 bin adam ve çok sayıda ağır
askeri teçhizat -yaklaşık 150 adet tank ve diğer
silahlı araçlar, geniş kalibreli namluya sahip
yüzlerce top, onlarca uçak ve helikopter, yaylım ateş
için kullanılmak üzere roket (füze) yuvaları-)
kullanılmıştı. Bahsi geçen teçhizat ve toplar Abhaz
askeri güçlerine karşı kullanılmadı fakat barış
isteyen halka, bunlara ait köyleri ve kasabaları yok
ederek kullanıldı.
Şevardnadze rejiminin çete üyeleri, askeri
faaliyetlerden öte soyguna karışmışlardı. Bu çete
üyeleri Gürcülere ve Megrellere saldırıp, onları
soyuyorlardı. Savaşın daha başlangıç evrelerinde,
Abhazya’daki Gürcü nüfusun sadece tarafsız kalmayıp,
birçok olayda J. oseliani ve T.Kitovani
çetelerine silahlı bir direniş gösterdiği gerçeği önemle
belirtilmesi gereken bir noktadır.
Barış içinde ve karşılıklı anlayış çerçevesinde yaşamaya
alışmış olan Abhazlar ve Gürcüler
(Megreller) arasında düşmanlık yaratmak için Kitovani ve
Oseliani katilleri (Çoğunluğu
uyuşturucu bağımlısı idi), uluorta ve herkesin gözü
önünde Abhazlara karşı zulüm yaparak onları
kışkırttılar. Diğer taraftan, Abhaz ayrılıkçılar ve KDHK
örgütüne bağlı kiralık katiller daha da
fazlasını yaptılar.
Cumhurbaşkanı Gamsakhurdia, Dünya kamuoyuna yazdığı
mektupta, Kremlin yanlısı
Şevardnadze rejiminin ve Ardzınba’ya bağlı
ayrılıkçıların kışkırttığı Abhazya Savaşı’nın amacının
Abhazya’daki Gürcü nüfusu soykırıma uğratmak olduğu
yönünde uyarılarda bulunmuştu.
Gürcistan’ın yasal hükümet otoriteleri ve Dudayev
Hükümeti, savaşın en başında barış
sürecini başlattı. Sohumi’ye karma bir delegasyon
gönderildi ve görüşmeler başlatıldı. Fakat
Kremlin bu görüşmeleri başarısızlığa uğrattı. Dudayev,
savaşın ilk günlerinden itibaren
Çeçenya’nın Abhazya’ya savaşmak için insan
göndermediğini ilan etti. Abhazya’daki, Kremlin ve
Şevardnadze politikalarını sert bir şekilde eleştirdi ve
birçok defa barış görüşmeleri başlattı.
Abhazya'nın Ele Geçirilmesi
Abhazya Savaşı’nın ilk basamağı, Gagra’nın
kaybedilmesinden ve Şevardnadze ile
Ardzınba arasında imzalanan Soçi Antlaşması’ndan sonra
sona erdi. Antlaşmaya göre
Abhazya’daki Gürcü askeri güçleri ağır silahlardan
arındırıldı. Ayrıca bu güçler Abhazya
topraklarının tamamından ayrılmak zorunda idi. Böylece,
Abhazya’nın Gürcü nüfusu, Abhaz
ayrılıkçıların, KDHK örgütüne bağlı güçlerin ve
Kazakların ellerinde rehine olarak kalıyordu.
O sıralarda ateşkes hattı Gumista Nehri (Sohumi’nin sağ
yanı) boyunca çizildi. Zaten bu
hattın Batı tarafında kalmış olan Gürcü nüfusu ya
tamamen yok edilmişti ya da kaçmayı
başarmıştı.
Gagra’nın Gürcü nüfusu, Rus paralı askerler, Kazaklar ve
Abhaz ayrılıkçılar tarafından
çevrelendi (kuşatıldı) ve olağanüstü bir zulümle yok
edildi. Birkaç saat içinde binlerce Gagra
sakini, çoğunluğu çocuk olmak üzere, kadınlar ve yaşlı
insanlar öldürüldüler. Ceset tepeleri ya
toplu mezarlara buldozerlerle gömüldü ya da denize
boşaltıldı.
Abhazya’dan gelen ilk mülteci akınını oluşturan yaklaşık
15 bin - 20 bin kişi Megrelya’ya
ulaştı. Bu bölgenin fakir sosyo – ekonomik koşullarını
daha da kötü hale getirdi.
Şevardnadze rejiminin Abhazya’da meydana gelen bu açık
fiyaskosu, bütün Gürcistan’da
protesto gösterilerine neden oldu.
Megrel direnişçiler, Abhazya’dan panik içinde kaçan ve
Megrelya’dan geçen,
Şevardnadze’nin yenilmiş çetecilerinden önemli miktarda
hafif silah ve bir miktar da ağır silah ele
geçirdiler.
1993 Yazı itibari ile Megrelya topraklarının hemen hemen
tamamı, Cumhurbaşkanı Zviad
Gamsakhurdia’ya sadakatle bağlı Gürcistan Milli Muhafız
Ordusu’nun kontrolü altında idi.
Şevardnadze rejiminin Abhazya’dan ayrılan askeri güçleri
açık bir biçimde yasal otoriteleri
desteklemeye başladılar.
1993 yılının Eylül ayı başlarında Yasal Meclis ve
Bakanlar Kabinesi Zugdidi’de çalışmaya
başladı. Batı Gürcistan’ın direniş bölgesi, Sohumi’den
Tskhenistskhali ve Rioni Nehirlerine ulaşan ve yasal
güçlerin kontrolü altında olan geniş bir bölgeye
dönüştü.
Abhazya'da Etnik Temizlik
1993 yılının Eylül ayı ortasında, yasal otoritelerin
Batı Gürcistan’da güçlenmesinden
rahatsız olan Kremlin’e bağlı emperyalist güçler,
Abhazya’da başka bir savaşı provoke ettiler.
Şevardnadze önleyici tedbirler aldı söz dinler
Parlamentoyu dağıtarak tek adam
diktatörlüğü kurdu. Bu, Abhazya’da yapılacak yeni bir
katliamın ilk işareti idi.
Abhazya’da, Gürcü nüfusa uygulanan soykırımın son
basamağının, Ekim ayında
Moskova’da yapılan silahlı askeri darbe ile eşzamanlı
gerçekleştirilmesi çok önemlidir.
Yasal otoriteler aceleyle Dünya Kamuoyuna seslendi.
Abhazya’da savaşın canlanacağı ve
Abhazya’daki Gürcü nüfusun soykırıma uğrayacağı yönünde
onları uyardı.
Gerçekten de birkaç gün içinde Sohumi ve Oçamçire
Bölgelerinde acımasız ve yoğun bir
şekilde bombardıman başladı. Bu bombardımanda ağır
toplar, uçaklar ve füzeler kullanıldı. Soçi
Antlaşması’na göre Abhazlar bu tür teçhizata sahip
olmamalıydı. Kremlin bunu garanti etmişti.
Gürcü halkının yok edilme tehdidi altında olduğunu sezen
Cumhurbaşkanı Zviad
Gamsakhurdia, sürgünde olduğu Grozni’den (Çeçenya)
ayrıldı ve Gürcü halkının yasal ve askeri
savunmasını organize etmek üzere Zugdidi’ye (Batı
Gürcistan) geldi. Onun bu adımı hayati risk
taşıyordu.
Zviad Gamsakhurdia, gelişinden hemen sonra Gali ve
Oçamçire bölgelerindeki cephe
hatlarını ziyaret etti. Gürcü Silahlı Kuvvetleri’nde
mevcut komutanların tamamı ile (Şevardnadze
rejimine bağlı olanlar da dâhil olmak üzere) görüştü ve
onları Oçamçire Bölgesi’nde birleşik
savunma hattı oluşturmaları yönünde zorladı.
Cumhurbaşkanının bu çabaları ilk sonuçlarını verdi.
Gürcistan’ın Birleşik Askeri
Güçlerinin ortak operasyonu bir sonraki gün başarı ile
başladı.
Fakat Şevardnadze rejimine bağlı askerler sonraki gün
ihanet ettiler. Tiflis’ten gelen
emirleri dinleyerek pozisyonlarından ayrıldılar ve
Kutaisi – Tiflis yönüne ilerlediler. Yasal
otoritelere bağlı askeri güçler kuşatıldı. Bu güçler
İnguri Nehri’nin diğer tarafının gerisinde kendi
yöntemleri ile savaştılar. Bu arada halkı korumak için
yapabileceklerinin en iyisini yaptılar.
Abhazya coğrafyasının Sohumi’den Gali’ye kadar olan
bölümünde savunmasız Gürcü
halkının yoğun bir şekilde yok edilmesine başlandı.
Silahsız nüfusa yönelik olan bu ağır infaz,
ayrılıkçı Abhazlar, KDHK örgütüne bağlı paralı askerler,
Kazaklar, Ermeniler ve Rus askerleri
tarafından gerçekleştirildi. Yaklaşık sayısı 25.000
civarında insan, çoğunluğu çocuk, kadın ve yaralı
olmak üzere, birkaç gün içinde vurularak öldürüldü.
“İkisi Abhaz, birisi Sohumi’den diğeri Erevan’dan (Karabağ’da
savaşmak için yaşı oldukça genç olan)
iki Ermeni, geride kalanları ya Kuzey Kafkasya’dan ya da
Sibirya gibi yerlerden gelen grup dışı on iki cephe
hattı askeri idiler.
Onlar ne ile motive edildiler? Yağma ve ganimet ile...
Onlara mandalina bahçeleri içinde evler vaat edildi.
Onlara araba vaat edildi.”
Göçmenler akın akın Megrelya’ya kaçtılar. Yüksek
dağların dondurucu soğuğunda ve
karında binlercesi, Kodori ve Lia Nehirlerinin dar ve
derin vadilerinden, yüksek dağ geçitlerinden
geçtiler ve kendi yollarını kendileri açtılar.
Yüzlercesi dondurucu soğuğa ve açlığa dayanamadı.
Göçmenlerin çoğu yanlarına giysi, eşya, mal, para,
belge, değerli eşya almayı
başaramamıştı. Birçoğu rejim yanlısı soyguncular
tarafından yolda soyuldu.
Kremlinin Rolü
Abhazya Savaşı’nın sonuçlarına göre altı çizilmesi
gereken hususlar şunlardır;
1) Rus askeri gemileri, Sohumi’nin düşmesi öncesinde
Sohumi ve Gulripş bölgelerinden
sadece Rusça konuşan halkı tahliye etmişlerdir.
Gürcüler, çocukları ile birlikte gemilere
yaklaştıklarında ise üzerlerine makineli tüfeklerle ateş
açılmıştır. Bu olay sırasında çekilen video
görüntüleri Zugdidi Televizyonu tarafından
yayınlanmıştır.
2) Abhazya Savaşı sırasında bölgede barışı sağlamak için
yeterli sayıda askeri kuvvet Rus
askeri üslerinde (Soçi Antlaşması’na göre Abhazya’da
barışın garantörü Rusya idi.) mevcuttu. Bu
kuvvetler hiçbir girişimde bulunmadılar.
3) Rus askeri güçleri, Abhaz ayrılıkçıları ve KDHK
örgütüne bağlı paralı askerleri ağır
silahlar ve teçhizat ile donatmakla kalmadı. Onları
askeri birliklerle ve ateş gücü ile düzenli olarak
destekledi. Rus askeri gemilerinin geceleri Oçamçire’yi
bombaladığı ve füzelerle vurduğu iyi
bilinen bir gerçektir.
4) Etnik temizlik savaşın son aşaması olarak önceden
planlandı. Çünkü bu aşama kış
mevsiminin başlangıcında yer almalıydı. Batı Gürcistan
için yoğun ve yüksek seviyede kar
anlamına delen kış şartlarında halkın Doğu Abhazya’daki
veya Samurzakano’daki dağ
ormanlarında veya dağ eteklerinde saklanmak gibi bir
olasılığı yoktu.Böylece, Gürcistan’ın yasal otoritelerinin bütün politik
ve askeri çabalarına ve
Cumhurbaşkanı Zviad Gamsakhurdia’nın bütün
fedakârlıklarına rağmen Gürcü halkının
(Megrellerin) Abhazya’da uğradığı etnik temizlik ve
soykırım, Kremlin’in ve Kremlin’in Tiflis’teki
kuklalarının planladığı gibi gerçekleşmiş oldu.
Rusya’nın emperyalist güçleri insan haklarını katlederek
1940 yılında yapılanları bile geride
bıraktı. Abhazya’nın otokton ulusal azınlığı önemli bir
oranda yok edildi ve kendi anayurdundan
mahrum bırakıldı.
Bu cinayet, Stalinizm'in Çeçenlere, İnguşlara ve diğer
Kafkasya uluslarına karşı işlediği
cinayetleri acımasızlıkta geçti. Vandalizm eğilimli bu
hareketlerin Dünya Kamuoyu ve politik
çevreler tarafından görmezlikten gelinmesi Çeçen
halkının Ruslar tarafından soykırıma uğratılması
için uygun bir zemin yaratmıştır. Bu önemli bir
gerçektir.
Dağlık Samurzakano Savunması
Şiddetli saldırılarına rağmen, Abhaz ayrılıkçılar, KDHK
örgütüne bağlı paralı askerler ve
Rus paralı askerler, çoğunlukla Svanların yaşadığı
Dağlık Samurzakano’nun diğer bölgelerini ve
Kodori Nehri’nin çok yüksek, dar ve derin koyaklarını
kontrol etmeyi başaramadı.
Gürcü askeri kuvvetlerinin geri çekilmesi sonrası bu
kuvvetlerin önemli bir kısmı bu
bölgede toplandı. Abhazya’nın diğer bölgelerinden gelen
ve savaşma kapasitesine sahip olan bazı
birlikler de aynı bölgede kaldılar. Derin ve dar
koyaklarda bulunan tüneller ve köprüler havaya
uçuruldu. Kasım başlarından itibaren kar yağmaya
başladı. Bütün bunlar Dağlık Samurzakano’yu
ele geçirilmesi imkânsız bir kaleye dönüştürdü.
Bölgenin aylarca süren saldırı ve Rus “Grad” - “Uragan”
füzelerinin yoğun bombardımanı
altında kalması gerçeğine, dondurucu soğuğa ve açlığa
rağmen Dağlık Samurzakano bütün bunlara
direndi.
Megrelyada Mülteci Sorunu
Şevardnadze rejimi, Megrelya’yı kontrol altına almayı
başaramadı. Bu nedenle bölgeyi
cezalandırmaya yönelik tedbirler aldı. Megrelya’ya 1991
yılından sonra çok sert sosyal ve
ekonomik yaptırımlar uygulandı. Bölge, tamamen ekonomik
ve bilgisel abluka altına alındı.
Abluka, Gürcistan’ın yasal otoritelerinin restorasyonu
sonrası daha da güçlü bir hale
getirildi. Megrelya, 1993 yılının yaz mevsimi boyunca
buğday, un ve diğer besin türlerinden, ilaç,
benzin, para gibi materyallerden yoksun bırakıldı (Yılda
%10 bin ila %20 bin gibi güçlü enflasyon
oranları koşulları altında). Bölgedeki durum gerçekten
çok zordu.
Abhazya Savaşı’ndaki yenilgiden sonra Megrelya’daki
ekonomik ve sosyal koşullar daha da
kötü hale geldi. Yaklaşık 220 bin mülteci muhtelif
günlerde bölgeye gelirken, Megrelya’nın mukim
nüfusu yaklaşık 450 bin idi. Ekim ortalarında ise Zugdidi’deki ve Tsalendjikha’deki mülteci
nüfusu hemen hemen mukim nüfusla aynı idi.
Yasal otoriteler ve Megrelya’nın mukim nüfusu,
mültecilere barınak ve besin sağlamak için
radikal ve sonuç verici önlemler aldılar. Mültecilerin
bir tanesi bile barınaksız değildi. Zugdidi
Bölgesi’ndeki Megrel aileler, aile başına 20 kişiye
barınak sağladılar. Yasal güçlerin bölgede
yeniden yapılanması sonucu Megrelya’nın köyleri ve
kasabaları sıcak su ve elektrik temininde
sıkıntı çekmedi. Sağlık koruma sistemi, okullar,
demiryolu, posta, telgraf ve bölgesel televizyon
düzenli bir şekilde çalışıyordu.
Bu durum Dünya ölçeğinde de nadir görülen bir deneyim
idi. Bölge, hiçbir yardım
görmeden mukim nüfusunun % 25’ i kadar mülteci aldı.
Şevardnadze rejimi, Megrelya’daki mülteci varlığını
utanmadan gizlemiştir. Etkin medya
organları sanki Megrelya’da tek bir tane bile mülteci
yokmuş gibi göstererek bütün dünyayı yanlış
bilgilendirmiştir.
Mülteci sayısının fazlalılığı ve bölgenin abluka altında
olması, Megrelya’nın sosyo-ekonomik durumunu kritik hale getirdi. Halk açlık
çekiyordu ve bazı yerlerde salgın hastalıklar
ortaya çıktı.
Yasal otoriteler defalarca Dünya Kamuoyuna başvurdu ve
yardım için taahhüt aldı.
Uluslar arası Kızıl Haç, Birleşmiş Milletler örgütü
uzmanları ve temsilcileri Megrelya’daki durum
konusunda bilgilendirildi. Yine de yeterli yardım temin
edilemedi.
Yasal otoriteler, bahsi geçen bu ağır koşullar altında
ablukayı yarmak ve yakın yollar ile
demiryolu kavşakları üzerinde kontrolü ele geçirmek için
acil önlemler almak zorunda kaldılar.
Samtredia demiryolu kavşağı ve Poti Limanı savaşmadan
kurtarıldı. Önemli miktarda gıda
ürünü ve benzin bu kasabalarda muhafaza edildi. Poti’nin
kurtarılmasından sonra Türkiye’den un,
buğday ve benzin satın almak için girişimde bulunuldu.
Alınan bu önlemler, binlerce mültecinin ve Megrelya
halkının açlıktan ölmesini önledi ve
hastalıklardan korunmasını sağladı. Bir kişi bile
açlıktan ölmedi. Un ve şekerin bir bölümü halka
ücretsiz olarak dağıtıldı. Bir bölümü ise çok düşük bir
fiyattan satıldı.
Kremlin ve Şevardnadze yanlısı etkin medya organları,
Zviadistlerin Poti Limanı’nı ve
Batum-Tiflis Demiryolu’nu abluka altına alarak
Ermenistan’da açlığa neden oldukları yönünde
propagandaya başladılar. Yasal otoriteler Ermenistan
Başbakan Yardımcısını Poti’ye çağırdılar.
Ermenistan mallarının nakliyesine destek amaçlı karma
komisyon oluşturuldu. İzleyen günlerde
bu mallar (Şevardnadze tarafından kontrol edilerek)
Kutaisi’ye gönderildi.
Fakat Moskova, Rus (Batı Gürcistan’da mevcut), Ukrayna
ve Ermenistan ordularını
(Azerbaycan Hükümeti reddetmiştir.) uluslararası
iletişim hatlarını savunmak için, Batı
Gürcistan’a uluslararası müdahalede bulunmaya çağırdı.
Megrelya'nın işgali
Abhazya’daki (önceden planlanmış olan) yenilginin
ardından Şevardnadze rejimi
Gürcistan’da mevcut itibarının tamamını kaybetti. Ordu
ise savaşma kapasitesini kaybederek
demoralize oldu.
Abhazya’dan gelen ve umudunu kaybetmiş on binlerce
mülteci, kendi çıkarlarına ihanet
eden suçlu Şevardnadze rejimini devirmeyi, Gürcülerin
haklarının restorasyonu ve mültecilerin
yaşadıkları yerlere geri dönüşü konularında Abhazya
tarafı ile görüşmelere başlanmasını talep etti.
Megrelya halkı bu talebi destekledi.
Savaşma kapasitesine sahip mülteci birlikleri de dâhil
olmak üzere yasal otoritelere
sadakatle bağlı silahlı birlikler doğuya doğru hareket
etmeye başladılar. Tarihi eyaletler mereti ve
Gurya savaşmadan ve kan dökülmeden kurtarıldı. Halk,
birlikleri kurtarıcıları olarak karşıladı.
Tiflis’e kadar önemli miktarda Şevardnadze taraftarı
birlik yoktu.
Yasal otoritelere bağlı silahlı birlikler Kutaisi’ye
(Batı Gürcistan’ın önemli kenti)
vardığında, Şevardnadze Rus askeri yardımı talep etti.
(Bu durum ABD Hükümeti tarafından da
desteklendi) Boris Yeltsin yardım etmeyi memnuniyetle
kabul etti. (Yeltsin, o sıralarda
Parlamentoyu zaten dağıtmıştı ve pratikte bir diktatör
idi.)
Rusya, Gürcistan’ın içişlerine açık ve etkin bir şekilde
karışmaya başladı. Kremlin,
binlerce Gürcünün Abhazya’da katledildiği sırada
soğukkanlı bir gözlemci idi. Fakat Kremlin
yanlısı Şevardnadze rejimi tehdit altına girdiğinde,
duruma hemen müdahale ederek bu tehdide
engel oldu.
Kutaisi’deki ve Batumi’deki Rus askeri üslerinde mevcut
zırhlı taşıyıcı tümenler (30’dan
fazla tank), cephe hattının tamamı boyunca konuşlandırıldı. Rus deniz kuvvetleri Poti Limanı’nı
abluka altına aldı. Amiral Baltin komutasındaki büyük
bir Rus çıkarma kuvveti Sevastapol’den
Poti Limanı’na çekildi. Rus askeri saldırısının
başlamasının sebepleri şunlardı;
• Yasal otoriteleri yok etmek,
• Megrelya halkının soykırımını tamamlamak.
Rus birlikleri, yasal otoritelere bağlı birliklerin
cephe hattını bombalamakla kalmadı. Sivil
insanların yaşadıkları yerleri de bombaladı. “Grad”
füzeleri ile gerçekleştirilen Senaki
bombardımanı sonucunda yaklaşık 120 ev yok edildi ve
yüzlerce sivil insan öldürüldü veya
yaralandı.
Rus özel birlikleri, askeri saldırılarının yanı sıra
yasal otorite yandaşı olan aktif politik
destekçilerin de izini sürdü ve bunlara yönelik jandarma
baskınları düzenledi.
Megrelya halkının mülteciler de dâhil olmak üzere yok
edilmesi tehlikesi ve Dünya
Kamuoyunun Gürcistan’da meydana gelen olaylara bütünüyle
kayıtsız kalması karşısında yasal
otoriteler ve Cumhurbaşkanı Zviad Gamsakhurdia askeri
direnişi durdurmaya karar verdi.
Suç işlemek üzerine kurulmuş Şevardnadze rejiminin Rus
tankları korumasındaki kontrol
dışı kalmış sürüleri, sivilleri soymak ve onlara işkence
etmek için Megrelya’ya saldırdı.
1993 yılının aralık ayında Gürcistan TV, yaklaşık 1200
Zviadistin Rus birlikleri yardımı ile
tutuklandıklarını gururla duyurdu.
Megrelya’da, yasal otorite destekçilerine karşı
uygulanan sert baskı hala sürdürülmektedir.
Abhazya’dan gelmiş mülteciler için gönderilen insani
yardımlar, Şevardnadze’ye bağlı suç örgütleri
ve mafya arasında paylaştırılmıştır.
Megrelya’da meskûn 80 binden fazla insan, yaşadıkları
yerlerden ayrılmaya ve Gürcistan
dışında sığınacak bir yer bulmaya zorlanmıştır. Megrelya,
elektrikten ve nakliyattan aylarca yoksun
kalmıştır.
Abhazya’dan gelen mülteciler, Gürcistan’ın diğer
bölgelerinde ve çok kötü koşullar
altında hayatlarını sürdürmektedir.
Şevardnadze rejimi, Megrelya’nın yerli insanları ile
mülteciler arasında düşmanlık
yaratmaya çalışmaktadır. Keza, ayrılıkçı hareketler
teşvik edilmektedir.
Samurzakanoda Etnik Temizlik ve Soykırım
Samurzakano dağlarında kendilerine sığınacak ve
barınacak yerler bulmayı başaran Svanlar
ve Abhazya mültecileri, Kremlin yanlısı Abhaz
ayrılıkçılardan ve Rus paralı askerlerden yurtlarını
korumayı başardılar.
Svanlar, 1993 ve 1994 yıllarının sert kış koşullarına
dayandılar ve 1994 yılının ilkbahar ve
yaz mevsimlerinde ilaç ve besin yardımı olmadan göğüs
gerdiler.
Dağlık Samurzakano’da mevcut köylere ve yerleşim
yerlerine, 1993 yılının kasım ayından
1994 yılının ağustos ayına kadar her gün füze
bombardımanı yapıldı.
Dağlık Samurzakano’da Rus Barış Güçleri (Abhazya’daki
Rus Barış Güçleri) tarafından
sürdürülen etnik temizlik, 1994 yılının sonbahar
mevsiminde tamamlandı. Dağlık Samurzakano
binlerce yıldır ilk defa kendi otokton halkından (Svanlardan)
yoksun bırakılmıştı.
Özet
Dağlık Samurzakano’da tamamlanan etnik temizlik,
Abhazya’nın tamamında ve
Samurzakano’da gerçekleştirilen etnik temizliğin son
basamağı idi. Binlerce yıldır ilk defa Enguri
Nehri’nin batı tarafında Gürcü nüfus (Adı Enguri
Nehri’nden gelen Megreller) bulunmamaktadır.
Planlı soykırımın bir sonucu olarak Megreller,
nüfuslarının yaklaşık % 7’sini, yaşadıkları
yerlerin % 40’ından fazlasını kaybettiler. Svanlar ise
nüfuslarının yaklaşık % 5’ini, yaşadıkları
yerlerin % 25’ini kaybettiler.
Demokratik Dünya Kamuoyu, nsan hakları örgütleri,
politik çevreler ve etkin medya
organları, Abhazya’da, Kremlin ve Kremlin taraftarı
Şevardnadze rejimi tarafından Gürcü
nüfusuna yönelik gerçekleştirilen soykırımı doğru bir
şekilde analiz edemedi. Bu gerçek, Rusya’nın
Çeçenya’da soykırım yapmasını daha da kolay hale getirdi
ve bir bakıma Rusya’nın şovenist (ırkçı)
ve totaliter politikalara yeniden dönmesini sağladı.
Megrelya'da Yeni Soykırım Tehlikesi
Kremlin ve Şevardnadze’nin başında olduğu Kremlin
taraftarı güçler, Megrel halkına
yönelik soykırımın bir sonraki basamağını ve Gürcistan’ı
parçalara ayırmayı planlıyor. Bu, Gürcü
Ulusu’nun yok edilmesine yönelik planının bir
parçasıdır.
Enguri Nehri boyunca sistematik olarak çatışmalar
provoke ediliyor. Mültecilerin
Abhazya’ya dönüşü geciktiriliyor. Şevardnadze, hayal
ürünü olan “Abhazya’dan Dudayev’e askeri
yardım yapılıyor” tezini Çeçenya’daki savaşla
ilişkilendirerek, bu tez üzerine propaganda yapıyor.
Megrelya’da, yeni bir askeri çatışmanın kışkırtılması
beklenmektedir. Bu çatışmaların nihai
hedefi Megrellerin ayrılıkçı akımlar oluşturmalarını
sağlamaktır. Bu çatışmalara, Gürcistan
dışından gelebilecek gruplar da dâhil olabilir.
Svaneti halkı, çatışmalara kesinlikle karışmış
olacaktır.
Tarihin bu dönemi Gürcistan için çok zor geçmektedir.
Batı ve doğu arasındaki bu
düzensiz yayılma hattı (ve kirli entrikalar)
Gürcistan’da yerleşmiştir. Gürcistan’ın çıkarlarına ise
aldırılmamaktadır.
1)
Çevirenin Notu: Bu yazı, 1994 yılının Ekim ayında ve
1995 yılının Şubat ayında Litvanya’nın Vilnius şehrinde,
1996 yılının Ekim ayında Finlandiya’nın Helsinki
şehrinde hazırlanmıştır. Yazının, yazıldığı dönem
koşullarına göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
2) Çevirenin Notu: “Perestroyka”, Türkçe “Yeniden
Yapılanma” anlamına gelen Rusça bir sözcüktür. Gorbaçov,
27 Ocak 1987 tarihindeki SSCB Komünist Partisi Merkez
Komitesi toplantısında sunduğu bir raporla yönetimi
eleştirdi. Gelişme hızının
düştüğünü, sorunların biriktiğini, yönetimde
tıkanıklıklar olduğunu, bu durumun ekonomiyi, sosyal,
kültürel ve düşünsel yaşamı etkilediğini belirtti. Bu
tıkanıkların ancak “Perestroyka” politikası ile
aşılabileceğini savundu. (Kaynak: Büyük Larousse)
3) Çevirenin Notu: “Demokratizatsiya”, Türkçe
“Demokratikleşme” anlamına gelen Rusça bir sözcüktür.
4) Çevirenin Notu: “Nomenclatura” Türkçe ‘Adlar
Listesi’ demek olan Rusça bir sözcüktür. Nomenclatura’da
yer alan ayrıcalıklı kişiler toplumdan iyice kopmuş ve
çıkarcı bir katman oluşturmuşlardı. Brejnev döneminde
alabildiğine beslenmişlerdi. (Kaynak: Anatüzeye
Giriş-Prof. Dr. Cem EROĞUL) |
|
|
|
|
|
|
|