...................
...................
ANAVATANA GERİYE DÖNÜŞ SÜRECİ

Soner Gogua
Abhazya Parlamentosu Milletvekili
Yurt Dışındaki Soydaşlarla İlişkiler Komitesi Başkanı
İstanbul Dostluk Kulübü

                         
 
...................
 

Değerli Hemşerilerim,

Yıllardan beri hepimizin hayallerini süsleyen, gündemimizin en başında yer alan, anavatana yönelik çalışmalarımızın en başını çeken ama bir türlü istediğimiz sonuçları alamadığımız bir hikayemizin, madalyonun öbür yüzüyle farklı bir bakış açısıyla sizlerle paylaşmak istedim. Anavatana geriye dönüş süreci. Bu konuda geçtiğimiz yıllar içerisinde birçok şey yazıldı, çizildi. Bir çok toplantılar, konferanslar yapıldı. Yüzlerce simalar değişti, anavatana gidildi, oradan diaspora gezileri düzenlendi. Yeri geldi birbirimizi, yeri geldi anavatanı, yeri geldi tarihimizi, yeri geldi kurumlarımızı suçladık, eleştirdik ama sonuç itibariyle maalesef genel gidişatı, süreci, alnımıza yazılan bu kara tarihi bir türlü değiştiremedik. Neden?

Eğer hepimiz aslımızı inkar etmeden dünyanın neresinde olursak olalım gurur duyarak; Abaza'yız diyebiliyorsak, tarihimize, dilimize, adetlerimize sahip çıkıyorsak, kendi şahsi kapris ve çıkarlarımızı bir yana bırakarak vatanımızın ve halkımızın ortak çıkarlarında bir araya gelebiliyorsak, şehitlerimizin bize bıraktıkları ama yarın hesabını soracakları o büyük
sorumluluğun farkındaysak, çocuklarımıza bizim diyebilecekleri, kendi dillerini konuşup kültürlerini yaşatabilecekleri bir vatan toprak parçası bırakmak istiyorsak neden duruyoruz?

Çocukluk dönemlerimde Abhaz kimliğimin ve tarihimizin bilincine vardığım andan itibaren gurur duyarak haykırdığım Abhaz kimliğimden ve beni yetiştiren, karakterime şeklini veren toplumumdan aldığım güçle en yüksek ulaşılabilecek noktaya gelmişken yani bir çok arkadaşımın sen başardın ne şanslısın dedikleri gibi anavatana dönüp burada yaşamayı ve
bir yerlere gelebilmeyi başarmışken, neydi bu içimde beni bir türlü rahat bırakmayan, geceleri uykumu kaçıran, beni içten içe yiyen şey neydi?

Neydi beni, tüm ailemi yarı yolda bırakarak Kandid Tarba'nın Türkiye'de ekip kurup uzun bir dönem çalıştıktan sonra ailevi problemlerimden dolayı gidemediğim daha sonra yemin ederek herkesi ve her şeyi bir kenara bırakıp anavatana gelmeye zorlayan şey neydi? Neydi savaş zamanı bir takım insanlarımız duymazdan, umursamazdan gelirken ya da birileri anavatanı terk edip kaçarken bizi savaşa, hayatımızı tehlikeye atmaya iten şey neydi? Savaş sonrası o zorlu yıllarda açlık ve sefaleti çekerek, yeri geldiğinde diasporamızdan yardım olarak gelen çocuk mamalarıyla ailemizi aç bırakmayarak ayakta tutmaya çalıştıran şey neydi? Neydi
savaş sonrası dönemde Aturka diyerek anıldığımızda ya da ataları kaçıp gidenlerin torunları hikayelerini dinlerken bize güç veren neydi.

Lütfen bu ''neydi''lerin adını koymamda bana yardımcı olun, içinden çıkamadığım bu karanlık tünelde karma karışık duygularımın içerisinde bana bir yol gösterin.

Daha ne söylememiz ya da ne yapmamız gerekiyordu ki, insanlarımıza, arkadaşlarımıza, büyüklerimize herkese nasıl anlatmalıydık ki anavatanımıza, dilimize, kültürümüze, tarihimize sahip çıkabilmenin, koruyabilmenin, yaşatabilmenin yegane yerinin Abhazya olduğunu ve
dolayısıyla anavatana geriye dönüşle sağlanabileceğini anlatabilmek için. Tüm eksik ve yanlışlarına rağmen bugün Abaza'yım dememizi sağlayabilen bir anavatanımız varsa Abhazya'da yaşayan, tüm zorluk, işkence ve baskılara rağmen bu topraklarda yaşamlarını sürdürmeyi başarabilmiş o kardeşlerimize, o analara , o babalara borçlu olduğumuzu. Bugün gelin mücadelemizde bir elde siz verin, bir ses de siz olun insanlarımızın onurlu mücadelelerine.

Gelin suçlayalım birbirimizi senelerden beri yaptığımız gibi diaspora olarak biz anavatandakileri Ruslaşmakla, Gürcüleşmekle, Hıristiyanlaşmak ya da dinsizleşmekle, çok içki içmekle, Abazaca'yı iyi konuşamamakla, örf ve adetlerimiz unutmakla, diasporaya sahip çıkmamakla, kardeş kardeşi vurmakla, çalıp çırpmakla yad a tam tersi anavatan olarak diasporayı mücadelen kaçmakla, vatana sahip çıkmamakla, Türkleşmekle,
Müslümanlaşmakla, geriye dönmemekle, tüm yıllar içerisinde en basit şekliyle en kolay alabileceğimiz Abhazya vatandaşlığını bile almamakla, ayda birer dolar bile olsa toparlayıp anavatandaki problemlerin çözümünde katkıda bulunmamakla, bir kişiden oluşan Abhazya temsilcisine 400 bin kişilik Abhaz diasporası olarak sahip çıkamamakla. Nereye kadar değerli
hemşerilerim, nereye kadar ve ne zamana kadar? Eğer gerekiyorsa gelin suçlayalım, tartışalım ama bunun da yeri Abhazya olsun.

Zaman bizim aleyhimize hızla akıp giderken, getiremediğimiz diaspora nüfusumuzun yerine diğer tüm milletlerden insanlar akın akın Abhazya gelip demografik yapılanmamız param parça olurken, diasporada her geçen sene kimliğimizi tüm değerleriyle beraber biraz daha kaybederken nereye kadar?

Bu vatan, bu tarih bizim değerli hemşerilerim. Dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım hayat mücadelesini, geçim savaşını vermek zorundayız ve veriyoruz. Ancak verdiğiniz bu mücadele sizden sonra bırakacaklarınız için yeterli ve doğru olacak mıdır? Anavatanda bir
saniye bile görmeye duymaya dayanamadığımız mücadeleleri bulunduğunuz yerlerde vermiyor musunuz?

O zaman gelin bu mücadeleyi, birlikte anavatanda verelim. Gelin biraz zorlanalım, belki bir dönem işsiz kalalım, evimizi biraz geç alalım, anlaşılamayalım, anlatamayalım ama en azından bu zorlukları biz çeker sırtlanabilirsek bizden sonrakilere, çocuklarımıza, gelecek nesillerimize
istediğimiz gibi bir yaşam ve vatan bırakalım.

Tüm değerli hemşehrilerime bir kez daha seslenmek istiyorum. İnanın Abhazya 10-15 sene evvel bildiğiniz ya da bıraktığınız Abhazya değil. Hızla kabuk değiştirmekte, ekonomisiyle, politikasıyla, askeri ve polisiyle, parlamentosu, hükümeti ve muhalefetiyle, tüm demokratik kurum ve kuruluşlarıyla her geçen gün daha ileriye gitmektedir. Geçmişteki
sıkıntılar her gecen sene azalmakta, turizm başta olmak üzere inşaat, mobilyacılık, hayvancılık, gıda gibi bir çok sektörde genel olarak ekonomik büyüme ve kalkınmasıyla, genişleyen pazar ağıyla, Rusya pazarı ve 2014 kış olimpiyatlarıyla büyük imkanlar sunmaktadır. Bu gelişen ekonomimizin en büyük problemlerinden biri iş gücü, kalifiye eleman kısacası insan faktörüdür. Bu sektörlerde kazanç miktarları bir çok ülkeye nazaran daha iyi rakamlara ulaşmıştır. Bu sebepledir ki bizim dolduramadığımız insan açığı başka milletler tarafından hızla doldurulmaktadır.

Tüm yetersiz imkanlarıyla bugün Abhazya hükümeti geriye dönen insanlarımıza ev verebiliyorsa (yurt dışında yıllarca çalışırız en azından emekli olduğumda elime topluca geçecek parayla kafamızı sokabilecek bir ev sahibi olabilelim diye) ya da kendi seçtiğimiz bir evin alımında maddi destekte bulunuyorsa, işyeri açmak ve yatırım yapmak isteyenlere kira
bedellerinden, vergi ödemelerine kadar bir çok imtiyaz verebiliyorsa, ilk 5 sene içerisinde çocuklarımızın tüm okul ve sağlık masraflarını karşılayabiliyorsa buna rağmen Abhazya'da yaşayan bir çok insan halen ev sahibi değilken ya da ayda 50 Dolar emekli maaşlarıyla geçimlerini sağlayabiliyorken, hükümetin eğitimden askeriyesine, sağlık hizmetlerinden belediye hizmetlerine kadar tüm hayatın en gerekli ve en önemli konularında yeni bir yapılanmaya girildiğinden ve birçok projeye başlanmasından dolayı ekonomik yeterlilik olarak en sıkıntılı günlerden geçtiği göz önüne alınırsa halen anavatanda bizi istiyorlar mı gibi sorular
yöneltmenin doğru olmayacağını düşünüyorum.

Gelin bu yeni yapılanmada diaspora olarak bizde gerekli olan, üzerimize düşen yeri alalım.

Savaş zamanında kazandığımız o zaferi ve bayrağı hep beraber ileriye taşıyalım ve böylelikle Abhazya'nın haklı bağımsızlığının uluslararası ortamda tanındığında, ekonomik ve demokratik yapılanması tamamlandığında bu çorbada bizimde tuzumuzun olduğunu bilerek
gururla, sevinçle bir kez daha tüm dünyaya haykıralım.

Apsnı Apsuwa Yrıpsadgılup...